Top 501-600 Most Common Turkish Words

Master the most frequently used Turkish words with examples and translations. Perfect for beginners starting their Turkish learning journey.

#501
rol
role
Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.
Kate has been given an opportunity to play a major role in a movie.
#501
rol
part
Sınavlar eğitimde büyük rol oynar.
Examinations play a large part in education.
#502
grup
Group
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
We came together to form a group.
#502
grup
group
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
We came together to form a group.
#502
grup
band
Bir grup kentin içinden geçit açtı.
A band led the parade through the city.
#502
grup
bunch of
Patlamada bir grup insan öldü.
A bunch of people died in the explosion.
#503
mutlu
happy
Bugün mutlu görünüyorsun.
You look happy today.
#504
milletvekili
deputy
Milletvekili, hükümeti asıl niyetini gizlemekle suçladı.
The deputy accused the government of concealing its true intentions.
#504
milletvekili
congressman
Milletvekili ve senatör olarak çalışmıştı.
He worked as a congressman and a senator.
#505
inşa
build
Yeni bir ev inşa etmek bana çok paraya mal oldu.
It cost me a lot of money to build a new house.
#505
inşa
constructed
Yeni yollar birbiri ardına inşa edildi.
New roads were constructed one after another.
#506
haziran
June
Bugün 18 Haziran ve Muiriel'in doğum günü!
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
#507
görmek
see
Seni tekrar görmek istiyorum.
I want to see you again.
#508
hapis
imprisonment
Hakim Tom'u üç yıl hapis cezasına çarptırdı.
The judge sentenced Tom to three years imprisonment.
#508
hapis
jail
Üç yıl hapis cezasına mahkûm edildi.
He was sentenced to three years in jail.
#508
hapis
prison
Sonuçta, o şiddet suçu sebebiyle beş yıl hapis yatmıştı.
Eventually, he was sentenced to five years in prison for the violent crime.
#509
sağanak
downpour
Sağanak yağmur olacak.
There's going to be a downpour.
#509
sağanak
torrential
Biz sağanak yağmurda benzin istasyonuna kadar tüm yolu gittik.
We went all the way to the service station in torrential rain.
#509
sağanak
showers
Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
#510
vergi
tax
Bizim milletvekili yeni vergi planına karşı çıktı.
Our representative argued against the new tax plan.
#511
vardır
are
İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.
In life there are ups and downs.
#511
vardır
has
Herkesin güçlü ve zayıf yönleri vardır.
Everyone has strengths and weaknesses.
#511
vardır
there
İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.
In life there are ups and downs.
#512
şimdi
now
Muiriel şimdi 20 yaşında.
Muiriel is 20 now.
#512
şimdi
Now
Muiriel şimdi 20 yaşında.
Muiriel is 20 now.
#512
şimdi
right now
Karım şimdi akşam yemeğini hazırlıyor.
My wife is preparing dinner right now.
#513
kara
black
Kara kedileri sever misin?
Do you like black cats?
#514
doğu
East
Bu ülkede Batı ve Doğu kültürleri kaynaşmıştır.
Cultures of the East and the West are mixed in this country.
#514
doğu
east
Bu ülkede Batı ve Doğu kültürleri kaynaşmıştır.
Cultures of the East and the West are mixed in this country.
#514
doğu
eastern
Orta Doğu petrol fiyatları varil başına beş dolar fırladı.
Middle Eastern oil prices jumped by five dollars per barrel.
#515
tarım
Agriculture
Verimli toprak tarım için zaruridir.
Fertile soil is indispensable for agriculture.
#515
tarım
agriculture
Verimli toprak tarım için zaruridir.
Fertile soil is indispensable for agriculture.
#515
tarım
agricultural
O bir tarım alanı idi.
It was an agricultural area.
#515
tarım
farming
Bu toprak tarım için ideal.
This land is ideal for farming.
#516
konu
Subject
Uyusam da uyumasam da bu konu her zaman aklımda.
Whether I'm sleeping or awake, this subject is always in my mind.
#516
konu
topic
Konu tartışmaya değer.
The topic is worth discussing.
#516
konu
subject
Uyusam da uyumasam da bu konu her zaman aklımda.
Whether I'm sleeping or awake, this subject is always in my mind.
#516
konu
issue
Konu bizim için oldukça tanıdık.
The issue is quite familiar to us.
#517
şehir
City
Floransa, İtalya'daki en güzel şehir.
Florence is the most beautiful city in Italy.
#517
şehir
city
Floransa, İtalya'daki en güzel şehir.
Florence is the most beautiful city in Italy.
#517
şehir
town
Bu sana bahsettiğim şehir.
This is the town I told you about.
#517
şehir
downtown
Havalanından şehir merkezine hangi demir yolu hattını kullanacağımı bana söyle lütfen.
Please tell me which railway line to use from the airport to downtown.
#518
ilan
declared
Sömürge şimdiye kadar bağımsızlık ilan etmedi.
The colony has not declared independence as yet.
#518
ilan
announced
O, nişanını ona ilan etti.
He announced his engagement to her.
#518
ilan
proclaimed
Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te Türkiye Cumhuriyetini ilan etti.
Mustafa Kemal Atatürk proclaimed the Turkish Republic in 1923.
#519
yerde
on the ground
Top yerde bana doğru yuvarlandı.
The ball rolled on the ground towards me.
#519
yerde
ground
Top yerde bana doğru yuvarlandı.
The ball rolled on the ground towards me.
#519
yerde
floor
Bebek yerde yatıyordu.
The doll lay on the floor.
#519
yerde
down
O yerde iken onu tekmeledi.
He kicked him while he was down.
#520
kültür
Culture
Çoğumuz yabancı bir ülkede kültür şoku yaşarız.
In a foreign country most of us go through culture shock.
#520
kültür
culture
Çoğumuz yabancı bir ülkede kültür şoku yaşarız.
In a foreign country most of us go through culture shock.
#520
kültür
cultural
Kültür alışverişlerinin önemli olduğunu düşünüyorum.
I think that cultural exchanges are important.
#521
biraz
a little bit
Lütfen sesi biraz daha kısın.
Please turn down the volume a little bit more.
#521
biraz
some
Sana biraz para vermeme ihtiyacın var mı?
Do you need me to give you some money?
#521
biraz
slightly
Biraz pahalı olsalar bile, ben daime en iyi ürünleri satın alırım.
I always buy a top quality product even if it is slightly more expensive.
#521
biraz
somewhat
Çamaşır makinesi biraz bozuk.
The washing machine is somewhat out of order.
#522
transfer
transfer
Bu yaz transfer piyasası her zamankinden daha heyecan verici olacak.
This summer the transfer market will be more exciting than ever.
#523
arama
Search
Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
#523
arama
search
Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
#523
arama
calls
Ben bu telefondan özel arama yapılmasına karşıyım.
I object to his making private calls on this phone.
#524
ara
Search
Ara; bul; keşfet !
Search; find; discover!
#524
ara
search
Ara; bul; keşfet !
Search; find; discover!
#524
ara
call
Tehlikeli olursa, beni ara.
If it gets dangerous, give me a call.
#524
ara
intermediate
Lütfen ara sınav belgesini sınıfın ilk gününe kadar yanınızda getirin.
Please bring your intermediate examination certificate with you to the first day of class.
#525
onun
his
Onun hikayesi herhangi birinin inanması için çok fazla saçma.
His story was too ridiculous for anyone to believe.
#525
onun
her
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
Her garden is a work of art.
#525
onun
its
Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.
If you don't understand something, it's because you aren't aware of its context.
#526
hazır
ready
Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
It will take five to ten years for the technology to be ready.
#526
hazır
prepared
Bir köpeği nasıl eğiteceğini öğrenmek için zahmete girmeye hazır değilsen bir köpek alma.
If you're not prepared to take the trouble to learn how to train a dog, don't get one.
#527
silah
weapon
O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
He used his umbrella as a weapon.
#527
silah
weapons
Silah ihracatı yasaklanmıştı.
The export of weapons was prohibited.
#527
silah
gun
Adam polise bir silah doğrulttu.
The man aimed a gun at the policeman.
#527
silah
arms
Amerikalılar silah taşıma hakkına sahiptir.
Americans have the right to bear arms.
#528
bayram
feast
Bayram bütün gece sürecekti.
The feast was to last all night.
#529
dış
outside
Dış tavsiye gerekli olabilir.
Outside advice may be necessary.
#529
dış
external
O politikacı iç ve dış koşullarda deneyimlidir.
That politician is well versed in internal and external conditions.
#529
dış
outer
Dış uzayda yaşam var mı?
Is there life in outer space?
#529
dış
foreign
Meclis dış yardım bütçesini kesti.
The House cut the budget for foreign aid.
#530
acil
urgent
Acil bir işten dolayı randevumu iptal ettim.
I canceled my appointment because of urgent business.
#530
acil
emergency
Acil durum odasına görününüz.
Report to the emergency room.
#530
acil
immediate
İnsanlar Küba'nın acil işgali için çağrıda bulundu.
People called for an immediate invasion of Cuba.
#531
ateş
fire
Ateş yanar.
Fire burns.
#531
ateş
shoot
Ona ateş edeceğim.
I'm gonna shoot him.
#531
ateş
fever
Tom ateş yüzünden yatakta.
Tom is in bed with a fever.
#532
yönetim
Management
Firma yabancı yönetim altında.
The firm is under foreign management.
#532
yönetim
management
Firma yabancı yönetim altında.
The firm is under foreign management.
#532
yönetim
administration
Yönetim önemli kararlar alır.
The administration makes important decisions.
#532
yönetim
administrative
Yokohama ilini oluşturan 18 yönetim bölgesinden biri de Naka'dır.
Naka is one of the 18 administrative districts that compose Yokohama prefecture.
#533
kaç
How many
Kaç tane yakın arkadaşın var?
How many close friends do you have?
#533
kaç
how many
Kaç tane yakın arkadaşın var?
How many close friends do you have?
#533
kaç
few
Tom ve Mary'nin birkaç çocuğu var ama kaç tane olduğundan emin değilim.
Tom and Mary have a few kids, but I'm not sure how many.
#533
kaç
couple
Genç çiftler kaç tane hediye alabilir?
How many presents do the young couple receive?
#534
türlü
kind of
Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
Tom can drive almost any kind of vehicle.
#534
türlü
kinds of
Atlet her türlü sporda yükseldi.
The athlete excelled in all kinds of sports.
#534
türlü
sorts
Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.
Modern society is overflowing with all sorts of information.
#535
ticaret
trade
Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
#535
ticaret
commerce
Ticaret şehirlerin gelişmesine neden oldu.
Commerce led to the development of cities.
#535
ticaret
trading
Ben bir ticaret firması için çalışıyorum.
I'm working for a trading firm.
#535
ticaret
commercial
Ben bir ticaret lisesine gittim.
I went to a commercial high school.
#536
batı
west
Bu ülkede Batı ve Doğu kültürleri kaynaşmıştır.
Cultures of the East and the West are mixed in this country.
#536
batı
Western
Fransa, Batı Avrupa'dadır.
France is in western Europe.
#537
aşırı
extreme
Öneriniz biraz aşırı.
Your proposal is a bit extreme.
#537
aşırı
extremes
O, aşırıya kaçmadan bir şey yapamayan adam türüdür, ama her zaman aşırı gider.
He is the kind of man who cannot do anything in moderation, but always goes to extremes.
#537
aşırı
excessive
Aşırı düşkünlük çocuğu şımarttı.
Excessive indulgence spoiled the child.
#537
aşırı
overly
Bu aşırı derecede iyimser bir bakış.
That's an overly optimistic view.
#538
değildir
is not
Bu önemli değildir.
This is not important.
#538
değildir
isn't
Evde kalmak eğlenceli değildir.
Staying home isn't fun.
#538
değildir
not
Bu önemli değildir.
This is not important.
#538
değildir
does not
Bu kural geçerli değildir.
This rule does not apply.
#538
değildir
doesn't
Bir şeyi kendisi yapmak zorunda olmayan biri için hiçbir şey imkansız değildir.
Nothing is impossible for the man who doesn't have to do it himself.
#539
sistemi
system
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
The new document system is worth $4,000.
#540
ticari
commercial
New York'ta çok sayıda ticari firma vardır.
There are many commercial firms in New York.
#540
ticari
commercially
Bu bilgiyi ticari amaçlı kullanmak yasak.
It's forbidden to use this information commercially.
#540
ticari
trade
İki ülke arasında her an bir ticari sürtünme ortaya çıkabilir.
Trade friction might arise between the two nations at any moment.
#541
internet
web
Bir internet kafede web üzerinde arkadaşlarınızla temas halinde olun.
Keep in touch with friends on the web at an Internet café.
#541
internet
Internet
Benim internet bağlantım kesildi.
My internet connection was cut off.
#542
örgütü
organization
WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.
WHO stands for World Health Organization.
#543
birkaç
a few
Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce rüyamda ne gördüğümü anlatırdım.
If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
#543
birkaç
several
Sıcaklık birkaç derece düştü.
The temperature fell several degrees.
#543
birkaç
few
Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce rüyamda ne gördüğümü anlatırdım.
If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
#543
birkaç
some
Birkaç kitabın var.
You have some books.
#544
değerli
valuable
Saatiniz çok değerli görünüyor.
Your watch seems to be very valuable.
#544
değerli
valued
Hiçbir şey zamandan daha değerli değildir fakat hiçbir şey daha az değerli değildir.
Nothing is more valuable than time, but nothing is less valued.
#544
değerli
precious
Arkadaşlığın benim için değerli.
Your friendship is most precious to me.
#545
yaş
age
Bu sınıfın yaş ortalaması nedir?
What is the average age of this class?
#545
yaş
years
Sam Tom'dan iki yaş küçük.
Sam is two years younger than Tom.
#545
yaş
years old
On iki yaş bir köpek için yaşlıdır.
Twelve years old is old for a dog.
#546
eğer
if
Eğer dünya şimdiki şeklinde olmasaydı herhangi birine güvenebilirdim.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
#546
eğer
If
Eğer dünya şimdiki şeklinde olmasaydı herhangi birine güvenebilirdim.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
#547
zorunda
has to
Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
Now that my brother is a university student, he has to do a lot of reading.
#547
zorunda
have
Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
I suppose that behind each thing we have to do, there's something we want to do...
#547
zorunda
gotta
Biri bunu yapmak zorunda.
Someone's gotta do it.
#547
zorunda
must
Mürekkeple yazmak zorunda mıyım?
Must I write in ink?
#547
zorunda
forced
Onun önerisini kabul etmek zorunda kaldım.
I was forced to accept her proposal.
#548
yanıt
Response
Hızlı bir yanıt verdi.
He made a quick response.
#548
yanıt
Reply
Geçen haftaya kadar yanıt almadım.
Up to last week, I hadn't received a reply.
#548
yanıt
response
Hızlı bir yanıt verdi.
He made a quick response.
#548
yanıt
respond
Ben onun sorusuna yanıt verebilirim.
I can respond to his question.
#549
öncesinde
before
Vardiyamın öncesinde sadece bir saatim var.
I only have an hour before my shift.
#550
suriye
syria
Suriye rejim değişikliğinden sonra hangi yönde gelişecek?
In which direction will Syria develop after the regime change?
#550
suriye
Syria
Suriye rejim değişikliğinden sonra hangi yönde gelişecek?
In which direction will Syria develop after the regime change?
#550
suriye
Syrian
Suriye elçiliği nerede?
Where is the Syrian embassy?
#551
halk
People
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
The president of the republic is chosen by the people.
#551
halk
folk
Benim abim yaklaşık 12 yaşındayken Japon halk şarkılarına ilgi duymaya başladı.
My older brother started to take interest in Japanese folk songs when he was around 12 years old.
#551
halk
public
Halk en iyi yargıçtır.
The public is the best judge.
#551
halk
people
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
The president of the republic is chosen by the people.
#552
düştü
fell
Gözlüğün yere düştü.
Your glasses fell on the floor.
#552
düştü
dropped
Sıcaklık aniden düştü.
The temperature has suddenly dropped.
#552
düştü
crashed
Çiçek saksısı kaldırıma düştü.
The flower pot crashed to the sidewalk.
#552
düştü
has fallen
Benim tatil planı suya düştü.
My holiday plan has fallen through.
#553
gıda
Food
Yurtdışı gıda ihracatları tarım dayanaklarından biridir.
Overseas food exports are one of the mainstays of agribusiness.
#553
gıda
food
Yurtdışı gıda ihracatları tarım dayanaklarından biridir.
Overseas food exports are one of the mainstays of agribusiness.
#554
sonu
end
Bu sıranın sonu neresi?
Where is the end of this line?
#554
sonu
ending
Hikayenin mutlu bir sonu vardı.
The story had a happy ending.
#555
elektrik
Electricity
Bizim üniversite çok fazla elektrik tüketir.
Our college uses far too much electricity.
#555
elektrik
electric
Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.
The river furnishes electric power to the town.
#555
elektrik
electricity
Bizim üniversite çok fazla elektrik tüketir.
Our college uses far too much electricity.
#555
elektrik
power
Nehir şehre elektrik enerjisi sağlamaktadır.
The river furnishes electric power to the town.
#556
adı
name
Onun adı listede yoktu.
Her name wasn't on the list.
#556
adı
Name
Onun adı listede yoktu.
Her name wasn't on the list.
#557
diyen
said
Tom odaya girdiğinde " Doğum Günün kutlu olsun" diyen büyük bir pankart gördü.
When Tom entered the room, he saw a large banner that said "Happy Birthday, Tom."
#558
oyun
Game
Oyun saat kaçta başlayacak?
What time will the game start?
#558
oyun
game
Oyun saat kaçta başlayacak?
What time will the game start?
#558
oyun
gaming
Yüksek hızlı internet erişiminin yaygınlaşmasından önce insanlar topluca oyun oynamak için LAN partileri veriyordu.
People used to have LAN parties for multiplayer gaming before the widespread availability of high-speed Internet access.
#558
oyun
plays
Kedi bir oyun oynar ama fare ölür.
The cat plays a game, but the mouse dies.
#559
temsil
represent
Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
#560
birliği
unity
O, parti birliği hakkında konuştu.
He spoke of party unity.
#560
birliği
union
Sovyetler Birliği ve onun müttefikleri yardım etmeyi reddetti.
The Soviet Union and its allies refused help.
#560
birliği
association
Frempong Emmanuel Okyere, Kwahuman Alimler Birliği Başkanı yapılmıştır.
Frempong Emmanuel Okyere has been made president of the Kwahuman Scholars Association.
#561
ağustos
August
Burada ağustos ve yaz tatilimiz neredeyse bitti.
Here it's August and our summer vacation is nearly over.
#562
sıcak
hot
Hava o kadar sıcak ki bir arabanın kaputunda yumurta pişirebilirsiniz.
It's so hot that you could cook an egg on the hood of a car.
#562
sıcak
warm
Hava sıcak oldu.
The air became warm.
#562
sıcak
warmly
Aile beni çok sıcak bir biçimde karşıladı.
The family received me very warmly.
#563
üçüncü
third
Üçüncü dönemde İngilizcemiz var.
We have English third period.
#564
satın
buy
Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.
Someday I will buy a cotton candy machine.
#564
satın
purchase
Gelecek hafta yeni bir araba satın alacağız.
We will purchase a new car next week.
#565
içi
inside
Bu kutunun dışı yeşildir ama içi kırmızıdır.
The outside of this box is green, but the inside is red.
#566
kan
blood
Sıkı bir kemer kan dolaşımını engeller.
A tight belt will interfere with circulation of the blood.
#567
adalet
Justice
Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
#567
adalet
justice
Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
#568
şehit
martyr
Tom şimdi bir şehit.
Tom is a martyr now.
#569
kuzey
North
Kanada, Amerika'nın kuzey tarafındadır.
Canada is on the north side of America.
#569
kuzey
north
Kanada, Amerika'nın kuzey tarafındadır.
Canada is on the north side of America.
#569
kuzey
northern
Bizim ofis binanın kuzey tarafındadır.
Our office is on the northern side of the building.
#570
yeri
location
Lütfen bana bulunduğunuz yeri bildirin.
Please tell me your location.
#570
yeri
place
Toplantının tarihi ve yeri tespit edildi.
The date and place of the meeting have been fixed.
#570
yeri
lot
İstasyonun önünde büyük bir park yeri vardır.
There is a large parking lot in front of the station.
#570
yeri
where
Tom altın paralarını koyduğu yerin mükemmel saklama yeri olduğunu düşünüyordu. Fakat, yanılıyordu.
Tom thought where he put his gold coins was the perfect hiding place. However, he was wrong.
#571
bilinen
known as
Yalnız George olarak bilinen Galapagos Adalarının dev kaplumbağası öldü.
The Galapagos Islands giant tortoise known as Lonesome George is dead.
#571
bilinen
known
Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
A known mistake is better than an unknown truth.
#572
merkezi
center
Oteller için bilgi merkezi nerede?
Where's the information center for hotels?
#572
merkezi
centre
Zürafa yüzemez çünkü ağırlık merkezi çok yukarıda olduğundan baş aşağı döner.
The giraffe cannot swim because its centre of gravity is so high that it would topple over.
#572
merkezi
central
Merkezi ısıtma kışın yeterince ısıtıyor mu?
Is the central heating warm enough in the winter?
#573
maaş
salary
Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
#573
maaş
paycheck
Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
#574
insanlar
People
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
#574
insanlar
people
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
#574
insanlar
humans
Biz insanlar bu sonsuz evrende yalnız mıyız?
Are we humans alone in this infinite universe?
#575
giren
entering
İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
#576
kendini
yourself
Kendini dizginlemeyi öğrenmelisin.
You should learn to restrain yourself.
#576
kendini
himself
Yönetici başarısızlık için kendini suçladı.
The manager blamed himself for the failure.
#576
kendini
herself
Betty kendini yatağa attı.
Betty laid herself on the bed.
#576
kendini
self
Ne kadar uğraşırsan uğraş, bırak başkasını, kendini bile bir şeye zorla inandıramazsın.
Try as you might, but you cannot force a belief onto someone else, much less your own self.
#577
orta
middle
Develerin Orta Doğuda çok yararlı olduğunu söylemeye gerek yok.
It goes without saying that camels are very useful in the Middle East.
#577
orta
medium
Bifteğimi orta büyüklükte severim.
I like my steak medium.
#577
orta
central
Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
He's back from his travels in Central Asia.
#577
orta
moderate
Ben her zaman orta hızda araba sürerim.
I always drive at a moderate speed.
#578
üyesi
member
Kabinenin her üyesi mevcuttu.
Every member of the cabinet was present.
#579
yapay
artificial
O, yapay bir çiçektir.
It's an artificial flower.
#579
yapay
artificially
Yumurtaları yapay olarak üretmek zorunda olacaksın.
You will have to incubate the eggs artificially.
#580
kilometre
kilometers
Okul iki kilometre ilerde.
The school is two kilometers ahead.
#580
kilometre
miles
Kuşlar binlerce kilometre uzağa uçup, her yıl aynı yere dönebilirler.
Birds can fly thousands of miles away and return to the same place every year.
#581
sağlamak
provide
İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.
We're banking on you to provide all the money we need.
#581
sağlamak
ensure
Bu tür hataların gelecekte olmamasını sağlamak için elimden geleni yapacağım.
I'll do my best to ensure that such mistakes don't occur in the future.
#582
yemek
Food
Hava, yemek gibi insanların temel ihtiyaçlarındandır.
Air, like food, is a basic human need.
#582
yemek
dining
Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
The living room adjoins the dining room.
#582
yemek
eat
Yemek yemezsen, ölürsün.
If you don't eat, you die.
#582
yemek
meal
Biz cuma günü bir yemek için dışarı çıkıyoruz.
We're going out for a meal on Friday.
#582
yemek
food
Hava, yemek gibi insanların temel ihtiyaçlarındandır.
Air, like food, is a basic human need.
#582
yemek
cooking
Tuz, yemek pişirmek için gereklidir.
Salt is necessary for cooking.
#582
yemek
dinner
Neden bu akşam benimle yemek yemiyorsun?
Why don't you have dinner with me tonight?
#583
binlerce
thousands of
Gökyüzünde binlerce yıldız görebiliriz.
We can see thousands of stars in the sky.
#583
binlerce
thousand
Binlerce bina harabelerde yatıyordu.
One thousand buildings lay in ruins.
#584
adlı
named
Ben Ken adlı uzun boylu bir adamla tanıştım.
I met a tall man named Ken.
#584
adlı
when
Tom'la tanıştığımda Mary adlı bir kızla çıkıyordu.
When I met Tom, he was dating a girl named Mary.
#584
adlı
called
Nara adlı küçük bir kasabada doğdum.
I was born in a small town called Nara.
#585
hafif
light
Hiç hafif biran var mı?
Do you have any light beer?
#585
hafif
mild
Burada hafif bir ağrım var.
I have a mild pain here.
#585
hafif
slight
Hafif bir düşünce farkımız vardı.
We had a slight difference of opinion.
#585
hafif
slightly
On kişi kazada hafif yaralandı.
Ten people were slightly injured in the accident.
#586
güney
South
Güney Amerika'ya romantik bir yaz tatili geçirmek için gittim.
I went to the South Pacific for a summer of romantic adventure.
#586
güney
southern
Genç insanlar güney Kaliforniya'ya akın etti.
Young people flocked to southern California.
#587
girdi
entered
Mayuko odaya girdi.
Mayuko entered the room.
#587
girdi
input
Biraz girdi istiyorum.
I'd like some input.
#588
altını
gold
O, altını çaldığını itiraf etti.
He admitted that he stole the gold.
#588
altını
underline
Bu metinde tüm gelecek fiillerinin altını çiz.
Underline all the verbs in the future tense in this text.
#589
olma
becoming
Kenji bir doktor olma umudundan vazgeçti.
Kenji abandoned his hope of becoming a doctor.
#589
olma
be
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
#589
olma
happen
Ciddi bir şey olma ihtimali var.
It's unlikely that anything serious will happen.
#590
proje
project
Biz yeni bir proje üzerinde başladık.
We began on a new project.
#590
proje
Project
Biz yeni bir proje üzerinde başladık.
We began on a new project.
#591
artan
increasing
Ken iş yerinde artan miktarda zaman harcıyor.
Ken spends an increasing amount of time at work.
#591
artan
growing
Onlar artan bir nüfusa sahip, bu yüzden çok daha fazla yiyeceğe ihtiyaçları var.
They have a growing population; therefore they need more and more food.
#592
yola
on the road
Tom yeni arabasını yola park etmek istemiyordu.
Tom didn't want to park his new car on the road.
#592
yola
road
Karanlıkta doğru yola çıktık.
We hit the right road in the dark.
#592
yola
depart
Ben yola çıkmaya hazırım.
I'm ready to depart.
#592
yola
path
Tom'un babası oğlunu adam edip yola getirmek için çok uğraştı, ama neticede "vermeyince Mabut neylesin Mahmut" misali Allah'ın dediği oluyor.
Tom's father tried very hard to fix his son and turn him to the right path, but all efforts are destined to fail when God has other plans.
#593
önümüzdeki
next
Bizim kampüs festivali önümüzdeki hafta yapılacak.
Our campus festival is to be held next week.
#593
önümüzdeki
coming
Tom ve Mary önümüzdeki cuma akşamı bir hoş geldin partisi verecek.
Tom and Mary are having a house-warming party this coming Friday evening.
#593
önümüzdeki
upcoming
Önümüzdeki seçimlerde oy kullanmayı planlamıyorum.
I don't plan to vote at the upcoming election.
#594
aracı
tool
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
#594
aracı
vehicle
Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
Tom can drive almost any kind of vehicle.
#595
evde
at home
Sen evde kalacaksın.
You will stay at home.
#595
evde
home
Sen evde kalacaksın.
You will stay at home.
#595
evde
house
Üç yatak odalı bir evde yaşıyoruz.
We live in a three-bedroom house.
#595
evde
homeschooling
Çocuklarımı okula göndermeyip evde eğiteceğim.
I'll be homeschooling my kids.
#596
atatürk
Ataturk
Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te Türkiye Cumhuriyetini ilan etti.
Mustafa Kemal Ataturk proclaimed the Turkish Republic in the year of 1923.
#596
atatürk
ataturk
Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te Türkiye Cumhuriyetini ilan etti.
Mustafa Kemal Ataturk proclaimed the Turkish Republic in the year of 1923.
#597
ukrayna
ukraine
1991 Sovyetler Birliği dağıldığında Ukrayna tekrar bağımsız oldu.
Ukraine became independent again when the Soviet Union dissolved in 1991.
#597
ukrayna
Ukraine
1991 Sovyetler Birliği dağıldığında Ukrayna tekrar bağımsız oldu.
Ukraine became independent again when the Soviet Union dissolved in 1991.
#597
ukrayna
Ukrainian
Ukrayna dili çok melodiktir.
The Ukrainian language is very melodious.
#598
sert
hard
Musluk suyun çok sert. Bir yumuşatma cihazı al.
Your tap water is too hard. Get a water softener.
#598
sert
tough
Bu ip çok sert.
This rope is very tough.
#598
sert
harsh
Bugünün sert gerçeklerine adapte olmalıyız.
We must adapt to today's harsh realities.
#598
sert
stiff
Benim omuzlarım sert.
My shoulders feel stiff.
#599
silahlı
armed
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
#599
silahlı
gunmen
Silahlı adamlar yolcuları soydular.
The gunmen robbed the travelers.
#599
silahlı
gun
Silahlı bir adam ona arabaya binmesi için baskı yaptı.
A man with a gun urged him into the car.
#600
yazılı
written
Tahtada yazılı olan benim adımdı.
Written on the blackboard was my name.
Practice All Most Common Words from Your Phone
Download from the AppStore Download from GooglePlay

Take your learning to the next level with our mobile app

3000 Most Common Words
100k+ Example Sentences
Handsfree Autoplaying Flashcards
Schedulable Notifications
Progressively Translated Books
Anagram, Hangman, Lingo
Conjugation Pairs
12 Practice Types
100+ Versatile Topics
Add Your Own Words & Tags
Backup & Sync Progress
No Ads or Data Sharing
Available on all Platforms
Natural Pronunciation
Completely Offline
Custom Spaced Repetition
Direct Dictionary Search