Top 3901-4000 Most Common Turkish Words

Discover the core Turkish words that appear most frequently in daily conversation. Includes examples to help you use them correctly.

#3901
bilge
wise
Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
#3902
memleket
hometown
Sizin memleket çok güzel.
Your hometown is very pretty.
#3903
artı
plus
Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
#3904
cemaat
Congregation
Sami dinsel bir cemaat üyesiydi.
Sami was a member of the congregation.
#3904
cemaat
congregation
Sami dinsel bir cemaat üyesiydi.
Sami was a member of the congregation.
#3905
dondurma
ice cream
Yaz mevsimi ve dondurma gibi hiçbir şey yoktur.
There is nothing like summer and ice cream.
#3905
dondurma
freeze
Sendika patronları ücret zammı dondurma mücadelesi veriyorlar.
The union bosses are fighting the freeze on wage hikes.
#3905
dondurma
sundae
Çikolatalı dondurma ısmarladım.
I ordered a chocolate sundae.
#3906
hamsi
anchovies
Biraz zeytinyağlı hamsi alabilir miyim?
Can I have some anchovies with olives?
#3907
istek
Request
Bu bir istek mi yoksa bir emir mi?
Is that a request or an order?
#3907
istek
request
Bu bir istek mi yoksa bir emir mi?
Is that a request or an order?
#3907
istek
desire
İnsanın gerçekten yapmak istemediği bir sürü istekleri vardır, ve aksini düşünmek bir yanlış anlama olurdu.O onların istekler kalmasını ister, onların sadece onun hayalinde değeri vardır; Onların yapılması ona karşı daha şiddetli bir hayal kırıklığı olurdu. Böyle bir istek sonsuz hayat için istektir.Eğer onlar yerine getirilse, insan sonsuza kadar yaşamaktan tamamen usanırdı ve ölümü isterdi.
Man has many wishes that he does not really wish to fulfil, and it would be a misunderstanding to suppose the contrary. He wants them to remain wishes, they have value only in his imagination; their fulfilment would be a bitter disappointment to him. Such a desire is the desire for eternal life. If it were fulfilled, man would become thoroughly sick of living eternally, and yearn for death.
#3908
kaos
chaos
Çarpık kentleşme ve kaos pek çok planlama sorunları yaratır.
Urban sprawl and chaos create many planning problems.
#3909
klinik
clinical
Pek çok hastanede klinik kayıtları alfabetik sıraya göre tutulur.
The clinical records in most hospitals are kept in alphabetical order.
#3909
klinik
clinic
Klinik, bir seferde hasta başına iki ziyaretçiye izin verdi.
The clinic allowed only two visitors per patient at any one time.
#3909
klinik
clinically
Tom klinik olarak depresyondadır.
Tom is clinically depressed.
#3910
kuşağı
belt
Asteroid kuşağı Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasındaki bölgede yer almaktadır.
The asteroid belt is located in the region between the orbits of Mars and Jupiter.
#3911
manipüle
manipulate
Beni manipüle etmeye çalışma.
Don't try to manipulate me.
#3912
organları
organs
Besleyici yiyecek sağlıklı organları desteklemeye yardımcı olur.
Nutritious food helps support healthy organs.
#3912
organları
bodies
Daha büyük kilise organları insanların duymadığı vücutlarında titreşim olarak hissettiği ses ötesi kullanıyor.
The larger church organs use infrasound, which people do not hear, but feel as vibrations in their bodies.
#3913
sır
secret
Tom ve benim aramdaki sır aydınlandı.
Tom and my secret came to light.
#3913
sır
mystery
Onun kendini niçin öldürdüğü hâlâ bir sır.
Why he killed himself is still a mystery.
#3913
sır
confided
Tom Mary'ye sır verdi.
Tom confided in Mary.
#3914
yaşa
live
Yaşa ve yaşat.
Live and let live.
#3914
yaşa
age
Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.
I'm twice your age.
#3915
hazar
Caspian
Dünyadaki en büyük karasal göl Hazar Denizi'dir.
The largest continental lake in the world is the Caspian Sea.
#3916
kemer
belt
Sıkı bir kemer kan dolaşımını engeller.
A tight belt will interfere with circulation of the blood.
#3916
kemer
arch
Yolda büyük bir kemer var.
There is a huge arch over the road.
#3917
astronot
astronaut
Bir astronot olmayı hayal ediyor.
He is dreaming of becoming an astronaut.
#3918
buldum
I found it
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#3918
buldum
found
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#3918
buldum
got
Öğretmenimin yardımıyla bu işi buldum.
I got this job with my teacher's help.
#3919
geceye
into the night
Geceye kadar sorunu tartıştık.
We discussed the problem far into the night.
#3919
geceye
night
Geceye kadar sorunu tartıştık.
We discussed the problem far into the night.
#3920
indirmek
download
Dosyayı bilgisayarınıza indirmek için buraya sağ tıklayın.
Right-click here to download the file to your computer.
#3921
kaldırım
sidewalk
Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.
The sidewalk was covered with fallen leaves.
#3922
kağıdı
paper
Kurutma kağıdı mürekkebi emer.
Blotting paper absorbs ink.
#3923
zırhlı
armored
Bu zırhlı kamyon altın taşıyor.
That armored truck is carrying gold.
#3924
çam
pine
Evin önünde bir çam duruyor.
A pine stands in front of his house.
#3925
bilimler
Sciences
Kitaplar bilimleri izlemeli ve bilimler kitapları değil.
Books must follow sciences, and not sciences books.
#3925
bilimler
sciences
Kitaplar bilimleri izlemeli ve bilimler kitapları değil.
Books must follow sciences, and not sciences books.
#3926
servet
Wealth
O bir servet adamı.
He is a man of wealth.
#3926
servet
fortune
Fred eşine büyük bir servet bıraktı.
Fred left his wife a large fortune.
#3926
servet
wealth
O bir servet adamı.
He is a man of wealth.
#3927
tayfun
Typhoon
Tayfun nedeniyle görüşme iptal edildi.
The meeting was canceled because of the typhoon.
#3927
tayfun
typhoon
Tayfun nedeniyle görüşme iptal edildi.
The meeting was canceled because of the typhoon.
#3928
topluluğu
community
Onların yaşadığı şehrin büyük bir İspanyolca konuşan topluluğu var.
The city in which they live has a large Spanish-speaking community.
#3929
acılı
painful
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
#3930
anlaşılan
Apparently
Anlaşılan o eski püskü daire boş.
Apparently that shabby flat is vacant.
#3930
anlaşılan
apparently
Anlaşılan o eski püskü daire boş.
Apparently that shabby flat is vacant.
#3930
anlaşılan
understood
Müzik tüm insanlar tarafından anlaşılan bir dildir.
Music is a language understood by all humans.
#3930
anlaşılan
evidently
Anlaşılan, yarın yağmur yağacak.
Evidently, it's going to rain tomorrow.
#3931
böcek
insect
Böcek bir pupa halinden ergen haline dönmüştür.
The insect grew out of a pupa into an imago.
#3931
böcek
bug
Böcek hâlâ canlı.
The bug is still alive.
#3931
böcek
beetle
Böcek vızıldıyor.
The beetle buzzes.
#3932
duymak
hear
Artık şikâyet ettiğini duymak istemiyorum.
I don't want to hear any more of your complaining.
#3932
duymak
Hearing
Küçük çocukları kaçıran insanlar hakkında duymak kanımı kaynatıyor.
Hearing about people kidnapping little children just makes my blood boil.
#3933
geldiniz
you have come
Uygun bir zamanda geldiniz.
You have come at an opportune time.
#3934
görkemli
majestic
Benim imzam anlamlı, görkemli ve eşsizdir.
My signature is meaningful, majestic and inimitable.
#3934
görkemli
splendid
Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.
The sight was indescribably splendid.
#3934
görkemli
stately
O görkemli bir adamdı.
He was a stately man.
#3935
istediğim
I
Görmek istediğim Tom'dur.
It is Tom whom I want to see.
#3935
istediğim
I want
Görmek istediğim Tom'dur.
It is Tom whom I want to see.
#3936
oyuncak
toy
Annesinden ona yeni bir oyuncak almasını istedi.
Tom appealed to his mother to buy a new toy for him.
#3936
oyuncak
teddy
Tom her zaman oyuncak ayısına sarılarak uyur.
Tom always sleeps hugging his teddy bear.
#3937
topluluk
Community
Bu uluslararası bir topluluk.
This is an international community.
#3937
topluluk
community
Bu uluslararası bir topluluk.
This is an international community.
#3938
bürosu
office
Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
He passed the law examination and set up a law office.
#3938
bürosu
bureau
Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.
The college has a placement bureau for students.
#3939
hristiyan
Christian
Bir Hristiyan olabilir misin ve aynı zamanda eş cinsel evliliği destekleyebilir misin?
Can you be a Christian and support gay marriage at the same time?
#3939
hristiyan
christian
Bir Hristiyan olabilir misin ve aynı zamanda eş cinsel evliliği destekleyebilir misin?
Can you be a Christian and support gay marriage at the same time?
#3940
sırp
Serbian
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
Serbian trains are terribly slow.
#3940
sırp
Serb
Biz bu kasabayı Sırp ulusuna veririz.
We give this town to the Serb Nation.
#3941
ağzı
mouth
Şu çocuk, ağzı açık olarak, bana baktı.
That child stared at me, his mouth agape.
#3941
ağzı
his mouth
Şu çocuk, ağzı açık olarak, bana baktı.
That child stared at me, his mouth agape.
#3942
bakır
copper
Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
Brass is an alloy of copper and zinc.
#3943
dizayn
design
Bu dizayn benim zevkime uymaz.
This design doesn't suit my taste.
#3943
dizayn
Design
Bu dizayn benim zevkime uymaz.
This design doesn't suit my taste.
#3944
doğada
nature
Doğada hiçbir şey lüzumsuz değildir.
Nothing in nature is useless.
#3944
doğada
in nature
Doğada hiçbir şey lüzumsuz değildir.
Nothing in nature is useless.
#3945
durgunluk
recession
Dünya ekonomisi şimdi durgunluk döneminde.
The world economy is in recession now.
#3945
durgunluk
stagnation
Durgunluk gerileme anlamına gelir.
Stagnation means regression.
#3946
inanan
Believer
Tom gerçek bir inanan.
Tom is a true believer.
#3946
inanan
believers
Birçok inanan var.
There are many believers.
#3947
ishal
diarrhea
Burada ishal için biraz ilaç var.
Here's some medicine for diarrhea.
#3948
kafe
Cafe
Kafe öğrenciler tarafından işletilir.
The cafe is run by students.
#3948
kafe
café
Kafe hemen köşede.
The café is just around the corner.
#3948
kafe
cafés
Hollanda kenti Maastricht'te 53 tane kilise olması gerekir, ama onlardan bazıları zaten mağaza, kafe ya da müze olarak kullanılır.
In the Dutch town of Maastricht there ought to be 53 churches, but some of them are already used as shops, cafés or museums.
#3948
kafe
coffee shop
Bu kafe dükkanı gelecek vadeden sanatçılar tarafından ziyaret edilir.
This coffee shop is frequented by aspiring artists.
#3949
karlı
profitable
Düzenleme son derece karlı olduğunu kanıtladı.
The arrangement proved highly profitable.
#3949
karlı
snowy
Bugün karlı.
It's snowy today.
#3950
kesme
cutting
Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
We explored all possible ways of cutting expenditures.
#3951
kıl
hair
Çorbamda bir kıl var.
There's a hair in my soup.
#3952
olduğunca
as long as
Üç adam mümkün olduğunca uzun savaştı.
The three men fought as long as possible.
#3953
vb
etc
Birçok türde sigorta var. Örn. sağlık sigortası, yangın sigortası, hayat sigortası vb.
There are many kinds of insurance such as: health insurance, fire insurance, life insurance, etc.
#3954
yürüyüşe
walk
Boş olduğu için, dışarı yürüyüşe çıktı.
Being free, she went out for a walk.
#3954
yürüyüşe
hiking
Yağmur yağıyorsa, yürüyüşe gitmeyi planlamıyoruz.
If it's raining, we don't plan to go hiking.
#3955
çalışkan
hardworking
Tom Bill'den daha çalışkan değil.
Tom is no more hardworking than Bill is.
#3956
şef
Chief
Onu yapman gerekmiyordu, şef.
You needn't have done that, chief.
#3956
şef
chief
Onu yapman gerekmiyordu, şef.
You needn't have done that, chief.
#3956
şef
chef
Sekkura nitelikli bir şef.
Sekkura is a qualified chef.
#3957
bilgin
Scholar
İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar.
People thought him to be a great scholar.
#3958
körfezi
gulf
İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.
Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
#3958
körfezi
Bay
Petrol sızıntısı körfezi kirletti.
The oil spill polluted the bay.
#3958
körfezi
Gulf
İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.
Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
#3959
demiryolu
railway
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
#3959
demiryolu
railroad
Demiryolu istasyonu nerede?
Where is the railroad station?
#3960
dikkatlice
carefully
Dikkatlice dinle.
Listen carefully.
#3960
dikkatlice
closely
Çok dikkatlice dinle.
Listen very closely.
#3961
dönme
return
Onların eve dönme talimatları var.
They have orders to return home.
#3961
dönme
turning
O, sola dönme yerine sağa döndü.
He turned to the right instead of turning to the left.
#3962
karı
wife
Karı sana onun hakkında her şeyi anlatmalı.
Your wife ought to tell you all about it.
#3962
karı
his wife
Karı koca arasına girme.
Do not come between a husband and his wife.
#3963
kavşak
intersection
Bu kavşak tehlikeli.
This intersection is dangerous.
#3964
milyarder
billionaire
Tom bir milyarder.
Tom is a billionaire.
#3965
susuz
thirsty
Lütfen susuz gel.
Please come thirsty.
#3965
susuz
dehydrated
Tom susuz kalmıştı.
Tom was dehydrated.
#3966
yorgun
tired
Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
I slept a little during lunch break because I was so tired.
#3966
yorgun
weary
O, yaştan dolayı yorgun düşmüştü.
She was weary with age.
#3966
yorgun
exhausted
Çoğunlukla oldukça yorgun hissederim.
I often feel extremely exhausted.
#3966
yorgun
fatigued
Her zaman aç ve yorgun olmanın sonucu olarak, o köpek sonunda öldü.
As a result of always being hungry and fatigued, that dog finally died.
#3967
yıldızlı
starry
María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.
María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
#3968
çoban
Shepherd
Çoban kaçmaya çalıştı ve vuruldu.
Shepherd tried to run and was shot.
#3968
çoban
shepherd
Çoban kaçmaya çalıştı ve vuruldu.
Shepherd tried to run and was shot.
#3969
çeşitlilik
Diversity
Çeşitlilik içinde birlik.
Unity in diversity.
#3969
çeşitlilik
diversity
Çeşitlilik içinde birlik.
Unity in diversity.
#3969
çeşitlilik
variety
Çeşitlilik hayatın lezzetidir.
Variety is the spice of life.
#3970
şanlı
glorious
Ülkemizin şanlı bir tarihi var.
Our country has a glorious history.
#3971
adası
island
Bir gün, Atlantis adası denizde kayboldu.
One day, the island of Atlantis vanished into the sea.
#3972
boğazı
strait
Torres Boğazı Yeni Gine'yi Avustralya'dan böler.
The Torres Strait divides New Guinea from Australia.
#3972
boğazı
throat
Tom'un boğazı ağrıyor.
Tom has a sore throat.
#3973
aklıma
I
O zaman güzel bir fikir aklıma geldi.
I hit upon a good idea then.
#3974
badem
almond
Badem sütünü severim.
I like almond milk.
#3974
badem
almonds
İster inan ister inanma şeftali ve badem ilişkilidir.
Believe it or not, peaches and almonds are related.
#3975
dokusu
tissue
Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
The patient's lung tissue was damaged from years of working in a coal mine.
#3976
düğmeye
button
Acil bir durumda, bu düğmeye basın.
In case of an emergency, push this button.
#3976
düğmeye
on the button
Siparişinizi onaylamak için aşağıdaki düğmeye basınız.
Click on the button below to confirm your order.
#3977
incir
Fig
Tom, kuru incir bağımlılığından muzdarip.
Tom suffers from dried fig addiction.
#3977
incir
fig
Tom, kuru incir bağımlılığından muzdarip.
Tom suffers from dried fig addiction.
#3978
kestane
chestnut
Anna'nın kestane kahvesi saçı var fakat Magdalena'nın sarı saçı var.
Anna has chestnut brown hair, but Magdalena has blonde hair.
#3979
kurultay
convention
Kurultay tekrar oylama yaptı.
The convention voted again.
#3980
kötülük
evil
Kötülük bazen kazanır.
Evil sometimes wins.
#3980
kötülük
wickedness
RAB baktı, yeryüzünde insanın yaptığı kötülük çok, aklı fikri hep kötülükte. İnsanı yarattığına pişman oldu. Yüreği sızladı.
And God seeing that the wickedness of men was great on the earth, and that all the thought of their heart was bent upon evil at all times, It repented him that he had made man on the earth.
#3980
kötülük
malice
O bizim gruba karşı kötülük taşımaktadır.
She bears malice toward our group.
#3980
kötülük
harm
Kimse sana kötülük etmeyecek.
No one's going to harm you.
#3981
muhakkak
surely
Muhakkak birine söyledin.
Surely you told somebody.
#3981
muhakkak
necessarily
Uçak rezervasyonunu teyit etmek için muhakkak havaalanına gitmek zorunda değilsin.
You don't necessarily have to go to the airport to reconfirm your plane reservation.
#3982
organı
organ
Bir kadının en duyarlı organı klitoristir.
The clitoris is the most sensitive organ of a woman.
#3983
poşet
Bag
Bana bir poşet lazım, kusacağım da.
I need a bag to throw up in.
#3983
poşet
bag
Bana bir poşet lazım, kusacağım da.
I need a bag to throw up in.
#3984
rastgele
random
Rastgele roman okurdum.
I used to read novels at random.
#3984
rastgele
randomly
İsimleri rastgele seçmekten başka seçeneği yoktu.
He had no other choice but to choose the names randomly.
#3984
rastgele
arbitrary
Sayılar tamamen rastgele seçilmiş olsa ve duygusal ilişkileri olmasa daha iyi olur mu?
Would it be better if numbers were completely arbitrary and had no emotional associations?
#3985
sağlıksız
unhealthy
Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
#3986
general
general
General Motors 76.000 çalışanını işten çıkardı.
General Motors laid off 76,000 workers.
#3987
aramak
Search
Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.
Many men went west in search of gold.
#3987
aramak
call
Ailemi aramak istiyorum.
I'd like to call my family.
#3987
aramak
search
Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.
Many men went west in search of gold.
#3987
aramak
seek
Hasret kaldığım saadeti aramak hakkım değil miydi?
Didn't I have a right to seek the happiness I longed for?
#3987
aramak
look
Bir iş aramak için New York'a geldi.
He came to New York in order to look for a job.
#3988
ayakları
feet
Ayakları ayrık durdu.
He stood with his feet wide apart.
#3988
ayakları
legs
Ayakları kırık sandalyeleri at.
Throw away the chairs whose legs are broken.
#3989
balıkçılık
fishing
Balıkçılık benim hayatımda yok.
Fishing is not in my life.
#3990
bombalı
bomb
Pakistan'daki bir bombalı saldırı sonucunda yüz on altı kişi öldü.
One hundred and sixteen people died as a result of a bomb attack in Pakistan.
#3990
bombalı
bombing
Tom bir bombalı terör saldırısında öldü.
Tom was killed in a terror bombing.
#3991
erteleme
postponement
Bu erteleme, umarız sonuncusu olur.
Let us hope that this is the last postponement.
#3991
erteleme
procrastination
Erteleme zaman hırsızıdır.
Procrastination is the thief of time.
#3991
erteleme
snooze
Meryem alarm erteleme düğmesine hiddetle bastı.
Mary hit the snooze button.
#3991
erteleme
postpone
Tom ve Mary bir hafta süreyle partiyi erteleme kararı aldı.
Tom and Mary agreed to postpone the party for a week.
#3992
gerçeklik
reality
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
#3992
gerçeklik
Reality
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
#3993
gövde
body
Goy kelimesi muhtemelen vücut veya gövde anlamına gelen gev'den türetilmiştir.
The word goy likely is derived from gev, meaning body or torso.
#3993
gövde
trunk
Gövde bir ağacın ana parçasıdır.
The trunk is the main part of a tree.
#3993
gövde
torso
Goy kelimesi muhtemelen vücut veya gövde anlamına gelen gev'den türetilmiştir.
The word goy likely is derived from gev, meaning body or torso.
#3994
hocası
teacher
Hiroşi bir karate hocası.
Hiroshi is a karate teacher.
#3994
hocası
instructor
Hem Tom hem de sürüş hocası kazada öldüler.
Tom and his driving instructor were both killed in the accident.
#3994
hocası
mentor
Tom, Mary'nin akıl hocası.
Tom is Mary's mentor.
#3995
isteğe
optional
Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Even though it's optional, you should still do the homework.
#3996
kapının
door
Kapının önünde senin için bekliyorlar.
They are waiting for you in front of the door.
#3996
kapının
of the door
Kapının önünde senin için bekliyorlar.
They are waiting for you in front of the door.
#3997
karanfil
Carnation
Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
The tall man wore a pink carnation in his lapel.
#3997
karanfil
carnation
Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
The tall man wore a pink carnation in his lapel.
#3998
kırtasiye
stationery
Biz toptan kırtasiye satın alırız.
We buy stationery in bulk.
#3999
prostat
prostate
Tom'un prostat kanseri var.
Tom has prostate cancer.
#4000
rezervasyon
reservation
Golf için bir rezervasyon yapabilir miyim?
Can I make a reservation for golf?
#4000
rezervasyon
book
O uçakta iki kişilik rezervasyon yapabilir miyim?
Can I book two seats on that flight?
Practice All Most Common Words from Your Phone
Download from the AppStore Download from GooglePlay

Take your learning to the next level with our mobile app

3000 Most Common Words
100k+ Example Sentences
Handsfree Autoplaying Flashcards
Schedulable Notifications
Progressively Translated Books
Anagram, Hangman, Lingo
Conjugation Pairs
12 Practice Types
100+ Versatile Topics
Add Your Own Words & Tags
Backup & Sync Progress
No Ads or Data Sharing
Available on all Platforms
Natural Pronunciation
Completely Offline
Custom Spaced Repetition
Direct Dictionary Search