Top 3001-3100 Most Common Turkish Words

Discover the core Turkish words that appear most frequently in daily conversation. Includes examples to help you use them correctly.

#3001
bilinci
consciousness
Tom'un bilinci yerine geldi.
Tom regained consciousness.
#3001
bilinci
awareness
Daha fazla bilinci yaymamız gerekiyor.
We need to spread more awareness.
#3002
burun
nose
Tom'un burun halkası hakkında ne düşünüyorsun?
What do you think of Tom's nose ring?
#3002
burun
nasal
O şiddetli burun tıkanıklığından dolayı acı çekti.
He used to suffer from severe nasal congestion.
#3003
girişim
venture
Eğer geri gelmezsem, girişim muhtemelen başarısız olur.
If I don't come back, the venture will probably be unsuccessful.
#3003
girişim
attempt
Girişim başarısızlıkla sona erdi.
The attempt ended in failure.
#3003
girişim
initiative
Bu girişim, Oksitanca yazmaya teşvik etmek için çaba göstermektedir.
This initiative strives to promote writing in Occitan.
#3004
gönderme
Sending
Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
#3004
gönderme
send
Bana kitabı gönderme zahmetinde bulundu.
He took the trouble to send me the book.
#3004
gönderme
posting
Buraya posta gönderme yerine Twitter'ı kullan.
Instead of posting here, use Twitter.
#3005
görülmemiş
unprecedented
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
The situation this year is unprecedented.
#3006
sadık
loyal
O, prensiplerine sadık kalıyor.
He remains loyal to his principles.
#3006
sadık
faithful
Her şeyin ötesinde arkadaşlarına sadık olmalısın.
You must, above all, be faithful to your friends.
#3006
sadık
devoted
O sadece Çizmeli Kedi görüntüsünü kullanmak zorunda kaldı. Ben onun sadık uşağıydım.
She just had to use her Puss-In-Boots look and I was her devoted servant.
#3007
tavan
ceiling
Tavan düşerse, ezilir.
If the ceiling fell, he would be crushed.
#3007
tavan
attic
Tavan arasını temizleyelim.
Let's clear out the attic.
#3007
tavan
roof
Maliyetler tavan yaptı.
Costs were through the roof.
#3008
tekne
boat
Beni buradan uzaklara götürecek bir tekne istiyorum.
I want a boat that will take me far away from here.
#3009
zararı
harm
Onu yapmanın ne zararı var?
What is the harm in doing that?
#3009
zararı
hurt
Bir süre daha beklemenin zararı yok.
It won't hurt to wait a while longer.
#3009
zararı
damage
Zararı ödemeyi reddettikleri için mahkemeye gittik.
We went to court when they refused to pay for the damage.
#3010
çığ
avalanche
Çığ saatte yirmi beş mil yol alıyordu.
The avalanche was traveling at twenty-five miles an hour.
#3011
üyelik
membership
Derneğe üyelik için başvurdum.
I applied for membership in the association.
#3012
ufuk
Horizon
Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir.
Death is only a horizon, and a horizon is nothing save the limit of our sight.
#3012
ufuk
horizon
Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir.
Death is only a horizon, and a horizon is nothing save the limit of our sight.
#3013
aza
less
Bir Ford araba bir Mercedes Benz'den daha aza mal olur.
A Ford car costs less than a Mercedes Benz.
#3014
açar
opens
Jim kapıyı açar.
Jim opens the door.
#3014
açar
turns
Tom gece gittiğinde hırsız alarmını açar.
When Tom leaves at night, he turns on the burglar alarm.
#3014
açar
leads
Acele etmek hataların yapılmasına yol açar.
Hurrying leads to mistakes being made.
#3015
birbirini
each other
John ve Mary birbirini seviyordu.
John and Mary loved each other.
#3016
göl
Lake
Oda, güzel bir göl manzarasına hakim.
The room commands a fine view of the lake.
#3016
göl
lake
Oda, güzel bir göl manzarasına hakim.
The room commands a fine view of the lake.
#3017
helal
halal
Nerede bir helal restoran var?
Where is a halal restaurant?
#3017
helal
Halal
Nerede bir helal restoran var?
Where is a halal restaurant?
#3018
i
click
"Kaydet" i tıkladığınızda, indirme başlayacaktır.
When you click "save", the download will begin.
#3019
kaybetmiş
lost
Ceketini evde kaybetmiş olamazsın.
You can't have lost your coat in the house.
#3020
mineral
mineral
Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
#3021
müze
Museum
O müze ziyaret etmeye değer.
That museum is worth visiting.
#3022
yüce
supreme
Sana yüce şeref sözümü veriyorum.
I give you my supreme word of honor.
#3022
yüce
almighty
Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
#3022
yüce
Supreme
Sana yüce şeref sözümü veriyorum.
I give you my supreme word of honor.
#3022
yüce
sublime
Onun dövüş sanatları kahramanlığı zaten yüce mükemmellik seviyesine ulaştı.
His martial arts prowess has already reached a level of sublime perfection.
#3023
düşmanı
the enemy
Biz düşmanı gafil avladık.
We took the enemy by surprise.
#3023
düşmanı
enemy
Biz düşmanı gafil avladık.
We took the enemy by surprise.
#3023
düşmanı
hater
Tom bir kadın düşmanı.
Tom is a woman hater.
#3024
gübre
fertilizer
Tom gübre satar.
Tom sells fertilizer.
#3025
kaşığı
spoon
O, kaşığı yalıyordu.
She was licking the spoon.
#3025
kaşığı
tablespoon
Tom her sabah yulaf ezmesine bir yemek kaşığı keten tohumu ekler.
Tom adds a tablespoon of ground flaxseeds to his oatmeal every morning.
#3026
keyfi
arbitrary
Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
#3026
keyfi
arbitrarily
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
No one shall be arbitrarily deprived of his property.
#3027
kısmi
partial
O, sadece kısmi bir başarıydı.
It was only a partial success.
#3028
merhum
deceased
O her düğünde bir koca ve her cenazede merhum olmak istiyor.
He wants to be a husband at every wedding, and the deceased at every funeral.
#3028
merhum
late
Merhum eşi piyanistti.
Her late husband was a pianist.
#3029
aramızda
we
Biz kendi aramızda anlaştık.
We agreed among ourselves.
#3029
aramızda
between us
Aramızda her şey bitti. Yüzüğümü geri ver.
It's over between us. Give me back my ring!
#3030
geçersiz
invalid
Bunu imzalamak zorunda kalırsanız sözleşme geçersiz.
If you were forced to sign it, the contract is invalid.
#3031
ikindi
Afternoon
Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
#3031
ikindi
afternoon
Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
#3032
serin
cool
Onu serin bir yerde tut.
Keep it in a cool place.
#3033
tedirgin
agitated
Tom son derece tedirgin.
Tom is extremely agitated.
#3033
tedirgin
nervous
Beni fark edecek diye çok tedirgin oldum.
I was so nervous that she would catch sight of me.
#3033
tedirgin
irritated
O tedirgin oldu.
He became irritated.
#3033
tedirgin
uneasy
Tom tedirgin görünüyor.
Tom looks uneasy.
#3034
vahşi
wild
Vahşi köpeğe dikkat edin!
Look out for the wild dog!
#3034
vahşi
savage
O günlerde orada vahşi bir kabile yaşadı.
A savage tribe lived there in those days.
#3034
vahşi
wilderness
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
#3034
vahşi
ferocious
Kaplan çok vahşi bir hayvan türüdür.
A tiger is a very ferocious kind of animal.
#3035
bilişim
informatics
"Adli Bilişim Mühendisliği", al Bakiyye dilinde "Wağungwûîyat Tençmenwûs" demektir.
"Forensic Informatics Engineering" means "Wağungwûîyat Tençmenwûs" in al Bakiyye language.
#3035
bilişim
information
John bilişim sistemlerinde eğitim aldı ama bilgisayarlarla çalışmaz.
John was trained in information systems, but he doesn't work with computers.
#3036
eskiden
used to be
Eskiden burada bir ilkokul vardı.
There used to be an elementary school here.
#3036
eskiden
formerly
O eskiden bir banka memuruydu.
She was formerly a bank clerk.
#3036
eskiden
before
Eskiden kahvaltıdan önce yürüyüş yapardım.
I used to take a walk before breakfast.
#3037
dağıtımı
distribution
Oy pusulalarının dağıtımı on dakika sürdü.
The distribution of the ballots took ten minutes.
#3038
propaganda
propaganda
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
#3039
sanatçısı
artist
Sanırım o, zamanın en büyük sanatçısı.
I think he is the greatest artist of the time.
#3039
sanatçısı
singer
Bir İtalyan'ın, Alman dilinde şarkı söylenemeyeceğini söylediğini duydum; belki de bu yüzden neredeyse hiçbir İtalyan opera sanatçısı Almanca şarkı söylemiyor.
I overheard an Italian say that the German language is unsingable; maybe that's why almost no Italian opera singer sings in German.
#3040
üstünlük
superiority
Onun bir üstünlük kompleksi vardır.
He has a superiority complex.
#3040
üstünlük
outmaneuver
Rakiplerinize üstünlük sağlayabilir misiniz?
Can you outmaneuver your opponents?
#3041
şoför
Driver
Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.
I need a driver to take me to the station. It's raining.
#3041
şoför
driver
Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.
I need a driver to take me to the station. It's raining.
#3041
şoför
chauffeur
Tom bir şoför.
Tom is a chauffeur.
#3042
başlığı
title
Başlığı çok hızlı okudum.
I read the title too fast.
#3043
ceset
corpse
Bir ceset kadar solgunsun.
You're as pale as a corpse.
#3043
ceset
body
Tom sahilde bir ceset buldu.
Tom found a dead body on the beach.
#3043
ceset
dead bodies
Tom bodrum katında iki ceset keşfetti.
Tom discovered two dead bodies in his basement.
#3044
durdurmak
stop
Bir taksi durdurmak için elimi kaldırdım.
I held up my hand to stop a taxi.
#3045
felç
paralyzed
Çocuk korkudan felç oldu.
The child was paralyzed with fear.
#3045
felç
stroke
Felç geçirdim.
I had a stroke.
#3046
güvenle
safely
Uçağım güvenle indiğinde rahatlamış hissettim.
I felt relieved when my plane landed safely.
#3046
güvenle
securely
Emniyet kemerinizin güvenle bağlanmış olduğundan emin olun.
Please make sure that your seat belt is securely fastened.
#3047
hayli
great deal
Tom'a bir hayli hayranım.
I admire Tom a great deal.
#3047
hayli
considerably
Fransızcan bir hayli gelişti.
Your French has improved considerably.
#3048
komik
funny
Öğretmen bize komik bir hikaye anlattı.
The teacher told us a funny story.
#3048
komik
comic
Ona okumak için komik bir kitap verdim.
I gave her a comic book to read.
#3048
komik
hilarious
Bu çok komik.
This is hilarious.
#3049
politik
political
Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
#3049
politik
politically
Tom sürekli politik olarak doğru olmaya çalışıyor.
Tom constantly tries to be politically correct.
#3049
politik
politics
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
#3050
servisi
service
Otobüs servisi dokuz ve on arasında iyi değil.
The bus service is not good between nine and ten.
#3051
yatay
horizontal
Bence, iyi tasarlanmış bir web sitesi yatay kaydırma gerektirmemeli.
In my opinion, a well-designed website shouldn't require horizontal scrolling.
#3052
üstünlüğü
superiority
İslam'da beyazın siyaha üstünlüğü yoktur.
According to Islamic principles, there is no superiority of whites over blacks.
#3053
sekreter
Secretary
Bu mektuplar herhangi bir sekreter tarafından yazılabilir.
These letters can be typed by any secretary.
#3053
sekreter
secretary
Bu mektuplar herhangi bir sekreter tarafından yazılabilir.
These letters can be typed by any secretary.
#3054
asit
acid
Asit metali çürüttü.
The acid ate into the metal.
#3055
geçişi
pass
Bir VIP geçişi aldım.
I bought a VIP pass.
#3056
kaygı
anxiety
Mutluluk sık sık kaygı ile kesildi.
The bliss was often interrupted by anxiety.
#3057
kirliliği
pollution
Bu bölge hava kirliliği ile meşhurdur.
This district is notorious for air pollution.
#3058
kâr
profit
Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
#3059
telafi
compensate for
Kaybı kim telafi edecek?
Who will compensate for the loss?
#3060
toplamak
Collect
Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
We examined the following magazines to collect the data.
#3060
toplamak
collect
Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
We examined the following magazines to collect the data.
#3060
toplamak
gather
Biz bilgi toplamak zorundayız.
We have to gather information.
#3061
tünel
tunnel
Yeni tünel İngiltere ve Fransa'yı bağlayacak.
The new tunnel will link Britain and France.
#3061
tünel
Tunnel
Yeni tünel İngiltere ve Fransa'yı bağlayacak.
The new tunnel will link Britain and France.
#3062
yenilik
Innovation
Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.
We want to bring language tools to the next level. We want to see innovation in the language learning landscape. And this cannot happen without open language resources which cannot be built without a community which cannot contribute without efficient platforms.
#3062
yenilik
innovation
Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.
We want to bring language tools to the next level. We want to see innovation in the language learning landscape. And this cannot happen without open language resources which cannot be built without a community which cannot contribute without efficient platforms.
#3062
yenilik
novelty
Bir yenilik zamanla yok olur.
A novelty wears off in time.
#3062
yenilik
innovate
Yenilik yap ya da yok ol.
Innovate or perish.
#3063
çirkin
ugly
Aramızda kalsın, şişman çirkin cadı diyet yapıyor.
Between ourselves, the fat ugly witch is on a diet.
#3063
çirkin
outrageous
Tom çirkin.
Tom is outrageous.
#3063
çirkin
unsightly
Onun kulağının dışında büyüyen çirkin tüyleri var.
He has unsightly hairs growing out of his ears.
#3064
egemenlik
sovereignty
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
#3065
boşa
wasted
Aşk asla boşa gitmez.
Love is never wasted.
#3065
boşa
frustrate
Tom gizlice Mary'nin planlarını boşa çıkarma girişiminde bulundu.
Tom secretly attempted to frustrate Mary's plans.
#3066
dilerim
wish
İyi olmanı dilerim.
I wish you well.
#3066
dilerim
I wish
İyi olmanı dilerim.
I wish you well.
#3067
don
don
Ben, başkan olarak Don Jones'u aday göstermek istiyorum.
I would like to nominate Don Jones as chairman.
#3067
don
frost
Bu sabah ağır bir don vardı.
We had a heavy frost this morning.
#3068
grip
flu
Bir haftadır grip yüzünden yataktayım.
I've been laid up with flu for the last week.
#3068
grip
influenza
O grip için doktorda.
He is at the doctor for influenza.
#3069
görüşü
Opinion
Onun görüşü önyargısızdır.
His opinion is free from prejudice.
#3069
görüşü
opinion
Onun görüşü önyargısızdır.
His opinion is free from prejudice.
#3069
görüşü
vision
Tom'un yirmide yirmi görüşü var.
Tom has 20/20 vision.
#3069
görüşü
speaking
Açık konuşmak gerekirse, onun görüşü benimkinden biraz farklı.
Strictly speaking, his view differs a little from mine.
#3070
hatalı
faulty
Buna inanmıyorum. Mantığın hatalı ve örneğin saçma.
I don't buy that. Your logic is faulty, and your example is nonsense.
#3070
hatalı
incorrect
Tom hatalı.
Tom is incorrect.
#3070
hatalı
incorrectly
Hatalı olarak yüzerseniz hakimler sizi diskalifiye edecektir.
If you swim incorrectly the judges will disqualify you.
#3071
mermi
bullet
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
#3071
mermi
rounds
Boşa mermi harcamıyorum.
I don't waste rounds.
#3072
yapıcı
constructive
Düşünceniz çok yapıcı.
Your opinion is very constructive.
#3072
yapıcı
maker
Tom bir dondurma ve şerbet yapıcı aldı.
Tom bought an ice cream and sorbet maker.
#3073
yardıma
to help
Yardıma ihtiyacı olmayan insanlara yardım etmek zordur.
It's difficult to help people who don't believe they need help.
#3073
yardıma
help
Tıbbi yardıma ihtiyacım var.
I need medical help.
#3073
yardıma
assistance
Onun yardıma ihtiyacı var.
She needs assistance.
#3074
zinciri
chain
Büyük mağaza zinciri yeni bir şube açtı.
The large chain store created a new branch.
#3075
coşkulu
enthusiastic
Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
This book is a result of his enthusiastic research.
#3075
coşkulu
exuberant
Tom coşkulu.
Tom is exuberant.
#3076
sandalye
chair
Sandalye henüz gelmedi.
The chair hasn't arrived yet.
#3076
sandalye
seats
Hepimize yetecek kadar sandalye vardı.
There were enough seats for all of us.
#3077
sendika
union
Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
The union was modest in its wage demands.
#3077
sendika
syndicate
Ödül on tane sendika üyesi arasında eşit olarak bölündü.
The prize was divided equally among the ten syndicate members.
#3078
taviz
Compromise
Bu konuda asla taviz vermemeliyiz.
We must never compromise on this.
#3078
taviz
compromise
Bu konuda asla taviz vermemeliyiz.
We must never compromise on this.
#3079
yetenek
talent
Müzikal yetenek genellikle erken yaşlarda verimli olur.
Musical talent usually blooms at an early age.
#3079
yetenek
ability
Yetenek farkını onlara gösterdim.
I showed them the difference of ability.
#3079
yetenek
skills
Bir insan ne kadar çok yetenek öğrenirse, topluma o kadar daha çok katkıda bulunur.
The more skills one masters, the greater contribution one can make to society.
#3080
zarif
elegant
Zarif bir çözüm var.
There is an elegant solution.
#3080
zarif
graceful
Buz pateni zarif ve güzel olabilir.
Ice skating can be graceful and beautiful.
#3080
zarif
elegantly
Genç adam zarif giyinmişti.
The young man was dressed elegantly.
#3081
i̇nternet
INTERNET
İnternet üzerinden insanlara asılmak sokakta asılmaktan daha kolaydır.
It is easier to hit on people on the Internet than in the street.
#3082
romanya
Romania
İtalya, Romanya, Portekiz ve Yunanistan, Müttefiklere katıldı.
Italy, Romania, Portugal, and Greece joined the Allies.
#3083
bereket
abundance
Allah bereket versin.
May Allah give you abundance.
#3083
bereket
fertility
Kırmızı aşk, tutku, bereket ve güç rengidir.
Red is the color of love, passion, fertility and power.
#3084
büyüleyici
fascinating
Bayan Yamada büyüleyici Japon masalını düz Japoncaya çevirdi.
Ms. Yamada translated the fascinating fairy tale into plain Japanese.
#3084
büyüleyici
charming
Şu bebeğin büyüleyici gözleri var.
That baby has charming eyes.
#3084
büyüleyici
enchanting
Mary, Tom'un şimdiye kadar gördüğü en büyüleyici yaratıktı.
Mary was the most enchanting creature that Tom had ever seen.
#3084
büyüleyici
captivating
Dedemin bana verdiği büyüleyici kitabı okumak için tüm gece oturdum.
I was up all night reading the captivating book my grandfather gave me.
#3085
muhtaç
needy
Tom çok muhtaç.
Tom is very needy.
#3085
muhtaç
need
Muhtaç arkadaşlarına asla sırtını dönmez.
He never turns his back on a friend in need.
#3086
çabuk
quickly
Tatilim çabuk bitti.
My vacation went by quickly.
#3086
çabuk
quick
Çabuk, onun peşinden koşun.
Quick, run after him.
#3086
çabuk
hurry
Çabuk ol! Konser başlıyor.
Hurry up! The concert is starting.
#3086
çabuk
fast
Kötü haber çabuk yayılır.
Bad news travels fast.
#3087
ceylan
gazelle
Bu ceylan güzel.
This gazelle is beautiful.
#3088
moskova
Moscow
Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
#3088
moskova
moscow
Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
#3089
bambaşka
different
O bambaşka bir konu.
That's a horse of a different color.
#3089
bambaşka
completely different
Bambaşka biri gibi görünüyorsun.
You look like a completely different person.
#3090
etmeyin
don't
Yabancıların Japoncadaki hatalarıyla alay etmeyin.
Don't make fun of foreigners' mistakes in Japanese.
#3091
kulübe
hut
Evimizin arkasında bir kulübe var.
There is a hut at the back of our house.
#3091
kulübe
shack
Bir kulübe olsa bile kendi evimi istiyorum.
I want my own house, even if it's a shack.
#3091
kulübe
cottage
Uzakta bir kulübe gördük.
I saw a cottage in the distance.
#3091
kulübe
shed
Bu kulübe 2013 yılında inşa edilmiştir.
This shed was built in 2013.
#3091
kulübe
club
Hangi kulübe üyesin?
Which club do you belong to?
#3092
patlaması
explosion
Nüfus patlaması, ciddi bir sorundur
The population explosion is a serious problem.
#3092
patlaması
eruption
Aman tanrım, volkan patlaması devasaydı.
OMG, the volcanic eruption was HUGE!
#3093
tartışmalı
controversial
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
The councilor tabled a number of controversial motions.
#3093
tartışmalı
disputed
Bu araştırmanın bilimselliği çok tartışmalı.
The scientificity of this research has been often disputed.
#3094
yazın
type
Lütfen dinleyin ve İspanyolca olarak yazın.
Please listen and type in Spanish.
#3094
yazın
write
Çok iyi bir el yazın var.
You write a very good hand.
#3094
yazın
summer
Yazın et çabuk kötü olur, eti buzdolabında saklamalısın.
In summer, meat goes bad easily; you must keep it in the refrigerator.
#3095
yürüyüşü
march
Özgürlük için bir protesto yürüyüşü düzenlediler.
They held a protest march for freedom.
#3095
yürüyüşü
March
Özgürlük için bir protesto yürüyüşü düzenlediler.
They held a protest march for freedom.
#3095
yürüyüşü
walk
O, her sabah bir yürüyüşü kural olarak benimsemiştir.
He makes it a rule to take a walk every morning.
#3095
yürüyüşü
hiking
Tom ormanda yürüyüşü seviyor.
Tom likes hiking in the woods.
#3096
açıp
open
Sami, kamyon şoförünün kapısını açıp kapattığını duydu.
Sami heard the truck driver open and shut his door.
#3097
depo
warehouse
Depo, bir mobilya parçası dışında boştu.
The warehouse was empty except for a piece of furniture.
#3097
depo
storage
Lütfen sekreterden ofis malzemelerini, depo odasına stok etmesini isteyin.
Please ask the secretary to stock the office supplies in the storage room.
#3098
hane
household
Toplam hane halkı geliriniz nedir?
What's your total household income?
#3099
rehber
Guide
Bu kitap yeni başlayanlar için iyi bir rehber.
This book is a good guide for beginners.
#3099
rehber
guide
Bu kitap yeni başlayanlar için iyi bir rehber.
This book is a good guide for beginners.
#3100
tekrardan
again
Tom, Mary'ye onu neden tekrardan yapması gerektiğini sordu.
Tom asked Mary why she needed to do that again.
Practice All Most Common Words from Your Phone
Download from the AppStore Download from GooglePlay

Take your learning to the next level with our mobile app

3000 Most Common Words
100k+ Example Sentences
Handsfree Autoplaying Flashcards
Schedulable Notifications
Progressively Translated Books
Anagram, Hangman, Lingo
Conjugation Pairs
12 Practice Types
100+ Versatile Topics
Add Your Own Words & Tags
Backup & Sync Progress
No Ads or Data Sharing
Available on all Platforms
Natural Pronunciation
Completely Offline
Custom Spaced Repetition
Direct Dictionary Search