Top 2901-3000 Most Common Turkish Words

Build your Turkish vocabulary with these fundamental words. Each word comes with practical examples to help you understand usage in context.

#2901
yerle
leveled
Deprem kasabayı yerle bir etti.
The earthquake leveled the town.
#2901
yerle
destroyed
Şehir savaşta yerle bir oldu.
The city was destroyed in the war.
#2902
köprüsü
bridge
Bir demir yolu köprüsü zaten nehir üzerinde inşa ediliyor.
A railway bridge is already being built over the river.
#2903
alarm
alarm
Alarm 5:30 da çalmaya başladı.
The alarm went off at five-thirty.
#2904
başlıca
Mainly
Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.
Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.
#2904
başlıca
main
Japonya'nın başlıca adaları Hokkaido, Shikoku, Honshu ve Kyushu'dur.
The main islands of Japan are Hokkaido, Shikoku, Honshu and Kyushu.
#2904
başlıca
major
Başlıca sorunun bu.
That is your major problem.
#2904
başlıca
mainly
Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.
Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.
#2904
başlıca
principal
Menopoz, yumurtalıkların başlıca fonksiyonlarının kalıcı olarak durmasıdır.
The menopause is the permanent cessation of the ovaries' principal functions.
#2904
başlıca
primary
Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.
The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
#2905
hekim
physician
Onun bir hekim olduğunu sanmıştım.
I thought that he was a physician.
#2906
hesabına
account
Hesabına parayı ödedi.
He paid the money into his account.
#2907
oturma
sitting
Bütün gün güneşte oturma iyi olamaz.
It can't be good sitting in the sun all day.
#2907
oturma
seating
Tüm oturma yerleri tutulmuş.
All the seating areas are taken.
#2907
oturma
living
Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
The living room adjoins the dining room.
#2908
taraflı
biased
Bu taraflı bir makale.
This is a biased article.
#2908
taraflı
sided
Hanuka bayramı sırasında dört taraflı dönen top ile oynamak gelenekseldir.
During the feast of Hanukkah it is customary to play with a four sided dreidel.
#2909
yasemin
jasmine
Bu yasemin çayı mı?
Is this jasmine tea?
#2909
yasemin
Jasmine
Bu yasemin çayı mı?
Is this jasmine tea?
#2910
konuğu
guest
Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.
Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation.
#2910
konuğu
Guest
Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.
Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation.
#2911
mimar
architect
Mimar dünya çapında ün kazandı.
The architect achieved worldwide fame.
#2912
emri
order
Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.
His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
#2912
emri
warrant
Polisler bir arama emri ile Tom'un kapısındaydılar.
The police were at Tom's door with a search warrant.
#2913
köşe
corner
Köşe başında bir meyhane var.
There's a pub just around the corner.
#2914
nakli
transplant
Tom'un vücudu nakli kabul edecek gibi görünüyor.
Tom's body seems to be accepting the transplant.
#2915
sonradan
afterwards
Duvarı yeşile boyamak için kullanılmış fırçayı kullanmıştı ve sonradan onu temizlemedi.
He'd used the dirty brush to paint the wall green, and he did not clean it afterwards.
#2915
sonradan
subsequently
Yüce Allah sonradan kaldıramayacağı bir taş yaratabildi mi?
Could an almighty god create a stone that he would not be able to subsequently lift?
#2915
sonradan
later
Genç bir adamken, sonradan ünlü olacağını bilmiyordu.
As a young man, he did not know that he was to become famous later on.
#2916
suda
in the water
Balıklar suda yaşar.
Fish live in the water.
#2916
suda
water
Havadan gelen oksijen suda çözülür.
Oxygen from the air dissolves in water.
#2917
taklit
imitation
Bu bir taklit.
That's an imitation.
#2917
taklit
imitate
Tom şarkıcıyı tam olarak taklit edebilir.
Tom can imitate the singer to a hair.
#2917
taklit
mimic
Papağan bir insanın sesini taklit edebilir.
A parrot can mimic a person's voice.
#2917
taklit
emulate
Sami, babasını taklit etmeye çalışıyordu.
Sami was trying to emulate his father.
#2917
taklit
impersonate
Beni taklit etme.
Don't impersonate me.
#2918
gezi
sightseeing
Bir gezi için vize almak istiyorum.
I want to get a sightseeing visa.
#2918
gezi
trip
Umarım iyi bir gezi yaptınız.
I hope you had a nice trip.
#2918
gezi
excursion
Yarın yağmur yağarsa gezi iptal edilecek.
If it rains tomorrow, the excursion will be canceled.
#2919
sulh
peace
Yurtta sulh, cihanda sulh.
Peace at home, peace in the world.
#2920
idare
handle
Bu makineyi idare etmek kolaydır.
This machine is easy to handle.
#2920
idare
manage
Öylesine büyük bir malikhâneyi nasıl idare edeceğimi bilmiyorum.
I don't know how to manage that large estate.
#2920
idare
administered
O, arkadaşlarının işlerini idare etti.
He administered his friend's affairs.
#2921
kolaylıkla
with ease
Bizim için sürpriz oldu, Emi 400 metre yarışını kolaylıkla kazandı.
To our surprise, Emi won the 400-meter race with ease.
#2921
kolaylıkla
easily
Kelime işlemcilerinin gelişimi Japoncayı kolaylıkla yazmamızı sağladı.
The development of word-processors has enabled us to type Japanese easily.
#2921
kolaylıkla
ease
Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım.
I'm amazed by the ease with which you solve the problem.
#2922
motorlu
motorized
Tom motorlu tekerlekli bir sandalye satın almak için yeterli paraya sahip değil.
Tom doesn't have enough money to buy a motorized wheelchair.
#2922
motorlu
motor
Motorlu bir tekneyi çalıştırmak için ehliyetin var mı?
Do you have a license to operate a motor boat?
#2923
yerleştirme
placement
Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.
The college has a placement bureau for students.
#2924
yıllara
years
Günler haftalara ve sonra aylara ve sonra yıllara dönüştü.
The days turned into weeks, and then into months, and then into years.
#2925
piyasası
market
Japonya'nın pirinç piyasası ithalata kapalıdır.
Japan's rice market is closed to imports.
#2926
açacak
open
Teneke kutuyu açacak bir şeyim yok.
I have nothing to open the can with.
#2927
gerisinde
behind
İş programın gerisinde.
Work is behind schedule.
#2928
üzüm
Grape
En çok üzüm jölesinden hoşlanırım.
I like grape jelly best.
#2928
üzüm
grape
En çok üzüm jölesinden hoşlanırım.
I like grape jelly best.
#2928
üzüm
raisins
Kuru üzüm kurutulmuş üzümdür.
Raisins are dried grapes.
#2928
üzüm
vines
Gelecek yıl bu asmalar çok üzüm üretecek.
Next year the vines will produce many grapes.
#2929
galler
Wales
Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur.
The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland.
#2929
galler
Welsh
Galce, Galler ve Chubut'ta resmi bir dildir.
Welsh is an official language in Wales and Chubut.
#2930
hücre
cell
Koruma hücre kapısını kilitledi.
The guard unlocked the cell door.
#2931
mantar
Mushroom
Bu mantar yemek için iyi değil.
This mushroom is not good to eat.
#2931
mantar
mushrooms
Mantar şu an mevsiminde; o yüzden ucuz.
Mushrooms are in season now, so they are cheap.
#2931
mantar
fungus
O bir mantar.
It's a fungus.
#2931
mantar
cork
Mantar çıkmadı.
The cork would not come out.
#2932
tamir
repair
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
The roof is really in need of repair.
#2932
tamir
fix
Bozuk radyoyu tamir edebilir misin?
Can you fix the broken radio?
#2932
tamir
mend
Niçin o sigortayı tamir etmiyorsun?
Why don't you mend that fuse?
#2933
hesaba
account
Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
Try to take account of everything before you make a decision.
#2933
hesaba
reckoned
Planı uygularken, bütün olası zorluklar hesaba katılmalıdır.
In carrying out the plan, you should have reckoned with all possible difficulties.
#2934
imam
Imam
Camiye yeni bir imam gerekiyor.
This mosque needs a new imam.
#2934
imam
imam
Camiye yeni bir imam gerekiyor.
This mosque needs a new imam.
#2935
siyasetçi
politician
Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
#2936
titiz
rigorous
Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
#2936
titiz
meticulous
O çok titiz bir adam değildir.
He's not a very meticulous guy.
#2937
çete
gang
Üç kişilik bir çete güpegündüz bankayı soydular.
A gang of three robbed the bank in broad daylight.
#2938
balkan
balkan
Romanya bir Balkan ülkesidir. Başkenti Bükreş'tir.
Romania is a Balkan country. Its capital is Bucharest.
#2939
birimi
unit
Adli Soruşturma Birimi bugünkü yangının nedenini belirlemeye çalışıyor.
The Forensic Investigation Unit is trying to determine the cause of today's fire.
#2939
birimi
volume
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
Tom, stubborn as he was, refused to change to the sensible metric system, preferring to measure volume in hogsheads instead.
#2940
işçisi
worker
Tom'un inşaat işçisi olan bir oğlu var.
Tom has a son who is a construction worker.
#2941
kırıklığı
Disappointment
Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
#2942
taşıt
vehicles
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
The number of motor vehicles in the city has increased.
#2943
zehir
poison
Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.
If your child drinks poison, rush him to the hospital.
#2944
demet
bunch
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
He came bearing a large bunch of flowers.
#2944
demet
bunch of
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
He came bearing a large bunch of flowers.
#2945
cennet
paradise
Ada çocuklar için bir cennet.
The island is a paradise for children.
#2945
cennet
heaven
Cennet ve cehennem sadece insanın kalbinde bulunur.
Heaven and hell exist only in the human heart.
#2946
içki
Drink
Tanıştığımızdan beri uzun zaman oldu, bir ya da iki içki içelim ve iyi eski günlerden konuşalım.
It's been so long since we last met up. Let's have a drink or two and talk about the good old days.
#2946
içki
drink
Tanıştığımızdan beri uzun zaman oldu, bir ya da iki içki içelim ve iyi eski günlerden konuşalım.
It's been so long since we last met up. Let's have a drink or two and talk about the good old days.
#2946
içki
liquor
Bu barın sahibi asla veresiye içki satmaz.
The owner of this bar never sells liquor on credit.
#2946
içki
booze
Tom sadece seks ve içki alemiyle ilgileniyordu.
Tom was only interested in sex and booze.
#2947
sıradan
ordinary
O, sıradan bir fırtına değildi.
That was no ordinary storm.
#2948
yarar
benefit
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
You will benefit from a trip abroad.
#2948
yarar
utility
Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
Their furniture was chosen for utility rather than style.
#2949
bulgaristan
bulgaria
Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.
Macedonia and Bulgaria are not friends.
#2949
bulgaristan
Bulgaria
Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.
Macedonia and Bulgaria are not friends.
#2950
kanada
CANADA
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
#2950
kanada
Canada
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
#2950
kanada
Canadian
2. Mayıs 2011, Kanada Federal Seçimlerinin tarihi: oy vermeye gitmeyi unutmayın!
The 2nd of May 2011 is the date of the Canadian Federal Elections: Don't forget to go vote!
#2951
muzaffer
victorious
Demokrasi uzun vadede muzaffer olacaktır.
Democracy will be victorious in the long run.
#2952
norveç
Norway
Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.
In such countries as Norway and Finland, they have lots of snow in winter.
#2952
norveç
Norwegian
Bergen bir Norveç kentidir.
Bergen is a Norwegian town.
#2953
ahlaki
moral
Tom ahlaki.
Tom is moral.
#2953
ahlaki
morally
Et yemek ahlaki olarak yanlış mıdır?
Is it morally wrong to eat meat?
#2954
dolaylı
indirect
Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
#2954
dolaylı
indirectly
Onun fikrini dolaylı olarak araştırmaya başladım.
I tried to investigate his opinion indirectly.
#2955
lastiği
tire
Lastiği biraz şişirmeliyim.
I must put some air in the tire.
#2955
lastiği
tyre
Tom lastiği şişirdi.
Tom pumped up the tyre.
#2956
yaratmak
create
İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.
Human beings are created to create things.
#2956
yaratmak
to create
İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.
Human beings are created to create things.
#2957
tok
full
Karnım tok.
My stomach is full.
#2958
devlete
state
Fadıl devletten devlete gitti.
Fadil traveled from state to state.
#2959
direnç
resistance
Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
#2960
geçmişi
history
Firmamızın uzun, uzun bir geçmişi var.
Our company has a long, long history.
#2960
geçmişi
past
O, geçmişi hakkında her şeyi biliyor gibi görünüyor.
He seems to know all about her past.
#2960
geçmişi
background
Tom'un veterinerlik geçmişi var.
Tom has a veterinary background.
#2961
hukuku
law
Ben hukuku izleyeceğim.
I will follow the law.
#2962
hücum
Offense
Hücum oynamayı seviyorum.
I like playing offense.
#2962
hücum
offensive
Biz iyi bir hücum takımı değildik.
We weren't a good offensive team.
#2962
hücum
offense
Hücum oynamayı seviyorum.
I like playing offense.
#2963
kaldırmak
remove
Bilgisayara ulaşabilmek için paneli kaldırmak zorunda kaldım.
I had to remove the panel in order to access the computer.
#2964
omuz
shoulder
Omuz uzunluğunda keser misiniz?
Could you cut it shoulder length?
#2965
tepkisi
reaction
Onun habere tepkisi neydi?
What was her reaction to the news?
#2966
yüzme
Swimming
Yüzme benim için eğlenceli.
Swimming is fun for me.
#2966
yüzme
swimming
Yüzme benim için eğlenceli.
Swimming is fun for me.
#2966
yüzme
swim
Nehirde yüzme.
Don't swim in the river.
#2967
acaba
I wonder
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
I wonder what it feels like to be rich.
#2967
acaba
I wonder if
Acaba Oka Bey İngilizce öğretecek mi?
I wonder if Mr. Oka will teach English.
#2967
acaba
wonder
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
I wonder what it feels like to be rich.
#2968
bakmak
look at
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
Tom stopped to take a close look at the car.
#2968
bakmak
look
İngilizce bir kitap okurken bilmediğin her kelimeye sözlükten bakmak pek harika bir fikir değil.
When you're reading an English book, it isn't a great idea to look up every word you don't know.
#2968
bakmak
take care of
Onun bebeğine bakmak zorundaydım.
I had to take care of her baby.
#2969
domuz
pig
Domuz gibi yemek yemeyin.
Don't eat like a pig.
#2969
domuz
swine
Bir domuz gökyüzünü hiç görmez.
A swine sees no sky.
#2969
domuz
pork
Bu domuz eti biraz bozuk.
This pork is a bit off.
#2970
etik
ethics
Etik, davranış kuralları anlamına gelir.
Ethics means the rules of conduct.
#2970
etik
ethical
Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?
Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets?
#2971
hissi
Feeling
Midemde bir basınç hissi var.
I have a pressing feeling in my stomach.
#2971
hissi
sensation
Benim sol gözümde bir karıncalanma hissi var.
I have a prickling sensation in my left eye.
#2971
hissi
feeling
Midemde bir basınç hissi var.
I have a pressing feeling in my stomach.
#2972
ileride
future
O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.
She set it aside for future use.
#2973
ivme
momentum
Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
Their relationship really started gaining momentum.
#2974
yoksun
deprived
Yangın bizi varlığımızdan yoksun bıraktı.
The fire deprived us of our property.
#2974
yoksun
lacks
Sorun onun deneyimden yoksun olması.
The trouble is that she lacks experience.
#2974
yoksun
devoid of
Bazen kötüleyici olarak gürültü, önemsiz ve cazibeden yoksun müzik diyoruz.
We sometimes disparagingly call noise, music that's insignificant and devoid of any charm.
#2975
i̇ranlı
Iranian
İranlı iki fizik profesörü suikaste uğradı.
Two Iranian professors of physics were assassinated.
#2976
mektup
letter
Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?
I have to write a letter. Do you have some paper?
#2976
mektup
Letter
Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?
I have to write a letter. Do you have some paper?
#2976
mektup
mail
Benim için mektup var mı?
Is there any mail for me?
#2977
sevinç
joy
Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.
Tears of joy rained down their cheeks.
#2978
yeteneği
ability to
Onun işi yapma yeteneği var.
He has the ability to do the work.
#2978
yeteneği
ability
Onun işi yapma yeteneği var.
He has the ability to do the work.
#2978
yeteneği
talent
Margaret'in müzik için bir yeteneği var.
Margaret has a talent for music.
#2979
ülkesinde
in the country of
Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
In the country of the blind, the one-eyed man is king.
#2980
ayağı
foot
Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.
The thief was bound hand and foot.
#2980
ayağı
leg
Onun sağ ayağı uyuşmuştu.
His right leg was asleep.
#2981
bilerek
on purpose
Hatayı bilerek yaptın, değil mi?
You made the mistake on purpose, didn't you?
#2981
bilerek
knowing
Her şeyi bilerek doğmuyoruz.
We aren't born knowing everything.
#2981
bilerek
knowingly
Tom bilerek başını salladı.
Tom nodded knowingly.
#2981
bilerek
purposely
Tom bilerek son sayfayı boş bıraktı.
Tom purposely left the last page blank.
#2981
bilerek
intentionally
Evet, bunu bilerek yaptım.
Yes, I did this intentionally.
#2981
bilerek
deliberately
Bilerek onu tehlikeye maruz bıraktı.
He deliberately exposed her to danger.
#2982
birim
unit
Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?
Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue?
#2983
donanım
Hardware
Sami yerel donanım mağazasını işletiyordu.
Sami ran the local hardware store.
#2983
donanım
hardware
Sami yerel donanım mağazasını işletiyordu.
Sami ran the local hardware store.
#2983
donanım
equipment
Ona ihtiyacımız olduğunu düşünüyorsan biraz daha gelişmiş bir donanım getirebilirim.
I can bring in some more sophisticated equipment if you think we need it.
#2984
kurtulmak
get rid of
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir.
It is not easy to get rid of bad habits.
#2984
kurtulmak
rid
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir.
It is not easy to get rid of bad habits.
#2985
nedenlerle
reasons
Onu özel nedenlerle geri çevirdi.
I refused it for private reasons.
#2986
sürdürmek
maintain
Birinin ününü sürdürmek zordur.
It is hard to maintain one's reputation.
#2986
sürdürmek
resume
Normal hayatımı sürdürmek istedim.
I wanted to resume my normal life.
#2987
trajik
tragic
Komedyenler şakalarını şiddetli ölüm ya da ciddi kazalar gibi trajik durumlara dayandırırlar.
Comedians base their jokes on tragic situations like violent death or serious accidents.
#2987
trajik
tragically
Tom trajik bir şekilde öldü.
Tom died tragically.
#2988
şansını
chances
Prezervatifler gebelik şansını büyük ölçüde azaltır.
Condoms greatly reduce the chances of pregnancy.
#2989
boya
paint
Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
#2989
boya
dye
Bir boya hastanın kol damarına enjekte edilebilir.
A dye was injected into a vein of the patient's arm.
#2990
duvar
Wall
Duvar kısmen sarmaşıkla kaplıdır.
The wall is partly covered with ivy.
#2990
duvar
wall
Duvar kısmen sarmaşıkla kaplıdır.
The wall is partly covered with ivy.
#2991
esrar
Cannabis
Esrar satın almak ve tüketmek birçok ülkede kanunen yasaklanmıştır.
Buying and consuming cannabis is prohibited by law in many countries.
#2991
esrar
marijuana
Tom'la esrar kullanımı hakkında tartıştım.
I had an argument with Tom about the use of marijuana.
#2991
esrar
cannabis
Esrar satın almak ve tüketmek birçok ülkede kanunen yasaklanmıştır.
Buying and consuming cannabis is prohibited by law in many countries.
#2992
gasp
extortion
Tom bir gasp girişimi kurbanıydı.
Tom was the victim of an extortion attempt.
#2993
ilişkili
Related
Fenikece tüm Sami dilleri arasında, İbranice ile en yakından ilişkili olanlardan biridir.
Of all Semitic languages, Phoenician is one of the most closely related to Hebrew.
#2993
ilişkili
associated
Cinayet, tecavüz ve işkence savaş zamanlarıyla ilişkili vahşetlerdir.
Murder, rape, and torture are atrocities associated with times of war.
#2993
ilişkili
related
Fenikece tüm Sami dilleri arasında, İbranice ile en yakından ilişkili olanlardan biridir.
Of all Semitic languages, Phoenician is one of the most closely related to Hebrew.
#2994
oturum
session
Oturum tekrar sürdürülecek.
The session will be prolonged again.
#2994
oturum
login
Oturum açma adın nedir?
What's your login name?
#2995
yılan
snake
Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
#2995
yılan
serpent
Yılan Havva'yı ayartmıştı.
The serpent tempted Eve.
#2996
zehirli
poisonous
Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
We should keep away from the poisonous plants.
#2996
zehirli
toxic
Istakoz ciğeri zehirli olabilir. Yememek en iyisidir.
Lobster tomalley can be toxic and it's best not to eat it.
#2996
zehirli
poison
Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?
#2996
zehirli
venomous
Bu yılan zehirli değil.
This snake is not venomous.
#2997
bosna
Bosnia
Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'dır.
Sarajevo is the capital of Bosnia and Herzegovina.
#2997
bosna
Bosnian
Boşnakçada Bosna Hersek'e " Bosna i Hercegovina" denir.
Bosnia and Herzegovina is called "Bosna i Hercegovina" in Bosnian.
#2998
brezilyalı
Brazilian
Benim sınıfta geçen yıl Brezilyalı bir kız vardı.
There was a Brazilian girl in my class last year.
#2999
kral
King
Büyüyünce bir kral olmak istiyorum.
When I grow up, I want to be a king.
#2999
kral
king
Büyüyünce bir kral olmak istiyorum.
When I grow up, I want to be a king.
#3000
bebeği
her baby
Evde bebeği ile yalnızdı.
She was alone with her baby in the house.
#3000
bebeği
baby
Mary'nin önümüzdeki ay bir bebeği olacak.
Mary is going to have a baby next month.
#3000
bebeği
doll
O kızın güzel bir bebeği var.
That girl has a lovely doll.
Practice All Most Common Words from Your Phone
Download from the AppStore Download from GooglePlay

Take your learning to the next level with our mobile app

3000 Most Common Words
100k+ Example Sentences
Handsfree Autoplaying Flashcards
Schedulable Notifications
Progressively Translated Books
Anagram, Hangman, Lingo
Conjugation Pairs
12 Practice Types
100+ Versatile Topics
Add Your Own Words & Tags
Backup & Sync Progress
No Ads or Data Sharing
Available on all Platforms
Natural Pronunciation
Completely Offline
Custom Spaced Repetition
Direct Dictionary Search