Top 1-5000 Most Common Turkish Words

Master the most frequently used Turkish words with examples and translations. Perfect for beginners starting their Turkish learning journey.

#1
ve
and
Bugün 18 Haziran ve Muiriel'in doğum günü!
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
#2
bir
one
Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.
One million people lost their lives in the war.
#3
bu
this
Bu sonuna kadar asla gitmez.
This is never going to end.
#4
için
for
Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.
I can only wonder if this is the same for everyone else.
#5
da
da
Leonardo da Vinci tarafından yapılmış yaklaşık 900 eskiz kalmıştır.
There remain approximately 900 art sketches by Leonardo da Vinci.
#6
ile
with
Böyle bir sözlükte " buzdolabı " ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with "fridge".
#7
olarak
as
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
#8
daha
more
Her zaman gizemli karakterleri daha çok sevdim.
I always liked mysterious characters more.
#9
olan
which is
Japonya'nın en büyük kenti olan Tokyo 24 saat uyanıktır.
Tokyo, which is the largest city in Japan, is awake 24 hours.
#10
çok
very
Almanlar çok üçkâğıtçı.
The Germans are very crafty.
#11
ise
If it is
Ücretsiz ise, bana bir kopya gönderin.
If it is free, please send me a copy.
#12
en
en
En, onun çocukları var mı?
En, Does he have any children?
#13
göre
According to
Sana yaptığın işin miktarına göre ödeme yapılacak.
You'll be paid according to the amount of work you do.
#14
gibi
like
Bir gün rüzgar gibi koşacağım.
Someday I'll run like the wind.
#15
bin
bin
Bin Singapurda yaşadı.
Bin lived in Singapore.
#16
devam
continue
Bir kez başladın mı, devam etmelisin.
Once you begin, you must continue.
#17
kadar
until
Ders 8:30'a kadar başlamaz.
Class doesn't begin until eight-thirty.
#18
yüzde
percent
Son on yılda fiyatlar yüzde elli arttı.
Prices have risen by 50 percent during the past ten years.
#19
büyük
big
Büyük kentlerde kaybolmazsın, her yerde haritalar var!
You can't get lost in big cities; there are maps everywhere!
#20
yeni
new
Hayır, o benim yeni erkek arkadaşım değil.
No, he's not my new boyfriend.
#21
tarafından
by
Onun tarafından aldatıldın.
You were taken in by her.
#22
yer
location
Ben bu daireyi seviyorum. Yer iyi ve ayrıca, kira çok yüksek değil.
I like this flat. The location is good, and besides, rent is not very high.
#23
başkanı
President
Biz şirket başkanı ile konuşmak istedik, ama o bizimle konuşmayı reddetti.
We wanted to speak to the president of the company, but he refused to speak to us.
#24
sonra
then
Ondan sonra, ayrıldım ama onların evinde çantamı unuttuğumu fark ettim.
After that, I left, but then I realized that I forgot my backpack at their house.
#25
ardından
followed by
Şimşek, genelde gök gürültüsünün ardından meydana gelir.
Lightning is usually followed by thunder.
#26
her
each
Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
I suppose that behind each thing we have to do, there's something we want to do...
#27
oldu
happened
O uzun zaman önce oldu.
It happened a long time ago.
#28
ilk
first
Uzun süredir ilk kez Kyoto'da şiddetli kar yağdı.
A heavy snow fell in Kyoto for the first time in ages.
#29
olduğu
is
Dünya şimdi olduğu durumda olmasa, kimseye güvenemem.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
#30
önemli
important
Bu önemli değildir.
This is not important.
#31
son
last
Fikrimi söylediğim son kişi deli olduğumu düşündü.
The last person I told my idea to thought I was nuts.
#32
dedi
He said
O, "bana güven" dedi.
"Trust me," he said.
#33
yıl
years
On yıl beklemek için uzun bir süre.
Ten years is a long time to wait.
#34
ne
what
Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum.
I just don't know what to say.
#35
ilgili
Related
Bilgisayarlarla ilgili iş yaparım.
I do work related to computers.
#36
var
There is
Öyleyse bir sorun var...
Then there is a problem...
#37
türkiye
Turkey
Kim Kardashian Türkiye karşıtı bir kampanya başlattı, bundan dolayı onu asla beğenmiyorum.
Kim Kardashian started a campaign against Turkey, so I never like her.
#38
hem
both
Hem çevreden hem de kalıtımdan etkilendik.
We are influenced both by environment and by heredity.
#39
arasında
between
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
#40
şekilde
as
George işi babasının yaptığı gibi aynı şekilde yaptı.
George did business in the same manner as his father did.
#41
eden
who
Bu, bana yardım eden çocuktur.
This is the boy who helped me.
#42
birlikte
together
Kardeş gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa aptal gibi birlikte yok olacağız.
We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
#43
tüm
all
Tüm yapabileceğiniz birbirinize güvenmektir.
All you can do is trust one another.
#44
gelen
incoming
Gelen bir fırtına var.
There's a storm incoming.
#45
zaman
Time
Zaman öldürmeye çalışıyordum.
I was trying to kill time.
#46
iki
Two
Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
It took me more than two hours to translate a few pages of English.
#47
karşı
against
Güçlü bir rüzgara karşı uçmak çok zordur.
Flying against a strong wind is very difficult.
#48
milyon
million
Bir milyon kişi savaşta hayatını kaybetti.
One million people lost their lives in the war.
#49
önce
before
Kitabı Cumartesiden önce geri vermek zorundayım.
I have to give back the book before Saturday.
#50
sosyal
social
Sürekli yükselen fiyatların bir sonucu olarak sosyal huzursuzluk çıkabilir.
Social unrest may come about as a result of the endless rising of prices.
#51
diye
He said
"Burada bir sürü ağaç yetiştireceğim." diye söylendi.
"I will grow many trees here", he said to himself.
#52
genel
General
Genel giriş ücreti yetişkinler için 7 dolardır.
General admission is $7 for adults.
#53
ifade
expression
Tom, yüzünde tatsız bir ifade, onların kapılardan acele ile girişini izledi.
Tom watched them hurry through the doors, a disagreeable expression on his face.
#54
bulunan
found
Bu dağlarda bulunan tuzlar ve mineraller oldukça farklıdır.
The salts and minerals found in these mountains are quite diverse.
#55
gün
day
Ben her gün öğle yemeği yaparım.
I make lunch every day.
#56
değil
not
Burası dışında, çok basit değil.
Except that here, it's not so simple.
#57
ediyor
is
Mary annesine yardım ediyor.
Mary is helping her mother.
#58
türk
Turkish
Onun Türk bir sevgilisi var.
She's got a Turkish boyfriend.
#59
alan
field
Burada bir yeşil alan vardı; şimdi bir süpermarket var.
There used to be a green field here; now there's a supermarket.
#60
kişi
person
Fikrimi söylediğim son kişi deli olduğumu düşündü.
The last person I told my idea to thought I was nuts.
#61
üzerine
on
Onun tavsiyesi üzerine hareket etmeliydin.
You should have acted on her advice.
#62
aynı
same
Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.
I can only wonder if this is the same for everyone else.
#63
iyi
Good
Kendinize iyi bakın.
Take good care of yourself.
#64
fazla
more
Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
It took me more than two hours to translate a few pages of English.
#65
nedeniyle
due
Dünya yüzeyi volkanik aktivite nedeniyle yükseldi.
The surface of the earth rose due to the volcanic activity.
#66
söyledi
he said
O, Cumaya kadar kesin olarak bize kararını bildireceğini söyledi.
He said he would give us his decision for sure by Friday.
#67
veya
or
Yorgun görünüyorsun. Bir veya iki saat istirahat etmelisin.
You look tired. You ought to rest for an hour or two.
#68
i̇stanbul
ISTANBUL
İstanbul, onun en çok sevdiği şehirdir.
Istanbul is the city she likes the most.
#69
work
Ne tür bir iş yapmak istediğinizi düşünmelisiniz.
You must consider what kind of work you want to do.
#70
belediye
Municipal
Belediye idaresinin pek çok bürosu belediye binasındadır.
Many offices of the municipal government are in the town hall.
#71
dikkat
Attention
Onun dediklerine daha fazla dikkat etmelisin.
You should pay more attention to what he says.
#72
üzere
to
Bir şey olmak üzere olduğunu hissetti.
He felt that something was about to happen.
#73
ortaya
Revealed
Bu tür sırlar her zaman sonunda ortaya çıkar.
Such secrets are always eventually revealed.
#74
içinde
in
Alışverişe gitmek zorundayım. Bir saat içinde döneceğim.
I have to go shopping. I'll be back in an hour.
#75
ancak
but
Para iyi bir hizmetkar, ancak kötü bir ustadır.
Money is a good servant, but a bad master.
#76
o
he
O, "bana güven" dedi.
"Trust me," he said.
#77
i̇srail
ISRAEL
İsrail haritadan silinmelidir.
Israel should be wiped off the map.
#78
başkan
President
Başkan Lincoln kendi kendini yetiştirmiş bir insandı.
President Lincoln was what we call a self-made man.
#79
ki
that
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#80
olmak
to be
Bir zamanlar bir astrofizikçi olmak istedim.
I once wanted to be an astrophysicist.
#81
kez
once
Bir kez başladın mı, devam etmelisin.
Once you begin, you must continue.
#82
ama
but
Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
I may be antisocial, but it doesn't mean I don't talk to people.
#83
bakanı
Minister
Dışişleri bakanı görüşmelere katıldı.
The foreign minister attended the talks.
#84
yüksek
high
Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
#85
hakkında
about
Ailem aptal şeyler hakkında tartışmayı sürdürüyor. Bu çok can sıkıcı!
My parents keep arguing about stupid things. It's so annoying!
#86
saat
clock
Paul, saat gibi dakiktir.
Paul is punctual like a clock.
#87
çıktı
Output
Şirketin çıktı kayıtlarını dikkatlice inceledi.
She investigated the company's output record carefully.
#88
sağlık
health
Sigara içmenin sağlık için bir tehlike olduğu bir gerçektir.
It is a fact that smoking is a danger to health.
#89
cumhurbaşkanı
president
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
The president of the republic is chosen by the people.
#90
diğer
other
Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.
Life is what happens to you while you're busy making other plans.
#91
erdoğan
Erdogan
Erdoğan, Türkiye'nin başkanıdır.
Erdogan is the President of Turkey.
#92
günü
day
Mutlu Şükran Günü.
Happy Thanksgiving Day.
#93
sahip
has
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
#94
edilen
is
İcat edilen her şey doğrudur.
All that which is invented, is true.
#95
yerine
instead of
Süt yerine şarap içer misin?
Will you drink wine instead of milk?
#96
milyar
billion
Japonya'nın ihracatı 1998'de ithalatını 77.8 milyar dolar aştı.
Japan's exports exceeded imports by $77.8 billion in 1998.
#97
sadece
only
Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.
I can only wonder if this is the same for everyone else.
#98
meydana
occur
Trafik kazalarının yağışlı günlerde meydana gelmesi olasıdır.
Traffic accidents are likely to occur on rainy days.
#99
geçen
last
Ben geçen hafta Çince öğrenmeye başladım.
I started learning Chinese last week.
#100
farklı
different
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
Your ideas are different from mine.
#101
yok
None
Onun sizinle bir ilgisi yok.
It's none of your business.
#102
ya
either
Ya sen ya da arkadaşın hatalı.
Either you or your friend is wrong.
#103
yapan
who made
Bu sabah kahve yapan sen miydin?
Were you the one who made the coffee this morning?
#104
özel
Special
Nakliyatın gecikme ihtimaline karşı özel gecikme sigortamız var.
In case the shipment is delayed, we have special delay insurance.
#105
bazı
some
Bazı sebeplerden dolayı geceleri daha canlı hissediyorum.
For some reason I feel more alive at night.
#106
üzerinde
on
Kendi ayakların üzerinde duracak kadar yetişkinsin.
You are old enough to stand on your own feet.
#107
nasıl
how
O, onun nasıl mümkün olduğunu soruyor.
She's asking how that's possible.
#108
birçok
many
Anlamadığım birçok kelime var.
There are many words that I don't understand.
#109
neden
Why?
Kimsin? Nasıl ve neden buraya geldin?
Who are you, how did you come here, and why?
#110
ayrıca
also
Ayrıca bir araba kiralamak istiyorum.
I would also like to rent a car.
#111
biri
one
İki insan her zaman aynı görüşe sahipse, bunlardan biri gereksizdir.
If two men always have the same opinion, one of them is unnecessary.
#112
kişinin
person
Bir kişinin alkol sorunlarının olduğunu ne zaman söyleyebiliriz.
When can one say that a person has alcohol issues?
#113
medya
media
Medya her şeyi orantısız olarak açığa vurdu.
The media blew the whole thing out of proportion.
#114
bugün
today
Bugün 18 Haziran ve Muiriel'in doğum günü!
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
#115
destek
Support
Bana destek olman şartıyla onu yaparım.
I will do it on condition that you support me.
#116
olması
to be
Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
It will take five to ten years for the technology to be ready.
#117
kendi
own
Sen kendi işine bakmalısın.
You should attend to your own business.
#118
parti
party
Parti kötü havaya bakılmaksızın düzenlendi.
The party set out despite the bad weather.
#119
tek
single
Gökyüzünde tek bir bulut yok.
There isn't a single cloud in the sky.
#120
yol
Road
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
We opposed his plan to build a new road.
#121
yeniden
again
Yeniden ödeyerek saçmalık etti.
It is foolish of him to pay for it again.
#122
yaklaşık
about
Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
Your income is about twice as large as mine is.
#123
sonrası
After
Ann genellikle okul sonrası tenis oynuyor.
Ann often plays tennis after school.
#124
zamanda
at the time
Tom o zamanda çalıştığını iddia etti.
Tom claimed that he was working at the time.
#125
abd
USA
ABD 50 tane devletten oluşur.
The USA is composed of 50 states.
#126
milli
national
Konser Milli Marş ile sona erdi.
The concert concluded with the national anthem.
#127
olay
Event
Olay belleğimde hâlâ canlı duruyor.
The event still remains vivid in my memory.
#128
kabul
Acceptance
Onun hediyeyi kabul etmesi rüşvet olarak kabul edildi
His acceptance of the present was regarded as bribery.
#129
hafta
week
Gelecek hafta dondurabilir.
It may freeze next week.
#130
doğru
right
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#131
uzun
long
O kadar uzun beklemek istemiyorum.
I don't want to wait that long.
#132
hava
Air
Hava bizim göremediğimiz gazların karışımından oluşuyor.
Air is a mixture of gases that we cannot see.
#133
su
water
Ne oldu? Dairenin her yerinde su var.
What happened? There's water all over the apartment.
#134
biz
we
Biz savaşı kazandık.
We won the battle.
#135
altında
under
Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
A promise given under a threat is worthless.
#136
şey
thing
Bu şimdiye kadar söylediğim en aptalca şey.
That's the stupidest thing I've ever said.
#137
yılında
in
Yüz elli bin çiftin, 2006 yılında Shanghai'da evlenmesi bekleniyor.
One hundred and fifty thousand couples are expected to get married in Shanghai in 2006.
#138
mehmet
mehmet
Benim adım Mehmet.
My name is Mehmet.
#139
özellikle
Especially
Dachshund sosisleri ilk olarak New York'ta popüler oldu, özellikle beyzbol oyunlarında.
Dachshund sausages first became popular in New York, especially at baseball games.
#140
geri
back
Yakında geri döneceğim.
I will be back soon.
#141
ikinci
second
Doktorlar ikinci bir operasyonu yapmayı reddettiler.
Doctors refused to perform a second operation.
#142
avrupa
Europe
Avrupa Asya'dan daha küçük bir nüfusa sahiptir.
Europe has a smaller population than Asia.
#143
para
money
Eğer para kazanmak için buradaysan, Amerika bulunmak için hoş bir yer.
America is a lovely place to be, if you are here to earn money.
#144
bağlı
connected
Tom'un bağlı olduğunu biliyorum.
I know Tom is connected.
#145
ay
month
Gelecek ay Tokyo'yu ziyaret edeceğin için çok mutluyum.
I'm very happy you'll be visiting Tokyo next month.
#146
süre
while
Çok çalışıyorsun. Bir süre ağırdan al.
You are working too hard. Take it easy for a while.
#147
yaşındaki
year old
22 yaşındaki bir kızın hiç erotik rüya görmemiş olması mümkün mü?
Is it possible that a 22 year old girl never had erotic dreams?
#148
tespit
detect
Rahim kanseri teşhis testi rahim ağzı kanserini erken tespit etmeye yardımcı olabilir.
A Pap test can help detect cervical cancer early on.
#149
polis
police
Bir polis arabasına ihtiyacım var.
I need a police car.
#150
karar
Decision
Çabucak karar vermezsen, fırsat kaybedilecek.
Unless you make a decision quickly, the opportunity will be lost.
#151
rağmen
although
Öğretmenler bir sürü tavsiye vermelerine rağmen, öğrenciler her zaman onu almazlar.
Although teachers give a lot of advice, students don't always take it.
#152
güzel
beautiful
Masumiyet güzel bir şey.
Innocence is a beautiful thing.
#153
eski
old
Bu eski posta pullarını nasıl elde ettiniz?
How did you obtain these old postage stamps?
#154
güvenlik
security
Bir depoda güvenlik görevlisi olarak çalışıyor.
He is working as a security guard at a warehouse.
#155
hale
become
Volkan tekrar aktif hale geldi.
The volcano has become active again.
#156
araç
vehicle
Bu dayanıklı ve güvenilir bir araç.
It's a tough and reliable vehicle.
#157
kısa
short
Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.
A rabbit has long ears and a short tail.
#158
sevk
referral
Çalışan sevk programları popülerlik kazanıyor.
Employee referral programs are gaining in popularity.
#159
ait
belonging to
Biz belgenin onun erkek kardeşine ait olduğu gözüyle baktık.
We regarded the document as belonging to her brother.
#160
etmek
to
Sadece e postamı kontrol etmek istedim.
I just wanted to check my email.
#161
olabilir
may be
Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir.
Their communication may be much more complex than we thought.
#162
ele
hand in hand
John ve Mary, her zaman el ele yürürler.
John and Mary always walk hand in hand.
#163
yoğun
Intensive
Hastane yoğun bakım ünitesine girebilen ziyaretçi sayısını kısıtlıyor.
The hospital restricts the number of visitors who can enter the intensive care unit.
#164
sonucu
result
Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
#165
şu
This one
Hangisi senin kitabın, bu mu yoksa şu mu?
Which is your book, this one or that one?
#166
devlet
State
Geçen yüzyılın ortasına kadar Japonya'nın feodal bir devlet olduğu iyi bilinmektedir.
It is well known that up to the middle of the last century Japan was a feudal state.
#167
dile
language
Balinaların kendilerine ait bir dile sahip olduklarına inanılmaktadır.
It is believed that whales have their own language.
#168
mücadele
struggle
Mücadele olmadan ondan vazgeçemez.
He would not give it up without a struggle.
#169
hizmet
Service
O mağaza iyi hizmet veriyor.
That store gives good service.
#170
durum
situation
Durum sandığımızdan daha kötü.
The situation is worse than we believed.
#171
az
less
Ondan daha az güzel değilsin.
You are not less pretty than her.
#172
güçlü
strong
Güçlü bir rüzgara karşı uçmak çok zordur.
Flying against a strong wind is very difficult.
#173
başka
another
Öğrenmek bir şey sağduyu başka bir şeydir.
Learning is one thing, and common sense another.
#174
gözaltına
detained
Tom sorgu için gözaltına alındı.
Tom was detained for questioning.
#175
boyunca
along
Geçit töreninde bize katılacağınızı ve cadde boyunca yürüyüş yapacağınızı umuyoruz.
I hope you will join us in the parade and march along the street.
#176
kararı
decision
Son kararı ona bıraktık.
We left the final decision to him.
#177
içerisinde
in
Birkaç ay içerisinde İngilizceyi akıcı olarak konuşabileceksin.
You will be able to speak fluent English in another few months.
#178
dair
about
İşsizlik hakkında bir şey yapılması gerektiğine dair genel bir kanı vardır.
There's a general sense that something should be done about unemployment.
#179
yakın
close
Kaç tane yakın arkadaşın var?
How many close friends do you have?
#180
söz
promise
Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
A promise given under a threat is worthless.
#181
cumhuriyet
Republic
Devrimden sonra, Fransa bir cumhuriyet oldu.
After the revolution, France became a republic.
#182
seçim
election
Yakında bir seçim olacağını söyleniyor.
It is said that there will be an election soon.
#183
takip
follow
Seni takip etmiyorum.
I don't quite follow you.
#184
bakan
minister
Bakan kendi ifadesiyle çelişti.
The minister contradicted his own statement.
#185
emekli
retired
Emekli olduğu gün şirket ona altın bir saat hediye etti.
The company presented him with a gold watch on the day he retired.
#186
bile
even
Kanıtlayamasan bile neyin doğru olduğuna inanırsın?
What do you believe is true even though you cannot prove it?
#187
ben
I
Ben, henüz ne söyleyeceğimi bilmiyorum.
I just don't know what to say.
#188
kadın
woman
Heyecanlı kadın kazayı bir nefeste açıklamaya çalıştı.
The excited woman tried to explain the accident all in one breath.
#189
öne
to the front
Lütfen mümkün olduğu kadar öne yakın oturun.
Please sit as close to the front as possible.
#190
you
Benimle dalga mı geçiyorsun?!
Are you freaking kidding me?!
#191
hiçbir
no
Söyleyecek başka bir şeyin yoksa bana "Merhaba, nasılsın?" demenin hiçbir faydası yok.
There's no point saying "Hi, how are you?" to me if you have nothing else to say.
#192
altına
under
Masamın altına bir kilim koydum.
I put down a rug under my desk.
#193
eğitim
Education
Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Education in this world disappoints me.
#194
açıklama
Description
O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.
He wrote a fine description of what happened there.
#195
ev
home
Ev adresin nedir?
What's your home address?
#196
elde
achieved
O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
She achieved remarkable results.
#197
yerel
local
Yerel geleneklere saygı duymak zorundayız.
We have to respect local customs.
#198
yıllık
annual
Babamın yıllık gelirini bilmiyorum.
I don't know my father's annual income.
#199
bizim
our
Bizim görüşümüz sahip olduğumuz bir fikirdir; inancımız bize sahip olan bir fikirdir.
Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
#200
peki
so
Peki şimdi ne yapacağız?
So what do we do now?
#201
zam
raise
Çoğu çalışan yılda bir kez zam istiyor.
Most employees expect a pay raise once a year.
#202
mi
you
Bilmediğini mi söylemek istiyorsun?
What do you mean you don't know?!
#203
veren
giving
O, her zaman emirler veren biri olmak zorunda.
She always has to be the one giving orders.
#204
çalışma
Study
Tom'un ders çalışma isteği yok.
Tom has no wish to study.
#205
araya
together
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
We came together to form a group.
#206
artık
no more
Ben artık söylemiyeceğim.
I'll say no more.
#207
anda
at the moment
Şu anda meşgulüm.
I'm busy at the moment.
#208
uygun
appropriate
Bu gösterişli elbise benim için uygun değil.
This showy dress isn't appropriate for me.
#209
sıra
queue
Bilet ofisinde sıra çok uzun.
The queue is too long at the ticket office.
#210
sahibi
owner
Bu evin sahibi kimdir?
Who is the owner of this house?
#211
dolar
dollar
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
European currencies weakened against the dollar.
#212
böyle
like this
Böyle bir sözlükte " buzdolabı " ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
In a dictionary like this one there should be at least two sentences with "fridge".
#213
tarihi
History
Çin tarihi öğrenimi yapıyorsun.
You study Chinese history.
#214
çeşitli
various
Hava, çeşitli gazların bir karışımıdır.
Air is a mixture of various gases.
#215
ekonomik
economic
Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.
The new nation is under the economic influence of Japan.
#216
bilgi
Information
Dünyayı değiştiren bilgi değil iletişimdir.
What changes the world is communication, not information.
#217
toplam
Total
Fransa'nın toplam nüfusu nedir?
What's the total population of France?
#218
yandan
side
Bu bina önden büyük görünüyor ama yandan değil.
This building looks large from the front, but not from the side.
#219
durumu
status
Durumu kontrol etmek için pazartesi sabahı beni arayın.
Call me Monday morning to check on the status.
#220
açık
open
Sizin için açık bırakılmış birkaç üst düzey pozisyon var.
There are few high-ranking positions left open for you.
#221
ülke
Country
İtalya çok güzel bir ülke.
Italy is a very beautiful country.
#222
ankara
Ankara
Ankara Türkiye'nin başkentidir.
Ankara is the capital of Turkey.
#223
burada
here
Burada kaldığın sürece güvendesin.
You are safe so long as you stay here.
#224
sırasında
during
Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
I slept a little during lunch break because I was so tired.
#225
tam
full
Seyirci tam beş dakika alkışladı.
The audience applauded for a full five minutes.
#226
bunu
it
Bunu daha önce yapmalıydın. Şimdi yapılacak bir şey yok.
You should have done it earlier. It cannot be helped now.
#227
gelecek
Future
Geçmiş sadece bilinir, değişmez. Gelecek ise sadece değişir, bilinmez.
The past can only be known, not changed. The future can only be changed, not known.
#228
deprem
earthquake
Onlar bizim bu günlerden birinde bir deprem yaşayacağımızı söylüyorlar.
They say we'll have an earthquake one of these days.
#229
yana
since
Son kezden bu yana o çok değişti.
He changed a lot since the last time.
#230
süper
super
O, süper bir iş yapıyor.
He is doing a super job.
#231
belli
certain
Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
I am attracted to a certain boy in my class.
#232
siyasi
political
Konuşmacı siyasi dünyadaki yozlaşmayı ima etti.
The speaker hinted at corruption in the political world.
#233
düşük
low
Düşük ısılar suyu buza çevirir.
Low temperatures turn water into ice.
#234
yanı
side
Her adamın zayıf bir yanı vardır.
Every man has his weak side.
#235
kontrol
Control
Kendinizi kontrol etmelisiniz.
You must control yourself.
#236
doğal
natural
Doğal kaynaklarımızı korumaya çalışmalıyız.
We must try to conserve our natural resources.
#237
teşekkür
Thank you
Çok teşekkür ederim!
Thank you very much!
#238
enflasyon
inflation
Enflasyon sorunu partiyi böldü.
The inflation issue split the party.
#239
mustafa
mustafa
Mustafa Kemal, birçok kişi tarafından Türk milletinin atası olarak bilinir.
Mustafa Kemal is known by many as the father of the Turkish nation.
#240
olsun
get
Ne kadar pahalı olursa olsun, o klasik arabayı almak istiyorum.
I want to get that classic car no matter how expensive it is.
#241
ciddi
serious
Ciddi bir konuşmaya girdik.
We entered into a serious conversation.
#242
altın
gold
Altın para düşünülenden çok daha değerliydi.
The gold coin was much more valuable than was supposed.
#243
ziyaret
visit
Niçin bizi ziyaret etmeye gelmiyorsun?
Why don't you come visit us?
#244
çocuk
child
Artık sadece bir çocuk değilsin.
You are no longer a mere child.
#245
bunun
this
Sadece bunun başka biri için aynı olup olmadığını merak edebilirim.
I can only wonder if this is the same for everyone else.
#246
iddia
claim
John tablo üzerinde hak iddia etti.
John laid claim to the painting.
#247
terör
Terror
Üniversite arkadaşım terör karşıtı.
My university friend is against terror.
#248
uluslararası
international
Bu, uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
It's going to be six dollars because it's international.
#249
görev
Mission
Ona önemli bir görev verildi.
He was given an important mission.
#250
dün
yesterday
Dün hayvanat bahçesine gittim.
I went to the zoo yesterday.
#251
yine
again
Hanako yine şemsiyesini unuttu.
Hanako has forgotten her umbrella again.
#252
edecek
will
Birçok zorluklarla mücadele edecek.
You will be up against many difficulties.
#253
nedenle
Therefore
Önce o geldi. Bu nedenle iyi bir koltuk aldı.
He came first. Therefore he got a good seat.
#254
bütün
All
Bütün gün sadece orada mı duracaksın?
Are you just going to stand there all day?
#255
i̇zmir
Izmir
İzmir Türkiye'nin fuar başkentidir.
Izmir is the trade fair capital of Turkey.
#256
olur
happens
Evet, o zaman zaman olur.
Yes, it happens from time to time.
#257
artış
increase
İşsizlikteki bu artış, durgunluğun bir sonucudur.
This increase in unemployment is a consequence of the recession.
#258
önceki
previous
Önceki ifademi geri almak istiyorum.
I would like to retract my previous statement.
#259
oy
vote
Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.
American women didn't have the right to vote.
#260
üç
three
Artık daha fazla dayanamıyorum! Üç gündür uyumadım!
I can't take it anymore! I haven't slept for three days!
#261
çeken
pulling
Ben araba çeken bir at gördüm.
I saw a horse pulling a cart.
#262
insan
human
Bilimsel gerçek insan aklının bir yaratılışıdır.
Scientific truth is a creation of the human mind.
#263
merkez
center
Futbolda ve basketbolda merkez oynarım.
I play center in football and basketball.
#264
talep
Demand
Bu mallar için çok talep var mı?
Is there much demand for these goods?
#265
yılın
year
Bu, yılın en iyi mevsimi.
It's the best season of the year.
#266
çalışmaları
studies
Tom çalışmaları hakkında ciddi değil.
Tom is not serious about his studies.
#267
hangi
which
Hangi kulübe üyesin?
Which club do you belong to?
#268
yaşayan
living
Yaşayan hiçbir şey havasız yaşayamazdı.
No living thing could live without air.
#269
teknik
Technical
O şirketten teknik bilgi almak için, öncelikle bir gizlilik anlaşması imzalamamız gerek.
To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
#270
tercih
Preference
Birinin dinlediği müzik türü bir tercih meselesidir.
The kind of music one listens to is a matter of preference.
#271
dünya
world
Dünya şimdi olduğu durumda olmasa, kimseye güvenemem.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
#272
yardım
Help
Ona yardım etmelisin, ve çabucak!
You must help her, and soon!
#273
ağır
heavy
Kral halkına ağır vergiler koydu.
The king imposed heavy taxes on his people.
#274
hızlı
fast
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#275
çalışan
employee
Tom bir çalışan.
Tom is an employee.
#276
genç
young
Siz genç erkeksiniz.
You are young boys.
#277
başlayan
starting
İlk maaşınla başlayan emeklilik için tasarruf et.
Save for retirement starting with your first paycheck.
#278
kalan
remaining
Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
There were few students remaining in the classroom.
#279
aday
candidate
Kendisini resmen aday olarak ilan etti.
He officially announced himself as a candidate.
#280
sayıda
number of
Çok sayıda araba benim evin önünde park edilmiş.
A number of cars are parked in front of my house.
#281
adına
on behalf of
Abim, babamızın adına toplantıya katıldı.
My oldest brother attended the meeting on behalf of our father.
#282
tepki
Reaction
Kaoru, şimdiye kadar en iyi tepki sizinki - büyük ödülü kazanırsınız.
Kaoru, yours is the best reaction so far - you win the grand prize.
#283
faiz
interest
Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
#284
işaret
sign
Biz işaret dili konuştuk.
We talked in sign language.
#285
oluyor
happening
Bu dergi, benim dünyada neler olup bittiğine yetişmem için yardımcı oluyor.
This magazine helps me to keep up with what's happening in the world.
#286
itibaren
From
Yasa 1 Nisan'dan itibaren geçerli olacak.
The law will be effective from the 1st of April.
#287
geliyor
coming
Buradan ayrılıyoruz. Polisler geliyor.
We're getting out of here. The cops are coming.
#288
gece
night
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
Well, the night is quite long, isn't it?
#289
üst
top
Sayfanın üst kısmındaki resme bak.
Look at the picture at the top of the page.
#290
yanında
beside
Kraliçe kralın yanında durdu.
The queen stood beside the king.
#291
resmi
official
Asker ayrılmak için resmi izin aldı.
The soldier received official permission to leave.
#292
ahmet
ahmed
Ahmet öğrencidir.
Ahmed is a student.
#293
hiç
ever
Hiç muzlu pasta yedin mi?
Have you ever eaten a banana pie?
#294
gazze
Gaza
Gazze Şeridi'nin sakinleri kirli su içer.
The residents of the Gaza Strip drink polluted water.
#295
durumda
case
Acil bir durumda polisi arayın.
In case of an emergency, call the police.
#296
şeklinde
in the form of
Bu dünyada sadece kelime şeklinde ifade edilemeyen şeyler vardır.
There are things in this world which simply cannot be expressed in the form of words.
#297
sona
end
Sonunda tatil günleri sona erdi.
The holidays came to an end at last.
#298
dolayı
because
Gürültüden dolayı uyuyamıyoruz.
We can't sleep because of the noise.
#299
dakika
minutes
Saatiniz on dakika geri.
Your watch is ten minutes slow.
#300
adım
step
Adım adım öğrenmelisin.
You must learn step by step.
#301
dahil
including
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
#302
an
an
Her an aşırı yağmur başlayacak gibi görünüyor. Şemsiye alsan iyi olur.
It looks like it will start pouring any second now. Better take an umbrella.
#303
geniş
wide
Deniz çok geniş.
The sea is very wide.
#304
ayı
bear
Ayı bir cesede dokunmaz.
A bear will not touch a dead body.
#305
gelir
income
Enflasyondan sonra geçen yılın gelir artışı % 5 idi.
Last year's growth of income was 5% after inflation.
#306
yılı
year
Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
#307
el
el
El Ninyo devam edecek.
El Niño will continue.
#308
sezon
season
Yağışlı sezon haziran ayında başlar.
The rainy season begins in June.
#309
dışı
out
Yurt dışı şubeleri seçkin ürünleri dışarı çıkarıyor.
Overseas subsidiaries are putting out top-of the-line products.
#310
sayısı
Number of
Konuk sayısı 20'dir
The number of guests is 20.
#311
kredi
Credit
Kredi kartı ile ödeyebilir miyim?
Can I pay by credit card?
#312
teslim
Delivery
Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
#313
önünde
in front of
Kapının önünde senin için bekliyorlar.
They are waiting for you in front of the door.
#314
yaşam
Life
Herhangi bir yaşam belirtisi vermememe rağmen hayattayım.
I am alive even though I am not giving any sign of life.
#315
haber
News
Herhangi bir haber olmaması iyi bir haber.
No news is good news.
#316
herhangi
any
Herhangi bir değişiklik yapmam gerekip gerekmediğini bana bildir.
Let me know if I need to make any changes.
#317
kurulu
board
Bazı yönetim kurulu üyeleri onun şirketi işletme yeteneğini sorguladı.
Some board members questioned his ability to run the corporation.
#318
şüpheli
Suspect
Şüpheli suçla ilgili masumdu.
The suspect was innocent of the crime.
#319
gereken
required
Gereken neyse yapacağım.
I'll do whatever is required.
#320
aylık
monthly
Aylık oran ne kadardır?
How much is the monthly rate?
#321
mart
March
Mart şubat ve nisan arasında gelir.
March comes between February and April.
#322
inside
Belgeyi iç cebinde tut.
Keep the paper in the inside pocket.
#323
yapmak
to make
Acele ettiğinde, hata yapmak kolaydır.
When you're in a hurry, it's easy to make a mistake.
#324
trafik
traffic
Trafik işaretlerine dikkat etmeliyiz.
We must pay attention to traffic signals.
#325
yangın
fire
Evimin yakınında bir yangın çıktı.
A fire broke out near my house.
#326
temmuz
July
O, 28 Temmuz, 1888'de doğdu.
He was born on July 28th, 1888.
#327
otomobil
automobile
Düşen faiz oranları otomobil pazarını canlandırdı.
Falling interest rates have stimulated the automobile market.
#328
henüz
yet
Ellerini henüz yıkamadın, değil mi?
You haven't washed your hands yet, have you?
#329
yardımcı
helper
Ben bir yardımcı çalıştırmak istiyorum.
I want to hire a helper.
#330
oyuncu
actor
Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.
I don't think he's a great actor.
#331
önüne
in front of
Araba, binanın önüne park edildi.
The car is parked in front of the building.
#332
çünkü
because
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
#333
ediyorum
I
Bir sürü insan varsa, bundan nefret ediyorum.
I hate it when there are a lot of people.
#334
sonrasında
Afterwards
Sonrasında üniversitede eğitim görmek için okula gidersin.
You go to school in order to study at university afterwards.
#335
haline
become
Çöpten kurtulmak yetkililer için büyük bir baş belası haline gelmiştir.
Getting rid of garbage has become a major headache for the authorities.
#336
oranı
Ratio
Okulundaki öğrenci / öğretmen oranı nedir?
What's the student/teacher ratio at your school?
#337
ortak
partner
Tom ortak oldu.
Tom made partner.
#338
halinde
into
Altın ince plakalar halinde dövüldü.
The gold was beaten into thin plates.
#339
takım
Team
Senin takım bizimkinden daha güçlü.
Your team is stronger than ours.
#340
özgür
free
Ben özgür bir insanım.
I'm a free man.
#341
bize
us
Bizim görüşümüz sahip olduğumuz bir fikirdir; inancımız bize sahip olan bir fikirdir.
Our opinion is an idea which we have; our conviction an idea which has us.
#342
hemen
Immediately
Size faturayı hemen getireceğim.
I'll bring you the bill immediately.
#343
merak
curiosity
Fazla merak iyi değildir.
Curiosity killed the cat.
#344
tür
kind of
Ben o tür bir hayat yaşayamam.
I can't live that kind of life.
#345
eder
will
Ateş sönüyor; biraz odun ilave eder misin?
The fire is going out; will you add some wood?
#346
katkı
contribution
Zirve toplantısı dünya barışına katkı yaptı.
The summit conference made a contribution to the peace of the world.
#347
zor
difficult
Bu zor sorunların üstesinden gelmek zorundasın.
You have to cope with those difficult problems.
#348
soruşturma
investigation
Şimdi kapsamlı bir soruşturma devam ediyor.
A thorough investigation is now in progress.
#349
filistin
Palestine
Filistin dünyaya güçlü bir mesaj gönderiyor.
Palestine is sending a powerful message to the world.
#350
ana
main
Ana yemeğimiz için balık yiyoruz.
We are having fish for our main course.
#351
öte
other
Tom muzlu keki sever. Öte yandan, Mary çikolatalı keki sever.
Tom likes banana cake. On the other hand, Mary likes chocolate cake.
#352
geçti
passed
Beklenildiği gibi testi geçti.
He passed the test as was expected.
#353
konuda
About
Senin rızan olmadan, bu konuda hiçbir şey yapılamaz.
Without your consent, nothing can be done about it.
#354
küçük
small
Benim ayakkabılarım çok küçük. Yenilerine ihtiyacım var.
My shoes are too small. I need new ones.
#355
enerji
Energy
Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.
There will be an energy crisis in the near future.
#356
akşam
evening
Ben kedimi her sabah ve her akşam beslerim.
I feed my cat every morning and every evening.
#357
almak
take
Onu yapmak için, risk almak zorundasın.
In order to do that, you have to take risks.
#358
asgari
minimum
Bugünün asgari sıcaklığı 3°C.
Today's minimum temperature was 3 °C.
#359
oldukça
quite
2 ya da 3 yılda Fransızcada uzmanlaşmak oldukça zordur.
It's quite difficult to master French in 2 or 3 years.
#360
dışında
except
Burası dışında, çok basit değil.
Except that here, it's not so simple.
#361
tekrar
again
Daha sonra tekrar arar mısınız, lütfen?
Could you call again later, please?
#362
zarar
harm
Size hiçbir zarar gelmeyecek.
No harm will come to you.
#363
erken
early
Erken kalkan erken yol alır.
The early bird catches the worm.
#364
eşi
wife
Tim'in eşi ona onu Paris'e götürmesi için ısrar etti.
Tim's wife insisted on his taking her to Paris.
#365
tedavi
Treatment
Bu ayrı bir tedavi için yeterince önemli.
This is important enough for separate treatment.
#366
mevcut
available
Üzgünüz, iletişim kurmaya çalıştığınız kişi mevcut değil.
We are sorry, the person you are trying to contact is not available.
#367
hedef
Target
Bu yüzden, etik sorun devam ediyor: sigara üreticilerine hedef küresel pazarlara izin verilmeli mi?
Thus, the ethical issue remains: Should cigarette makers be allowed to target global markets?
#368
puan
score
Bizden daha iyi bir puan aldı.
He got a better score than us.
#369
yerinde
in place
Her şey yerinde.
Everything's in place.
#370
sayın
dear
Sayın Türkçe bilen arkadaşlarımız, sabah şeriflerinizi hayrolsun.
Dear Turkish-speaking friends, good morning to you all.
#371
basın
press
Basın onun özel hayatıyla ilgileniyor.
The press is interested in his private life.
#372
başta
at the beginning
Başta demiştik: Bütün mevcudat, lisan-ı hal ile Bismillah der. Öyle mi?
At the beginning we said that all beings say “In the Name of God” through the tongue of disposition.Is that so?
#373
başına
per
Bu ülkede aile başına düşen çocuk sayısı 2'den 1,5'a düştü.
In this country the average number of children per family fell from 2 to 1.5.
#374
gerekli
necessary
Hemen bir doktora görünmen gerekli.
It is necessary for you to see a doctor at once.
#375
hareket
Movement
Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.
The separatist movement is creating conflict within the country.
#376
yardımcısı
deputy
Başkan yardımcısı olarak toplantıya katıldı.
He attended the meeting as deputy president.
#377
mahallesi
neighborhood
Tom'un mahallesi fırtınadan sonra sular altında.
Tom's neighborhood was flooded after the storm.
#378
maçı
match
Bu maçı kaybetmek istemiyorum.
I don't want to lose this match.
#379
başarılı
successful
Herkes Kate'in bir deha olduğunu ve başarılı bir geleceğe sahip olacağını söylüyor.
Everyone says that Kate is a genius and will have a successful future.
#380
göz
eye
Göze göz, dişe diş.
An eye for an eye, a tooth for a tooth.
#381
hep
always
Ben her zaman kardeşlere sahip olmanın nasıl bir şey olduğunu hep merak ettim.
I've always wondered what it'd be like to have siblings.
#382
yılda
year
Kimse bir yılda israf ettiğimiz paranın miktarını belirleyemez.
No one can determine the amount of money we waste in a year.
#383
sağlıklı
healthy
Siz her zamanki kadar sağlıklı görünüyorsunuz.
You look as healthy as ever.
#384
suç
crime
O, peş peşe suç işledi.
He committed one crime after another.
#385
savunma
Defense
Saldırı en iyi savunma şeklidir.
Attack is the best form of defense.
#386
müdahale
intervention
Müdahale gerekliydi.
The intervention was necessary.
#387
mümkün
possible
O, onun nasıl mümkün olduğunu soruyor.
She's asking how that's possible.
#388
fark
difference
Teoride, teori ve pratik arasında hiçbir fark yoktur. Fakat pratikte var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
#389
konuşan
Speaking
Hiç İngilizce konuşan bir izleyici ile konuştun mu?
Have you ever spoken to an English speaking audience?
#390
kötü
bad
Sen kötü bir örnek oldun.
You've set a bad example.
#391
sürede
while
Tom kısa sürede ziyaret edecek.
Tom is coming over in a little while.
#392
benim
My
Sen benim yolumdasın.
You are in my way.
#393
ocak
January
Ocak yılın birinci ayıdır.
January is the first month of the year.
#394
sonunda
at the end
Öğrenciler raporlarını okul yılının sonunda teslim etmeliler.
Students are supposed to turn in reports at the end of the school year.
#395
genellikle
usually
Kurtlar genellikle insanlara saldırmazlar.
Wolves won't usually attack people.
#396
temel
Basic
Sanırım temel teorin yanlış.
I think your basic theory is wrong.
#397
öncesi
before
Fırtına öncesi sessizlikti.
It was the calm before the storm.
#398
cezası
punishment
Bazı ülkelerde idam cezası yasadışıdır.
In some countries capital punishment is illegal.
#399
derece
degree
Tom'un üniversitedeki amacı derece almak.
Tom's purpose in college is to get a degree.
#400
ekim
October
New York'ta Ekim 1987 borsa krizi hâlâ etkili bir şekilde hatırlanmaktadır.
The stock market crash of October 1987 in New York is still vividly remembered.
#401
yurt
dormitory
Yurt kurallarına uymalısın.
You must observe the rules of the dormitory.
#402
yatırım
Investment
Yatırım şimdi ona % 6 kazanç sağlıyor.
The investment now yields him 6%.
#403
günlük
daily
Bana günlük yaşantından bahset.
Tell me about your daily life.
#404
dönem
period
Ben bir dönem draması görmek için tiyatroya gittim.
I went to the theater to see a period drama.
#405
imza
Signature
Bu mektup imza taşımıyor.
This letter bears no signature.
#406
olmayan
not
Çocuğa hayran olmayan kimse yoktu.
There was no one that did not admire the boy.
#407
çalışmalar
studies
Benim çalışmalar tamam olacak.
My studies are going okay.
#408
dört
four
Sığır serbestleştirilmesinin kesin sonucu ortaya çıkmadan önce dört yıl olacak.
It will be four years before the definite result of beef liberalization emerges.
#409
anadolu
Anatolian
Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.
How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime.
#410
hak
right
Onu hak ediyorsun.
It serves you right.
#411
partisi
party
Restoranda "Hoş geldin" partisi yapıldı.
A welcome party took place in the restaurant.
#412
aile
family
Derhal aile doktorunla görüşmeye gitmelisin.
You'd better go to see your family doctor at once.
#413
kar
snow
Gökyüzünün görüntüsüne bakılırsa kar yağacak.
Judging from the look of the sky, it is going to snow.
#414
karşısında
against
Avrupa para birimleri dolar karşısında zayıfladı.
European currencies weakened against the dollar.
#415
süreci
process
Ona süreci açıkladım.
I explained the process to him.
#416
hastaneye
hospital
Yaralılar ambulanslarla en yakın hastaneye götürüldü.
The ambulances carried the injured to the nearest hospital.
#417
önem
importance
Onun söylediklerine çok fazla önem yüklüyorsun.
You attach too much importance to what he says.
#418
beraber
together
Ai ve Mariko yakın arkadaşlar. Her yere beraber giderler.
Ai and Mariko are close friends. They go everywhere together.
#419
rusya
Russia
Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
Russia is facing great financial difficulties.
#420
mayıs
may
İsviçre'de İlkbahar mayıs ayında gelir.
In Switzerland, spring comes in May.
#421
dolu
full
Gökyüzü yıldızlarla dolu.
The sky is full of stars.
#422
işlem
transaction
Bu karmaşık bir işlem.
It's a complicated transaction.
#423
olumsuz
negative
Bazı insanlara göre teknolojinin olumsuz etkileri var.
Some people argue that technology has negative effects.
#424
pek
not much
Bu pek sürpriz sayılmaz, değil mi?
It's not much of a surprise, is it?
#425
dünyanın
of the world
Kleopatra'nın burnu daha kısa olsaydı dünyanın bütün yüzü değişmiş olurdu.
If Cleopatra's nose had been shorter, the whole face of the world would have been changed.
#426
olumlu
positive
Bu raporla ilgili olumlu musunuz?
Are you positive of that report?
#427
itfaiye
firefighters
Onlar alevleri söndürmek için itfaiye çağırmak zorunda kaldı.
They had to call the firefighters to put out the flames.
#428
sık
often
Denize yakın yaşıyorum. Bu yüzden sık sık plaja giderim.
I live near the sea, so I often get to go to the beach.
#429
şubat
February
Bu ılık hava şubat için anormaldir.
This warm weather is abnormal for February.
#430
emniyet
Safety
Kaza geçirme ihtimaline karşın biz her zaman bir emniyet kemeri takmak zorundaydık.
We always had to put on a safety belt in case we had an accident.
#431
savaş
war
Japonyanın savaş sırasında açlığa karşı sürekli bir mücadele verdiğini söyleyebiliriz.
We can say that Japan was fighting a constant battle against hunger during the war.
#432
maç
match
Eğer yağmur yağsaydı, maç ertelenecekti.
If it were to rain tomorrow, the match would be postponed.
#433
üretim
production
Bu yılki tarımsal üretim beklediğimizden daha iyidir.
The farm production of this year is better than we expected.
#434
ihtiyaç
Need
Ne kadar yaşlanırsanız, uykuya o kadar az ihtiyaç duyarsınız.
The older you get, the less sleep you need.
#435
canlı
live
Kazadan kısa bir süre sonra orada canlı bir hayvan buldular.
Soon after the accident they found a live animal there.
#436
müdürü
manager
Bu mağazanın müdürü sakal uzatıyor.
The manager of this store is growing a beard.
#437
ön
front
Ön kapıyı kilitli bulduk.
We found the front door locked.
#438
ödeme
Payment
Ben, gerçekten ödeme için hazırım.
I am quite ready for payment.
#439
tamamen
completely
Gökyüzü tamamen karanlıktı.
The sky was completely dark.
#440
kamu
public
Kaza haberi kamu alarmına neden oldu.
The news of the accident caused public alarm.
#441
küresel
global
Bu gazlar küresel ısınmaya neden olabilir.
These gases can lead to global warming.
#442
isim
Name
O ona yeni bir isim verdi.
He gave it a new name.
#443
bana
me
Onlara bana bir bilet daha göndermelerini söyledim.
I told them to send me another ticket.
#444
ilgi
interest
Tom plana ilgi gösterdi.
Tom showed interest in the plan.
#445
net
net
Net ağırlık üç kilogram.
The net weight is three kilograms.
#446
gol
goal
Forvet oyuncusu gol attı.
The forward kicked a goal.
#447
başında
at
Başında başlayalım.
Let's begin at the beginning.
#448
ünlü
famous
Müzik konusunda o, en ünlü eleştirmenlerden biridir.
In regards to music, he is one of the most famous critics.
#449
ücret
Fee
Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.
If necessary, I have no objection to paying a special fee.
#450
ayrı
separate
Biz ayrı hesaplar istiyoruz.
We'd like separate checks.
#451
konut
housing
Onlar iyi konut alamadı.
They could not get good housing.
#452
kritik
critical
Annen kritik durumda.
Your mother is in critical condition.
#453
yolu
the way
Bankaya giden yolu bana söyleyebilir misiniz?
Can you tell me the way to the bank?
#454
futbol
soccer
Futbol takımımız kasabadaki diğer takımların tümünü yendi.
Our soccer team beat all the other teams in the town.
#455
eylül
September
Eylül ayı itibarıyla tam bir yıldır onu tanıyoruz.
By September I will have known her for a whole year.
#456
kasım
November
Benim doğum günüm kasım ayında.
My birthday is in November.
#457
ramazan
Ramadan
Müslüman işçilere Ramazan ayında erken çıkma izni verdiler.
They authorize Muslim workers to leave early in Ramadan.
#458
değer
value
Biz dakikliğe değer veririz.
We value punctuality.
#459
karşıya
across
Masayı taşımaya çalıştığımda karşıya çekerken bacaklarından biri kulak tırmalayıcı bir ses yaptı.
When I tried to move the desk, one of its legs made a jarring sound as it scraped across the floor.
#460
gerçek
real
Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece basit bir peluşum.
I'm not a real fish, I'm just a mere plushy.
#461
sabah
morning
Geçmişte lisede, her sabah altıda kalkardım.
Back in high school, I got up at 6 a.m. every morning.
#462
sonucunda
as a result
Kaza sonucunda birçok yolcu öldü.
As a result of the accident, several passengers were killed.
#463
hızla
quickly
Haber hızla yayıldı.
The news quickly spread.
#464
bankası
bank
Mary Londra'da bir yemek bankası çalıştırıyor.
Mary runs a food bank in London.
#465
geçtiğimiz
past
Jane geçtiğimiz yılı asla unutmayacak. Nede biz.
Jane will never forget this past year. Neither will we.
#466
spor
Sport
Kayak benim en sevdiğim spor.
Skiing is my favorite sport.
#467
yarın
tomorrow
Yarın geri döndüğümde onları arayacağım.
I'll call them tomorrow when I come back.
#468
yere
on the ground
Kamyon kumu yere döktü.
The truck dumped the sand on the ground.
#469
adet
pieces
John sormadan birkaç adet pastayı kendisi aldı.
John helped himself to several pieces of pie without asking.
#470
buna
it
Buna artık dayanamıyorum.
I can't take it any more.
#471
aralık
range
İnsan gözü, görülebilir aralık dediğimiz çok dar bir ışık aralığı hariç neredeyse tüm elektromanyetik spektrum için kördür.
The human eye is blind to nearly the entire electromagnetic spectrum, except for the very narrow range of light that falls in what we call the visible range.
#472
nisan
April
Okul nisan ayında başlar.
School begins in April.
#473
saldırı
attack
Biz bir saldırı için hazırlandık.
We prepared for an attack.
#474
ceza
punishment
Ölümü bir ceza olarak kullanmaya karşıyım. Onu bir ödül olarak da kullanmaya karşıyım.
I am against using death as a punishment. I am also against using it as a reward.
#475
ek
additional
Ek ücret ne kadardı?
How much was the additional charge?
#476
sürekli
continuous
Burada sürekli bir ağrım var.
I have a continuous pain here.
#477
yabancı
foreign
Yabancı dilleri çok ilginç buluyorum.
I find foreign languages very interesting.
#478
fiyat
Price
Son beş yıldır fiyat artışımız yok.
We haven't had a price increase in the last five years.
#479
sene
year
Karımı geçen sene kaybettim.
I lost my wife last year.
#480
serbest
free
Lincoln köleleri serbest bıraktı.
Lincoln set the slaves free.
#481
tahmin
forecast
Bu yıl için %4 enflasyon tahmin ediliyor.
Four percent inflation is forecast for this year.
#482
ismi
name
Pasaportta ismi olan kişi kelimelerle tanımlanıldı.
The person whose name was on the passport was described with words.
#483
gösteren
indicating
Bunun bir toplantı odası olduğunu gösteren hiçbir işaret yok.
There is no sign indicating that this is a meeting room.
#484
çözüm
Solution
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#485
yani
Namely
Bay D'Espilly, 1772'de Fransa nüfusunun 22 milyondan fazla olduğunu hesapladı; yani 10,562,631 erkek ve 11,451,726 kadın; sonuç olarak kadınların erkeklere oranı yaklaşık 14'e 13'tü.
Monsieur D'Espilly, in the year 1772, calculated the population of France at upwards of 22 millions; namely, 10,562,631 males, and 11,451,726 females; consequently the proportion of females to males was about 14 to 13.
#486
rüya
Dream
Rüya gibi geliyor.
It sounds like a dream.
#487
lideri
leader
Partinin lideri ünlü bir bilim adamıdır.
The leader of the party is a famous scientist.
#488
i̇ran
IRAN
İran, Amerikalı kadının serbest bırakılmasını engelliyor.
Iran balks at release of American woman.
#489
izin
permission
İnsanların özel mektuplarını izin olmadan okumamalısın.
You shouldn't read people's private letters without permission.
#490
olsa
though
O diyette olsa da çikolatalı kek onu cezbetti.
The chocolate cake tempted her even though she was dieting.
#491
fiyatı
price
Altının fiyatı günden güne değişiyor.
The price of gold varies from day to day.
#492
desteği
support
Biz onlara moral desteği vereceğiz.
We will give them moral support.
#493
orman
Forest
Bu alanda bir orman yangını patlak verdi.
A forest fire broke out in this area.
#494
tehdit
Threat
Bir tehdit altında verilen bir söz değersizdir.
A promise given under a threat is worthless.
#495
güvenli
safe
Güvenli bir mekândasın.
You are in a safe place.
#496
ilçe
district
Bu ilçe yaşamak için güvenli bir yer değil artık.
That district is no longer a safe place to live in.
#497
başvuru
Application
Bir başvuru formu yazdım.
I wrote off for an application form.
#498
isimli
named
Henry isimli birisi sizi görmek istedi.
Someone named Henry wanted to see you.
#499
onu
him
Onu vuracağım.
I'm gonna shoot him.
#500
lazım
We need
Canım, süpermarkete gitmemiz lazım. Sütümüz bitmiş.
Sweetheart, we need to go to the supermarket. We ran out of milk.
#501
rol
role
Kate'e bir filmde önemli bir rol oynama fırsatı verildi.
Kate has been given an opportunity to play a major role in a movie.
#502
grup
Group
Bir grup oluşturmak için bir araya geldik.
We came together to form a group.
#503
mutlu
happy
Bugün mutlu görünüyorsun.
You look happy today.
#504
milletvekili
deputy
Milletvekili, hükümeti asıl niyetini gizlemekle suçladı.
The deputy accused the government of concealing its true intentions.
#505
inşa
build
Yeni bir ev inşa etmek bana çok paraya mal oldu.
It cost me a lot of money to build a new house.
#506
haziran
June
Bugün 18 Haziran ve Muiriel'in doğum günü!
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
#507
görmek
see
Seni tekrar görmek istiyorum.
I want to see you again.
#508
hapis
imprisonment
Hakim Tom'u üç yıl hapis cezasına çarptırdı.
The judge sentenced Tom to three years imprisonment.
#509
sağanak
downpour
Sağanak yağmur olacak.
There's going to be a downpour.
#510
vergi
tax
Bizim milletvekili yeni vergi planına karşı çıktı.
Our representative argued against the new tax plan.
#511
vardır
are
İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.
In life there are ups and downs.
#512
şimdi
now
Muiriel şimdi 20 yaşında.
Muiriel is 20 now.
#513
kara
black
Kara kedileri sever misin?
Do you like black cats?
#514
doğu
East
Bu ülkede Batı ve Doğu kültürleri kaynaşmıştır.
Cultures of the East and the West are mixed in this country.
#515
tarım
Agriculture
Verimli toprak tarım için zaruridir.
Fertile soil is indispensable for agriculture.
#516
konu
Subject
Uyusam da uyumasam da bu konu her zaman aklımda.
Whether I'm sleeping or awake, this subject is always in my mind.
#517
şehir
City
Floransa, İtalya'daki en güzel şehir.
Florence is the most beautiful city in Italy.
#518
ilan
declared
Sömürge şimdiye kadar bağımsızlık ilan etmedi.
The colony has not declared independence as yet.
#519
yerde
on the ground
Top yerde bana doğru yuvarlandı.
The ball rolled on the ground towards me.
#520
kültür
Culture
Çoğumuz yabancı bir ülkede kültür şoku yaşarız.
In a foreign country most of us go through culture shock.
#521
biraz
a little bit
Lütfen sesi biraz daha kısın.
Please turn down the volume a little bit more.
#522
transfer
transfer
Bu yaz transfer piyasası her zamankinden daha heyecan verici olacak.
This summer the transfer market will be more exciting than ever.
#523
arama
Search
Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
#524
ara
Search
Ara; bul; keşfet !
Search; find; discover!
#525
onun
his
Onun hikayesi herhangi birinin inanması için çok fazla saçma.
His story was too ridiculous for anyone to believe.
#526
hazır
ready
Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
It will take five to ten years for the technology to be ready.
#527
silah
weapon
O, şemsiyesini bir silah olarak kullandı.
He used his umbrella as a weapon.
#528
bayram
feast
Bayram bütün gece sürecekti.
The feast was to last all night.
#529
dış
outside
Dış tavsiye gerekli olabilir.
Outside advice may be necessary.
#530
acil
urgent
Acil bir işten dolayı randevumu iptal ettim.
I canceled my appointment because of urgent business.
#531
ateş
fire
Ateş yanar.
Fire burns.
#532
yönetim
Management
Firma yabancı yönetim altında.
The firm is under foreign management.
#533
kaç
How many
Kaç tane yakın arkadaşın var?
How many close friends do you have?
#534
türlü
kind of
Tom hemen hemen her türlü aracı sürebilir.
Tom can drive almost any kind of vehicle.
#535
ticaret
trade
Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.
The country is trying hard to make up for her trade deficit.
#536
batı
west
Bu ülkede Batı ve Doğu kültürleri kaynaşmıştır.
Cultures of the East and the West are mixed in this country.
#537
aşırı
extreme
Öneriniz biraz aşırı.
Your proposal is a bit extreme.
#538
değildir
is not
Bu önemli değildir.
This is not important.
#539
sistemi
system
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
The new document system is worth $4,000.
#540
ticari
commercial
New York'ta çok sayıda ticari firma vardır.
There are many commercial firms in New York.
#541
internet
web
Bir internet kafede web üzerinde arkadaşlarınızla temas halinde olun.
Keep in touch with friends on the web at an Internet café.
#542
örgütü
organization
WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.
WHO stands for World Health Organization.
#543
birkaç
a few
Seni korkutmak isteseydim, birkaç hafta önce rüyamda ne gördüğümü anlatırdım.
If I wanted to scare you, I would tell you what I dreamt about a few weeks ago.
#544
değerli
valuable
Saatiniz çok değerli görünüyor.
Your watch seems to be very valuable.
#545
yaş
age
Bu sınıfın yaş ortalaması nedir?
What is the average age of this class?
#546
eğer
if
Eğer dünya şimdiki şeklinde olmasaydı herhangi birine güvenebilirdim.
If the world weren't in the shape it is now, I could trust anyone.
#547
zorunda
has to
Mademki erkek kardeşim bir üniversite öğrencisi, o çok okumak zorunda.
Now that my brother is a university student, he has to do a lot of reading.
#548
yanıt
Response
Hızlı bir yanıt verdi.
He made a quick response.
#549
öncesinde
before
Vardiyamın öncesinde sadece bir saatim var.
I only have an hour before my shift.
#550
suriye
syria
Suriye rejim değişikliğinden sonra hangi yönde gelişecek?
In which direction will Syria develop after the regime change?
#551
halk
People
Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilir.
The president of the republic is chosen by the people.
#552
düştü
fell
Gözlüğün yere düştü.
Your glasses fell on the floor.
#553
gıda
Food
Yurtdışı gıda ihracatları tarım dayanaklarından biridir.
Overseas food exports are one of the mainstays of agribusiness.
#554
sonu
end
Bu sıranın sonu neresi?
Where is the end of this line?
#555
elektrik
Electricity
Bizim üniversite çok fazla elektrik tüketir.
Our college uses far too much electricity.
#556
adı
name
Onun adı listede yoktu.
Her name wasn't on the list.
#557
diyen
said
Tom odaya girdiğinde " Doğum Günün kutlu olsun" diyen büyük bir pankart gördü.
When Tom entered the room, he saw a large banner that said "Happy Birthday, Tom."
#558
oyun
Game
Oyun saat kaçta başlayacak?
What time will the game start?
#559
temsil
represent
Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır.
The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.
#560
birliği
unity
O, parti birliği hakkında konuştu.
He spoke of party unity.
#561
ağustos
August
Burada ağustos ve yaz tatilimiz neredeyse bitti.
Here it's August and our summer vacation is nearly over.
#562
sıcak
hot
Hava o kadar sıcak ki bir arabanın kaputunda yumurta pişirebilirsiniz.
It's so hot that you could cook an egg on the hood of a car.
#563
üçüncü
third
Üçüncü dönemde İngilizcemiz var.
We have English third period.
#564
satın
buy
Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.
Someday I will buy a cotton candy machine.
#565
içi
inside
Bu kutunun dışı yeşildir ama içi kırmızıdır.
The outside of this box is green, but the inside is red.
#566
kan
blood
Sıkı bir kemer kan dolaşımını engeller.
A tight belt will interfere with circulation of the blood.
#567
adalet
Justice
Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
#568
şehit
martyr
Tom şimdi bir şehit.
Tom is a martyr now.
#569
kuzey
North
Kanada, Amerika'nın kuzey tarafındadır.
Canada is on the north side of America.
#570
yeri
location
Lütfen bana bulunduğunuz yeri bildirin.
Please tell me your location.
#571
bilinen
known as
Yalnız George olarak bilinen Galapagos Adalarının dev kaplumbağası öldü.
The Galapagos Islands giant tortoise known as Lonesome George is dead.
#572
merkezi
center
Oteller için bilgi merkezi nerede?
Where's the information center for hotels?
#573
maaş
salary
Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
#574
insanlar
People
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
#575
giren
entering
İçeriye giren bayan ve köpeği kapıda görevli tarafından durduruldu.
The lady and her dog that were entering at the gate were stopped by the gatekeeper.
#576
kendini
yourself
Kendini dizginlemeyi öğrenmelisin.
You should learn to restrain yourself.
#577
orta
middle
Develerin Orta Doğuda çok yararlı olduğunu söylemeye gerek yok.
It goes without saying that camels are very useful in the Middle East.
#578
üyesi
member
Kabinenin her üyesi mevcuttu.
Every member of the cabinet was present.
#579
yapay
artificial
O, yapay bir çiçektir.
It's an artificial flower.
#580
kilometre
kilometers
Okul iki kilometre ilerde.
The school is two kilometers ahead.
#581
sağlamak
provide
İhtiyacımız olan tüm parayı sağlamak için sana güveniyoruz.
We're banking on you to provide all the money we need.
#582
yemek
Food
Hava, yemek gibi insanların temel ihtiyaçlarındandır.
Air, like food, is a basic human need.
#583
binlerce
thousands of
Gökyüzünde binlerce yıldız görebiliriz.
We can see thousands of stars in the sky.
#584
adlı
named
Ben Ken adlı uzun boylu bir adamla tanıştım.
I met a tall man named Ken.
#585
hafif
light
Hiç hafif biran var mı?
Do you have any light beer?
#586
güney
South
Güney Amerika'ya romantik bir yaz tatili geçirmek için gittim.
I went to the South Pacific for a summer of romantic adventure.
#587
girdi
entered
Mayuko odaya girdi.
Mayuko entered the room.
#588
altını
gold
O, altını çaldığını itiraf etti.
He admitted that he stole the gold.
#589
olma
becoming
Kenji bir doktor olma umudundan vazgeçti.
Kenji abandoned his hope of becoming a doctor.
#590
proje
project
Biz yeni bir proje üzerinde başladık.
We began on a new project.
#591
artan
increasing
Ken iş yerinde artan miktarda zaman harcıyor.
Ken spends an increasing amount of time at work.
#592
yola
on the road
Tom yeni arabasını yola park etmek istemiyordu.
Tom didn't want to park his new car on the road.
#593
önümüzdeki
next
Bizim kampüs festivali önümüzdeki hafta yapılacak.
Our campus festival is to be held next week.
#594
aracı
tool
Yönetici ve moderatörler en iyi dil aracı Tatoeba Project için çalışıyorlar.
Administrator and moderators are working for the best language tool, Tatoeba Project.
#595
evde
at home
Sen evde kalacaksın.
You will stay at home.
#596
atatürk
Ataturk
Mustafa Kemal Atatürk, 1923'te Türkiye Cumhuriyetini ilan etti.
Mustafa Kemal Ataturk proclaimed the Turkish Republic in the year of 1923.
#597
ukrayna
ukraine
1991 Sovyetler Birliği dağıldığında Ukrayna tekrar bağımsız oldu.
Ukraine became independent again when the Soviet Union dissolved in 1991.
#598
sert
hard
Musluk suyun çok sert. Bir yumuşatma cihazı al.
Your tap water is too hard. Get a water softener.
#599
silahlı
armed
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
#600
yazılı
written
Tahtada yazılı olan benim adımdı.
Written on the blackboard was my name.
#601
kolay
easy
Havaalanına kolay erişimi olan bir yerde kalalım.
Let's stay somewhere with easy airport access.
#602
yapacak
will do
Biri şu işi yapacak.
Someone will do that job.
#603
yalnızca
only
Buluşmaya yalnızca bir avuç dolusu insan geldi.
Only a handful of people came to the meeting.
#604
kültürel
cultural
Ailenin kültürel geçmişini göz önüne almak çok önemlidir.
It is very important to consider the cultural background of the family.
#605
uyuşturucu
drugs
John'un komşusu John'u uyuşturucu satarken görünce, onu ihbar etti.
When John's neighbor saw John selling drugs, she blew the whistle on him.
#606
mu
does
Bu kulübün canlı bir grubu mu yoksa bir DJ mi var?
Does this club have a live band, or is there a DJ?
#607
yönetimi
management
Bir şirketin yönetimi bir şirketin mülkiyetinden farklıdır.
Management of a company is different from ownership of a company.
#608
kurum
institution
Kurum gönüllüler için televizyonda ilan verdi.
The institution advertised on TV for volunteers.
#609
yüzden
That's why
Başım çok kötü ağrıyordu. Bu yüzden erken yattım.
I had a bad headache. That's why I went to bed early.
#610
doğrudan
directly
O, doğrudan bana bildirecek.
She will report directly to me.
#611
satış
sales
Bizim satış elemanlarıyla konuştum.
I talked with our sales people.
#612
davet
Invitation
Davet içeren zarfın üstüne adres yazdım.
I addressed the envelope containing the invitation.
#613
hasan
hassan
Hasan okula gitti.
Hassan went to school.
#614
anlamda
sense
Bir anlamda haklısın.
You're right in a sense.
#615
çalışması
study
George çalışması hakkında ciddi değildir.
George is not serious about his study.
#616
kalp
heart
Kalp çarpıntısıyla, o kapıyı açtı
With her heart pounding, she opened the door.
#617
zaten
Already
Saat zaten on bir.
It is already eleven.
#618
bölge
Region
Bölge insanlar tarafından hiç iskan edilmedi.
The region has never been inhabited by people.
#619
sonuna
to the end
Ama sonuna kadar kalmak zorunda değilsiniz.
But you don't have to stay to the end.
#620
beri
since
Son olarak ailemle birlikte Disneyland'a gittiğimden beri uzun zaman oldu.
It has been so long since I last went to Disneyland with my family.
#621
deniz
sea
Arka planda deniz manzaralı bir resmimizi çektirelim.
Let's get a picture of us with the sea in the background.
#622
araştırma
Research
Şirketimiz o araştırma projesinde yer almak istiyor.
Our company wants to take part in that research project.
#623
beni
me
Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.
Education in this world disappoints me.
#624
ürün
Product
Ürün yüksek bir fiyat etiketi taşımaktadır.
The product carries a high price tag.
#625
mağlup
defeated
Takımımız beyzbolda onları 5-0 mağlup etti.
Our team defeated them by 5-0 at baseball.
#626
kaza
accident
Kaza olması durumunda bana hemen telgraf çek.
Call me at once, in case there is an accident.
#627
cuma
Friday
Cuma günü dışarı çıkmamızı öneriyorum.
I suggest that we go out on Friday.
#628
onların
their
Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
That was probably what influenced their decision.
#629
ab
EU
AB içindeki kırmızı bandı kesmeliyiz.
We must cut the red tape within the EU.
#630
giderek
gradually
Büyükannem giderek unutkan ve kırılgan oluyor.
My grandmother was gradually becoming forgetful and frail.
#631
yolcu
passenger
Her yolcu için iki parça bagaj limiti vardır.
There is a limit of two pieces of luggage for each passenger.
#632
adli
forensic
Adli Soruşturma Birimi bugünkü yangının nedenini belirlemeye çalışıyor.
The Forensic Investigation Unit is trying to determine the cause of today's fire.
#633
asla
never
Bu sonuna kadar asla gitmez.
This is never going to end.
#634
yerini
its place
Yüksek tavanlı ve büyük odaları olan bir bina onun yerini alan renksiz ofis bloklarından daha az pratik olabilir, ama genellikle çevresi ile iyi uyum sağlar.
A building with high ceilings and huge rooms may be less practical than the colorless block of offices that takes its place, but it often fits in well with its surroundings.
#635
kim
who
Bu sorunu kim bilmiyor?!
Who doesn't know this problem?!
#636
istiyorum
I want
Büyüyünce bir kral olmak istiyorum.
When I grow up, I want to be a king.
#637
görüldü
seen
Michael yan kapıdan çıkarken görüldü.
Michael was seen to leave by the side door.
#638
geldiği
coming
Eve çok geç geldiği için çocuğu azarladı.
She scolded the child for coming home so late.
#639
dijital
digital
Yeni bir kamera alacağım. Bu sefer o dijital bir kamera olacaktır.
I'm going to buy a new camera. This time it will be a digital one.
#640
çevre
Environment
İnsanoğlu çevreye dikkat etmezse çevre insanoğlunu yok edebilir.
If mankind doesn't take care of the environment, the environment may eliminate mankind.
#641
şimşek
Lightning
Şimşek gök gürültüsünden önce gelir.
Lightning precedes thunder.
#642
bilgiler
information
Perry ondan değerli bilgiler elde etti.
Perry obtained precious information from him.
#643
düzenli
regular
Düzenli bir nabzın var.
You have a regular pulse.
#644
can
can
Gerçek bir yalandan daha can sıkıcı olabilir.
The truth can be more painful than a lie.
#645
yasa
Law
Yasa hâlâ yürürlüktedir.
The law is still in effect.
#646
etme
to
Yurt dışında seyahat etme fırsatım oldu.
I had a chance to travel abroad.
#647
emeklilik
Retirement
Böyle bir yargıç emeklilik yaşından önce işinden emekli olması gerekir.
Such a judge should retire from his job before retirement age.
#648
i̇slam
ISLAM
İslam Çin'e ilk olarak 7nci yüzyılın ortalarında ulaştı.
Islam first reached China about the middle of the 7th century.
#649
harekete
action
AIDS sadece her birey buna karşı harekete geçmeye karar verirse durdurulabilir.
AIDS can be stopped only if every person decides to take action against it.
#650
yaz
summer
Geçen yaz babamın doğduğu yeri ziyaret ettim.
I visited my father's hometown last summer.
#651
güç
Power
Güç ve para ayrılmaz.
Power and money are inseparable.
#652
varsa
if
Eğer varsa hataları düzeltin.
Correct the errors if there are any.
#653
yerli
local
Tom yerli bir kızla evlendi.
Tom married a local girl.
#654
birinci
first
Birinci katta bir yangın patlak verdi.
A fire broke out on the first floor.
#655
sürücü
driver
Sürücü arabasını hızlandırdı.
The driver accelerated his car.
#656
hala
still
Teknik olarak o hala bir öğrenci.
Technically he is still a student.
#657
dikkatli
careful
Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You must be careful not to make him angry.
#658
ileri
forward
Adamlar ileri doğru yürümeye başladılar.
The men began to march forward.
#659
kız
Girl
Sebebi senin bir kız olmandır.
That's because you're a girl.
#660
teknoloji
Technology
Neden Çin'de modern teknoloji gelişmedi?
Why didn't modern technology develop in China?
#661
vatandaş
citizen
İyi bir vatandaş yasalara uyar.
A good citizen obeys the laws.
#662
beklenen
expected
Beklenen bazı cevaplar vardı.
There were some expected answers.
#663
anlamına
means
İtibarını kaybetmek aşağılanmak anlamına gelir.
To lose face means to be humiliated.
#664
antalya
Antalya
Antalya Türkiye'nin turizm başkentidir.
Antalya is the tourist capital of Turkey.
#665
hayat
Life
Ben o tür bir hayat yaşayamam.
I can't live that kind of life.
#666
elektrikli
electric
Bu saat elektrikli.
This clock is electric.
#667
aslında
In fact
Aslında senin hatan.
It is in fact your fault.
#668
bakım
Care
Bakım onu çabuk yaşlandırdı.
Care aged him quickly.
#669
dava
Litigation
Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
#670
yaralanan
wounded
Ayağından yaralanan kişi benim.
I'm the one who was wounded in the foot.
#671
okul
School
Bir banka ve okul arasında dükkanı bulacaksın.
You'll find the shop between a bank and a school.
#672
kaybeden
loser
Ona güveniyorum, uzun vadede, kaybeden ben olmayacağım.
I trust that, in the long run, I will not be a loser.
#673
herkes
everyone
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
Everyone wants to meet you. You're famous!
#674
iptal
Cancel
Ani bir hastalık onu randevusunu iptal etmeye zorladı.
A sudden illness forced her to cancel her appointment.
#675
trump
trump
Donald Trump ünlü bir iş adamıdır.
Donald Trump is a famous business person.
#676
sonraki
next
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
You are the next in line for promotion.
#677
ortalama
average
Bugün Dow Jones ortalama iki puanlık artış ilan etti.
The Dow Jones average posted a gain of two points today.
#678
futbolcu
soccer player
Hiç kimse futbolcu olmadan bir futbol takımının teknik direktörü olamaz.
Nobody can be a head coach of a soccer team without being a soccer player.
#679
yanlış
wrong
Mantık, yanlış sonuca inançla ulaşmanın sistematik bir metodudur.
Logic is a systematic method of coming to the wrong conclusion with confidence.
#680
cevap
Answer
Cevap bizi kısır bir döngüye götürür.
The answer leads us to a vicious circle.
#681
metre
meter
Yüz metre yarışını kazandı.
She won the one hundred meter race.
#682
suyu
water
Düşük ısılar suyu buza çevirir.
Low temperatures turn water into ice.
#683
derin
deep
Durgun sular derin akar.
Still waters run deep.
#684
meclis
Parliament
Meclis geçen hafta yeni yasayı onayladı.
Parliament approved the new law last week.
#685
ekip
team
Bush çalışkan bir ekip kurdu.
Bush put together a hard-working team.
#686
şube
branch
Bu şube madenciler sendikasına bağlıdır.
That branch is affiliated to the miners' union.
#687
bayramı
feast
Hanuka bayramı sırasında dört taraflı dönen top ile oynamak gelenekseldir.
During the feast of Hanukkah it is customary to play with a four sided dreidel.
#688
maliye
Finance
Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.
#689
vermek
Give
Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
I would like to give him a present for his birthday.
#690
kıbrıs
Cyprus
Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.
Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.
#691
gerek
Need
Bu kadar acele etmene gerek yoktu.
You need not have hurried so much.
#692
kurumu
institution
Tom büyük bir finans kurumu için çalışıyor.
Tom works for a large financial institution.
#693
kırmızı
red
Kırmızı ışıkta geçtin.
You ran a red light.
#694
allah
allah
Allah büyüktür!
Allah is great!
#695
tatil
vacation
Şimdi tatil bitti.
The vacation is over now.
#696
sorun
The problem
Sorun orada yatıyor.
Therein lies the problem.
#697
tartışma
Discussion
Heyecan azalınca tartışma devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
#698
böylece
so that
Her şeyi son yudumuna kadar iç, böylece içinde bir şey kalmaz.
Drink everything up, so that nothing remains inside.
#699
giriş
Introduction
Giriş bölümünde, yazar aşağıda gösterildiği gibi belirtiyor.
In the introduction, the author is stating as follows.
#700
dr
dr
Bir muhabir Dr Patterson'la konuşan bir goril olan Koko hakkında görüşme yapıyor.
A reporter is interviewing Dr. Patterson about Koko, a talking gorilla.
#701
lig
league
Botafogo, Brezilya Lig Kupasını kazandı.
Botafogo has won the Brazilian League Trophy.
#702
koruma
Protection
O, polislerden koruma istedi.
She asked the police for protection.
#703
öyle
It is
Onun niçin öyle yaptığı benim anlamamın ötesinde.
Why he did it is beyond my comprehension.
#704
altı
six
Bu, uluslararası olduğu için altı dolar olacak.
It's going to be six dollars because it's international.
#705
duygusal
emotional
Kediler sahiplerininkine paralel duygusal alışkanlıklar gösterir.
Cats show emotional habits parallel to those of their owners.
#706
gerçekten
Really
Eğer biri bu kitabın konusu ne diye sorarsa, gerçekten bilmiyorum.
If anyone was to ask what the point of the story is, I really don't know.
#707
istifa
Resignation
Şirket insanların gönüllü olarak istifa etmeleri için yalvardı.
The company appealed for people to take voluntary resignation.
#708
orada
there
Orada senin görmediğin bir sorun var.
There's a problem there that you don't see.
#709
sağlayan
Providing
Alışkın olduğun tüm bu lüksleri sana sağlayan kişi babandır.
It's your father who is providing you with all these luxuries that you're so used to.
#710
konuk
Guest
Konuk defterini imzalayın.
Sign the guest book.
#711
anlatan
telling
Tom Mary'ye ondan ayrılmak istediğini anlatan bir cep telefonu mesajı gönderdi.
Tom sent Mary a text message telling her he wanted to break up with her.
#712
sivil
civilian
Tom bir sivil.
Tom is a civilian.
#713
inceleme
Review
Eğitim sistemi şu anda inceleme altında.
The educational system is now under review.
#714
dolayısıyla
hence
Tibetli kilim dokumacıları geleneksel tasarımlar ve düğümler kullanır. Dolayısıyla onların kilimleri basit, doğal bir görünüme sahiptir.
Tibetan rug weavers use traditional designs and knotting. Hence their rugs have a simple, natural look.
#715
rus
Russian
Bir Fransız, mesela, bir Rus şakasına gülmekte zorlanır.
A Frenchman, for instance, might find it hard to laugh at a Russian joke.
#716
işçi
worker
Çalışkan bir işçi olmasına rağmen fakir kaldı.
He remained poor despite being a hard worker.
#717
sınav
Examination
Sınav sonuçların mükemmel.
Your examination results are excellent.
#718
öğrenci
student
Oğlunuz öğrenci hareketi içinde yer aldı, ben duydum.
Your son took part in the student movement, I hear.
#719
sanayi
industry
Sanayi hızla büyüyordu.
Industry was growing quickly.
#720
bundan
that
O saat bundan daha az pahalı.
That watch is less expensive than this one.
#721
benzer
similar
Altın renk olarak pirinç madenine benzer.
Gold is similar in color to brass.
#722
etkisi
impact
Toplum üzerinde bilimin etkisi büyüktür.
The impact of science on society is great.
#723
size
you
Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.
Life is what happens to you while you're busy making other plans.
#724
ligi
league
Şampiyonlar Ligi, kazanılması zor bir yarışmadır.
The Champions League is a competition which is difficult to win.
#725
aralarında
among them
Aralarında bir uyum hüküm sürdü.
A harmony prevailed among them.
#726
neler
what
Neler oluyor?
What is going on?
#727
i̇kinci
SECOND
İkinci düğmen kopuyor.
Your second button is coming off.
#728
maaşı
salary
Bu ayın maaşı 200.000 yen oldu.
This month's salary was 200,000 yen.
#729
çin
China
Gelenek Çin kökenlidir.
The custom originated in China.
#730
barış
peace
Biz barış yararına çalışıyoruz.
We are working in the interest of peace.
#731
zeka
Intelligence
Maymunlar zeka olarak köpeklerden üstündür.
Apes rank above dogs in intelligence.
#732
adam
man
Zaten bir adam.
He's already a man.
#733
hazine
treasure
Bir çocuktan daha değerli hazine yoktur.
There is no treasure more precious than a child.
#734
toplum
Society
Modern toplum her türlü bilgi ile dolup taşıyor.
Modern society is overflowing with all sorts of information.
#735
gençlik
youth
Buralarda bir gençlik yurdu var mı?
Is there a youth hostel around here?
#736
ihracat
export
Güçlü yen Japonya'nın ihracat endüstrisinin aleyhine davranmaktadır.
A strong yen is acting against Japan's export industries.
#737
merkezli
based
Corsairfly, Paris merkezli bir havayoludur.
Corsairfly is an airline based in Paris.
#738
defa
time
Eski arkadaşlarımdan biri uzun süredir ilk defa beni ziyaret etti.
An old friend of mine dropped in on me for the first time in ages.
#739
toplu
collective
Toplu çıkarlar korunmalıdır.
Collective interests must be protected.
#740
maddi
material
Ben maddi kazançla ilgilenmiyorum.
I am not interested in material gain.
#741
düzenleme
Regulation
Düzenleme kaldırıldı ama sonra yeniden yürürlüğe kondu.
The regulation was abolished, but then it was reenacted.
#742
personel
Personnel
Merhaba, bu personel bölümü mü?
Hello, is this the personnel department?
#743
zengin
rich
Zengin olduğunu biliyorum.
I know you are rich.
#744
telefon
telephone
Benim için arar mısın? Telefon çok yüksekte.
Could you dial for me? The telephone is too high.
#745
alanı
field
Tom'un çalışma alanı hukuktur.
Tom's field of study is law.
#746
ona
him
Ona ateş edeceğim.
I'm gonna shoot him.
#747
sokak
Street
Sokak boyunca büyük evler var.
There are large houses along the street.
#748
operasyon
Operation
Kendi kendine şöyle dedi: Bu operasyon başarıyla sonuçlanacak mı?
He said to himself, "Will this operation result in success?"
#749
pazar
market
Bu ürünler için yeni bir pazar bulmalıyız.
We have to find a new market for these products.
#750
güvenliği
safety
Güvenliği başka her şeyden önce sağlamalıyız.
We must put safety before anything else.
#751
insani
humanitarian
Savaşın kötüleşmesi nedeniyle insani yardım ekibi tahliye edildi.
Humanitarian personnel were evacuated as the fighting worsened.
#752
kapalı
closed
Ders kitaplarınız kapalı olarak beni dinleyin.
Listen to me with your textbooks closed.
#753
aktif
active
Şehrimiz aktif bir fay hattı üzerindedir.
Our city sits on an active fault.
#754
bm
un
BM Birleşmiş Milletlerin kısaltmasıdır.
UN stands for the United Nations.
#755
almanya
Germany
Ren nehri Fransa ve Almanya arasında akar.
The Rhine runs between France and Germany.
#756
uzak
far away
O buradan uzak.
It is far away from here.
#757
yusuf
yusuf
Yusuf bir Türk vatandaşı.
Yusuf is a Turkish citizen.
#758
başkenti
capital
Amerika Birleşik Devletlerinin başkenti hangisidir, Washington'mu yoksa New York'mu?
Which is the capital of the United States, Washington or New York?
#759
tahliye
Evacuation
Tetikte ol. Tahliye emri herhangi bir zamanda olabilir.
Be on alert. The evacuation order may occur at any moment.
#760
yaşında
years old
Gelecek ay on altı yaşında olacağım.
I'll be sixteen years old next month.
#761
yerinden
displaced
Köylüler bir baraj inşaatı nedeniyle yerinden edildi.
The villagers were displaced by the construction of a dam.
#762
cep
pocket
Bu bir cep sözlüğü.
This is a pocket dictionary.
#763
tebrik
congratulations
Terfini tebrik ederim.
Congratulations on your promotion.
#764
sağ
right
Sağ kolumu geremiyorum.
I can't stretch my right arm.
#765
detaylı
detailed
Neler olduğuna dair detaylı bir açıklamaya ihtiyacımız var.
We need a detailed description of what happened.
#766
tarih
History
Öğrencilerin çoğunluğu tarih sevmiyor.
A majority of students dislike history.
#767
şöyle
like
Çiğ balık şöyle dursun,ızgara balıktan hoşlanmam.
I don't like grilled fish, let alone raw fish.
#768
tıp
Medicine
Tıp okuma kararını alkışlıyorum.
I applaud your decision to study medicine.
#769
dönemi
period
Muhtemelen fosilleşmiş parçalar jura dönemi hayvanlarına aittir.
Possibly the fossilized tracks belong to animals of the Jurassic period.
#770
erkek
male
O köpek erkek mi yoksa dişi mi?
Is that dog male or female?
#771
yayın
publication
Kitap şimdi yayın için hazır.
The book is now ready for publication.
#772
yeterli
adequate
Maaş altı kişilik bir aile için yeterli değildir.
The pay is not adequate for a family of six.
#773
arada
in between
Arada hep bir kadın var.
There's always a woman in between.
#774
kişisel
personal
Kişisel bir bilgisayarı nasıl kullanacağınızı biliyor musunuz?
Do you know how to use a personal computer?
#775
kayıt
registration
Bu kayıt kartını doldurun lütfen.
Fill out this registration card, please.
#776
başarı
success
Başarı çabalarının sonucudur.
The success resulted from your efforts.
#777
olası
possible
Olası tehlikelere karşı uyanık olmalısın.
You should be alert to the possible dangers.
#778
sürücüsü
driver
Beş yaşındayken bir otobüs sürücüsü olmak istiyordum.
I wanted to be a bus driver when I was five.
#779
hakkı
right
Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.
American women didn't have the right to vote.
#780
babası
father
Hanako babası görmek için Hokkaido'dan tüm yolu geldi.
Hanako came all the way from Hokkaido in order to see her father.
#781
toplumsal
social
Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
#782
yasal
legal
Vergilerimizi ödemek için yasal zorunluluğumuz var.
We have a legal obligation to pay our taxes.
#783
ürünleri
products
Yurt dışı şubeleri seçkin ürünleri dışarı çıkarıyor.
Overseas subsidiaries are putting out top-of the-line products.
#784
filistinli
Palestinian
Ben Gazze'den Filistinli bir aile ile bir hafta geçirdim.
I spent a week with a Palestinian family from Gaza.
#785
fırsat
opportunity
Çabucak karar vermezsen, fırsat kaybedilecek.
Unless you make a decision quickly, the opportunity will be lost.
#786
yeşil
green
Yeşil size uyar.
Green suits you.
#787
yönünde
in the direction of
Ben tam olarak Kyoko'nun nerede yaşadığını bilmiyorum, ama Sannomiya yönünde.
I don't know exactly where Kyoko lives, but it's in the direction of Sannomiya.
#788
teşvik
encourage
Tekrar denemesi için onu teşvik etmelisin.
You must encourage him to try again.
#789
dünyaya
to the world
Bilim adamları keşiflerini bütün ayrıntılarıyla dünyaya bildirmek istediler.
The scientists wanted to make their discoveries known to the world at large.
#790
seyir
cruise
Seyir füzeleri, savaş başlıkları yüklü ve ateşe hazır hâldeydi.
The cruise missiles were armed and ready to go.
#791
dikkati
attention
O dikkati seviyor.
He likes attention.
#792
madde
Article
Çok şükür, galip geldik ve böylece Madde 2'ye bir tanım eklendi.
Fortunately, we have prevailed and so a definition has been included in Article 2.
#793
ücretsiz
free
Ücretsiz ise, bana bir kopya gönderin.
If it is free, please send me a copy.
#794
süreç
process
Demokratik fikirlerin o ülkeye tanıtılması yavaş bir süreç olacak.
Introducing democratic ideas into that country will be a slow process.
#795
memur
officer
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
#796
verecek
will
Çabalarınız yakında karşılığını verecek.
Your efforts will soon pay off.
#797
sanık
accused
Sanık ölüm cezasına mahkûm edildi.
The accused was sentenced to death.
#798
örnek
Example
Sen kötü bir örnek oldun.
You've set a bad example.
#799
namazı
prayer
Sami akşam namazı için abdest aldı.
Sami performed ablution for the evening prayer.
#800
şeyi
thing
Böyle bir şeyi ne cüretle bana söylersin?
How dare you say such a thing to me?
#801
şahıs
person
Tom kötü bir şahıs değil.
Tom isn't a bad person.
#802
dönüşüm
transformation
Dönüşüm başlamıştı.
The transformation had begun.
#803
çelik
steel
Bu çelik paslanmaz.
This steel is stainless.
#804
ulusal
national
Ulusal bayramlarda bayrakları havaya kaldırmalıyız.
We put up the flags on national holidays.
#805
kurban
sacrifice
Bir keçiyi Tanrıya kurban olarak öldürdüler.
They killed a goat as a sacrifice to God.
#806
halkı
public
Devlet başkanı halkı selamladı.
The president saluted the public.
#807
hatta
Even
Hatta sebebini bile bilmiyorlar.
They don't even know why.
#808
mahkeme
Court
Mahkeme onu suçlu buldu.
The court found him guilty.
#809
sebep
Reason
Böyle bir şeyi yapmaman için hiçbir sebep yok.
There is no reason why you shouldn't do such a thing.
#810
yıldız
Star
O mavi-beyaz parlayan yıldız Sirius'tur.
That blue-white shining star is Sirius.
#811
kalıcı
permanent
Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.
Please give me your permanent address.
#812
gram
grams
100 gram tere yağında kaç kalori var?
How many calories are in 100 grams of butter?
#813
kuvvetli
strong
Kuvvetli bir rüzgar vardı.
There was a strong wind.
#814
sağlığı
health
Biz, onun sağlığı hakkında endişeliyiz.
We are anxious about her health.
#815
hasar
Damage
Fırtına onun malına büyük hasar verdi.
The storm did great damage to her property.
#816
yağış
precipitation
Yarın biz yağış ihtimali olan değişken bir hava bekliyoruz.
Tomorrow we expect variable weather with a likely chance of precipitation.
#817
demek
means
Onun ne demek istediğini anlayamıyorum.
I can't figure out what he means.
#818
belirli
specific
Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
We have specific proof of your innocence.
#819
değişiklik
change
Değişiklik olsun diye yürüyüş yapalım.
Let's take a walk for a change.
#820
finansal
financial
Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
Russia is facing great financial difficulties.
#821
ihtiyacı
the need for
Konuşmacı tasarruf ihtiyacı üzerinde stres attı.
The speaker stressed the need for thrift.
#822
alt
lower
Sırtımın alt tarafında berbat bir ağrım var.
I have a bad pain in my lower back.
#823
açıklaması
Description
Kısmen yeterli bilgiyi alamadığından dolayı Harper'in açıklaması eksik kalıyor.
Partly because he could not receive enough information, Harper's description remains imperfect.
#824
ton
tons
Bu taş beş ton çeker.
This stone weighs five tons.
#825
toprak
soil
Hava yumuşak ve toprak nemli.
The air is soft, the soil moist.
#826
yıldırım
Lightning
Hastanedeyim. Yıldırım çarptı.
I'm at the hospital. I got struck by lightning.
#827
düşünüyorum
think
Sizinle yaşamamın yaşam tarzınızı etkilediğini düşünüyorum.
I think my living with you has influenced your way of living.
#828
sahte
fake
Bizim güvenlik kameraları sahte.
Our security cameras are fake.
#829
günde
per day
O, günde 30 dolar kazanıyor.
She earns 30 dollars per day.
#830
programı
program
Televizyondaki programı izlemeliydin.
You should have seen the program on TV.
#831
kış
winter
Kış benim gözde mevsimimdir.
Winter is my favorite season.
#832
abdullah
abdullah
Baba Abdullah çok zengin bir tüccardı ve halife 'Harun er-Raşid' döneminde 'Bağdat' şehrinde yaşıyordu.
Baba Abdullah was a very wealthy merchant and lived in the city of 'Baghdad' during the reign of the caliph 'Harun er-Rashid'.
#833
büyüme
growth
Japon ekonomisinin büyüme hızı bu yıl % 0.7'yi geçecek.
The growth rate of the Japanese economy will top 0.7% this year.
#834
koç
Coach
Koç bizi elimizden geleni yapmamakla suçladı.
The coach accused us of not doing our best.
#835
vadeli
futures
Altın vadeli işlemleri hızla yükseldi.
Gold futures were sharply higher.
#836
kazanan
winner
Bir kazanan olmak iyidir.
It is good to be a winner.
#837
beş
five
Acele yok; meseleyi düşünmek için beş gününüz var.
There is no hurry; you have five days to think the matter over.
#838
sahne
Stage
Aktris, sahne üzerinde geriye düştü.
The actress fell backward over the stage.
#839
kent
kent
Kent doğuştan liderdir.
Kent is a born leader.
#840
parçası
part of
Bu projenin bir parçası olmaktan gurur duyuyorum.
I am proud to be a part of this project.
#841
insanları
people
Bilgisayarlar insanları aptallaştırır.
Computers make people stupid.
#842
adana
adana
Bu restoran Adana ve Urfa kebabı servis eder.
This restaurant serves Adana and Urfa kebabs.
#843
karşılık
correspond
Haritadaki mavi çizgiler nehirlere karşılık gelir.
The blue lines on the map correspond to rivers.
#844
aracılığıyla
through
Sen tamamen ödevlerin aracılığıyla mısın?
Are you completely through with your homework?
#845
kilo
weight
Geçen yıl biraz kilo aldım.
I put on a little weight last year.
#846
vali
Governor
Herkes vali seçilmiş olmayı diledi.
Everybody wished he had been elected governor.
#847
korumak
protect
Aileni korumak zorundasın.
You have to protect your family.
#848
uygulama
Application
Bu uygulama, tek kelimeyle, pilini tüketiyor.
This application just eats up your battery.
#849
önde
in front
Oraya erken gittim ve önde bir koltuk alabildim.
I got there early and was able to get a seat in front.
#850
gücü
power
Kralın gücü elinden alındı.
The king was stripped of his power.
#851
şahin
hawk
Şahin bir fare yakaladı.
The hawk caught a mouse.
#852
olursa
if it happens
Bir daha olursa, hazır olmak istiyoruz.
If it happens again, we want to be ready.
#853
işe
to work
Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.
It would take me too much time to explain to you why it's not going to work.
#854
park
park
Park edecek başka bir yer yok.
There isn't anywhere else to park.
#855
gelişme
development
Havacılığın gelişme tarihi büyüleyicidir.
The history of the development of aviation is fascinating.
#856
yaralı
wounded
Yaralı ayılar genellikle çok tehlikelidir.
Wounded bears are usually very dangerous.
#857
arası
from
Yol Tokyo ve Osaka arası çalışır.
The road runs from Tokyo to Osaka.
#858
kimse
nobody
Kimse beni anlamıyor.
Nobody understands me.
#859
tane
one
Bir banka arıyorum. Buraya yakın bir tane var mı?
I'm looking for a bank. Is there one near here?
#860
yolda
on the road
Yolda araba sürerken dikkatini vermelisin.
You should concentrate on the road when you're driving.
#861
işi
work
Ona üç gün önce işi bitirmiş olduğunu söyledin.
You told her that you had finished the work three days before.
#862
halka
ring
Olimpiyat bayrağının en sağındaki halka ne renk?
What color is the far right ring on the Olympic flag?
#863
çıktığı
he came out
Yanan evden dışarı çıktığı zaman itfaiyecinin yüzü korkunçtu.
The fireman's face was grim when he came out of the burning house.
#864
üretimi
production
Üretimi %20 oranında azalttık.
We have cut back production by 20%.
#865
başkanlık
Presidency
Başkanlık için uygundur.
He's eligible for the presidency.
#866
iletişim
Communication
O uçakla olan tüm iletişim aniden kesildi.
All communication with that airplane was suddenly cut off.
#867
yoktur
none
Çok arkadaşı olanın hiç arkadaşı yoktur.
He who hath many friends hath none.
#868
hayvan
animal
Bir çita herhangi bir hayvan kadar hızlı koşar.
A cheetah runs as fast as any animal.
#869
nedir
what
Şu kartlar nedir, Jan?
What are those cards, Jan?
#870
çeyrek
quarter
Saat dokuzu çeyrek geçiyor.
It's a quarter past nine.
#871
sizin
your
Sizin durumunuzda olsam, aynı şeyi yaparım.
If I were in your situation, I would do the same thing.
#872
cansız
lifeless
Tom'un cansız bedeni bir ormanda bulundu.
Tom's lifeless body was found in a wood.
#873
geçici
temporary
Geçici bir köprüye ihtiyacın olacak.
You'll need a temporary bridge.
#874
gaz
gas
Bu gaz kötü bir koku verir.
This gas gives off a bad smell.
#875
dahi
genius
Ona dahi denilmez, daha doğrusu o çalışkan bir işçidir.
He is not what is called a genius. Rather, he is a hard worker.
#876
içine
into
Eğer onu kolundan yakalamasaydı, göletin içine düşmüş olacaktı.
She would have fallen into the pond if he had not caught her by the arm.
#877
saygı
Respect
Yaptığın için sana saygı duyuyorum.
I respect you for what you have done.
#878
ateşkes
ceasefire
Bir ateşkes ilan edildi.
A ceasefire was declared.
#879
ege
Aegean
Sık sık Ege yemekleri yer.
He often eats Aegean food.
#880
güler
laughs
Öğretmenimiz nadiren güler.
Our teacher seldom laughs.
#881
gerektiği
should
Onu yazman gerektiği doğrudur.
It is right that you should write it.
#882
düşüş
decline
Hiç kimse faiz oranlarında böylesine keskin bir düşüş beklemiyordu.
Nobody anticipated such a sharp decline in interest rates.
#883
kaybı
loss
Kaybı telafi etmeliyiz.
We must make up for the loss.
#884
sonuç
Conclusion
Bu sonuç hakkında her şeyi unutalım.
Let's forget everything about that conclusion.
#885
olmasına
happen
Tom onun olmasına asla izin vermezdi.
Tom would never let that happen.
#886
rahat
comfortable
Biz yatakları oldukça rahat bulduk.
We found the beds quite comfortable.
#887
duruma
situation
Duruma ciddi olarak bakıyoruz.
We regard the situation as serious.
#888
inşallah
God willing
Yarın sabah inşallah seninle olacağım.
Tomorrow morning, I'll be with you, God willing.
#889
turizm
tourism
Turizm birçok yeni iş üretti.
Tourism generated many new jobs.
#890
baba
father
John iyi bir koca ve baba olur.
John will make a good husband and father.
#891
ayda
on the moon
Ayda havasız rüzgar ya da ses olmayabilir.
Without air there can be no wind or sound on the moon.
#892
geçerli
valid
Önermenin geçerli olup olmadığı üzerinde düşünmelisin.
You ought to think over whether the premise is valid or not.
#893
refah
prosperity
Ben refah yaşayacağım.
I will live in prosperity.
#894
ailesi
family
Paul'un ailesi yaz mevsimini her yıl deniz kenarında geçiriyor.
Paul's family spends the summer at the coast every year.
#895
kapsamlı
comprehensive
Kapsamlı ders kitabı diye bir şey yoktur.
There is no such a thing as a comprehensive textbook.
#896
kaynağı
source
Twitter, açık kaynağı sever.
Twitter loves open source.
#897
ölüm
death
Ölüm tehlikesini atlattım.
I escaped death.
#898
alıp
and take
Bana temiz bir tabak getir ve bu kirli tabağı alıp götür.
Bring me a clean plate and take the dirty one away.
#899
alman
German
Adam İngilizceyi Alman aksanı ile konuşur.
The man speaks English with a German accent.
#900
şeyler
things
Bu şeyler benimki değil!
These things aren't mine!
#901
indirim
Discount
Bana indirim bileti var mı?
Are there any discount tickets for me?
#902
bulutlu
cloudy
O gece bulutlu idi.
It was cloudy that night.
#903
stratejik
strategic
Tom stratejik bir hata yaptı.
Tom made a strategic error.
#904
galibiyet
victory
Güzel bir galibiyet ama daha bitmedi.
It's a nice victory, but it's not over yet.
#905
geride
behind
Brian eşyalarını geride bıraktı.
Brian left his belongings behind.
#906
yapı
Structure
Yapı güvenli değil.
The structure isn't safe.
#907
huzur
peace
Huzur içinde yaşıyoruz.
We live in peace.
#908
karadeniz
black sea
Sivastopol, Rus Karadeniz Filosuna ev sahipliği yapmaktadır.
Sevastopol is home to the Russian Black Sea Fleet.
#909
banka
Bank
Biz ödemeyi banka transferiyle yapacağız.
We will make the payment by bank transfer.
#910
birleşmiş
united
Kamboçya Birleşmiş Milletler'den yardım talebinde bulundu.
Cambodia appealed to the United Nations for help.
#911
neredeyse
almost
Ama cidden, ben gülerken bölüm 21 neredeyse beni ağlatıyordu.
Seriously though, episode 21 made me almost cry while laughing.
#912
modern
modern
Neden Çin'de modern teknoloji gelişmedi?
Why didn't modern technology develop in China?
#913
hastanesi
hospital
Yeni bir şehir hastanesi inşa etmek için planlar sürüyor.
Plans are under way to build a new city hospital.
#914
hakim
judge
Davadaki hakim adil değildi.
The judge in the case was not fair.
#915
istihdam
Employment
Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.
In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.
#916
saha
field
Saha gezisini çok eğitici buldum.
I found the field trip very educational.
#917
üniversite
University
Bu üniversite ne zaman kuruldu?
When was this university founded?
#918
maruz
exposed
Tablolar, doğrudan güneş ışığına maruz bırakılmamalıdır.
Paintings should not be exposed to direct sunlight.
#919
kaçak
fugitive
Tom bir kaçak.
Tom is a fugitive.
#920
rekor
record
Hisse senedi fiyatları rekor seviyede düştü.
Stock prices plunged to a record low.
#921
olmaz
not
Hayatta herkes başarılı olmaz.
Not everybody succeeds in life.
#922
terk
abandonment
Elias, Sandra'ya terk edilme acısını tattırmak istedi.
Elias wanted to make Sandra to taste the bitterness of abandonment.
#923
süresi
time
Trompet çalmak için harcadığın zamanın süresi sana kalmıştır.
The amount of time you spend practicing the trumpet is up to you.
#924
çocuğun
child
Kutu bir çocuğun taşıması için yeterince hafif.
The box is light enough for a child to carry.
#925
soğuk
cold
Soğuk algınlığını bana bulaştırdın.
You've given me your cold.
#926
etkisiz
ineffective
Birçok kişi antibiyotiklerin virüs kaynaklı hastalıklara karşı etkisiz olduklarının farkında değil.
Many people don't realize that antibiotics are ineffective against viral diseases.
#927
yüz
face
Biz yüz yüze durduk.
We stood face to face.
#928
zorlu
challenging
Çok zorlu bir yarış pisti.
It's a very challenging racetrack.
#929
soru
Question
Sana saçma bir soru sormalıyım.
I need to ask you a silly question.
#930
edilir
is
Kyoto birçok turist tarafından ziyaret edilir.
Kyoto is visited by many tourists.
#931
etkin
effective
O etkin önlemler alamadı.
He could not take effective measures.
#932
beyaz
white
Tepenin eteğinde beyaz bir bina görürsün.
You see a white building at the foot of the hill.
#933
değeri
value
Yen'in değeri büyük ölçüde arttı.
The value of the yen has risen greatly.
#934
kişilik
personality
Yoshio kişilik olarak annesine ve görünüş olarak babasına benziyor.
Yoshio resembles his mother in personality and his father in appearance.
#935
bağımsız
independent
O günlerde, Amerika Birleşik Krallık'tan bağımsız değildi.
In those days, America was not independent of the United Kingdom.
#936
şiddet
Violence
Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler.
Television shows violence, which influences, above all, younger people.
#937
payı
share
Onun şans payı vardı.
He had his share of luck.
#938
şirket
Company
Geçen yıl o şirket için çalışmaya başladı.
He began to work for that company last year.
#939
teklif
Offer
Senin onayınla, işi ona teklif etmek istiyorum.
With your approval, I would like to offer him the job.
#940
baş
head
Tom baş aşağı yavaş yavaş yürüyordu.
Tom was walking slowly with his head down.
#941
yarı
half
Eve gittiğimde yarı uyuyordum.
I was half asleep when I went home.
#942
haberi
News
Bazı gazeteler haberi çarpıttılar.
Some newspapers distorted the news.
#943
krizi
crisis
Yakın gelecekte bir enerji krizi olacak.
There will be an energy crisis in the near future.
#944
satışa
sale
Mary piyanosunu satışa çıkardı.
Mary put her piano up for sale.
#945
milletler
nations
Birleşmiş Milletler binası 1952'de inşa edildi.
The United Nations Building was built in 1952.
#946
dizi
series
Öncüler bir dizi engelin üstesinden geldiler.
The pioneers have overcome a series of obstacles.
#947
mal
goods
O mağaza bir sürü ithal mal satar.
That store sells a lot of imported goods.
#948
performans
performance
Performans çok iyi olsa bile, hâlâ projeyi bıraktığımızı söylerim.
Even if the performance is good, I still say we drop the project.
#949
kesin
definitive
Kesin cevap hayırdır.
The definitive answer is no.
#950
arz
Supply
Fiyatlar arz ve talebe bağlıdır.
Prices depend on supply and demand.
#951
hayatı
life
Hastanın hayatı tehlike altında idi.
The patient's life was in danger.
#952
kat
floor
Tom burada kat yöneticisidir.
Tom is the floor manager here.
#953
kaldığı
stayed
Tom kaldığı oteldeki servisten memnun kalmadı.
Tom was dissatisfied with the service at the hotel where he stayed.
#954
risk
risk
Bana yardım ederken bir risk aldı.
He took a risk when he helped me.
#955
doğum
birth
Doğum tarihinizi buraya yazın.
Write down your date of birth here.
#956
sınır
border
Kaliforniya ve Nevada birbirine sınır komşusudur.
California and Nevada border on each other.
#957
çıkış
exit
Çıkıştaki akış hızı, çıkış kapakçığının etrafındaki basınç farkıyla orantılıdır.
The exit flow rate is proportional to the pressure difference around the exit valve.
#958
hız
speed
Hız limitine dikkat etmeliyiz.
We should observe the speed limit.
#959
engelli
disabled
Şu zavallı kadın engelli.
That poor lady is disabled.
#960
ordusu
army
O zaman Almanya'nın güçlü bir ordusu vardı.
Germany then had a powerful army.
#961
tutuklu
prisoner
Tutuklu dün serbest bırakıldı.
The prisoner was set at liberty yesterday.
#962
yapma
don't
Birden fren yapma.
Don't brake suddenly.
#963
fakat
but
Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
I may be antisocial, but it doesn't mean I don't talk to people.
#964
eve
home
Hemen eve gitmelisin.
You must go home at once.
#965
kendine
yourself
Yaşamın anlamının ne olduğunu kendine soruyor musun hala?
You are still asking yourself what the meaning of life is?
#966
adını
name
Adını büyük harflerle yaz.
Write your name in capitals.
#967
sistem
system
Sistem kısa bir süre içinde hizmete girecek.
The system will go into operation in a short time.
#968
kızı
daughter
Helen kızı hakkında çok endişeli.
Helen is very worried about her daughter.
#969
et
et
Biz İngilizce öğretmenimize E.T. diyoruz.
We call our English teacher E.T.
#970
yıllar
years
Yabancı bir dilde uzmanlaşmak yıllar alır.
It takes years to master a foreign language.
#971
alım
purchase
Alım için peşin ödedim.
I paid for the purchase in cash.
#972
güncel
Current
Tom raporu güncel bir web sitesinde buldu.
Tom found the report on a current website.
#973
müzik
music
Senin gerçekten müzik kulağın var.
You really have an ear for music.
#974
hizmeti
service
Pazar günü posta hizmeti var mı?
Is there postal service on Sunday?
#975
birlik
unity
Birlik gücümüzdür!
Unity is our strength!
#976
toplantısı
meeting
Toplantısı öğleden sonra beşte başladı.
His meeting began at five in the afternoon.
#977
bilim
science
Hayat mutlak bilim değil, bir sanattır.
Life is not an exact science, it is an art.
#978
mesaj
Message
Eğer mesaj önemliyse ona telefon et.
Telephone him if the message is important.
#979
siz
you
Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.
Life is what happens to you while you're busy making other plans.
#980
tabii
of course
Tabii, birçok emektar vatandaş emeklilikten memnundur.
Of course, many senior citizens are happy with retirement.
#981
olmuş
been
Bir kaza olmuş gibi görünüyor.
There appears to have been an accident.
#982
politika
policy
Bu politika, fiyatlarda büyük bir yükselişe neden oldu.
This policy resulted in a great rise in prices.
#983
ölçüde
extent
Ne ölçüde ona güvenilebilir?
To what extent can he be trusted?
#984
hukuk
Law
Erkek kardeşim hukuk öğrenimi için Amerika'ya gitti.
My brother went to the United States to study law.
#985
idari
administrative
Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin.
Please forward the document to the administrative office for review.
#986
final
final
Final sınavları yaklaşıyor.
The final exams are approaching.
#987
birinin
one of the
Ölen oğlanlardan birinin adı Tom'du.
One of the boys who died was named Tom.
#988
inşaat
Construction
Bu günlerde bir sürü inşaat devam ediyor.
A lot of construction is going on these days.
#989
cinsel
sexual
Yeni karikatürler çok fazla şiddet ve cinsel sahneye sahip.
Recent comics have too many violent and sexual scenes.
#990
kadınlar
women
Genel olarak, kadınlar erkeklerden daha uzun yaşarlar.
Generally speaking, women live longer than men.
#991
yayınlanan
Published
Senin dilinde yayınlanan gazete var mı?
Are there any newspapers published in your language?
#992
ekonomi
Economy
Ekonomi gelişiyor.
The economy is picking up.
#993
edilmiş
been
Kurban dövülmüş ve ölüme terk edilmiş.
The victim had been beaten up and left for dead.
#994
ses
sound
Hava ses için bir gereçtir.
The air is a medium for sound.
#995
katılım
Participation
Farklı bir katılım sistemine geçmemiz gerekiyor.
We need to change over to a different system of participation.
#996
acı
pain
Karnında herhangi bir acı hissediyor musun?
Do you feel any pain in your stomach?
#997
kısmı
part
Altı çizili kısmı tercüme et.
Translate the underlined part.
#998
sanat
Art
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
Her garden is a work of art.
#999
narin
delicate
Cılız ve narin bir çocuktu.
He was a weak and delicate child.
#1000
boş
empty
Boş fıçılar en çok ses çıkarırlar.
Empty vessels make the most sound.
#1001
ücreti
fee
Avukatın ücreti çok yüksekti.
The lawyer's fee was very high.
#1002
dikkate
Consideration
Programı dikkate almalıydık.
We should have taken the schedule into consideration.
#1003
verici
donor
Sen bir kan verici olamazsın.
You cannot be a blood donor.
#1004
manevi
spiritual
Onlar ona hem maddi hem de manevi destek verdiler.
They gave him both material and spiritual support.
#1005
işbirliği
cooperation
Senin işbirliği için teşekkür ederiz.
Thank you for your cooperation.
#1006
federasyonu
federation
Carlos Queiroz, Portekiz Futbol Federasyonu tarafından kovuldu.
Carlos Queiroz was fired by the Portuguese Football Federation.
#1007
servis
Service
Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.
I had my car filled up at the service station at the corner.
#1008
etmiş
have
Ona işinde yardım etmiş olman gerekirdi.
You should have helped him with his work.
#1009
güven
Trust
İnsanlara güven, ama yabancılardan şeker alma.
Trust people, but don't take candy from strangers.
#1010
yağmur
rain
Bugün plaja gitmeyi planlıyordum fakat sonra yağmur yağmaya başladı.
I was planning on going to the beach today, but then it started to rain.
#1011
kadınların
women
Britanyalı kadınların yüzde elli ikisi çikolatayı sekse tercih ediyor.
Fifty-two per cent of British women prefer chocolate to sex.
#1012
kuru
dry
Benim çoraplar zaten kuru mu?
Are my socks dry already?
#1013
bunlar
these
Elinizdeki tüm boyutlar bunlar mı?
Are these all the sizes you have?
#1014
üye
Members
Sadece birkaç üye toplantıya katıldı.
Only a few members turned up at the meeting.
#1015
maalesef
Unfortunately
Maalesef doğru.
It is unfortunately true.
#1016
örneğin
For example
Örneğin, o Almanca, Fransızca ve İngilizce biliyor.
For example, he speaks German, French and English.
#1017
lider
Leader
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
#1018
telefonu
phone
Ben konuşuyorken o aniden telefonu kapattı.
He suddenly hung up the phone while I was speaking.
#1019
şirketi
company
Ben, bir deniz nakliyat şirketi için çalışıyorum.
I work for a shipping company.
#1020
normal
normal
Senin nabzın normal.
Your pulse is normal.
#1021
bakanlık
Ministry
Bakanlık iç işlerini yönetir.
The ministry administers the internal affairs.
#1022
çay
Tea
Sen çay içersin.
You drink tea.
#1023
cenaze
funeral
Hiçbir müzisyen o müziği cenaze töreninde çalmayı düşünmezdi.
No musician would have thought of playing that music at the funeral.
#1024
öğle
noon
Neredeyse öğle idi.
It was nearly noon.
#1025
kulübü
club
Kumi kulübü hakkında konuşmadı.
Kumi did not talk about her club.
#1026
fotoğraf
photo
Bu fotoğraf, çocukluğumun birçok mutlu anısını hatırlattı.
The photo brought back many happy memories of my childhood.
#1027
hesap
Account
Kötü davranışınla ilgili ne hesap verebilirsin?
What account can you give of your misbehavior?
#1028
doğan
born
O, Yengeç burcunda doğan kızların "cesur" olduğunu söylüyor.
It says girls born under Cancer are 'daring'.
#1029
belki
maybe
Belki bir kadınla yuva kuracağım.
Maybe I will settle down with a woman.
#1030
geleneksel
traditional
Çok geleneksel bir törendi.
It was a very traditional ceremony.
#1031
döviz
exchange
Yen için tam döviz kurunu bilmek istiyorum.
I'd like to know the exact exchange rate for yen.
#1032
muhammed
muhammed
Muhammed (s.a.v.) Mekke'de doğdu.
Muhammed was born in Mecca.
#1033
kartı
card
Merhaba, benim bir rezervasyonum var, adım Kaori Yoshikawa. İşte onay kartı.
Hello, I have a reservation, my name is Kaori Yoshikawa. Here is the confirmation card.
#1034
ziraat
Agriculture
Tom ziraat eğitimi görüyor.
Tom is studying agriculture.
#1035
gösterir
shows
Bu onun ailesine olan aşkının derinliğini gösterir.
It shows the depth of his love for his family.
#1036
herkese
everyone
Herkese günaydın.
Good morning, everyone.
#1037
cumhuriyeti
Republic
Çin Cumhuriyeti, demokratik bir devlettir.
The Republic of China is a democratic state.
#1038
işgal
Occupation
Kemal Tahir "Esir Şehrin İnsanları" isimli kitabında İstanbul'un 1920'li yıllardaki işgal günlerini anlatır.
Kemal Tahir narrates the occupation days of Istanbul in 1920s in his book named "The People Of The Slave City".
#1039
etkinlik
Event
Etkinlik çok iyi planlandı.
The event was very well planned.
#1040
uçak
airplane
Uçak saatte beş yüz kilometre hızla uçar.
The airplane flies at a speed of five hundred kilometers per hour.
#1041
olmadan
without
Televizyon olmadan yaşayamam.
I can't live without a TV.
#1042
verimli
efficient
Ben çok verimli olduğumu umuyorum.
I hope I am very efficient.
#1043
haftada
week
Bir haftada öğrenebileceğine şaşırırdın.
You'd be surprised what you can learn in a week.
#1044
siyaset
politics
Bayan Brown, siyaset üzerine bir kitap yazdı.
Mrs. Brown wrote a book on politics.
#1045
sorumlu
responsible
Bundan beni sorumlu tutuyorlar.
They hold me responsible for it.
#1046
katlı
storey
Altı katlı bir apartmanın en üst katında yaşıyorum.
I live on the top floor of a six storey apartment block.
#1047
sarı
yellow
Sarı yağmurluk giyen kız kim?
Who's the girl in a yellow raincoat?
#1048
çift
couple
Görünüşe bakılırsa, onlar mutlu bir çift.
To all appearances, they are a happy couple.
#1049
fiziksel
physical
Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.
The emigrants have endured physical and mental pain.
#1050
sözleşme
contract
Firmayla sözleşme yaptık.
We made a contract with the firm.
#1051
sigara
cigarette
Yangının nedeni onun sigara izmaritiydi.
The cause of the fire was his cigarette butt.
#1052
toplantı
Meeting
Bir toplantı yapıyoruz.
We are having a meeting.
#1053
yunus
dolphin
Yunus bir memeli türüdür.
A dolphin is a kind of mammal.
#1054
in
of
"Chinese People's Political Consultative Conference"' in kısaltılmış şekli "CPPCC"'dir
The abbreviation of "Chinese People's Political Consultative Conference" is "CPPCC".
#1055
takımı
team
Uluslararası futbol turnuvasında İngiliz takımı Brezilya takımını yendi.
The English team beat the Brazilian team in the international football tournament.
#1056
göreve
mission
Ben bu göreve gitmek istemiyordum ama bana emir verildi.
I didn't want to go on this mission, but I was ordered to.
#1057
anlamı
Meaning
Bu cümlenin anlamı belirsiz.
The meaning of this sentence is obscure.
#1058
olanlar
those who
Orada olanlar onun saf altın olduğunu düşündü.
Those who were there thought it was pure gold.
#1059
yağışı
showers
Sabah hava durumu daha sonra gün içinde gök gürültülü sağanak yağışı öngördü.
The morning forecast predicted thunder showers later in the day.
#1060
gizli
hidden
Evimin dışarıda gizli bir yedek anahtarı var.
I have a spare key to my house hidden outside.
#1061
kaya
rock
Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.
Seen from a distance, the big rock looks like an old castle.
#1062
öğretmen
teacher
Öneriniz öğretmen tarafından reddedilecektir.
Your suggestion will be rejected by the teacher.
#1063
hayal
imagination
Hayal hayatlarımızın her yönünü etkilemektedir.
Imagination affects every aspect of our lives.
#1064
organize
organized
Parti Mac tarafından organize edildi.
The party was organized by Mac.
#1065
temizlik
Cleaning
Onlar evde yemek pişirdi ve temizlik yaptı.
They did the cooking and cleaning in the house.
#1066
petrol
Oil
Bu ülkede petrol sıkıntımız yok.
We are not short of oil in this country.
#1067
geçiş
transition
Çiftlik hayatından şehir hayatına geçiş çoğunlukla zordur.
The transition from farm life to city life is often difficult.
#1068
kayıp
missing
Kayıp çocuk için ormanı aradık.
We searched the woods for the missing child.
#1069
seyahat
Travel
Benimle seyahat edecek kimsem yok.
I don't have anyone who'd travel with me.
#1070
euro
euro
İtalyan, Almanya'da kahvesi için Yunan euro parası ile ödeme yaptı.
The Italian paid for his coffee in Germany with Greek euro coins.
#1071
pazartesi
Monday
Gelecek Pazartesi okul başlar.
School starts next Monday.
#1072
günden
from day to day
Altının fiyatı günden güne değişiyor.
The price of gold varies from day to day.
#1073
insanın
human
Bu tip konular insanın bilgi sınırlarının ardındadır.
Such matters are beyond the bounds of human knowledge.
#1074
video
video
Tom her zaman video oyunları oynuyor.
Tom is always playing video games.
#1075
kart
card
Masada bir kart var.
There is a card on the desk.
#1076
yan
side
Yan sokaktaki küçük ve rahat bir evde yaşıyoruz.
We live in a cozy little house on a side street.
#1077
buraya
here
Buraya neden bu kadar erken geldin?
What did you come here so early for?
#1078
anlaşma
Agreement
Bu konuda anlaşma içindeyiz.
We are in agreement on this subject.
#1079
yaşlı
elderly
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
#1080
şiddetli
Violent
Şiddetli bir krizle karşı karşıyayız.
We are facing a violent crisis.
#1081
kurtarma
rescue
Kurtarma ekipleri depremin kurbanlarına malzeme dağıtacak.
The rescue workers are going to hand out supplies to the victims of the earthquake.
#1082
geç
late
Öğrenmek için asla çok geç değildir.
It is never too late to learn.
#1083
verme
giving
Tom'a bilgisayarınızı verme konusunda ciddi olarak düşünüyor musun?
Are you seriously thinking about giving Tom your computer?
#1084
fransa
France
Devrimden sonra, Fransa bir cumhuriyet oldu.
After the revolution, France became a republic.
#1085
film
movie
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
Movie making is an exciting job.
#1086
i̇ngiliz
ENGLISH
Duydum ki İngiliz insanlarla arkadaşlık kurmak zaman alıyor.
I hear it takes time to make friends with the English people.
#1087
demir
iron
Galileo kulenin tepesinden iki demir top düşürdü.
Galileo dropped two iron balls from the top of the tower.
#1088
marka
Brand
Sadece en iyi marka şarap kullanırız.
We use only the best brand of wine.
#1089
balık
Fish
Ben gerçek bir balık değilim, ben sadece basit bir peluşum.
I'm not a real fish, I'm just a mere plushy.
#1090
new
new
Biz geçen sonbaharda New York'a taşındık.
We moved to New York last fall.
#1091
öldü
died
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı köpek sonunda öldü.
With hunger and fatigue, the dog died at last.
#1092
şartları
conditions
Onlar şartları yerine getirmediler.
They did not fulfill the conditions.
#1093
baskı
printing
İlk baskı makinesi Gutenberg tarafından icat edilmiştir.
The first printing machine was invented by Gutenberg.
#1094
cilt
skin
Ultraviyole ışınları cilt kanserine neden olabilir.
Ultraviolet rays can cause skin cancer.
#1095
oyuncusu
player
Bill bir beyzbol oyuncusu.
Bill is a baseball player.
#1096
oyunu
game
Biz oyunu izlerken keyif aldık.
We enjoyed watching the game.
#1097
terörist
terrorist
Bunu hangi terörist grup yaptı?
Which terrorist group did this?
#1098
piyasa
market
Piyasa yükseldi.
The market rallied.
#1099
çoğu
Most of them
Sanırım onların çoğu eve gitti.
I guess most of them went home.
#1100
konuşma
Speech
Konuşma gümüştür ama susma altındır.
Speech is silver, but silence is golden.
#1101
evine
home
Keşke evine giderken bana uğrayabilsen.
I wish you could drop in at my house on your way home.
#1102
paylaşım
Sharing
Nakido bir dosya paylaşım platformudur.
Nakido is a file sharing platform.
#1103
irak
IRAQ
Onların arabalarında "önce Irak sonra Fransa" diye okunan çıkartmalar vardı.
They had stickers on their cars reading: "First Iraq then France".
#1104
bekleyen
waiting
Otobüs bekleyen adam sinirlendi.
The man waiting for the bus lost his temper.
#1105
donald
donald
Donald diğerleri hakkında kötü konuşan insanları sevmez.
Donald doesn't like people who speak ill of others.
#1106
hasta
patient
Hasta gözleri kapalı yatakta yatıyordu.
The patient was lying in the bed with his eyes closed.
#1107
hazırlık
Preparation
Yaz tatiline hazırlık için ne kadar para biriktirildi?
How much money was saved in preparation for the summer vacation?
#1108
model
Model
Senin için bir model uçak yapacağım.
I'll make a model plane for you.
#1109
dini
religious
O dini mezhebin bazı acayip fikirleri var.
That religious cult has got some pretty off the wall ideas.
#1110
çocuğu
child
Eve çok geç geldiği için çocuğu azarladı.
She scolded the child for coming home so late.
#1111
hayati
vital
Bir gökdelendeki asansörler hayati sistemlerdir.
The elevators in a skyscraper are vital systems.
#1112
kimlik
Identity
Daha sonra, yeni bir kimlik üstlendiler.
Afterwards, he assumed a new identity.
#1113
nefes
breath
Tepeye kadar koştuktan sonra, ben tamamen nefes nefese kaldım.
After running up the hill, I was completely out of breath.
#1114
bebek
baby
Bir bebek gibi uyuyor.
He's sleeping like a baby.
#1115
onlar
They are
Onlar duyarlı kızlar.
They are sensible girls.
#1116
vurgu
emphasis
O, egzersizin önemi üzerine vurgu yaptı.
He put emphasis on the importance of the exercise.
#1117
hükümet
government
Bu hükümet gerçekten eskiye dönüş yapıyor.
This government is really putting the clock back.
#1118
çekici
attractive
Bir model çekici bir vücuda sahip olmalıdır.
A model must have an attractive body.
#1119
birleşik
united
Kato ona Amerika Birleşik Devletleri hakkında birçok soru sordu.
Kato asked him many questions about the United States.
#1120
motosiklet
motorcycle
Keşke bir motosiklet alabilsem.
I wish I could buy a motorcycle.
#1121
ölü
dead
Ona ölü gözüyle bakmalısın.
You must give him up for dead.
#1122
etki
Impact
Bu olay, projenin ilerleyişi üzerinde büyük bir etki yaptı.
This incident has made a great impact on the progress of the project.
#1123
maça
Spades
Tom kartı döndürdü ve onun maça ası olduğunu gördü.
Tom flipped over the card and saw that it was the ace of spades.
#1124
trilyon
trillion
Şu anki borç limiti 15.2 trilyon dolar seviyesindedir.
The current debt limit stands at $15.2 trillion.
#1125
odası
room
Oturma odası yemek odasına bitişiktir.
The living room adjoins the dining room.
#1126
arkadaşı
friend
Mary'nin bir arkadaşı ile karşılaştım.
I met a friend of Mary's.
#1127
insanı
human
Bir insanı kurtar. Bir yamyam ye.
Save a human. Eat a cannibal.
#1128
alana
field
Pilot uçağı alana indirdi.
The pilot landed the airplane in the field.
#1129
artırmak
increase
Bu makale, kelime hazinesini artırmak isteyenler için öneriler içerir.
This article contains tips for those who are eager to increase their vocabulary.
#1130
heyecan
excitement
Heyecan doruk noktasına ulaştı.
The excitement reached its peak.
#1131
başbakan
Prime Minister
Bay Suzuki, eski bir Başbakan, komitenin başkanı olacak.
Mr Suzuki, who is a former Prime Minister, will be chairman of the committee.
#1132
sınırlı
limited
Sınırlı kaynaklarımız var.
We have limited resources.
#1133
yaygın
widespread
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
There was widespread panic after the earthquake.
#1134
bireysel
individual
Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.
We must respect individual liberty.
#1135
güne
day
Altının fiyatı günden güne değişiyor.
The price of gold varies from day to day.
#1136
umut
Hope
Öğrencileriniz bize yeni umut verdi.
Your students have given us new hope.
#1137
anayasa
Constitution
Düşünce özgürlüğü anayasa tarafından garanti altına alınmıştır.
Freedom of thought is guaranteed by the constitution.
#1138
tedavisi
treatment
Ben 30 yaşında evlendim ve aynı zamanda, kısırlık tedavisi almaya başladım.
I got married at 30 and, at the same time, I started getting infertility treatment.
#1139
bazen
sometimes
Bazen acayip bir adam olabiliyor.
Sometimes he can be a strange guy.
#1140
hakları
rights
Bütün insanların eşit hakları vardır.
All men have equal rights.
#1141
ders
lesson
Dünyada bize iyi ders vermesinden başka hiçbir şey yok.
There is nothing in the world but teaches us some good lesson.
#1142
mesajı
message
Mesajı ona taşıdım.
I carried the message to him.
#1143
uzman
Expert
Bir uzman sürücü bile bir hata yapabilir.
Even an expert driver can make a mistake.
#1144
giyen
wearing
Meg kot pantolon giyen tek kızdı.
Meg was the only girl that was wearing jeans.
#1145
nerede
where
Tatilini nerede geçireceksin?
Where are you going to spend the vacation?
#1146
çaba
Effort
Her çaba ödülü hak ediyor.
Every effort deserves a reward.
#1147
rahatsız
uncomfortable
Yüzü kırmızıydı ve o sıcak ve rahatsız hissediyordu.
His face was red and he felt hot and uncomfortable.
#1148
mahkemesi
court
O konuda Anayasa Mahkemesi tarafından karar verildi.
That matter was decided by the Supreme Court.
#1149
endişe
Concern
Endişe için bir neden yok.
There's no reason for concern.
#1150
spouse
O iyi ve sadık bir eş.
She's a good spouse. She's faithful.
#1151
hediye
Gift
Onu hediye paketi yapar mısınız?
Could you gift wrap it?
#1152
köy
Village
Köy sel tarafından izole edildi.
The village was isolated by the flood.
#1153
tasarruf
savings
Tasarruf hesabımda bir sürü param var.
I have a lot of money in my savings account.
#1154
bodrum
basement
Tom bodrum katında iki ceset keşfetti.
Tom discovered two dead bodies in his basement.
#1155
anlamlı
meaningful
O, bana anlamlı bir şekilde baktı.
She gave me a meaningful look.
#1156
yavaş
slow
Yavaş ve istikrarlı yarışı kazanır.
Slow and steady wins the race.
#1157
temiz
clean
Odanı temiz tutmalısın.
You must keep your room clean.
#1158
uygulaması
Application
Android uygulaması geliştiriyorum.
I'm developing an Android application.
#1159
gaziantep
Gaziantep
Gaziantep, 1921'de Fransız işgalinden kurtarıldı.
Gaziantep was freed from the French occupation in 1921.
#1160
gelip
come
Gelip gelmemen önemli değil.
It doesn't matter whether you come or not.
#1161
mutluluk
happiness
Sevgi paranın üstündedir. Sonraki önceki kadar çok mutluluk veremez.
Love is above money. The latter can't give as much happiness as the former.
#1162
değişikliği
change
Lütfen toplantı gündemindeki değişikliği not al.
Please note the change in the meeting agenda.
#1163
günler
days
Eski güzel günler hakkında konuşmak istiyorum.
I like to talk about the good old days.
#1164
zorunlu
mandatory
Bu zorunlu.
It's mandatory.
#1165
değişim
change
Tam değişim, lütfen.
Exact change, please.
#1166
saldırısı
attack
Düşman saldırısı şafakta sona erdi.
The enemy attack ceased at dawn.
#1167
çıkar
take off
Çoraplarını çıkar, lütfen.
Take off your socks, please.
#1168
afrika
Africa
Afrika bir kıta ama Grönland değil.
Africa is a continent, but Greenland is not.
#1169
güneş
Sun
Güneş gökyüzünde parlıyor.
The sun is shining in the sky.
#1170
millet
Millet
Zengin adam bir Millet satın aldı.
The rich man bought a Millet.
#1171
iklim
Climate
Soğuk iklim onun sağlığını etkiledi.
The cold climate affected his health.
#1172
gurur
pride
Gücümüzle gurur duyduk.
We took pride in our strength.
#1173
yapımı
Production
Tom yapımı yönetti.
Tom directed the production.
#1174
toprağa
soil
Kurtlar bazen toprağa yararlıdır.
Worms are sometimes beneficial to soil.
#1175
akdeniz
Mediterranean
O denize Akdeniz denir.
That sea is called the Mediterranean Sea.
#1176
amaçlı
purposes
Tüketim amaçlı yasadışı kaplumbağa avcılığı hala vardır.
Illegal turtle hunting for purposes of consumption is still present.
#1177
nakit
cash
Banka elli dolarlık çekinizi nakit olarak ödeyecek.
The bank will cash your fifty dollar check.
#1178
ilaç
medicine
Hastaya hemen ilaç verin.
Give medicine to the patient right away.
#1179
yerden
from the ground
Yerden kir kazıyabilirsin.
You can dig dirt from the ground.
#1180
meyve
fruit
Meyve suyu istiyor musun?
Do you want fruit juice?
#1181
düzey
level
Bazı insanlar daha alt düzey teknolojinin kullanıldığı bir toplumda yaşamayı hayal ederler. At arabası da teknoloji ürünüdür.
Some people fantasize about living in a society with a lower technological level. The horse and buggy are still technology.
#1182
sohbet
chat
Ben toplantıdan sonra John ile küçük bir sohbet yaptım.
I had a little chat with John after the meeting.
#1183
uyarı
Warning
Çok kısa bir uyarı veya açıklama akıllı bir kişi için yeterlidir.
A very brief warning or explanation is enough for an intelligent person.
#1184
sizi
you
Sizi bizim şirketimiz için çalışmaya ne karar verdirdi?
What has made you decide to work for our company?
#1185
ilave
additional
Hızlandırılmış teslim ilave on dolara mal olacak.
Expedited delivery will cost an additional ten dollars.
#1186
aykırı
contrary
Plana aykırı bir görüşüm vardı.
I had a contrary opinion to the plan.
#1187
vakit
time
Biz iyi vakit geçiriyoruz.
We are having a good time.
#1188
ülkelerin
countries
Başka ülkelerin işgali utanç verici bir etkinliktir.
The invasion of other countries is a shameful action.
#1189
azerbaycan
Azerbaijan
Azerbaycan, Kafkasya bölgesinde en büyük ülkedir.
Azerbaijan is the largest country in the Caucasus area.
#1190
hakem
referee
Titiz bir hakem maçı bozabilir.
A fussy referee can ruin a bout.
#1191
gitmek
go
Yatmaya gitmek zorundayım.
I have to go to sleep.
#1192
buradan
from here
Beni buradan uzaklara götürecek bir tekne istiyorum.
I want a boat that will take me far away from here.
#1193
göç
migration
Afrika bir göç kıtasıdır.
Africa is a continent of migration.
#1194
putin
Putin
Rüyamda, Putin Hu Jintao'ya,"Kırgızistan'a yardım etmeliyiz" dedi.
"We need to help Kyrgyzstan," said Putin to Hu Jintao... in my dream.
#1195
darbe
coup
Darbe girişimi son anda engellendi.
The coup attempt was foiled at the last moment.
#1196
yoksa
or
Kardeş gibi birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, yoksa aptal gibi birlikte yok olacağız.
We must learn to live together as brothers, or we will perish together as fools.
#1197
mahalle
neighborhood
Tom bir mahalle basketbol takımını organize etti.
Tom organized a neighborhood basketball team.
#1198
sorumluluk
Responsibility
Eylem için tam sorumluluk alıyorum.
I take full responsibility for the action.
#1199
promosyon
promotion
Tom, promosyon için sevinçli.
Tom is up for promotion.
#1200
muhalefet
Opposition
Senin önerine kesinlikle bir muhalefet olacak.
There is certain to be some opposition to your suggestion.
#1201
konuya
thread
Bu konuya başladım.
I started this thread.
#1202
beslenme
nutrition
İyi beslenme bir bebeğin büyümesi için hayati önem taşımaktadır.
Good nutrition is vital for an infant's growth.
#1203
unutulmaz
unforgettable
Bu, ilk kez birbirimizle tanıştığımız unutulmaz yerdir.
This is the unforgettable place where we met each other for the first time.
#1204
denize
to the sea
Denize yarım milden daha fazla değil.
It is no more than half a mile to the sea.
#1205
kaynak
Source
Açık kaynak; teknolojik yeniliği sağlayan motordur.
Open source is the engine that drives technological innovation.
#1206
sol
left
Hastanenin sol tarafında bankayı göreceksin.
You'll see the bank on the left hand side of the hospital.
#1207
suudi
Saudi
Suudi Arabistan büyük elçisinin istifa ettiğini az önce gördüm.
I've seen just now that the ambassador of Saudi Arabia has resigned.
#1208
çağrı
Call
Milletler arası bir çağrı yapmak istiyorum.
I'd like to make an overseas call.
#1209
cumartesi
Saturday
Bob cumartesi günü bakkalda bir kâtip olarak çalıştı.
Bob worked as a clerk in the grocery store on Saturday.
#1210
dev
giant
Dev pandalar sadece Çin'de yaşarlar.
Giant pandas live only in China.
#1211
veri
data
Veri henüz derlenmiş değil.
The data hasn't been compiled yet.
#1212
eşlik
accompanying
Çeşmenin önünde gitarıyla kendine eşlik eden genç bir kadın vardı.
In front of the water fountain, there was a young woman accompanying herself on a guitar.
#1213
çarşamba
Wednesday
Gelecek çarşamba iyi olacak.
Next Wednesday will be fine.
#1214
amerika
USA
USA Amerika Birleşik Devletleri anlamına gelir.
USA stands for the United States of America.
#1215
fakültesi
faculty
Birçok üniversite fakültesi üniversite başkanından hoşlanmaz.
Many university faculty dislike the university president.
#1216
zafer
Victory
Zafer bizi heyecanlandırdı.
The victory excited us.
#1217
doğa
Nature
Doğa ona hem sağlıklı bir akıl hem de sağlıklı bir vücut bahşetti.
Nature endowed her with both a sound mind and a sound body.
#1218
işlemi
operation
Tom'un işlemi hakkında birkaç sorum var.
I have a few questions about Tom's operation.
#1219
alternatif
alternative
Teklif ettiğine alternatif yok mudur?
Is there no alternative to what you propose?
#1220
bütçe
budget
Dev bir federal bütçe açığı, yıllardır Amerikan ekonomisinin başına bela oldu.
A huge federal budget deficit has been plaguing the American economy for many years.
#1221
bina
building
Tepenin eteğinde beyaz bir bina görürsün.
You see a white building at the foot of the hill.
#1222
iken
while
Londrada iken, İngilizce eğitimi aldı.
While in London, she studied English.
#1223
yalnız
alone
Yalnız olan herkes diğer insanlardan korktuğu için yalnızdır.
Every person who is alone is alone because they are afraid of others.
#1224
yağ
oil
Su ve yağ her ikisi sıvıdır.
Water and oil are both liquids.
#1225
tv
TV
Bu sabah TV izledim.
I watched TV this morning.
#1226
osmanlı
Ottoman
Türkiye, Osmanlı Devleti'nin mirasçısıdır.
Turkey is the heir of the Ottoman Empire.
#1227
getirmek
bring
Oğlumu ofisinize getirmek zorunda mıyım?
Do I have to bring my son to your office?
#1228
itiraz
objection
Eğer itiraz yoksa şimdi toplantıyı kapatacağız.
If there is no objection, we will close the meeting now.
#1229
program
program
Program yayında.
The program is on the air.
#1230
ulaştırma
transport
Hangi ulaştırma aracıyla buraya geldin?
What means of transport did you use to get here?
#1231
insanlık
humanity
Müzik insanlık için ortak bir dildir.
Music is a common speech for humanity.
#1232
başından
from the beginning
Başından beri benimle ilgili gerçeği söylemeliydim.
I should've told you the truth about me from the beginning.
#1233
adil
fair
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
#1234
grubu
group
Tiyatro grubu yeni oyunu sahneledi.
The theater group performed the new play.
#1235
komisyonu
commission
Tom'un şirketi, Federal Ticaret Komisyonu tarafından soruşturma altındadır.
Tom's company is under investigation by the Federal Trade Commission.
#1236
hayatta
in life
İnişler ve çıkışlar vardır hayatta.
In life there are ups and downs.
#1237
uzay
space
Yakın gelecekte uzay yolculuğu artık sadece bir hayal olmayacak.
In the near future, space travel will no longer be just a dream.
#1238
işte
here
16 Haziran'daki toplantı için işte son gündem.
Here is the final agenda for the meeting on June 16th.
#1239
altyapı
Infrastructure
Maglev trenleri pahalı bir altyapı gerektirir.
Maglev trains require expensive infrastructure.
#1240
göçmen
migrant
Okulumuzda birçok göçmen çiftlik işçisi çocuğu var.
There are many migrant farm-worker children at our school.
#1241
popüler
popular
Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
#1242
sabit
fixed
Kralın ilkelerinde sabit bir standart vardır.
There is a fixed standard in the king's principles.
#1243
amerikan
American
Dev bir federal bütçe açığı, yıllardır Amerikan ekonomisinin başına bela oldu.
A huge federal budget deficit has been plaguing the American economy for many years.
#1244
kulüp
club
O kulüp çok çok büyük.
That club is way too big.
#1245
evin
house
Senin evin parka ne kadar uzakta?
How far is it from your house to the park?
#1246
kaliteli
quality
Daha kaliteli olanlarına sahip misin?
Do you have better quality ones?
#1247
süt
milk
Biraz süt ilave et.
Add a little milk.
#1248
akıllı
smart
O gerçekten akıllı, değil mi?
She's really smart, isn't she?
#1249
arka
back
Soyguncu bir arka sokakta ona saldırdı.
The robber attacked her on a back street.
#1250
kıymetli
precious
Bazen su kıymetli bir meta olur.
Sometimes water becomes a precious commodity.
#1251
uyum
Harmony
Doğayla uyum içinde yaşamayı öğrenmeliyiz.
We must learn to live in harmony with nature.
#1252
perşembe
Thursday
Toplantı önümüzdeki Perşembe yapılacak.
The meeting is to be held next Thursday.
#1253
ilginç
Interesting
O bana ilginç görünüyor.
It seems interesting to me.
#1254
tehlikeli
dangerous
Tehlikeli alana adım atıyorsun.
You're stepping into dangerous territory.
#1255
alışveriş
Shopping
Yakında bir alışveriş alanı vardır.
There is a shopping area nearby.
#1256
sürpriz
surprise
Bu pek sürpriz sayılmaz, değil mi?
It's not much of a surprise, is it?
#1257
salı
Tuesday
Salı gününe kadar sizden haber bekleyeceğim.
I'll expect to hear from you by Tuesday.
#1258
eşit
equal
Müzik alanında hiç kimse bu genç kadın eşit değildir.
Nobody is equal to this young woman in the field of music.
#1259
arkasında
behind
Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
I suppose that behind each thing we have to do, there's something we want to do...
#1260
aziz
saint
O, bir aziz gibi davrandı.
He acted like a saint.
#1261
sektör
Sector
İşletmeler, son 52 ay içinde 9.7 milyondan fazla özel sektör istihdamı yarattılar.
Businesses have created more than 9.7 million private sector jobs in the past 52 months.
#1262
protesto
protest
O, protesto etmek için ağzını açmadı.
He didn't open his mouth to protest.
#1263
arap
Arab
Japonya, petrol için Arap ülkelerine güvenir.
Japan relies on Arab countries for oil.
#1264
fayda
benefit
Uzun vadede fayda sağlayabilecek alanlara yatırım yapılmamıştı.
The money was not invested in areas where it could bring benefit over the long term.
#1265
uzmanı
expert
Bir finans uzmanı olduğunu iddia etti.
He claimed to be an expert in finance.
#1266
on
on
Trende on iki saat geçirdim.
I spent twelve hours on the train.
#1267
elektronik
electronic
Clive bir elektronik mühendisi olmak istiyor.
Clive wants to be an electronic engineer.
#1268
ikili
binary
2015 numarası ikili olarak 11111011111 olarak gösterilir.
The number 2015 is represented as 11111011111 in binary.
#1269
sebeple
reason
Ne sebeple ağladın?
For what reason did you cry?
#1270
fransız
French
Milliyetim Fransız ama Vietnam kökenliyim.
I have French nationality but Vietnamese origins.
#1271
sıkı
tight
İpi sıkı çekin.
Pull the rope tight.
#1272
vefat
passed away
Onun babası dün akşam hastanede vefat etti.
His father passed away last night in the hospital.
#1273
yargı
Judiciary
Bağımsız yargı, işleyen bir demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.
An independent judiciary is one of the key pillars of a functional democracy.
#1274
bilinmeyen
unknown
Bilinen bir hata bilinmeyen bir gerçekten daha iyidir.
A known mistake is better than an unknown truth.
#1275
ifadesi
expression
Onun ifadesi tarafından kafam karıştı.
I was confused by her expression.
#1276
önceden
before
Önceden orada bulunduk.
We've been there before.
#1277
lüks
luxury
Taksiye binmek benim için bir lüks.
Taking a taxi is a luxury for me.
#1278
modeli
model
Herhangi bir mağazanın bu modeli o fiyata satacağının olası olmadığını düşünüyorum.
I think it's unlikely that any store would sell this model for that price.
#1279
televizyon
television
Dokuzdan sonra televizyon izlememeyi kural edindim.
I make it a rule not to watch television after nine o'clock.
#1280
erişim
access
Bütün üyelerin bu kitaplara erişim hakkı var.
All members have access to these books.
#1281
faydalı
useful
O faydalı bir bilgi parçası.
That's a useful piece of information.
#1282
karşılıklı
mutual
Biz karşılıklı ödünlerle sorunu çözdük.
We solved the problem by mutual concessions.
#1283
bununla
this
Sizin için bununla ilgileneceğiz.
We will take care of this for you.
#1284
hukuki
legal
"Sanık" hukuki bir terimdir.
"The accused" is a legal term.
#1285
noktası
point
Sonunda bir uzlaşma noktası bulduk.
Finally, we found a point of compromise.
#1286
dizisi
series
Terminatör efsanesi ayrıca bir TV dizisi.
The Terminator saga also has a television series.
#1287
bilimsel
scientific
Bilimsel buluşların çoğu bilinenin keşfinden başka bir şey değildir.
Most scientific breakthroughs are nothing else than the discovery of the obvious.
#1288
kavga
fight
Tartışma kavga ile sona erdi.
The argument ended in a fight.
#1289
soykırım
Genocide
Sınır dışı etme ve soykırım iki farklı şeydir.
Deportation and genocide are two different things.
#1290
kesinlikle
definitely
Fikriniz kesinlikle düşünmeye değer.
Your idea is definitely worth thinking about.
#1291
beyin
Brain
Beyin sadece karmaşık bir makinedir.
The brain is just a complicated machine.
#1292
mağdur
victims
Savaşın bir sonucu olarak, çok sayıda mağdur kaldı.
As a result of the war, a great number of victims remained.
#1293
teklifi
Offer
Ben teklifi reddettim.
I rejected the offer.
#1294
dairesi
department
Ülkemize ne borçlu olduğumuzu hepimiz biliyoruz. Vergi dairesi bize bildirir.
We all know what we owe to our country. The tax department lets us know.
#1295
eğitimi
education
Sanırım sınavlar eğitimi mahvediyorlar.
I think exams are ruining education.
#1296
kararlı
stable
O ülkenin hükümeti atık kararlı.
The government of that country is now stable.
#1297
sefer
expedition
Bu sefer, pahalı olacak.
This expedition will be expensive.
#1298
tavsiye
Recommendation
Övünme tavsiye edilmez.
Self-praise is no recommendation.
#1299
görüş
Opinion
Belki bu görüş doğrudur.
Maybe this opinion is correct.
#1300
büro
Office
Babam bir büro çalışanıdır.
My father is an office worker.
#1301
metin
Text
Bu metin yeni başlayanlar için amaçlanmıştır.
This text is aimed at beginners.
#1302
eksik
missing
Bir şeyin eksik olduğunun bilincindeydim.
I was conscious that something was missing.
#1303
başı
the head of
Bir aslanın kuyruğu olmaktansa bir köpeğin başı olmak daha iyidir.
Better to be the head of a dog than the tail of a lion.
#1304
esnaf
shopkeepers
Napolyon, İngilizleri bir esnaf milleti olarak nitelendirdi.
Napoleon called the English a nation of shopkeepers.
#1305
hastalığı
disease
Hiçbir ilaç bu hastalığı tedavi edemez.
No medicine can cure this disease.
#1306
veda
farewell
Herkesten bir veda hediyesi aldım.
I got a farewell present from everyone.
#1307
memuru
officer
Bir polis memuru arabayı durdurmamı söyledi.
A police officer told me to stop the car.
#1308
firma
company
Biz o firma ile iş yaparız.
We do business with that company.
#1309
birbirine
each other
İki köy birbirine bitişiktir.
The two villages adjoin each other.
#1310
evi
home
Bütün aileme evi terk ettirdim.
I made my whole family leave home.
#1311
kanser
cancer
Kanser midesine yayıldı.
The cancer has spread to her stomach.
#1312
aya
moon
Yarın, aya inecek.
Tomorrow, he will land on the moon.
#1313
yüzünden
because
Kırık bacağım yüzünden yürüyemiyorum.
I can't walk because of my broken leg.
#1314
hizbullah
Hezbollah
Hizbullah hala güney Lübnan'ı kontrol ediyor.
Hezbollah still controls southern Lebanon.
#1315
borç
debt
Ulusal borç büyüyor.
The national debt is growing.
#1316
kentsel
urban
Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır.
Bicycles are tools for urban sustainability.
#1317
sevgi
Love
Kıskançlık olmadan sevgi yoktur.
There's no love without jealousy.
#1318
başlangıç
start
Biz erken bir başlangıç yaptık.
We got an early start.
#1319
şampiyonlar
champions
Şampiyonlar Ligi, kazanılması zor bir yarışmadır.
The Champions League is a competition which is difficult to win.
#1320
sen
you
Sen benim yolumdasın.
You are in my way.
#1321
alır
takes
Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.
Be patient please. It takes time.
#1322
birer
one by one
Belgelerin yığınını eşit şekilde böl, ve onları birer birer odanın her iki tarafına koy.
Divide the pile of documents equally, and take them one by one to either side of the room.
#1323
eşsiz
unique
Tekniği eşsiz ve kesinlikle muhteşemdi.
His technique was unique and absolutely amazing.
#1324
kılıç
sword
Şu kılıç bir prens için uygun.
That sword is fit for a prince.
#1325
gözden
review
Davayı gözden geçirmemiz gerekir.
We need to review the case.
#1326
otobüs
bus
Otobüs servisi dokuz ve on arasında iyi değil.
The bus service is not good between nine and ten.
#1327
yapılmış
made
Onlar kaba kahverengi deriden yapılmış.
They were made of rough brown leather.
#1328
anlama
Understanding
Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
Tom sometimes has trouble understanding other people's motives and desires.
#1329
engel
obstacle
Bu çok ilgi çekici bir engel parkuru.
This is a very challenging obstacle course.
#1330
bilgisi
Knowledge
Amcamın iyi Fransızca bilgisi var.
My uncle has a good knowledge of French.
#1331
filmi
movie
Filmi izledikten sonra etkilendim.
After seeing the movie, I was impressed.
#1332
kitap
book
Yemek yerken bir kitap okurum.
I read a book while eating.
#1333
saniye
seconds
Saatim günde beş saniye ileri gider.
My watch gains five seconds a day.
#1334
töreni
ceremony
Açılış töreni belirtilen zamanında gerçekleşti.
The opening ceremony took place on schedule.
#1335
yetkililer
officials
Kanadalı yetkililer, her insanın malzemelerini tarttı.
Canadian officials weighed the supplies of each man.
#1336
kullanım
Usage
Örnek bir kullanım gösterin lütfen.
Please give an example of usage.
#1337
test
test
Hepimiz bekliyoruz, çünkü test sonuçları hakkında hiçbir haber yok.
We're all waiting because there's no news about the test results yet.
#1338
i̇srailli
israeli
Bir İngiliz, İskoç, İrlandalı, Galli, Gurka, Leton, Türk, Avustralyalı, Alman, Amerikalı, Mısırlı, Japon, Meksikalı, İspanyol, Rus, Leh, Litvan, Ürdünlü, Yeni Zelandalı, İsveçli, Fin, İsrailli, Rumen, Bulgar, Sırp, İsviçreli, Yunan, Singapurlu, İtalyan, Norveçli, Arjantinli, Libyalı ve Güney Afrikalı bir gece kulübüne gitmişler. Kulüp fedaisi de “Üzgünüm, bir Taylandlı olmadan içeri girmenize izin veremem.” demiş.
An Englishman, a Scotsman, an Irishman, a Welshman, a Gurkha, a Latvian, a Turk, an Aussie, a German, an American, an Egyptian, a Japanese, a Mexican, a Spaniard, a Russian, a Pole, a Lithuanian, a Jordanian, a Kiwi, a Swede, a Finn, an Israeli, a Romanian, a Bulgarian, a Serb, a Swiss, a Greek, a Singaporean, an Italian, a Norwegian, an Argentinian, a Libyan and a South African went to a night club. The bouncer said: "Sorry, I can't let you in without a Thai."
#1339
iddiaları
claims
Onların iddiaları hakkında çok şüpheciyim.
I'm very sceptical about their claims.
#1340
saati
clock
Molly'nin büyük bir saati var.
Molly has a large clock.
#1341
ödül
Award
1990'dan beri on bir kız öğrenci ödül aldı.
Since 1990, eleven female students received the award.
#1342
konseyi
Council
Devrim konseyi strateji planlamak için toplandı.
The revolutionary council met to plan strategy.
#1343
rekabet
Competition
Rekabet şiddetlendi.
The competition has become fierce.
#1344
diş
tooth
Göze göz, dişe diş.
An eye for an eye, a tooth for a tooth.
#1345
günün
day
Hayalin günün birinde gerçek olacak.
Your dream will come true some day.
#1346
i̇ç
inside
İç duvarları altınla kapladı.
He overlaid the walls on the inside with gold.
#1347
açılış
opening
Açılış töreni belirtilen zamanında gerçekleşti.
The opening ceremony took place on schedule.
#1348
şarkıcı
singer
Herkes onu harika bir şarkıcı olarak saydı.
Everyone regarded him as a great singer.
#1349
değerlendirme
evaluation
Tam bir değerlendirme istiyoruz.
We want a complete evaluation.
#1350
doktor
doctor
Sana iyi bir doktor bulacağım.
I will find you a good doctor.
#1351
pozitif
positive
Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
Negative electrons attract positive electrons.
#1352
denetim
Audit
Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.
This financial audit also includes an evaluation of the company's assets.
#1353
basit
simple
Burası dışında, çok basit değil.
Except that here, it's not so simple.
#1354
bölümü
section
Biz ayrıca ayrı sigara içme bölümü yapmak zorunda kalacağız.
We'll also have to create a separate smoking section, won't we?
#1355
keyifli
delightful
Ben az önce keyifli bir haber aldım.
I've just received some delightful news.
#1356
müşteri
customers
Restoranda birkaç müşteri var.
There are several customers in the restaurant.
#1357
düzeyde
level
Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
#1358
kullanmak
use
Bunu gelecekte kullanmak için saklayacağız.
I'll keep this for future use.
#1359
yağı
oil
Şişede hiç salata yağı var mı?
Is there any salad oil in the bottle?
#1360
aşkın
over
Bob, Mary ile bir yılı aşkın bir süredir nişanlıdır.
Bob has been engaged to Mary for over a year.
#1361
hakkını
the right to
Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?
What gives you the right to talk to me like that?
#1362
saç
hair
Saç kurutucunuzu ödünç alabilir miyim?
Can I borrow your hair drier?
#1363
listesi
list
O turun zaten bir yedek listesi var.
That tour already has a waiting list.
#1364
taş
stone
Çocuk kurbağaya bir taş fırlattı.
The boy threw a stone at the frog.
#1365
paris
Paris
Paris dünyanın en güzel şehridir.
Paris is the most beautiful city in the world.
#1366
sultan
sultan
Bugünün Türkiye'sine bir zamanlar sultan egemen oldu.
Once the Sultan ruled over what today is Turkey.
#1367
sözü
promise
Tom, Mary'nin verdiği sözü tutup tutmayacağından emin değil.
Tom doubts if Mary will keep her promise.
#1368
ismin
Your name
Senin ismin Tom, doğru mu?
Your name is Tom, right?
#1369
meslek
profession
Deneyim bu meslek için gereklidir.
This profession requires experience.
#1370
eylem
action
Daha az konuşup daha çok eylem yapmalıyız.
We need less talk and more action.
#1371
olanak
allows
Bu bilet iki kişinin girmesine olanak tanır.
This ticket allows two people to enter.
#1372
bol
plenty
Paniğe gerek yok. Zaman bol.
There's no need to panic. There's plenty of time.
#1373
hesabı
account
Lütfen bu hesabı 28 Ekim 1998'e kadar ödeyin.
Please settle this account by October 28, 1998.
#1374
hastane
hospital
Hastane geçen ay açıldı.
The hospital opened last month.
#1375
anında
instantly
O, onu anında yalanladı.
He instantly denied it.
#1376
görevli
officer
Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
#1377
kilogram
kilograms
George az 70 kilogram ağırlığındadır.
George weighs not less than 70 kilograms.
#1378
sayı
Number
Yedi bazen şanslı bir sayı olarak kabul edilir.
Seven is sometimes considered a lucky number.
#1379
hakaret
Insult
İfade insanlara hakaret etmek anlamına gelir.
The phrase is meant to insult people.
#1380
sanatçı
artist
Zavallı adam sonunda büyük bir sanatçı oldu.
The poor man finally became a great artist.
#1381
kartal
Eagle
Kartal kuşların kralıdır.
The eagle is king of birds.
#1382
çağrısı
Call for
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm fakat sizin için bir telefon çağrısı var.
I'm sorry to disturb you, but there's a phone call for you.
#1383
sınıf
class
Bizim sınıf boyut olarak büyümüştür.
Our class has increased in size.
#1384
birden
suddenly
Oğlumuzun son zamanlarda birden büyümesi bize sürpriz oldu.
To our surprise, our son has suddenly shot up recently.
#1385
havadan
from the air
Havadan gelen oksijen suda çözülür.
Oxygen from the air dissolves in water.
#1386
süleyman
solomon
Kral Süleyman, bilgeliğiyle bilinirdi.
King Solomon was known for his wisdom.
#1387
sıfır
zero
Su sıfır derecede donar, değil mi?
Water freezes at zero degrees Celsius, doesn't it?
#1388
gök
sky
Gök mavidir.
The sky is blue.
#1389
mısır
Egypt
Siz ve Mısır halkına konukseverliğiniz için teşekkür borçluyum.
I am grateful for your hospitality, and the hospitality of the people of Egypt.
#1390
hükümeti
government
Neden ABD hükümeti insanların silah sahibi olmalarına izin veriyor?
Why does the US government let people have guns?
#1391
rakam
figure
Rakam astronomik olacaktır.
The figure will be astronomical.
#1392
sel
flood
Yağmur yağdığında sokakları sel bastı.
Our streets flood when we have rain.
#1393
taraf
side
Hangi taraf vuruyor?
Which side is batting?
#1394
bedeni
body
Spor hem zihni hem bedeni sağlıklı yapar.
Sports make us healthy in mind as well as in body.
#1395
otopsi
autopsy
Otopsi raporunun bir kopyasını istiyorum.
I'd like a copy of the autopsy report.
#1396
sıkça
often
Bugünlerde sıkça bir enerji krizinden bahsediliyor.
We often hear about an energy crisis these days.
#1397
çevresinde
around
Köpek etrafında ve çevresinde koştu.
The dog ran around and around.
#1398
the
the
The Beatles, dört müzisyenden oluşmuştur.
The Beatles consisted of four musicians.
#1399
tesis
facility
Bu harika bir tesis.
This is a great facility.
#1400
ekmek
bread
Hepinize yetecek kadar ekmek var.
There is enough bread for all of you.
#1401
engin
vast
Kitaplar zamanın engin denizini geçen gemilerdir.
Books are ships which pass through the vast sea of time.
#1402
ihlal
Violation
Yasaklama emrini ihlal ediyorsun.
You're in violation of the restraining order.
#1403
yerleşim
settlement
Sami en yakın yerleşim yerine 600 yüz millik bir yolculuğa başladı.
Sami began a 600 hundred miles journey to the nearest settlement.
#1404
işin
your work
Sanırım senin işin çok iyi.
I think your work is very good.
#1405
yolun
of the road
Yolun genişliği güvenli sürüş için yetersiz.
The width of the road is insufficient for safe driving.
#1406
şehri
city
O şehri asla duymadım.
I've never heard of that city.
#1407
başa
cope
Şirket ani değişiklerle başa çıkamadı.
The company couldn't cope with sudden changes.
#1408
dua
Prayer
Her toplantının bir dua ile başlaması gerektiğini söyledi.
He said each meeting should begin with a prayer.
#1409
plana
plan
Umutsuzluktan dolayı o plana vardık fakat kitap iyi sattı.
We arrived at that plan out of pure desperation, but the book sold well.
#1410
taşıma
transportation
Bu yer toplu taşıma için uygun değildir.
This place isn't convenient to public transportation.
#1411
zamanlı
time
Yarı zamanlı çalışmak zorunda kalabilirim.
I may have to work part time.
#1412
dışarı
out
Cuma günü dışarı çıkmamızı öneriyorum.
I suggest that we go out on Friday.
#1413
konya
Konya
Konya Türkiye'nin tarım başkentidir.
Konya is the agricultural capital of Turkey.
#1414
miktarı
quantity
Genel olarak, müşteriler miktarı kaliteye tercih ederler.
In general, consumers prefer quantity to quality.
#1415
odaklı
focused
Sadece odaklı kal.
Just stay focused.
#1416
dil
language
Yabancı bir dil öğrenmek kolay değildir.
It is not easy to learn a foreign language.
#1417
şeker
sugar
Şeker tatlandırıcı olarak balın yerini aldı.
Sugar replaced honey as a sweetener.
#1418
memnun
satisfied
Nic hiçbir şekilde ödülden memnun değil.
Nick is by no means satisfied with the reward.
#1419
özelliği
Feature
Windows'un Çalışma Grubu 3.11 için tek eksik özelliği Türkçe klavye düzenidir.
The only missing feature of Windows for Workgroups 3.11 is Turkish keyboard layout.
#1420
baz
base
Tom bir baz çaldı.
Tom stole a base.
#1421
bölümünde
section
Sigara içilmeyen bölümünde oturmak istiyorum.
I would like to sit in the non-smoking section.
#1422
ikamet
residence
Başbakan zaten ikamet ettiği kentte oy kullandı.
The prime minister already voted in his city of residence.
#1423
vitamini
vitamin
C vitamini için taze limon yedim.
I ate a fresh lemon for the vitamin C.
#1424
yarım
half
Yarım milyon çocuk Nijer'de hâlâ yetersiz beslenme ile karşı karşıyadır.
Half a million children still face malnutrition in Niger.
#1425
yetersiz
insufficient
Yolun genişliği güvenli sürüş için yetersiz.
The width of the road is insufficient for safe driving.
#1426
ister
wants
Herkes mutlu bir hayat yaşamak ister.
Everybody wants to live a happy life.
#1427
seçilen
chosen
Seçilen bendim.
I was the one chosen.
#1428
tabanca
pistol
O, onu bir tabanca ile vurdu.
She shot him with a pistol.
#1429
kore
Korea
Japonya ve Güney Kore komşudur.
Japan and South Korea are neighbors.
#1430
boyu
all
Orada hava bütün yıl boyu sıcak.
It is warm there all the year round.
#1431
devleti
state
1948'de bir Yahudi devleti kuruldu.
In 1948, a Jewish state was founded.
#1432
i̇talya
ITALY
İtalya çok güzel bir ülke.
Italy is a very beautiful country.
#1433
gazeteci
journalist
Ben bir gazeteci olmayı umuyorum.
I hope to be a journalist.
#1434
kanun
Law
Kanun belirsizlikler ile dolu.
The law is full of ambiguities.
#1435
körfez
Gulf
1990 lar Körfez Savaşı ile başladı.
The 1990s began with the Gulf War.
#1436
türkçe
English
Kıbrıs'ta Yunanca, Türkçe ve İngilizce konuşurlar.
In Cyprus, they speak Greek, Turkish and English.
#1437
i̇spanya
SPAIN
Fransa, İspanya ile komşudur.
France is adjacent to Spain.
#1438
atık
waste
Tüm atık kağıtlarınızı bu sepete koyun.
Put all your waste paper in this basket.
#1439
kampanya
campaign
Kampanya başarılı oldu ve o seçimi kazandı.
The campaign succeeded and he won the election.
#1440
şampiyonluk
championship
Oyuncu üst üste üç kez şampiyonluk kazandı.
The player won the championship three times in a row.
#1441
kamera
camera
Neredeyse her turist yanında bir kamera taşır.
Almost every tourist carries a camera with him.
#1442
nükleer
nuclear
Fizikçi, nükleer füzyonun potansiyel tehlikesinin farkındaydı.
The physicist was aware of the potential danger of nuclear fusion.
#1443
ülkeleri
countries
Avrupa'daki birçok ülkeleri ziyaret etti.
He has visited most countries in Europe.
#1444
dönüş
return
Japonya'ya geri dönüş biletin var mı?
Do you have a return ticket to Japan?
#1445
koşulları
conditions
Koşulları yerine getirmede başarısız oldular.
They failed to fulfill the conditions.
#1446
çöp
garbage
Çöp alanı nerede?
Where is the garbage area?
#1447
ışık
Light
Uzakta bir ışık gördüğümüzde rahatladık.
We felt relieved when we saw a light in the distance.
#1448
asıl
original
Bu arazi on yıllar önce asıl sahibinden kamulaştırılmıştır.
This land was expropriated from its original owner decades ago.
#1449
emin
sure
Gerçeklerinden emin misin?
Are you sure of your facts?
#1450
ederim
I
Ben kimyadan nefret ederim.
I hate chemistry.
#1451
yazık
Pity
Ne yazık ki gelemezsin.
It's a pity that you can't come.
#1452
demokratik
democratic
Demokratik fikirlerin o ülkeye tanıtılması yavaş bir süreç olacak.
Introducing democratic ideas into that country will be a slow process.
#1453
toplanan
collected
Tyrel'in araştırmasında toplanan bilgi hem yöneticiler hem de eğitimciler için çok değerlidir.
The data collected in Tyrel's research is of great value both to administrators and to educators.
#1454
yük
load
100 kiloluk bir yük azamidir.
A load of 100 kilograms is the max.
#1455
borsa
stock market
Borsa bugün düştü.
The stock market has dropped today.
#1456
etkilenen
affected
BP petrol sızıntısından etkilenen bölgede iki yeni krep yarasa balığı türü bulundu.
Two new species of pancake batfishes have been found in the area affected by the BP oil spill.
#1457
kaynakları
sources
Biz güneş ve rüzgar gibi enerji kaynakları kullanacağız.
We'll use energy sources such as the sun and wind.
#1458
top
top
Galileo kulenin tepesinden iki demir top düşürdü.
Galileo dropped two iron balls from the top of the tower.
#1459
kardeşi
brother
Mary, ben Joe'nun erkek kardeşi David.
Mary, this is Joe's brother David.
#1460
ihbar
report
Seni ihbar edeceğim.
I'm going to report you.
#1461
renk
color
Senin renk zevkinden hoşlanmıyorum.
I don't like your taste in color.
#1462
sağlam
solid
Bürokratlar dev şirketler ile sağlam bağları sürdürürler.
The bureaucrats maintain solid ties with the gigantic corporations.
#1463
dostu
friendly
Tüm ürünlerinin çevre dostu olduğunu iddia ediyorlar.
They claim that all their products are friendly to the environment.
#1464
esas
Main
Onun esas ilgisi tarihtedir.
His main interest is in history.
#1465
psikolojik
psychological
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
#1466
yunanistan
Greece
New York Eyaleti neredeyse Yunanistan kadar büyük.
New York State is almost as large as Greece.
#1467
benzeri
similar
Lisa o kadar yeteneklidir ki kendisi için vida ve benzeri küçük nesneleri bile yapabilir.
Lisa is so skillful that she can even make screws and similar small objects for herself.
#1468
işten
from work
Alice şiddetli bir baş ağrısı yüzünden işten eve erken döndü.
Alice returned home early from work with a severe headache.
#1469
ortasında
in the middle
Robert telefon konuşmasının ortasında kırılıp ayrıldı.
Robert broke off in the middle of his phone call.
#1470
bomba
bomb
Havaalanında saatli bir bomba patladı, on üç kişi öldü.
A time bomb went off in the airport killing thirteen people.
#1471
konser
concert
Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.
The excited audience ran into the concert hall.
#1472
afet
disaster
Afet filmlerini izlemeyi seviyorum.
I like watching disaster movies.
#1473
başvurusu
Application
Onun başvurusu reddedildi.
His application was rejected.
#1474
analiz
Analysis
Kaza hakkında yakın analiz yapmak zorundayız.
We have to make a close analysis of the accident.
#1475
hassas
sensitive
Müşterilerin şikayetleri hassas bir konuyla ilgiliydi.
The customer's complaint was about a sensitive issue.
#1476
kriz
crisis
Bir kriz anında sakin kalmak ve kontrolü kaybetmemek gereklidir.
It is essential to keep calm in a time of crisis and avoid going haywire.
#1477
dönen
rotating
Kara delik, iyonize gazdan oluşan dönen bir diskle çevrilidir.
The black hole is surrounded by a rotating disk of ionized gas.
#1478
mevsim
Season
Yürüyüşe çıkmak için en iyi mevsim sonbahardır.
Autumn is the best season for going on hikes.
#1479
nüfus
population
Nüfus artışı ciddi bir sorundur.
The increase of the population is a serious problem.
#1480
açıkça
clearly
Fikrini açıkça ifade et.
Express your idea clearly.
#1481
tel
wire
Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
The building is surrounded by a barbed wire fence.
#1482
birini
one of them
Birini tanıyorum da ötekini değil.
I know one of them but not the other.
#1483
beklentisi
expectancy
İnsanların yaşam beklentisi, her yıl büyüyor.
People's life expectancy grows every year.
#1484
düzensiz
irregular
Düzensiz fiilleri öğrenmeyi sevmiyorum.
I don't like learning irregular verbs.
#1485
sevilen
loved
O herkes tarafından sevilen bir şarkıcıdır.
He's a singer that's loved by everyone.
#1486
üstüne
on
Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
#1487
halen
still
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
Even now, we still doubt that he is the real murderer.
#1488
motor
motor
Motor düzgün çalışmıyor.
The motor does not function properly.
#1489
hastalık
disease
Hastalık Mike'ı yürüyemez durumda bıraktı.
The disease left Mike unable to walk.
#1490
ilham
Inspiration
Tom benim ilham kaynağım.
Tom is my inspiration.
#1491
yürüyüş
walking
Yürüyüş mükemmel bir egzersizdir.
Walking is an excellent exercise.
#1492
kuvvetleri
force
Bir F-14 ABD Hava Kuvvetleri uçağıdır.
An F-14 is a U.S. Air Force plane.
#1493
dördüncü
fourth
On altının dördüncü dereceden kökü ikidir.
Two is the fourth root of sixteen.
#1494
sahil
beach
Sahil boyunca yürüdük.
We walked along the beach.
#1495
besin
nutrition
Vitamin hapı bol besin içerir.
The vitamin pill contains abundant nutrition.
#1496
kupası
cup
1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.
In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
#1497
rakip
rival
Rakip bir şirket tarafından Tom'un işine son verildi.
Tom was hired away by a rival company.
#1498
davası
case
O, cinayet davası ilgili gerçeği ortaya çıkardı.
He brought out the truth of the murder case.
#1499
güçleri
forces
Verdun Savaşında, Fransız güçleri bir Alman saldırısını durdurdu.
At the Battle of Verdun, French forces stopped a German attack.
#1500
olağanüstü
extraordinary
iPhone olağanüstü bir cep telefonu.
The iPhone is an extraordinary cell phone.
#1501
haksız
unfair
Böyle haksız bir öneriyi reddetmen gerekirdi.
You should have refused such an unfair proposal.
#1502
zamanı
time
Okula gitme zamanı.
It is time you went to school.
#1503
kadro
staff
Fabrikamıza iyi işçilerle kadro oluşturmaya çalışıyoruz.
We're trying to staff our factory with good workers.
#1504
müslüman
Muslim
O gerçek bir Müslüman
He is a true Muslim.
#1505
ümit
hope
Eğer varsa, Tom'un seçimi kazanmasına dair küçük bir ümit var.
There is little, if any, hope that Tom will win the election.
#1506
ulaşmak
reach
Adaya tekne ile ulaşmak kolaydır.
The island is easy to reach by boat.
#1507
deneyim
experience
Biz deneyim ile öğreniriz.
We learn by experience.
#1508
üste
top
Lütfen bu kitabı en üste koyun.
Please put this book on the very top.
#1509
rapor
report
Rapor doğru olabilir mi?
Can the report be true?
#1510
tanesi
are
İki erkek kardeş iki bezelye tanesi kadar benzer.
The two brothers are as like as two peas.
#1511
un
flour
Ekmek un, su ve maya'dan yapılır.
Bread is made from flour, water and yeast.
#1512
ayakta
standing
Koltuklar müsaitken ayakta durmanın anlamı yok.
There is no sense in standing when there are seats available.
#1513
maddesi
substance
Zamanın hiçbir formu ve maddesi yoktur.
Time has no form or substance.
#1514
nokta
dot
Başarılı öğrencilerin isimlerinden önce bir nokta koyar mısın?
Will you put a dot before the names of the successful students?
#1515
uyku
sleep
Bir insanın gecede sadece iki saatlik bir uyku ile yaşayıp yaşayamayacağını merak ediyorum.
I wonder whether man could live with only two hours' sleep a night.
#1516
kaydı
recording
Kaydı sildim.
He wiped out the recording.
#1517
köpek
dog
Açlıktan ve yorgunluktan dolayı köpek sonunda öldü.
With hunger and fatigue, the dog died at last.
#1518
şok
Shock
Kaza haberi benim için büyük bir şok oldu
The news of the accident was a great shock to me.
#1519
güvenilir
trustworthy
Onun güvenilir olduğuna inanıyorum.
I believe that he's trustworthy.
#1520
tabi
subject
Güçlü bir adam yolsuzluğa tabi olamaz.
A man of strong will is not subject to corruption.
#1521
geçmek
pass
Sınavı geçmek için elimden geleni yapacağım.
I will do my best to pass the examination.
#1522
maden
mine
O maden kapandı.
That mine has shut down.
#1523
gürültülü
noisy
Dışarısı gürültülü olduğu için iyi uyuyamadım.
I couldn't sleep well because it was noisy outside.
#1524
kazanç
Gain
Zahmet yoksa kazanç da yok.
No pain, no gain.
#1525
şeyin
that
Sanırım yapmak zorunda olduğumuz her şeyin arkasında yapmak istediğimiz bir şey vardır.
I suppose that behind each thing we have to do, there's something we want to do...
#1526
ayın
of the month
Sam ayın sonunda parayı ödemek için söz verdi.
Sam has promised to pay the money at the end of the month.
#1527
savaşı
war
Bütün öğrenciler savaşı protesto ettiler.
All the students protested against the war.
#1528
ölümüne
to death
Onu ölümüne seviyorum.
I love her to death.
#1529
hollanda
holland
Hollanda küçük bir ülkedir.
Holland is a small country.
#1530
sorusu
question
Tom'un sorusu Mary'yi tamamen hazırlıksız yakaladı.
Tom's question caught Mary completely off-guard.
#1531
şampiyon
champion
Annem bir zamanlar bir şampiyon yüzücüydü.
My mother was once a champion swimmer.
#1532
sınırı
border
Yarına kadar sınırı geçeceğiz.
We'll be across the border by tomorrow.
#1533
üstün
superior
Bu ürünler onlarınkinden daha üstün.
These products are superior to theirs.
#1534
kırsal
rural
Tatilimizi kırsal Fransa'yı keşfederek geçirdik.
We spent our holiday exploring rural France.
#1535
temin
Provide
Tom'un karısı onun için bir mazeret temin edecektir.
Tom's wife will provide an alibi for him.
#1536
yetkili
authorized
Bunu yapmaya yetkili değilsin.
You're not authorized to do that.
#1537
sıkıntı
distress
O orada dört yıl kaldı. Onu büyük sevinç ve sıkıntı bekliyordu.
He remained there for four years. Great joy and distress awaited him.
#1538
tatili
vacation
Güzel bir yaz tatili geçirmeni dilerim.
Have a nice summer vacation.
#1539
verir
gives
Sessizlik rıza verir.
Silence gives consent.
#1540
füze
missile
Bir zeytin dalı uzatmak bir füze fırlatmaktan daha iyi.
Better to extend an olive branch than launch a missile.
#1541
oturan
sitting
Bankta oturan iki adam Amerikalıydı.
The two men sitting on the bench were Americans.
#1542
üstünde
on
Kitabın masanın üstünde.
Your book is on the desk.
#1543
iftar
iftar
Ali, Sami'nin ev sahipliği yaptığı bir iftar yemeğine katıldı.
Ali attended an Iftar meal hosted by Sami.
#1544
tatlı
sweet
Tatlı bir şey istiyorum.
I want something sweet.
#1545
dolandırıcılık
Fraud
Banker dolandırıcılık suçundan hapse girdi.
The banker went to jail for fraud.
#1546
gelecekte
future
Merakım gelecekte çünkü hayatımın geri kalanını orada geçireceğim.
My interest is in the future because I'm going to spend the rest of my life there.
#1547
topu
ball
Mayuko topu düşürdü.
Mayuko has dropped the ball.
#1548
alkol
alcohol
Bir kişinin alkol sorunlarının olduğunu ne zaman söyleyebiliriz.
When can one say that a person has alcohol issues?
#1549
bağışıklık
immune
Öpüşme sırasında bulaşan bakteriler, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.
The bacteria that are transferred during a kiss help improve your immune system.
#1550
bölgesi
zone
Yeni bir ticaret bölgesi için planlar henüz çalışma aşamasında.
Plans for a new trade zone are still on the drawing board.
#1551
köyü
village
Volkanik patlama köyü tehdit etti.
The volcanic eruption threatened the village.
#1552
uçuş
flight
New York'a aktarmasız bir uçuş istiyorum.
I'd like a nonstop flight to New York.
#1553
çıkmak
quit
Tom çıkmak istedi.
Tom wanted to quit.
#1554
hattı
line
Montaj hattı üzerinde çalışırken, Tom'un parmakları mahvoldu.
Tom's fingers got smashed while working on the assembly line.
#1555
mobil
mobile
Niçin Tatoeba'nın mobil versiyonu yok?
Why is there no mobile version of Tatoeba?
#1556
biliyor
know
Onun kim olduğunu biliyor musunuz?
Do you know who he is?
#1557
madalya
medal
Carl bana altın madalya gösterdi.
Carl showed me the gold medal.
#1558
renkli
colorful
Resim bunun aksine renkli.
The picture is colorful in contrast with this one.
#1559
öğrencisi
student
Madonna Japonya'da her lise öğrencisi tarafından bilinmektedir.
Madonna is known to every high school student in Japan.
#1560
samimi
intimate
Tom evlenmeden önce Mary ile samimi olmak istemiyordu.
Tom didn't want to be intimate with Mary before marriage.
#1561
sesi
sound
Bağırma sesi giderek zayıfladı.
The sound of shouting grew faint.
#1562
şarj
Charging
Onlar bu benzin istasyonunda robotları şarj ediyorlar.
They have charging robots at this gas station.
#1563
korkunç
horrible
O gerçekten korkunç.
It's really horrible.
#1564
nesil
generation
Bizim nesil bir sürü değişilik gördü.
Our generation has seen a lot of changes.
#1565
tipi
type
Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
Ken is not the type of person who loses his temper easily.
#1566
kullanıcı
user
Arkadaşım yeni işletim sistemi için bir kullanıcı arayüzü tasarlıyor.
My friend is designing a user interface for the new operating system.
#1567
oran
rate
Günlük oran nedir?
What is the rate per day?
#1568
katılmak
attend
Toplantıya katılmak için yetkili değilsiniz.
You are not entitled to attend the meeting.
#1569
sayısını
the number of
Ben insanların sayısını sayıyorum.
I'm counting the number of people.
#1570
sıcaklık
temperature
Sıcaklık birkaç derece düştü.
The temperature fell several degrees.
#1571
teknolojik
technological
Açık kaynak; teknolojik yeniliği sağlayan motordur.
Open source is the engine that drives technological innovation.
#1572
zemin
floor
Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.
Fragments of the mirror were scattered on the floor.
#1573
sokakta
on the street
Bence günün bu saatinde sokakta kimsenin olmaması garip.
I think it strange that there is no one on the street at this time of the day.
#1574
anı
moment
Bazı insanlar o anı yaşamayı tercih eder.
Some people prefer to live by the moment.
#1575
elbette
Of course
Eğer istiyorsan elbette onu alabilirsin.
Of course you can take it if you want.
#1576
dayanışma
solidarity
Dayanışma ve eşit haklar kamu politikasının temel taşını oluşturur
Make solidarity and equal rights the cornerstone of public policy.
#1577
destekli
supported
Ben her zaman çok destekli hissediyorum.
I always feel very supported.
#1578
sandık
chest
İçinde çok değerli eşyaların bulunduğu bir sandık getirdi.
He brought a chest, in which there were very valuable goods.
#1579
aslan
Lion
Aslan hayvanların kralı olarak adlandırılır.
The lion is called the king of animals.
#1580
anlam
Meaning
Anlam sonunda kafama dank etti.
The meaning dawned upon me at last.
#1581
gündüz
daytime
Güneş gündüz parlar; ay ise gece.
The sun shines in the daytime and the moon at night.
#1582
i̇talyan
italian
İyi bir İtalyan restoranı biliyorum.
I know a good Italian restaurant.
#1583
demokrasi
democracy
Demokrasi Antik Yunanistan kökenlidir.
Democracy originated in Ancient Greece.
#1584
kontrolü
control
Doğum kontrolü için bir prezervatif kullandın, değil mi?
You used a condom for birth control, right?
#1585
kongre
Congress
Başkan yasa tasarısını veto etti fakat Kongre onun vetosunu geçersiz kıldı.
The President vetoed the bill, but Congress overrode his veto.
#1586
çalışmak
work
Ben çalışmak için dışarı gitmene itiraz etmiyorum fakat çocuklara kim bakacak.
I don't object to your going out to work, but who will look after the children?
#1587
ayak
foot
Herkes ayak diredi.
Everybody put their foot down.
#1588
bulmak
find
Sadece treni az önce gitmiş bulmak için istasyona gittim.
I got to the station only to find that the train had just left.
#1589
hoş
nice
Senin elbisen çok hoş.
Your dress is very nice.
#1590
işletme
business
Bir işletme fakültesine gitmek istiyorum.
I would like to go to a business school.
#1591
tüketici
consumer
Amazon'daki birçok tüketici yorumu sahtedir.
Many consumer reviews on Amazon are fake.
#1592
başsağlığı
condolences
Lütfen başsağlığı dileklerimi kabul edin.
Please receive my condolences.
#1593
iade
Return
Hatayı düzeltin ve dosyayı Bay Luxemburg'a iade edin.
Correct the mistake and return the file to Mr Luxemburg.
#1594
olun
Be
Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.
Be patient please. It takes time.
#1595
bitki
plant
Bitki azar azar büyüdü.
This plant grew little by little.
#1596
ilişkiler
relations
O ülkedeki yeni hükümetle dostça ilişkiler kurduk.
We have established friendly relations with the new government of that country.
#1597
lisans
license
Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
Of course, a license is needed to operate a crane.
#1598
uyarısı
warning
Hava hizmeti şiddetli hava uyarısı yayınladı.
The weather service has issued a severe weather warning.
#1599
yapıp
make
Tom Mary'den ona bir sandviç yapıp yapamayacağını sordu.
Tom asked Mary if she could make him a sandwich.
#1600
yardımıyla
with the help of
Tom birkaç arkadaşın yardımıyla kendine ev yaptı.
Tom built the house himself along with the help of a few friends.
#1601
aralıksız
nonstop
Aralıksız yağmur yağdı.
It rained nonstop.
#1602
aşk
love
Aşk asla boşa gitmez.
Love is never wasted.
#1603
ilişki
Relationship
Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.
Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.
#1604
ekran
screen
Favori ekran koruyucun nedir?
What's your favorite screen saver?
#1605
gördüm
I saw
Seni uzun boylu bir çocukla gördüm.
I saw you with a tall boy.
#1606
yargıtay
Supreme Court
Bir yargıtay üyesiydi.
He was a member of the Supreme Court.
#1607
asya
asia
Jim güneydoğu Asya gezisine çıkmak üzere.
Jim is about to take a trip to southeast Asia.
#1608
yalan
lie
Senin için yalan söyleyecek insanlar, sana da yalan söylerler.
People who will lie for you, will lie to you.
#1609
bilet
ticket
Onlara bana bir bilet daha göndermelerini söyledim.
I told them to send me another ticket.
#1610
çalışanlar
employees
Çalışanlar üniforma giymek zorunda.
Employees are required to wear uniforms.
#1611
onur
Honor
Ne kadar tehlike, o kadar onur.
The more danger, the more honor.
#1612
yolculuk
Journey
Ne keyifli bir yolculuk yaptık!
What a pleasant journey we had!
#1613
kürt
Kurdish
Kürt dilini seviyorum.
I like the Kurdish language.
#1614
sana
you
Eğer sana marshmallow gönderebilseydim, Trang, yapabilecektim.
If I could send you a marshmallow, Trang, I would.
#1615
sessiz
silent
Ne söyleyeceğini bilmediği için, o sessiz kaldı.
Not knowing what to say, he remained silent.
#1616
seçenek
option
Bir seçenek şimdi görüşülmekte.
An option is now under consideration.
#1617
direksiyon
steering
Bir arabanın bir direksiyon simidi vardır.
A car has one steering wheel.
#1618
söylemek
to say
Onu söylemek uğursuzluk getirir.
It's bad luck to say that.
#1619
şikayet
complaint
Bundan o kadar rahatsız oluyorsanız, şikayet edin.
If it annoys you so much, file a complaint.
#1620
görüntü
image
Görüntü odak dışında.
The image is out of focus.
#1621
önlem
Measure
Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
#1622
yunan
Greek
Çeşitli yönleriyle Yunan kültürünü inceledik.
We studied Greek culture from various aspects.
#1623
denk
falls
Noel bu yıl Pazar gününe denk geliyor.
Christmas falls on Sunday this year.
#1624
meselesi
Issue
Kudüs meselesi sadece Müslümanları ilgilendiren değil, uluslararası bir konu.
Jerusalem is not just a Muslim issue. It's an international issue.
#1625
doları
Dollar
Bu on doları bozar mısın?
Could you break this ten dollar bill?
#1626
harika
great
Ona harika gözüyle bakmamalısın.
You must not look upon him as great.
#1627
hariç
except
Birkaç hata hariç kompozisyonun mükemmel.
Your composition is perfect except for a few mistakes.
#1628
gerçeği
the truth
Gerçeği söylemek gerekirse. Ben yükseklikten korkuyorum," " Sen bir korkaksın!"
"To tell you the truth, I am scared of heights." "You are a coward!"
#1629
haftalık
weekly
Tom istasyonda haftalık bir dergi aldı.
Tom bought a weekly magazine at the station.
#1630
atıldı
thrown out
O, evden dışarı atıldı.
He got thrown out of the house.
#1631
derhal
Immediately
Herhangi bir şey olması durumunda, derhal beni ara.
In case anything happens, call me immediately.
#1632
ucuz
cheap
O, ucuz görünüyordu.
It seemed to be cheap.
#1633
yasak
forbidden
Bu telefonu kullanmam yasak.
I am forbidden to use this telephone.
#1634
kahve
coffee
Üç fincan kahve içtin.
You've drunk three cups of coffee.
#1635
önlemek
prevent
Biz trafik kazalarını önlemek için gerekli önlemleri almamız gerekir.
We must take measures to prevent traffic accidents.
#1636
patlama
explosion
Bütün gökyüzü aydınlandı ve bir patlama meydana geldi.
The whole sky lit up and there was an explosion.
#1637
yarısı
half
Öğrencilerin yarısı yok.
Half of the students are absent.
#1638
demokrat
Democrat
Tom bir demokrat.
Tom is a democrat.
#1639
vatan
homeland
Sizin vatan uzun zaman önce size yabancı oldu.
Your homeland became foreign to you long ago.
#1640
yardımı
help
Yardımı reddetmen olayları karıştırdı.
Your refusal to help complicated matters.
#1641
uyumlu
compatible
Yazılımım Windows ile uyumlu değil.
My software isn't compatible with Windows.
#1642
düşmesi
drop
Boston'da sıcaklığın -22°C'ye kadar düşmesi bekleniyor.
The temperature in Boston is expected to drop to -22°C.
#1643
golü
goal
Bu gece ilk golü kim atacak?
Who will score the first goal tonight?
#1644
piyasaya
released
Tom Jackson piyasaya yeni bir albüm çıkardı.
Tom Jackson has released a new album.
#1645
yapar
does
Yapabilen yapar, yapamayan öğretir.
He who can, does. He who cannot, teaches.
#1646
üstü
Above
Çocuğu boğulmaktan kurtarmak için onun cesareti övgü üstü.
His bravery to save the child from drowning is above praise.
#1647
ince
thin
Altın ince plakalar halinde dövüldü.
The gold was beaten into thin plates.
#1648
somut
concrete
Planlarımız henüz somut değil.
Our plans are not yet concrete.
#1649
tutan
holding
Çiçekleri tutan o kadın kimdir?
Who is that woman holding the flowers?
#1650
yorum
Comment
Öğretmen her kağıt üzerine kısa bir yorum yazdı.
The teacher put a short comment on each paper.
#1651
aşağı
down
Biz tepeden aşağı koştuk.
We ran down the hill.
#1652
haklı
justified
Öfken tamamen haklı.
Your anger is completely justified.
#1653
kullanma
use
Yalnızca kulüp üyeleri bu odayı kullanma hakkına sahiptir.
Only members of the club are entitled to use this room.
#1654
potansiyel
potential
Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Education aims to develop potential abilities.
#1655
estetik
aesthetic
Tom'un modern resim için estetik duygusu vardır.
Tom has an aesthetic sense for modern painting.
#1656
hisse
Share
Hisse senedi fiyatları bu son ay dengesizdi.
Share prices have been erratic this last month.
#1657
asker
soldier
Asker cesurca davrandı.
The soldier acted bravely.
#1658
dönüm
turning
Quebec için mücadele savaşta dönüm noktasıydı.
The Battle for Quebec was the turning point in the war.
#1659
konuyu
topic
Konuyu değiştirelim.
Let's change the topic.
#1660
taze
fresh
Hafızamda hâlâ taze.
It is still fresh in my memory.
#1661
yıldızı
star
Mike takımın yıldızı olduğu için kızlar arasında popüler.
Mike is popular among the girls because he is the star of the team.
#1662
kolayca
easily
Süt kolayca ekşir.
Milk easily turns sour.
#1663
suya
water
Çiçeklerin ve ağaçların temiz havaya ve taze suya ihtiyacı vardır.
Flowers and trees need clean air and fresh water.
#1664
ameliyat
surgery
Geçen yıl büyük bir ameliyat geçirdim.
I underwent major surgery last year.
#1665
belgesi
document
Gizli bir politika belgesi basına sızdırıldı.
A secret policy document was leaked to the newspapers.
#1666
liderlik
leadership
İngiltere güçlü bir liderlik gerektirir.
The British would need strong leadership.
#1667
gayret
Effort
Eğer gayret etmezse, hiç kimse İngilizceye hakim olamaz.
No one can master English if he doesn't make an effort.
#1668
kalkınma
development
Bin yılın kalkınma hedeflerine 2015 yılına kadar ulaşılması gerekiyordu.
The Millennium Development Goals were supposed to be achieved by 2015.
#1669
kadını
woman
Bayan Allen ile konuşan genç kadını bana tanıtır mısın?
Will you introduce me to the young woman talking with Mrs. Allen?
#1670
sporcu
athlete
O sporcu bu turnuvada üst üste üç kez kazandı.
That athlete won three times in a row in this tournament.
#1671
intihar
suicide
O adam intihar etmiş olamaz.
That man can't have committed suicide.
#1672
alın
Take it
Lütfen dinlenin ve ağırdan alın.
Please relax and take it easy.
#1673
eşinin
his wife
Jack'in sorunu eşinin onun kazandığından daha fazla harcamasıdır.
Jack's problem is that his wife spends more than he earns.
#1674
sigorta
Insurance
Lütfen bu formu sigorta şirketinize postalayın.
Please mail this form to your insurance company.
#1675
yoluna
path
Bırak Tom kendi yoluna gitsin.
Let Tom find his own path.
#1676
resmen
officially
Kendisini resmen aday olarak ilan etti.
He officially announced himself as a candidate.
#1677
takdim
introduce
Sizlere Tanaka Bey'i takdim etmeme izin veriniz.
Let me introduce you to Mr. Tanaka.
#1678
tarafında
side
Hastanenin sol tarafında bankayı göreceksin.
You'll see the bank on the left hand side of the hospital.
#1679
korku
Fear
Korku onu susturdu.
Fear robbed him of speech.
#1680
mezun
graduate
Oxford'tan ne zaman mezun oldun?
When did you graduate from Oxford?
#1681
fırtına
storm
Fırtına nedeniyle toplantıyı ertelemek zorundaydık.
We had to put off the meeting because of the storm.
#1682
galip
victorious
Galip olacağız.
We'll be victorious.
#1683
kalabalık
crowd
Heyecanlı kalabalık stadyumu boşalttı.
The excited crowd poured out of the stadium.
#1684
emek
labor
Düşünce olmadan öğrenme emek kaybıdır.
Learning without thought is labor lost.
#1685
işleri
jobs
Şu insanların şimdi işleri yoktu.
Those people now had no jobs.
#1686
kimi
who
Kimi bekliyorsun?
Who are you waiting for?
#1687
kök
root
Kök biramız yok.
We don't have root beer.
#1688
olimpiyat
Olympic
Olimpiyat oyunları her dört yılda bir yapılır.
The Olympic Games are held every four years.
#1689
alakalı
relevant
Bu alakalı olur.
That would be relevant.
#1690
görevlisi
Officer
Tom baş uyum görevlisi.
Tom is the chief compliance officer.
#1691
helikopter
helicopter
Helikopter şimdi çok alçaktan uçuyor.
The helicopter is flying very low.
#1692
miktar
Quantity
Ancak, miktar doğru değildi.
However, the quantity was not correct.
#1693
basketbol
basketball
Mike Pazartesi basketbol çalışmaz.
Mike doesn't practice basketball on Monday.
#1694
reklam
Advertisement
Birçok kişi reklam tarafından aldatıldı.
Many people were deceived by the advertisement.
#1695
yapısı
structure
Bilimci evrenin yapısı üzerine bir ders verdi.
The scientist gave a lecture on the structure of the universe.
#1696
defalarca
many times
O müzik defalarca dinlemeye değer.
That music is worth listening to many times.
#1697
madrid
Madrid
Madrid İspanyanın başkenti ve onun en önemli şehri.
Madrid is the capital of Spain and its most important city.
#1698
salim
Salim
Sami'nin iki arkadaşı var: Ferit ve Salim.
Sami has two friends: Farid and Salim.
#1699
hayatın
life
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
Many people drift through life without a purpose.
#1700
zamanla
over time
İlk başta birbirimizi hiç tanımıyorduk. Zamanla birbirimizi tanıdık.
At first, we weren't familiar at all. Over time we got to know each other.
#1701
kapı
Door
Şaşırdım, kapı açıktı.
To my surprise, the door was unlocked.
#1702
gül
Rose
Dikensiz bir gül yoktur.
Every rose has its thorns.
#1703
düştüğü
fell
O, düştüğü zaman yaralandı.
He got hurt when he fell down.
#1704
bölüm
chapter
Cuma günü için bölüm dördü okuyun.
Read chapter 4 for Friday.
#1705
ani
sudden
Ani bir hastalık oraya gitmesini engelledi.
A sudden illness prevented him from going there.
#1706
evden
house
Evden ayrılmadan önce gazı kapatmayı unutma.
Don't forget to turn off the gas before you leave the house.
#1707
fikir
Idea
Fikrin iyi bir fikir gibi geliyor.
Your idea sounds like a good one.
#1708
tanık
witness
O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
He came only as a witness to the light.
#1709
transferi
transfer
VIP Türkiye Havalimanı Transferi gelişmiştir.
VIP Turkey Airport Transfer is developed.
#1710
uygulamaya
implement
Şirket, önümüzdeki aydan itibaren yeni yönetim sistemini uygulamaya başlıyor.
The company is starting to implement the new management system from next month.
#1711
yenileme
renew
Ehliyetimi yenileme başvurusu yaptım.
I've applied to renew my license.
#1712
çekmek
pull
Bahçedeki yabani otları çekmek onun işi.
It's his job to pull the weeds in the garden.
#1713
kazanmak
win
Nobel Ödülünü kazanmak benim hayalim.
It's my dream to win a Nobel Prize.
#1714
yazı
text
Tom bana ilginç bir yazı gönderdi.
Tom sent me an interesting text.
#1715
oldum
I've been
Evvelce sarhoş oldum, daha da çok olacak gibiyim.
I've been drunk before and likely will get drunk many more times.
#1716
puanı
score
Tom iyi bir TOEFL puanı almasa çok şaşırmam.
I wouldn't be too surprised if Tom didn't get a good TOEFL score.
#1717
iyice
thoroughly
Onu iyice çalıştı.
I studied it thoroughly.
#1718
lezzetli
delicious
Kek'in lezzetli.
Your cake is delicious.
#1719
vücut
body
Yüzmek, tüm vücut için iyi bir egzersizdir.
Swimming is good exercise for the whole body.
#1720
belirgin
prominent
Serpent Bearer yayılmış fakat çok belirgin olmayan bir takımyıldızı.
The Serpent Bearer is an outspread but not very prominent constellation.
#1721
farkındalık
awareness
Siyasi farkındalık edinmek zaman alır.
It takes time to develop political awareness.
#1722
iniş
Landing
Uzay gemisi mükemmel bir iniş yaptı.
The spaceship made a perfect landing.
#1723
mesai
overtime
Bugün fazla mesai yapmayacağım.
I won't work overtime today.
#1724
sözde
supposedly
Tom sözde yatak odasını temizliyor.
Tom is supposedly cleaning his bedroom.
#1725
uçağı
airplane
Wright kardeşler, bir motor ile çalışan bir uçağı uçurmayı başardılar.
The Wright brothers succeeded in flying an airplane driven by an engine.
#1726
yazar
Author
Yazar çalışma odasında kendini öldürdü.
The author killed himself in his study.
#1727
işsizlik
unemployment
Bu yıl işsizlik rekor seviyelere ulaşacak.
This year unemployment will reach record levels.
#1728
tehlike
Danger
Sigara içmenin sağlık için bir tehlike olduğu bir gerçektir.
It is a fact that smoking is a danger to health.
#1729
itiraf
confession
Tom bir itiraf imzaladı.
Tom has signed a confession.
#1730
metro
metro
Kazan'da bir metro var.
There is a metro in Kazan.
#1731
vize
visa
Bir gezi için vize almak istiyorum.
I want to get a sightseeing visa.
#1732
geriye
back to
Nereye gittiğimizi bilmek için bazen geriye bakmamız gerekir.
Sometimes we need to look back to know where we are going to.
#1733
katı
solid
Su donduğunda katı olur.
Water becomes solid when it freezes.
#1734
burcu
sign
Adriano'nun burcu Aslan'dı.
Adriano's star sign was Leo.
#1735
kere
times
Dört kere beş 20'dir.
Four times five is 20.
#1736
aşamasında
stage
Ürün henüz prototip aşamasında.
This product is still in the prototype stage.
#1737
başkent
Capital
Başkent tekrar tekrar bombalandı.
The capital was bombed again and again.
#1738
kimliği
Identity
Kimliği bir başkasıyla karıştırılan bir adam vuruldu.
A man was shot in a case of mistaken identity.
#1739
dar
narrow
Ne dar merdivenler!
What narrow stairs!
#1740
kafa
head
Arabalar kafa kafaya çarpıştı.
The cars collided head on.
#1741
kanseri
cancer
Eğer George sigara içmeyi bırakmazsa akciğer kanseri gelişme riskini göze alır.
If George doesn't stop smoking, he will run the risk of developing lung cancer.
#1742
türü
type
O tapınak türü, başta Mısır olmak üzere tüm Orta Doğu'yu etkiledi.
That type of temple influenced all of the Middle East, mainly Egypt.
#1743
bilinçli
conscious
Tom bilinçli değil.
Tom isn't conscious.
#1744
cazip
attractive
Payınızdan memnun değilseniz, onu biraz daha cazip yaparım.
If you are not satisfied with your share, I'll make it a bit more attractive.
#1745
tehlikeye
to danger
O, tehlikeye maruz kaldı.
He was exposed to danger.
#1746
ölen
dying
Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı.
There were cars burning, people dying, and nobody could help them.
#1747
evet
Yes
Evet, o zaman zaman olur.
Yes, it happens from time to time.
#1748
tatar
Tatar
İnternette Tatar dilinde çok az site vardır.
There are few sites in the Tatar language on the Internet.
#1749
eğlenceli
fun
Bugünün eğlenceli olacağını biliyordum.
I knew that today would be fun.
#1750
isabet
hit
Yıldırım kuleye isabet etti.
Lightning hit that tower.
#1751
taksi
Taxi
Taksi çağırmana gerek yoktu.
You needn't have taken a taxi.
#1752
bakış
Overview
Bu noktaya kadar ben dönemdeki siyasi huzursuzluğun büyümesi ile ilgili genel bir bakış sundum.
Up to this point I have presented an overview of the growth of political unrest in the period.
#1753
sözleşmesi
contract
İş sözleşmesi geçen ay bitti.
The business contract ran out last month.
#1754
dayalı
based on
Onun iddiası gerçeklere dayalı değildi.
Her argument was not based on facts.
#1755
içme
drinking
The Great Lakes içme suyu sağlar.
The Great Lakes supply drinking water.
#1756
çiçek
flower
Yakınlarda bir çiçek mağazası var.
There is a flower shop near by.
#1757
oyuna
game
Yağmur durduğu için onlar oyuna devam ettiler.
The rain being over, they went on with the game.
#1758
suriyeli
Syrian
Şansölye Merkel tüm Suriyeli göçmenlerin Almanya'ya gelip sığınma başvurusunda bulunmasına izin verileceğini söyledi.
Chancellor Merkel said that all Syrian migrants would be allowed to come to Germany and apply for asylum.
#1759
akşamı
evening
O, akşamı bir kitap okuyarak geçirdi.
He spent the evening reading a book.
#1760
turist
tourist
Neredeyse her turist yanında bir kamera taşır.
Almost every tourist carries a camera with him.
#1761
açlık
Hunger
Açlık sancım var.
I have hunger pangs.
#1762
gözü
eye
Tom'un modern sanatta gözü var.
Tom has an eye for modern art.
#1763
yakıt
fuel
Yakıt maliyetinden dolayı denizaşırı ülkelere uçuş maliyet arttı.
The cost of flying overseas has risen with the cost of fuel.
#1764
gönül
heart
Artık hayata gönül gözüyle bakıyorum.
Today I see life with the eyes of the heart.
#1765
hata
error
Bir hata yapıldı.
An error was made.
#1766
tıbbi
medical
Seçilmiş olanlar kapsamlı tıbbi ve psikolojik testlerle yüzleşmek zorunda kalacak.
Those selected will have to face extensive medical and psychological tests.
#1767
yollar
roads
Amerika'da nereye giderseniz gidin, yollar ve otoyollar vardır.
There are roads and freeways wherever you go in America.
#1768
takdir
appreciation
21 Ocak, sincap takdir günüdür.
January 21st is squirrel appreciation day.
#1769
evlilik
marriage
Herkes için aşikardır ki, evlilik er ya da geç ayrılmayla sonuçlanır.
It was obvious to everyone that the marriage would sooner or later end in divorce.
#1770
hali
state
Kölelik hali kendi doğasında kötüdür.
The state of slavery is in its own nature bad.
#1771
pratik
Practical
Sizin fikirleriniz hemen hemen hiç pratik değil.
Your ideas are hardly practical.
#1772
tanıtım
promotion
Tanıtım sırasında bir sonraki kişisin.
You are the next in line for promotion.
#1773
tüketim
consumption
Genellikle insanlar tüketim vergisine karşıdırlar.
In general, people were against the consumption tax.
#1774
yukarı
up
Merdivenlerden yukarı çıkın.
Go up the stairs.
#1775
ürünü
product
Lütfen bu ürünü 15 Şubata kadar sipariş edin ve 15 Marttan önce onu teslim edebileceğiz.
Please order this product by February 15, and we will be able to deliver it before March 15.
#1776
başarıya
success
Senin nasihatın beni başarıya götürdü.
Your advice led me to success.
#1777
eti
meat
Benim için sürpriz oldu, onlar eti çiğ yediler.
To my surprise, they ate the meat raw.
#1778
gelişmiş
advanced
Okuman çok gelişmiş.
Your reading is very advanced.
#1779
kiralık
for rent
Bu oda kiralık.
This room is for rent.
#1780
yoldan
from the road
Tepenin üstünde bir mahzen kazıldı ve onlar evi yavaşça yoldan tepeye taşıdılar.
A cellar was dug on top of the hill and they slowly moved the house from the road to the hill.
#1781
diyorum
say
Dur, diyorum.
Stop, I say.
#1782
not
not
Masamda bir not fark ettim ama kimin yazdığını bilmiyorum.
I noticed a note on my desk, but I do not know who wrote it.
#1783
tur
tour
Müsait bir tur rehberi var mı?
Is there a tour guide available?
#1784
şansı
Chance
Bu şansı kullanmalısınız.
You should make use of this chance.
#1785
mahkemeye
to the court
Davayı mahkemeye sundular.
They submitted the case to the court.
#1786
yedi
seven
Bizden yedi kişi var.
There are seven of us.
#1787
zamanında
on time
İşe zamanında başlamalısın.
You ought to get to work on time.
#1788
zararlı
harmful
Ölçülü içilirse, alkol zararlı değildir.
Drunk in moderation, alcohol is not harmful.
#1789
kalma
stay
Çok uzun süre güneşte kalma.
Don't stay in the sun too long.
#1790
şimdiden
Already
Saat şimdiden on birdir.
It is already eleven.
#1791
istihbarat
intelligence
Facebook'a üye olursanız, bilgileriniz istihbarat örgütlerine gönderilecektir.
If you sign up to Facebook, your information will be sent to intelligence agencies.
#1792
karşıtı
opposite
Rahatsızın karşıtı rahattır.
The opposite of uncomfortable is comfortable.
#1793
onay
approval
Bu tasarı onay için Senatoya gönderildi.
This bill was sent to the Senate for its approval.
#1794
ortada
in the middle
O, ortada yakalandı.
He was caught in the middle.
#1795
senin
Your
Senin fikrini ne değiştirdi?
What made you change your mind?
#1796
kamuoyu
public opinion
Kamuoyu dengesi onun lehine kalır.
The balance of public opinion remains in his favor.
#1797
ticareti
trade
John, arkadaşları ile pul ticareti yapmayı seviyor.
John likes to trade stamps with his friends.
#1798
sitesi
site
Bana web sitesi yapmayı öğretti.
She taught me how to make a web site.
#1799
vergisi
tax
Ücrete tüketim vergisi dahil değil.
The price doesn't include consumption tax.
#1800
gemi
ship
İleride başka bir gemi gördük.
We saw another ship far ahead.
#1801
geçirmek
spend
Hayatımın geri kalanını pişman olarak geçirmek istemiyorum.
I don't want to spend the rest of my life regretting it.
#1802
kenti
city
Uzun süredir kenti ziyaret etmek istiyoruz.
We have wanted to visit the city for a long time.
#1803
olayları
events
1990'ın başlıca olayları nelerdi?
What were the chief events of 1990?
#1804
eleme
elimination
"Niye ben?" "Çünkü, eleme işleminde başka seçenek yoktu."
"Why me?" "Because, by process of elimination, there was no other choice."
#1805
ikna
persuasion
Tom'un ikna edilmesi gerekecek.
Tom will need some persuasion.
#1806
lise
high school
Kız kardeşim geçen haziranda bir lise öğretmeniyle evlendi.
My sister married a high school teacher last June.
#1807
kurul
Board
Kurul oy birliği ile onay verdi.
The board gave unanimous approval.
#1808
akıl
Mind
Doğa ona hem sağlıklı bir akıl hem de sağlıklı bir vücut bahşetti.
Nature endowed her with both a sound mind and a sound body.
#1809
pay
share
Bana babamın servetinden küçük bir pay verildi.
I was given a minor share of my father's wealth.
#1810
allah'ın
God's
Allah'ın sabrını denemeyin.
Don't try God's patience.
#1811
bahar
Spring
Bahar çok geçmeden burada olacak.
Spring will be here before long.
#1812
çiçeği
flower
En çok hangi çiçeği seversin?
What flower do you like best?
#1813
edilemez
cannot
O tamamen tedavi edilemez.
It cannot be completely cured.
#1814
mükemmel
perfect
Mükemmel bir iş yaptın.
You've done a perfect job.
#1815
rüzgar
wind
Bir gün rüzgar gibi koşacağım.
Someday I'll run like the wind.
#1816
tutmak
keep
Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
We have to keep our dog tied.
#1817
yöntem
method
Sizin yöntem benimkinden farklı.
Your method is different from mine.
#1818
manchester
Manchester
Manchester United maçı 4-2 kazandı.
Manchester United won the match, four to two.
#1819
ambulans
an ambulance
Bir ambulans çağırın.
Call an ambulance.
#1820
edilebilir
be
Zamanında teşhis konulursa kanser tedavi edilebilir.
Cancer can be cured if discovered in time.
#1821
işçiler
workers
Gece çalışmayı neredeyse tüm işçiler reddetti.
Almost all the workers objected to working at night.
#1822
oraya
there
Oraya gitmesen iyi olur.
You'd better not go there.
#1823
çıkarmak
remove
Kahve lekesini çıkarmak zordu.
The coffee stain was difficult to remove.
#1824
kuruş
penny
Onun fikirleri ona bir tek kuruş kazandırmadı.
His ideas never earned him a single penny.
#1825
litre
liter
Benzin litre ile satılır.
Gasoline is sold by the liter.
#1826
otomatik
Automatic
Bu otomatik bir kapıdır.
This is an automatic door.
#1827
al
Al
Al Gore bir küresel ısınma eylemcisi.
Al Gore is a global-warming activist.
#1828
mavi
blue
Bilim adamları gökyüzünün mavi olmasıyla ilgili birçok açıklama ileri sürmüştür.
Scientists have come up with many explanations for why the sky is blue.
#1829
seni
you
Seni özledim.
I miss you.
#1830
sermaye
capital
Faiz nedeniyle sermaye çoğaldı.
Capital accumulated because of interest.
#1831
kaplan
Tiger
Aslan ve kaplan kedinin iki farklı türüdür.
The lion and the tiger are two different species of cat.
#1832
bitti
It's over
Aramızda her şey bitti. Yüzüğümü geri ver.
It's over between us. Give me back my ring!
#1833
elini
his hand
Öğretmen okumayı bitirdiğinde bir öğrenci elini kaldırdı.
A student raised his hand when the teacher finished the reading.
#1834
sürüş
driving
Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.
My driving instructor says I should be more patient.
#1835
bağlantılı
linked
Olaylar yakından bağlantılı idi.
The events were closely linked.
#1836
kesintisiz
uninterrupted
Tom'un bütün istediği sekiz saatlik kesintisiz uykuydu.
All Tom wanted was eight hours of uninterrupted sleep.
#1837
olaya
to the event
O, olaya büyük önem verdi.
He attached great importance to the event.
#1838
siyah
black
O, siyah bir şapka giyiyordu.
She was wearing a black hat.
#1839
tasarım
design
Bu tasarım onun daha önceki çalışmasına benziyor.
This design resembles his earlier work.
#1840
york
york
Bill New York yolunda.
Bill is on his way to New York.
#1841
huzurlu
peaceful
Eğer huzurlu bir hayat istiyorsak, savaşa karşı çıkmamak elimizde değil.
If we want a peaceful life, we cannot help objecting to war.
#1842
sebze
vegetable
Tom bu sabah sebze çorbası yedi.
Tom ate vegetable soup this morning.
#1843
sulama
irrigation
Akifer, sulama suyu sağlar.
The aquifer provides water for irrigation.
#1844
mide
stomach
Mide ağrısından muzdaribim.
I suffer from a stomach ache.
#1845
oluşturan
constituent
Rus dili anadil olarak eski Sovyetler Birliği'nin kurucu cumhuriyetlerini oluşturan Rusya, Beyaz Rusya, Ukrayna, Kazakistan ve Kırgızistan'da konuşulan ve Letonya, Estonya ve başka birçok ülkede resmi olmamasına karşın yaygın olarak kullanılan bir Slav dilidir.
The Russian language is a Slavic language spoken natively in Russia, Belarus, Ukraine, Kazakhstan and Kyrgyzstan, and is widely used, although without official imprimatur, in Latvia, Estonia and many other countries that form the constituent republics of the former Soviet Union.
#1846
söylüyorum
telling
Sana söylüyorum, gitmiyorum.
I'm telling you, I'm not going.
#1847
ihmal
neglect
Görevini ihmal etmemelisin.
You are not to neglect your duty.
#1848
sinema
cinema
Ben sinema meraklısıyım.
I am fond of the cinema.
#1849
pahalı
expensive
Ne zaman hoşuma giden bir şey bulsam, hep pahalı olur.
Whenever I find something I like, it's too expensive.
#1850
polisi
police
Acil bir durumda polisi arayın.
In case of an emergency, call the police.
#1851
yoğunluğu
density
Norveç'in çok düşük bir nüfus yoğunluğu var.
Norway has a very low population density.
#1852
özür
Apology
Ben ona özür dilemeliyim.
I must make an apology to her.
#1853
bilmiyorum
I
Henüz ne diyeceğimi bilmiyorum.
I just don't know what to say.
#1854
etkileyici
impressive
Bir şey oldukça etkileyici değilse,onu hatırlamam.
Unless it's something fairly impressive, I won't remember it.
#1855
zorla
forced
Polis zorla giriş izi bulamadı.
The police found no sign of forced entry.
#1856
cinayet
murder
Adam cinayet işledi.
The man committed murder.
#1857
dedik
We said
Hayır dedik.
We said no.
#1858
durumuna
condition
Mary'yi etraflıca muayene ettikten sonra doktor, onun bu durumuna yol açacak hiçbir fiziksel sebep bulamadı ve sebebin psikosomatik olduğu sonucuna vardı.
After thoroughly examining Mary, the doctor could find no physical reason for her condition, and concluded that the cause was psychosomatic.
#1859
haberler
news
Haberler mutluluğumuzu artırdı.
The news added to our happiness.
#1860
kardeş
brother
Sonra küçük kardeş yola çıktı, ve büyük geride kaldı.
Then the younger brother set off, and the elder remained behind.
#1861
kurmak
establish
Onlar başka bir fabrika kurmak için yeterli sermayeye sahip.
They have enough capital to establish another factory.
#1862
meydan
Square
Yeni bir meydan inşa ediyorlar.
They're building a new square.
#1863
çıkma
get
Sanırım buradan çıkma zamanı.
I think it's time to get out of here.
#1864
avrupa'nın
Europe's
Almanya, Avrupa'nın en güzel ülkelerinden birisidir.
Germany is one of Europe's most beautiful countries.
#1865
bırakan
the one who quit
Bırakan sensin.
You're the one who quit.
#1866
plan
plan
Umarım bundan daha iyi bir plan bulabilirsin.
I hope you can come up with a better plan than this.
#1867
kahraman
Hero
O duyulmamış bir kahraman.
He is an unsung hero.
#1868
suçu
crime
Bill suçu işlemedi.
Bill did not commit the crime.
#1869
turu
tour
Teyzem tüm giderleri ödenmiş Hawaii turu kazandı.
My aunt won an all-expenses-paid tour of Hawaii.
#1870
teşkilatı
organization
Her şahsın, cemiyetin bir üyesi olmak itibarıyla, sosyal güvenliğe hakkı vardır; haysiyeti için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik, sosyal ve kültürel hakların milli gayret ve milletlerarası işbirliği yoluyla ve her devletin teşkilatı ve kaynaklarıyla mütenasip olarak gerçekleştirilmesine hakkı vardır.
Everyone, as a member of society, has the right to social security and is entitled to realization, through national effort and international co-operation and in accordance with the organization and resources of each State, of the economic, social and cultural rights indispensable for his dignity and the free development of his personality.
#1871
han
han
Benim okul, diğerleri arasında, Uygur, Han, Kazak, Hui, Moğol, Kırgız, Xibo, Tacik ve Özbek etnik kökenlere sahiptir.
My school has Uighur, Han, Kazakh, Hui, Mongol, Kirghiz, Xibo, Tajik, and Uzbek ethnicities, among others.
#1872
diplomatik
diplomatic
Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.
Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.
#1873
hâlâ
still
Özür dilemesine rağmen, hâlâ öfkeliyim.
Even though he apologized, I'm still furious.
#1874
yaşamak
live
Doksan yıldan fazla yaşamak hiç ender değildir.
It is not rare at all to live over ninety years.
#1875
yolunu
the way
Otobüs durağı yolunu göster bana.
Show me the way to the bus stop.
#1876
maliyeti
cost
Maliyeti asgariye indirmeliyiz.
We have to reduce the cost to a minimum.
#1877
değişen
changing
Değişen koşullara hızla uyum sağla.
I'm quick to adapt to changing circumstances.
#1878
gecesi
night
Cuma gecesi lisede bir dans olacak.
There will be a dance Friday night at the high school.
#1879
havada
in the air
Balon havada süzülüyordu.
A balloon was floating in the air.
#1880
sorgulama
questioning
Polis sorgulama için birçok şüpheliyi göz altına aldı.
The police detained several suspects for questioning.
#1881
şoförü
driver
O bir otobüs şoförü.
He is a bus driver.
#1882
niye
why
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
We all wondered why she had dumped such a nice man.
#1883
sahneye
to the stage
Tom sahneye çıktı ve şarkı söylemeye başladı.
Tom walked out on to the stage and started singing.
#1884
yüzüne
his face
Onun sevinci yüzüne yansımıştı.
His joy showed on his face.
#1885
şeye
to
Daha dikkatli ol.Her şeye acele etmek işlerini berbat edecektir.
Be more careful. Rushing through things is going to ruin your work.
#1886
geliştirme
development
Uzun vadeli çıkarların uğruna, biz geliştirme departmanını satmaya karar verdik.
For the sake of long-term interests, we have decided to sell the development department.
#1887
hepimiz
we
Hepimiz seni çok özlüyoruz.
We all miss you very much.
#1888
tesisi
facility
Tom'un yabancı dil edinimi için bir tesisi var.
Tom has a facility for acquiring foreign languages.
#1889
özen
Care
Sadece en iyi malzemeleri kullanmak için büyük özen gösterilmiştir.
Great care has been taken to use only the finest ingredients.
#1890
bulunmak
make
Lütfen öneride bulunmak için çekinmeyin.
Please feel free to make suggestions.
#1891
akademik
academic
Siyasete ilgim tamamen akademik.
My interest in politics is strictly academic.
#1892
düğün
wedding
Düğün ne zaman gerçekleşti?
When did the wedding take place?
#1893
kimin
Whose
O kimin fikriydi?
Whose idea was it?
#1894
yapım
making
Yeni yasa on iki aydır yapım aşamasındaydı.
The new law was twelve months in the making.
#1895
fay
fault
Şehrimiz aktif bir fay hattı üzerindedir.
Our city sits on an active fault.
#1896
muhteşem
spectacular
Bu muhteşem olacak.
This is going to be spectacular.
#1897
adamı
man
Hepimiz onun böyle iyi bir adamı niye terk ettiğini merak ettik.
We all wondered why she had dumped such a nice man.
#1898
hayır
no
Hayır, ben değilim; sensin!
No I'm not; you are!
#1899
layık
worthy
Mary güveninize layık değildi.
Mary was not worthy of your trust.
#1900
tarzı
style
Kafeterya self-servis tarzı bir restorandır.
A cafeteria is a self-service style restaurant.
#1901
şans
Chance
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
Any chance you know where I put my keys?
#1902
iddialı
ambitious
Bu iddialı bir plan.
It's an ambitious plan.
#1903
parça
part
İşte en iyi parça.
Here's the best part.
#1904
adem
adam
Adem de, karısı da çıplaktılar, henüz utanç nedir bilmiyorlardı.
And they were both naked: to wit, Adam and his wife: and were not ashamed.
#1905
beklenmedik
unexpected
Beklenmedik bir şey olmazsa seni yarın görebileceğim.
I will be able to see you tomorrow unless something unexpected turns up.
#1906
görsel
visual
Yapımın seyirciler için görsel bir çekiciliği var.
The production has visual appeal for the audience.
#1907
kullanılır
used
Aslan çoğu zaman cesaret sembolü olarak kullanılır.
The lion is often used as a symbol of courage.
#1908
esir
captive
Tom hâlâ esir tutuluyor.
Tom is still being held captive.
#1909
tiyatro
theater
Oyun çok popülerdi ondan tiyatro neredeyse tam doluydu.
The play was so popular that the theater was almost full.
#1910
kamp
camp
Biz kalacak bir yer bulamazsak dışarıda kamp kurmak zorunda kalacağız.
We'll have to camp out if we can't find a place to stay.
#1911
malzeme
Material
Bu malzeme bir elbise için uygun değildir.
This material is not suitable for a dress.
#1912
web
web
Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
#1913
çevresel
environmental
Tom Batılı yaşam tarzı ile ilgili çevresel etkileri anlamıyor.
Tom doesn't understand the environmental impacts associated with a Western lifestyle.
#1914
ülkesi
country
Olimpiyatların ev sahibi ülkesi 1992'de İspanya'dır.
Spain is the host country for the Olympics in 1992.
#1915
havaya
in the air
Tom topu aldı ve sonra onu havaya fırlattı.
Tom picked up the ball and then threw it up in the air.
#1916
karışık
mixed
Ona karşı duygularımız karışık.
Our feelings towards him are mixed.
#1917
koca
husband
O iyi bir koca olacak.
He'll make a good husband.
#1918
anlamak
Understanding
Seni anlamak gerçekten çok zor.
Understanding you is really very hard.
#1919
askerlik
military service
Türkiye'de zorunlu askerlik vardır.
Compulsory military service exists in Turkey.
#1920
derecede
degree
Norveççe, İsveççe ve Danimarkaca karşılıklı olarak yüksek derecede anlaşılabilirdir.
Norwegian, Swedish and Danish are mutually intelligible to a high degree.
#1921
nereden
where
Onun nereden geldiğini bilmiyordum.
I didn't know where it came from.
#1922
sıvı
liquid
Bu saydam sıvı bir tür zehir içerir.
This transparent liquid contains a kind of poison.
#1923
tarafı
side
Evin yan tarafı sarmaşıkla kaplıydı.
The side of the house was covered with ivy.
#1924
göstermek
show
Ben size onu göstermek istedim.
I wanted to show it to you.
#1925
alev
flame
Alev söndü.
The flame went out.
#1926
yakında
Soon
Yakında geri döneceğim.
I will be back soon.
#1927
din
religion
Din ve siyasetle ilgili tartışmadan kaçınsan iyi olur.
You'd better avoid discussion of religion and politics.
#1928
riskli
risky
Yönetim kurulu üyeleri çok riskli bir girişimi üstlenmeye isteksiz.
The directors were reluctant to undertake so risky a venture.
#1929
yazarı
author
Romanın yazarı kimdir?
Who is the author of the novel?
#1930
avukat
lawyer
Senin çok iyi bir avukat olacağına dair içimde bir his var.
I have a feeling you'll be a very good lawyer.
#1931
duyarlı
responsive
O, yaşayan türlerin en güçlüsü değil, en zekisi değil fakat değişmek için en duyarlı olanıdır.
It is not the strongest of the species that survives, not the most intelligent, but the one most responsive to change.
#1932
sindirim
digestion
İyi sindirim sağlık için gereklidir.
Good digestion is essential for the health.
#1933
muhtemel
possible
Onun, o çocukken buraya gelmiş olması muhtemel.
It is possible that he came here when he was a child.
#1934
çatışma
Conflict
O babası ile çatışma içinde.
She is in conflict with her father.
#1935
edici
is a
Benim ülkemde, şok edici bir düzeyde matematiksel cehalet var.
In my country there is a shocking amount of mathematical ignorance.
#1936
eğlence
Entertainment
Dan'ın odasında bir sürü stereo eğlence ekipmanı vardı.
Dan had a lot of stereo entertainment equipment in his room.
#1937
koruyucu
protective
İnsana da aşırı sıcaklıklara karşı koruyucu cihazlar verilmektedir.
Man, too, has been given protective devices against extreme temperatures.
#1938
sis
fog
Havaalanı sis nedeniyle kapatıldı.
The airport was closed because of the fog.
#1939
imha
destruction
Kitlesel imha hayali kuran insanlar, toplumun faydalı bir şey üretmemiş olduğunu düşünüyor.
People who dream of mass destruction think that society hasn't constructed anything worthwhile.
#1940
yasağı
Prohibition
İlk kölelik yasağı on dokuzuncu yüzyılın ortasındaydı.
The first prohibition of slavery was in the mid-nineteenth century.
#1941
şartıyla
provided that
Bana yardım etmen şartıyla işi kabul ederim.
I will accept the work, provided that you help me.
#1942
erdem
virtue
Erdem, belki de sadece ruhun nezaketidir.
Virtue, perhaps, is nothing more than politeness of soul.
#1943
geliştirmek
improve
İngilizce telaffuzumu geliştirmek istiyorum.
I would like to improve my English pronunciation.
#1944
vermeden
without giving
Ona kıdem tazminatı vermeden Tom'u kovmak gerçekten doğru değil.
It's just not right to fire Tom without giving him severance pay.
#1945
karşın
although
Bob maskeli olmasına karşın, ben onu bir bakışta tanıdım.
Although Bob was in disguise, I recognized him at a glance.
#1946
have
Öğretmene güldün mü hiç?
Have you ever laughed at the teacher?
#1947
girmek
enter
Yabancı bir ülkeye girmek için bir pasaporta ihtiyacın var.
You need a passport to enter a foreign country.
#1948
süresince
during
Kıtlık süresince birçok köylü öldü.
Many peasants died during the drought.
#1949
askıya
suspended
Lamba bir ağacın dalından askıya alındı ​​.
The lamp was suspended from the branch of a tree.
#1950
ortam
environment
Bu düşmanca bir ortam.
It's a hostile environment.
#1951
suikast
Assassination
Araştırmacılar, bir suikast planını ortaya çıkardılar.
Investigators uncovered an assassination plot.
#1952
yiyecek
food
Acil durumlar için bir sürü yiyecek ayırdık.
We have reserved a lot of food for emergencies.
#1953
alıcı
buyer
Aklınızda bulunsun, bu koşullar altında başka bir alıcı bulmaktan başka alternatifimiz yok.
Bear in mind that, under such circumstances, we have no alternative but to find another buyer.
#1954
görüşmesi
meeting
Sami ve Layla'nın iş görüşmesi vardı.
Sami and Layla had a business meeting.
#1955
kurumsal
corporate
Sizin sayfanızdan bizim kurumsal sitemize bir köprü yapar mısınız?
Would you please make a hyperlink to our corporate site from your page?
#1956
oradan
from there
Oradan aşağıya in.
Get down from there.
#1957
arabistan
Arabia
Sudi Arabistan petrol bakımından çok zengindir.
Saudi Arabia is very rich in oil.
#1958
havalimanı
Airport
Narita'da uluslararası bir havalimanı var.
There is an international airport in Narita.
#1959
izni
leave of absence
Sanırım hepiniz mazeret izni alacaksınız.
I assume you'll be taking a leave of absence.
#1960
toz
powder
Tebeşirden nefret ederim. Elinde toz bırakır.
I hate chalk. It leaves powder on your hands.
#1961
kanal
channel
Kanal 1'de İngilizce, ve Kanal 7'de Japonca dinleyebilirsin.
You can hear English on Channel 1, and Japanese on Channel 7.
#1962
boşanma
divorce
Boşanma davası açmak için iyi bir nedeni vardı.
She had good reason to file for a divorce.
#1963
anlayışı
understanding
Tom'un kesinlikle bu konu ile ilgili daha iyi bir anlayışı var.
Tom certainly has a better understanding of this matter than I do.
#1964
desteklemek
support
Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
He made a speech in support of the plan.
#1965
indirimli
discount
Bunu indirimli fiyata satmıyor musun?
Aren't you selling this at a discount price?
#1966
nereye
where
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
Any chance you know where I put my keys?
#1967
ondan
him
Ondan tavsiye istemelisin.
You ought to ask him for advice.
#1968
öncü
Pioneer
Bir öncü dediğimiz odur.
He is what we call a pioneer.
#1969
adıyla
name
Onu sadece adıyla biliyorum.
I know him only by name.
#1970
ittifak
alliance
Almanya İtalya ile ittifak yaptı.
Germany made an alliance with Italy.
#1971
ağrısı
pain
Onun yan tarafında bir ağrısı var.
He has a pain in his side.
#1972
güzellik
beauty
Danny'n güzellik duygusu yoktur.
Danny has no sense of beauty.
#1973
kutsal
sacred
Başlangıç için Kudüsü ziyaret ettim-üç büyük din için kutsal bir yer.
For a start, I visited Jerusalem - a sacred place for three major religions.
#1974
ekonomisi
economy
Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.
The economy of the island is dependent on the fishing industry.
#1975
hastalıkları
diseases
Birçok insan akupunkturun hastalıkları iyileştirebileceğine inanır.
Many people believe acupuncture can cure diseases.
#1976
şeffaf
transparent
Hükümet, şeffaf olmalıdır.
Government should be transparent.
#1977
ağaç
Tree
Ağaç rüzgardan devrildi.
The tree was blown down.
#1978
reel
real
Fiyat artışları reel ve nominal büyüme oranları arasındaki farkı açıklar.
Price increases explain the difference between the real and nominal growth rates.
#1979
araba
car
Araba duvara çarptı.
The car crashed into the wall.
#1980
devre
circuit
Kısa devre bir sigortayı patlattı.
The short circuit blew a fuse.
#1981
eseri
artifact
Sarah, eski bir eseri ortaya çıkardı.
Sarah uncovered an ancient artifact.
#1982
görme
Vision
Olası yan etkiler arasında bulanık görme ve nefes darlığı bulunmaktadır.
Possible side effects include blurred vision and shortness of breath.
#1983
dağı
mount
Everest Dağı dünyanın en yüksek zirvesidir.
Mount Everest is the world's highest peak.
#1984
ordu
Army
Kent, büyük bir ordu tarafından savunuldu.
The town was defended by a large army.
#1985
değerinde
worth
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
The new document system is worth $4,000.
#1986
olmazsa
least
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
You might at least say thank you.
#1987
üretici
manufacturer
Üretici yeni makineye 5 yıl garanti verdi.
The manufacturer guaranteed the new machine for 5 years.
#1988
tren
train
Cenevre'den gelen tren istasyona gelecek.
The train from Geneva will arrive at the station.
#1989
başlar
starts
Eğitim evde başlar.
Education starts at home.
#1990
beton
concrete
Ne yazık ki beton yanmaz.
It's a shame that concrete doesn't burn.
#1991
gelebilir
can come
Senin için ne zaman uygun olursa gelebilir ve beni görebilirsin.
You can come and see me whenever it's convenient for you.
#1992
oluşturmak
create
Bir komite oluşturmak için oylama yaptılar.
They voted to create a committee.
#1993
ortamı
environment
Çalışma ortamı iyiydi.
His work environment was good.
#1994
müdür
manager
O, aslında müdür değildir.
He is actually not the manager.
#1995
rum
Greek
Bu benim için bir Rum.
It's Greek to me.
#1996
tip
type
Bu kaybettiğim kamera ile aynı tip kamera.
This is the same type of camera as the one I lost.
#1997
i̇spanyol
spanish
Biraz İspanyol yemeğine dersin?
How about some Spanish food?
#1998
konferans
conference
Konferans yıllık olarak gerçekleşir.
The conference takes place annually.
#1999
eline
hands
Tom eline alabildiği şeyi okudu.
Tom read anything he could lay his hands on.
#2000
titizlikle
meticulously
Sami titizlikle kovboy gibi giyindi.
Sami was meticulously dressed as a cowboy.
#2001
törenle
ceremony
Prens John eksiksiz bir törenle toprağa verildi.
Prince John was buried with full ceremony.
#2002
dağ
Mountain
Dağ evine doğru gittik.
We headed for the mountain cottage.
#2003
bal
honey
Arılar bal yapar.
Bees make honey.
#2004
entegre
integrated
O okulun entegre edilmiş ortaokul ve lise olduğunu unutma.
Bear in mind that that school is an integrated junior high and high school.
#2005
kaleme
pen
Bir kaleme ihtiyacınız varsa, size bir tane ödünç veririm.
If you need a pen, I'll lend you one.
#2006
sakin
calm
O, tehlike karşısında sakin kalır.
He remains calm in the face of danger.
#2007
zihinsel
mental
Tom'un zihinsel problemleri var.
Tom has mental problems.
#2008
dikkatini
pay attention
Bana dikkatini vermen için ne yapabilirim?
What can I do to make you pay attention to me?
#2009
emanet
entrusted
Aile bütçesini karıma emanet ettim.
I entrusted my wife with the family finances.
#2010
kökenli
origin
Rusça'da yabancı kökenli isimler genellikle bütünleşmeye dayanamaz.
In Russian, nouns of foreign origin generally don't succumb to integration.
#2011
ye
eat
Hoşlandığın herhangi birini ye.
Eat whichever one you like.
#2012
ajansı
agency
Bir reklam ajansı için çalışıyor.
He works for an advertising agency.
#2013
değilim
I am not
Ben senden daha heyecanlı değilim.
I am not excited any more than you are.
#2014
peşe
one after the other
Peş peşe ölüyoruz.
We are dying one after the other.
#2015
zirve
Summit
Zirve toplantısı dünya barışına katkı yaptı.
The summit conference made a contribution to the peace of the world.
#2016
arazi
Land
Uzakta arazi gördüm.
I saw land in the distance.
#2017
bağlantı
Connection
Onlar arasında bağlantı yok.
There is no connection between them.
#2018
istismar
abuse
İnsanlar hayvanları istismar etmemeli.
People shouldn't abuse animals.
#2019
stres
stress
Kapalı bir yumruk stres gösterebilir.
A closed fist can indicate stress.
#2020
sözlü
oral
Bizim sözlü sınavımız vardı.
We had an oral exam.
#2021
varlığı
Presence
Onun varlığı benim için önemli.
Its presence is important for me.
#2022
ölümü
death
Ölümü bir ceza olarak kullanmaya karşıyım. Onu bir ödül olarak da kullanmaya karşıyım.
I am against using death as a punishment. I am also against using it as a reward.
#2023
örneği
example
Bu acımasız kaderin güzel bir örneği.
It's a perfect example of cruel fate.
#2024
konforlu
comfortable
Küçük konforlu bir evimiz olacak.
We will have a small comfortable house.
#2025
namaz
pray
Müslümanlar hep Mekke'ye doğru namaz kılarlar.
Muslims always pray facing toward Mecca.
#2026
anlaşması
agreement
O şirketten teknik bilgi almak için, öncelikle bir gizlilik anlaşması imzalamamız gerek.
To get technical information from that company, we first have to sign a non-disclosure agreement.
#2027
gelince
As for
Köpeklere gelince, müşteriler onları bu mağazaya getiremiyebilirler.
As for dogs, customers may not bring them into this store.
#2028
miras
heritage
Bu bina ulusal miras olarak tutulmalıdır.
This building should be kept as a national heritage.
#2029
allah'tan
Fortunately
Allah'tan Tom kazada ölmedi.
Fortunately, Tom didn't die in the accident.
#2030
antrenman
Training
Tom antrenman yapıyor.
Tom is training.
#2031
dayanıklı
durable
Yeterince dayanıklı görünüyor.
It seems durable enough.
#2032
heyecanı
excitement
Ben heyecanı özlüyorum.
I miss the excitement.
#2033
hırsızlık
Theft
Polisler onları hırsızlık için tutukladı.
The police arrested him for theft.
#2034
karşılamak
meet
Ben seni havaalanında karşılamak için bir araba ayarladım.
I arranged for a car to meet you at the airport.
#2035
penaltı
penalty
Penaltı kaçırılmıştı.
The penalty was missed.
#2036
seçmen
voter
Birçok siyasetçi rüşvet, seçmen dolandırıcılığı ve kamu parasının çalınması ile suçlandı.
Many politicians were accused of corruption, voter fraud and theft of public money.
#2037
önünü
in front of
Kamyon arabamın önünü kesti.
The truck cut in front of my car.
#2038
voleybol
volleyball
Mike voleybol takımının bir üyesi değildir.
Mike is not a member of the volleyball team.
#2039
binası
building
Birleşmiş Milletler binası 1952'de inşa edildi.
The United Nations Building was built in 1952.
#2040
gelişim
development
Eğitimin amacı servet veya statü değil ama kişisel gelişim.
The goal of education is not wealth or status, but personal development.
#2041
hayvanları
animals
Aslanlar diğer hayvanları yiyerek yaşarlar.
Lions live on other animals.
#2042
yeterince
enough
Sen yeterince hızlı değilsin.
You're not fast enough.
#2043
burası
it
Burası şehre ne kadar uzaklıkta?
How far is it from here to the city?
#2044
eksikliği
Lack of
O, çaba eksikliği nedeniyle başarısız oldu.
He failed due to lack of effort.
#2045
yatan
lying
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
Tom noticed a drunkard lying in the street.
#2046
çinli
Chinese
Üç Çinli öğrenci üniversiteye kabul edildi.
Three Chinese students were admitted to the college.
#2047
havacılık
Aviation
Havacılık uzmanı, istatistikleri ayrıntılı olarak analiz etti.
The aviation expert analyzed the statistics in detail.
#2048
japonya
Japan
Biz Japonya anayasasına bağlıyız.
We are subject to the Constitution of Japan.
#2049
belirlemek
determine
Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
To determine its origin, we must go back to the middle ages.
#2050
farkında
aware of
Eğer bir şeyi anlamıyorsanız, onun içeriğinin farkında olmamanızdandır.
If you don't understand something, it's because you aren't aware of its context.
#2051
saldırgan
attacker
Saldırgan kaçtı.
The attacker ran away.
#2052
göstergesi
indicator
Kendine zarar verme genellikle cinnetin bir göstergesi olarak kabul edilir.
Self-harm is often regarded as an indicator of insanity.
#2053
burs
scholarship
Yerinde olsam, burs için müracaat ederim.
If I were you, I would apply for the scholarship.
#2054
kalmış
up
Ne yapacağına karar vermek size kalmış.
It is up to you to decide what to do.
#2055
kilometrelik
kilometers
Ay ortalama 382.400 kilometrelik bir mesafede dünyanın etrafında döner.
The Moon orbits Earth at an average distance of 382,400 kilometers.
#2056
usta
Master
Tom bir usta.
Tom is a master.
#2057
adımı
step
İlk adımı attım.
I've taken the first step.
#2058
bilen
who knows
İlk yardım bilen biri var mı?
Is there anybody who knows first aid?
#2059
isyan
riot
Onlar isyan etmek istiyor.
They want to riot.
#2060
muhafaza
maintained
Sami'nin arka bahçesi titizlikle muhafaza edildi.
Sami's backyard was meticulously maintained.
#2061
solunum
respiratory
Bir solunum hastalığından muzdarip.
She suffers from a respiratory disease.
#2062
anket
Survey
Onların araştırması bir anket yöntemi kullandı.
Their research used a survey method.
#2063
direkt
direct
O bir direkt uçuş mu?
Is it a direct flight?
#2064
denge
balance
Kaos ve yasa arasında bir denge olmalı.
There must be a balance between chaos and law.
#2065
fındık
Hazelnut
Tom sincabına Fındık adını verdi, çünkü fındığı seviyor.
Tom named his squirrel Hazelnut, because it likes hazelnuts.
#2066
ruh
soul
Lanet olası bir ruh yoktu.
There was not a bloody soul.
#2067
tedarik
supply
Grant, iki şehir arasındaki tedarik hatlarını kesmek istiyordu.
Grant wanted to cut the supply lines between the two cities.
#2068
yoğunluk
density
Manyetosferin içinde, uzay plazmasının yoğunluğu (elektronlar ve iyonlar gibi yüklü parçacıklar), güneş rüzgarının hüküm sürdüğü dışarıdaki plazmadan çok daha düşüktür. Manyetopoz adı verilen sınır, iki farklı yoğunluk bölgesi farklı hızlarda hareket ettiğinde kararsız hale gelir.
Inside the magnetosphere, the density of the space plasma—charged particles, like electrons and ions—is much lower than the plasma outside, where the solar wind prevails. The boundary, called the magnetopause, becomes unstable when the two different density regions move at different rates.
#2069
yumurta
eggs
Süt, yumurta, tereyağı ve benzeri şeyleri satın almalısınız.
You must buy milk, eggs, butter, and so on.
#2070
finans
Finance
Modern finans giderek karmaşık ve sofistike hale geliyor.
Modern finance is becoming increasingly complicated and sophisticated.
#2071
kazı
excavation
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
Human remains were found during the excavation.
#2072
kanunu
law
Yeni vergi kanunu boşluklarla dolu.
The new tax law is full of loopholes.
#2073
muayene
examination
Siz de muayene için hazırlanabilirsiniz.
You may as well prepare for your examination.
#2074
tazminat
compensation
Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
Did you receive any compensation for the damaged luggage?
#2075
aksine
On the contrary
Mary fakir değildir. Aksine, o oldukça zengindir.
Mary is not poor. On the contrary, she is quite rich.
#2076
başlıklı
titled
1986'da Sally Ride To Space and Back başlıklı bir kitap yayınladı.
In 1986, Sally Ride published a children's book titled To Space and Back.
#2077
ileriye
Forward
Bir adım ileriye ilerle.
Move forward one step.
#2078
arkadaş
friend
Bir arkadaş bana o hikayeyi anlattı.
A friend told me that story.
#2079
atama
Assignment
Onlar onun atama için doğru olmadığını düşünüyor.
They think he's not right for the assignment.
#2080
avantaj
Advantage
Ehliyetinin olması bu iş için bir avantaj.
Having a driver's license is an advantage for this job.
#2081
işareti
sign
Mars'ta hiç yaşam işareti yok.
There is no sign of life on Mars.
#2082
kamerası
camera
O benim kız kardeşimin kamerası.
That is my sister's camera.
#2083
takvimi
calendar
Takvimi duvara astı.
She hung the calendar on the wall.
#2084
öldürme
kill
Lütfen beni öldürme.
Please don't kill me.
#2085
daire
apartment
Helen ve Kathy Tokyo'nun bir banliyösünde bir daire kiraladı.
Helen and Kathy rented an apartment in a suburb of Tokyo.
#2086
güçlendirmek
strengthen
Batılı ülkeler doları güçlendirmek için kafa kafaya vermek zorundalar.
Western nations have to put their heads together to strengthen the dollar.
#2087
Open
Kitabında sayfa dokuzu aç.
Open your book to page nine.
#2088
baskın
Raid
Neden FBI Tom'un evine baskın yaptı?
Why did the FBI raid Tom's house?
#2089
benzin
gasoline
Benzin yakıt için kullanılır.
Gasoline is used for fuel.
#2090
gerilim
tension
Tom ve Mary arasında çok fazla gerilim var.
There's been a lot of tension between Tom and Mary.
#2091
peş
after
O, peş peşe suç işledi.
He committed one crime after another.
#2092
ötesinde
beyond
Köprünün ötesinde bir kır evi var.
There is a cottage beyond the bridge.
#2093
hindistan
India
Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.
Mother Teresa was a Catholic nun who lived and worked in Calcutta, India.
#2094
hasat
Harvest
Güzel hava sayesinde, tüm ürünleri bir gün içinde hasat edebildik.
Thanks to the nice weather, we were able to harvest all of the crops in a day.
#2095
karmaşık
complex
Onların iletişimi düşündüğümüzden çok daha karmaşık olabilir.
Their communication may be much more complex than we thought.
#2096
otobüsü
bus
Havaalanı otobüsü nereden kalkıyor?
Where does the airport bus leave from?
#2097
protein
protein
Böcekler çok besleyici ve iyi bir protein kaynağı.
Insects are very nutritious and a good source of protein.
#2098
roma
Rome
Roma bir günde yapılmadı.
Rome wasn't built in a day.
#2099
cesur
Brave
Cesur kaptan gemisini kurtardı.
The brave captain saved his ship.
#2100
ortağı
partner
Polis memurunun ortağı vuruldu.
The police officer's partner was shot.
#2101
tablo
Table
Mike günlüklerinden kaba bir tablo yaptı.
Mike made a rude table from the logs.
#2102
tahsis
allot
Parayı R&D için tahsis et.
Allot the money for R&D.
#2103
tuz
salt
Tuz ve biberle balığı çeşnilendirdim.
I seasoned the fish with salt and pepper.
#2104
yaban
wild
Yaban kuşlarını izlemek çok eğlenceli.
Watching wild birds is a lot of fun.
#2105
yakalamak
catching
Hamam böceklerini yakalamak için tuzaklar kurduk.
We set out traps for catching cockroaches.
#2106
biliyorum
know
Senin adını biliyorum.
I know your name.
#2107
kimyasal
chemical
O kimyasal gübrelerden daha ucuzdur.
It is cheaper than chemical fertilizers.
#2108
ters
reverse
Tom Mary üzerinde ters psikoloji kullanmaya çalıştı.
Tom tried to use reverse psychology on Mary.
#2109
zamanlar
times
O zamanlar hiç radyo yoktu.
There were no radios in those times.
#2110
alkollü
alcoholic
Alkollü içeceklerden hoşlanmam.
I don't care for alcoholic drinks.
#2111
düşünce
Thought
Düşünce olmadan öğrenme emek kaybıdır.
Learning without thought is labor lost.
#2112
günümüzde
Today
Gençlerin günümüzde bir şeye inanmasının ne kadar zor olduğunu anlamıyor gibisin.
You don't seem to understand how difficult it is for young people today to believe in something.
#2113
hacı
pilgrim
Tom bir hacı.
Tom is a pilgrim.
#2114
nilüfer
Lotus
Mars'taki tapınaklar, nilüfer çiçekleri ile süslenmiştir.
The temples on Mars are decorated with lotus flowers.
#2115
olağan
usual
Bu soğuk hava haziran için olağan değil.
This cold weather isn't usual for June.
#2116
sokağa
on the street
Sadece katı kalpli biri şu zavallı yavru kediyi bu soğukta sokağa terk edebilir.
Only the blackest of hearts could leave that poor kitty out on the street in the cold.
#2117
duygu
emotion
Herhangi bir duygu, eğer samimi ise, istem dışıdır.
Any emotion, if it is sincere, is involuntary.
#2118
iddiaya
bet
O at üzerine on dolar iddiaya giriyorum.
I bet ten dollars on that horse.
#2119
otel
hotel
Otel ile havaalanı arasında servis otobüsü var mı?
Is there a shuttle bus between the hotel and airport?
#2120
panik
panic
Depremden sonra yaygın bir panik vardı.
There was widespread panic after the earthquake.
#2121
sınavı
exam
Sınavı geçtiğin haberini duyduk.
We heard the news that you had passed the exam.
#2122
öğrenmek
learning
Öğrenmek bir şey sağduyu başka bir şeydir.
Learning is one thing, and common sense another.
#2123
dünyası
world of
Biz gerçek dünyanın malların bir dünyası olduğunu görüyoruz.
We see that the real world is becoming a world of merchandise.
#2124
heyet
committee
Heyet, beş üyeden oluşuyor.
The committee consists of five members.
#2125
kargo
cargo
Bu bir kargo gemisi.
It's a cargo ship.
#2126
nadir
rare
Bazı insanlar evcil hayvanlar olarak nadir bulunan hayvanları beslerler.
Some people keep rare animals as pets.
#2127
standart
standard
Standart İngilizce öğrenmelisin.
You have to learn standard English.
#2128
tutuklama
Arrest
Memur Tom Jackson tutuklama yaptı.
Officer Tom Jackson made the arrest.
#2129
kalmak
stay at
Bütün gün evde kalmak zorundaydılar.
They had to stay at home all day.
#2130
karanlık
darkness
Karanlık ışığın yokluğudur.
Darkness is the absence of light.
#2131
sıraya
queue
Tom sıraya kaynak yaptı.
Tom jumped the queue.
#2132
çözmek
solve
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
Dick tried to solve the problem, in vain.
#2133
kabine
cabinet
Başbakan ve kabine arkadaşları istifa ettiler.
The premier and his cabinet colleagues resigned.
#2134
ithal
imported
Onlar dükkânda ithal mallar satıyorlar.
They sell imported goods at the shop.
#2135
iyileşme
recovery
Şimdi iyileşme yolundasın.
You are now on the way to recovery.
#2136
kurma
set up
Bir toplantıyı kurma zamanı geldi.
It's time to set up a meeting.
#2137
mahkum
prisoner
Mahkum bir polisi öldürmüş olduğunu reddetti.
The prisoner denied that he had killed a policeman.
#2138
yaya
pedestrian
Dün bu yaya geçidinde bir yayaya kamyon çarptı.
Yesterday a pedestrian was run over by a truck at this pedestrian crossing.
#2139
buçuk
and a half
Bir buçuk asırlık bir karmaşadan sonra kraliyet otoritesi yeniden kuruldu.
Only after a century and a half of confusion was the royal authority restored.
#2140
yön
direction
Senin yön duyun yok.
You have no sense of direction.
#2141
yiğit
valiant
O yiğit bir asker.
He's a valiant soldier.
#2142
inanılmaz
Incredible
O, inanılmaz bir hikaye.
That's an incredible story.
#2143
masum
innocent
Masaru masum olduğunu iddia ediyor.
Masaru claims that he is innocent.
#2144
zayıf
weak
Güçlü hayatta kalacak ve zayıf ölecek.
The strong will survive and the weak will die.
#2145
şahit
witness
Aslında trafik kazasına şahit olmadım.
Actually, I did not witness the traffic accident.
#2146
mesela
like
Dünya neden daha havalı olan bir şekilde, küp mesela, değil de yuvarlak?
Why is the earth round instead of something cooler, like a cube?
#2147
belirsiz
uncertain
Hava kötü, sis arttı, yere inebilip inemeyeceğimiz belirsiz.
This is bad. There's fog, and it's uncertain if we're going to land.
#2148
sinir
Nerve
Bir sinir hücresi hafif bir uyarıcıya yanıt verir.
A nerve cell responds to a slight stimulus.
#2149
varlık
being
Bu duyarlı bir varlık, tıpkı senin gibi.
It's a sentient being, just like you.
#2150
ardı
ignored
John benim tavsiyemi göz ardı etti.
John ignored my advice.
#2151
evli
married
Bizim kültürümüzde, aynı anda iki kadınla evli olamayız.
In our culture, we can't be married to two women at once.
#2152
of
Oh
Of, hadi canım sen de.
Oh, come off it.
#2153
yedek
spare
Evimin dışarıda gizli bir yedek anahtarı var.
I have a spare key to my house hidden outside.
#2154
yıkım
Destruction
Savaş kente ölüm ve yıkım getirdi.
The war brought about death and destruction in the city.
#2155
özgü
specific
Bundan daha kendine özgü olmak zorundasın.
You have to be more specific than that.
#2156
doğalgaz
gas
Rusya'nın Avrupa'ya olan doğalgaz ihracatının yaklaşık yüzde sekseni Ukrayna'dan geçer.
About eighty percent of Russian gas exports to Europe pass through Ukraine.
#2157
mesleki
professional
Mesleki kariyeri mahvoldu.
His professional career was bankrupt.
#2158
platform
platform
Treniniz platform 10'dan kalkar.
Your train leaves from Platform 10.
#2159
yaşamın
life
Yaşamın maliyetini büyük ölçüde artırmıştır.
The cost of life increased drastically.
#2160
zamana
time
O zamana kadar bütün dükkanları kapalı buldum.
I found all the shops closed by that time.
#2161
içe
inward
Bir hayalet içe dönük bir korkunun dışa dönük ve görünür işaretidir.
A ghost is an outward and visible sign of an inward fear.
#2162
katil
murderer
Şimdi bile, biz halen onun gerçek katil olduğundan şüpheleniyoruz.
Even now, we still doubt that he is the real murderer.
#2163
cadde
Street
Geçit töreninde bize katılacağınızı ve cadde boyunca yürüyüş yapacağınızı umuyoruz.
I hope you will join us in the parade and march along the street.
#2164
cami
Mosque
On beşinci yüzyılda yapılmış olan cami, kasabanın en güzel binasıdır.
The mosque, which was built in the fifteenth century, is the most beautiful building in the town.
#2165
diyalog
dialogue
Diplomatik diyalog çatışmayı bitirmeye yardımcı oldu.
Diplomatic dialogue helped put an end to the conflict.
#2166
kaleci
goalkeeper
Kaleci topa dokunduğunda hakem diğer takıma bir köşe vuruşu verdi.
When the goalkeeper touched the ball, the referee awarded the other team a corner kick.
#2167
tutar
Amount
Bu tutar vergi içermektedir.
This amount includes tax.
#2168
komisyon
Commission
%3 komisyon alıyoruz.
We charge a commission of 3%.
#2169
vakti
time
Burada olmanın vakti çoktan geldi.
It's about time you got here!
#2170
özgürlük
freedom
Özgürlük bedava değildir.
Freedom is not free.
#2171
arkadan
from the back
Tom ve Mary arkadan girecek.
Tom and Mary will enter from the back.
#2172
gönüllü
volunteer
Bir gönüllü olarak çalışan bir arkadaşım var.
I have a friend who works as a volunteer.
#2173
ithalat
import
Çok taraflı ticaret müzakereleri ithalat kotaları üzerinde şapa oturdu.
Multilateral trade negotiations ran aground over import quotas.
#2174
konunun
topic
Tom konunun uzmanı.
Tom is an expert on the topic.
#2175
zanlı
Suspect
Zanlı, kapalı devre televizyon sistemine kaydedildikten sonra hızla tespit edildi.
The suspect was identified quickly after being recorded on closed-circuit television.
#2176
köprü
Bridge
Köprü yeniden boyanıyor.
The bridge is being repainted.
#2177
tören
Ceremony
Tören onun konuşmasıyla başladı.
The ceremony began with his speech.
#2178
yerin
your place
Senin yerin mi yoksa benimki mi?
Your place or mine?
#2179
millî
national
İspanya, 2010 FIFA Dünya Kupası'nın galibi oldu ve millî takım logosu ilk yıldızını kazandı.
Spain has won the 2010 FIFA World Cup and the national team logo gains the first star.
#2180
kamyon
Truck
Dikkat edin! Gelen bir kamyon var!
Look out! There's a truck coming!
#2181
şart
condition
Birçok kişi yüksek maaşın başarı için bir şart olduğunu düşünüyor.
Many people consider a high salary to be a condition for success.
#2182
bahis
betting
Ben hiç bahis adamı olmadım.
I've never been a betting man.
#2183
kulak
ear
Bir kulak enfeksiyonum var.
I have an ear infection.
#2184
musunuz
you
Bu bavulu taşımama yardımcı olur musunuz lütfen?
Will you please help me carry this suitcase?
#2185
parlak
bright
Parlak bir geleceğin var.
You have a bright future.
#2186
ücretli
paid
Dün bir gün ücretli izin aldım.
I took a paid day off yesterday.
#2187
ofisi
office
Doktorun ofisi ikinci katta.
The doctor's office is on the second floor.
#2188
duruşma
Hearing
Bir ön duruşma 20 Ekim'de planlanıyor.
A preliminary hearing is scheduled for October 20th.
#2189
kemik
bone
Boğazımda bir kemik sıkıştı.
A bone stuck in my throat.
#2190
makinesi
machine
Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.
Someday I will buy a cotton candy machine.
#2191
taciz
harassment
Bu, taciz gibi görünüyor.
This seems like harassment.
#2192
festivali
festival
Bizim kampüs festivali önümüzdeki hafta yapılacak.
Our campus festival is to be held next week.
#2193
duyulan
heard
Duyulan tek ses saatin tik takıydı.
The only sound to be heard was the ticking of the clock.
#2194
etrafında
around
Dünya senin etrafında dönmüyor.
The world doesn't revolve around you.
#2195
gazetesi
newspaper
Oğlanın bir gazetesi var.
The boy has a newspaper.
#2196
kariyer
career
Mary hem bir kariyer hem de bir aile istiyor.
Mary wants both a career and a family.
#2197
problem
problem
O, hassas bir problem.
It's a delicate problem.
#2198
mesafe
distance
O, inanılmaz bir mesafe, değil mi?
That's an amazing distance, isn't it?
#2199
yaklaşan
upcoming
Tom yaklaşan oyun hakkında heyecanlı.
Tom is excited about the upcoming game.
#2200
konuşmak
Talking
Sadece konuşmak için gece yarısına kadar uyanık kaldık.
We sat up half the night just talking.
#2201
metrekare
square meter
Metro o kadar doluydu ki metrekare başına yaklaşık beş kişi vardı.
The subway was so full that there were around five people per square meter.
#2202
azaltmak
reduce
Bu ay masraflarımı azaltmak zorundayım.
I have to reduce my expenses this month.
#2203
belge
document
Belge tüm bölüm başkanlarına dağıtıldı.
The document was distributed to all department heads.
#2204
yürüyen
walking
Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür.
Mr Johnson is, as it were, a walking dictionary.
#2205
beyan
Declaration
Lütfen Gümrük Beyan Formunu doldurun.
Please fill out the Customs Declaration Form.
#2206
dinamik
dynamic
Tom dinamik bir kişiliğe sahiptir.
Tom has a dynamic personality.
#2207
içeri
inside
Dışarıda hava soğuk olduğu için içeri gel.
Come inside because it's cold outside.
#2208
çiftçi
farmer
Çiftçi traktörünü ahırda tutar.
The farmer keeps his tractor in the barn.
#2209
kedi
cat
Masanın altında bir kedi var.
There is a cat under the desk.
#2210
kirli
dirty
Kitaplarımı kirli ellerinle tutma.
Don't handle my books with dirty hands.
#2211
metreküp
cubic
Bir metreküp, 1000 litreye karşılık gelmektedir.
A cubic meter corresponds to 1000 liters.
#2212
vuran
hit
Sana vuran adam ön kapıda.
The guy who hit you is at the front door.
#2213
yetki
authority
Yetki verme konusunda herhangi bir sorunum yok.
I have no problem delegating authority.
#2214
avusturya
austria
Avusturya ile Avustralya'yı karıştırma.
Don't confuse Austria with Australia.
#2215
kupa
trophy
Arkadaşıma kupa verildiği zaman sevinçle bağırmaktan başka bir şey yapamadım.
I could not but cheer when my friend was handed the trophy.
#2216
anma
mention
Bir daha sakın onun adını anma.
Don't ever mention his name again.
#2217
coğrafi
geographical
Bu mağaza coğrafi bir avantaja sahiptir.
This store enjoys a geographical advantage.
#2218
limon
lemon
Limon ekşi bir meyvedir.
The lemon is a sour fruit.
#2219
zorluk
difficulty
Onun ofisini bulmada zorluk çekmedim.
I had no difficulty in finding his office.
#2220
avcı
hunter
Avcı bir geyiğe ateş etti.
The hunter shot at a deer.
#2221
federal
federal
Dev bir federal bütçe açığı, yıllardır Amerikan ekonomisinin başına bela oldu.
A huge federal budget deficit has been plaguing the American economy for many years.
#2222
açmak
open
Bir hesap açmak istiyorum.
I'd like to open an account.
#2223
flaş
flash
Burada bir flaş kullanmak doğru mu?
Is it all right to use a flash here?
#2224
yüzü
face
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
His face is distorted by pain.
#2225
özellik
Feature
Bu bir özellik, bir hata değil.
It's a feature, not a bug.
#2226
gölü
lake
Biz bir tekne ile gölü geçtik.
We crossed the lake in a boat.
#2227
tadını
taste
Ben domatesin tadını sevmiyorum.
I don't like the taste of tomatoes.
#2228
üssü
base
Kanada'nın en soğuk yeri Nunavut'taki araştırma üssü Eureka'dır.
The coldest place in Canada is the research base Eureka, in Nunavut.
#2229
şarkı
song
Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.
This song is so moving that it brings tears to my eyes.
#2230
değerini
value of
Eğer iyi bir bahçeniz varsa, o, evinizin değerini artıracaktır.
If you have a good garden, it will enhance the value of your house.
#2231
sahası
field
Yüzme havuzu, barbekü, futbol sahası ve bilardo masalı kır evi tamamlandı.
The country house was complete, with a swimming pool, a barbecue, a soccer field and a pool table.
#2232
siyaseti
politics
Siyaseti dinden ayırmalıyız.
We must separate politics from religion.
#2233
disiplin
Discipline
Sana zaten açıklandı: Savaş, disiplin ve koordinasyon gerektirir.
It has already been explained to you: a battle requires discipline and coordination.
#2234
sizler
you
Sizler aktrissiniz.
You are actresses.
#2235
tarafta
side
Artık bu tarafta yaşayamazsın.
You can't live on this side anymore.
#2236
taşımak
to move
Mobilyamızı taşımak için bir kamyon kiraladık.
We rented a truck to move our furniture.
#2237
emir
Order
Emir vermezdi.
He would not give the order.
#2238
mutfak
Kitchen
Mutfak bıçağını kullanırken, karım parmağını kesti.
When using the kitchen knife, my wife cut her finger.
#2239
plastik
plastic
Plastik kolayca kırılmaz.
Plastic does not break easily.
#2240
cinayeti
murder
Hepimiz cinayeti onun işlediğinden şüpheleniyoruz.
We all suspect him of murder.
#2241
kurtarmak
rescue
O, beni kurtarmak için geldi.
He came to my rescue.
#2242
yaratıcı
creative
Televizyon yaratıcı gücümüzü köreltebilir.
Television can dull our creative power.
#2243
katkısı
contributed
Kimse para yardımında en çok Tom'un katkısı olduğunu bilmiyordu.
Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.
#2244
altından
under
Masanın altından bir kedi çıktı.
A cat appeared from under the desk.
#2245
mesele
Issue
Gerçek mesele hastalığın nasıl önleneceğidir.
The real issue is how to prevent the disease.
#2246
cumhuriyetçi
Republican
Cumhuriyetçi aday seçimi kazandı.
The Republican candidate won the election.
#2247
gider
goes
Para gelir ve gider.
Money comes and goes.
#2248
karakteri
character
Herkesin kendi karakteri var.
Everyone has a character of his own.
#2249
muhalif
defiant
Tom muhalif.
Tom's defiant.
#2250
peşinde
in pursuit of
Polisler kaçağın peşinde.
The police are in pursuit of the runaway.
#2251
randevu
Appointment
Dr Beyaz'la sadece randevu ile görüşebilirsiniz.
You can meet Dr. White only by appointment.
#2252
ufak
small
Kız kardeşim ve ben tatilde Fuji Dağı'nın dibindeki ufak bir köyde kaldık.
During the vacation my sister and I stayed at a small village at the foot of Mt. Fuji.
#2253
bakımı
care
Şirket tüm çalışanları için sağlık bakımı ve hayat sigortası avantajları sağlar.
The company provides health care and life insurance benefits for all of its employees.
#2254
gemisi
ship
Bu bir kargo gemisi.
It's a cargo ship.
#2255
kuş
bird
Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.
I'd rather be a bird than a fish.
#2256
sanki
like
Sanki onun ne olduğunu biliyormuş gibi konuşma.
Don't talk ... as if you know what it's like...
#2257
hal
state
Amerikan hükümeti olağanüstü hal ilan etti.
The American Government declared a state of emergency.
#2258
sıcaklıklar
temperatures
Gelecek hafta daha hafif sıcaklıklar bekleniyor.
Milder temperatures are expected next week.
#2259
duruşu
stance
Konuyla ilgili güçlü bir duruşu vardı.
He had a strong stance on the subject.
#2260
kanlı
bloody
Savaş hızla şiddetli ve kanlı oldu.
The battle quickly became fierce and bloody.
#2261
hibrit
hybrid
Bir hibrit sürerim.
I drive a hybrid.
#2262
kronik
chronic
Japonya'da kronik bir pirinç fazlalığı vardır.
There is a chronic oversupply of rice in Japan.
#2263
parası
money
Aptal ve parası çabuk ayrılırlar
A fool and his money are soon parted.
#2264
skandal
Scandal
O skandal onun şöhretine mal oldu.
That scandal cost him his reputation.
#2265
i̇ngilizce
ENGLISH
Birkaç sayfa İngilizce çevirmek iki saatten fazla zamanımı aldı.
It took me more than two hours to translate a few pages of English.
#2266
dans
dance
Benimle dans etmek ister misin?
Would you like to dance with me?
#2267
güvence
reassured
Banka, paramızın güvende olduğuna dair bize güvence verdi.
The bank reassured us that our money was safe.
#2268
ikramiye
bonuses
Sen bir banka soyduğunda hapse girersin. Bir banka seni soyduğunda, onlar ikramiye verirler.
When you rob a bank, you go to jail. When a bank robs you, they hand out bonuses.
#2269
kağıt
paper
Yazıcıya kağıt lazım.
The printer needs paper.
#2270
toplama
Collection
Dan'ın toplama arabalarla dolu bir garajı vardı.
Dan had a garage full of collection cars.
#2271
görür
sees
Ara sıra gelip beni görür.
He comes and sees me once in a while.
#2272
hayvanlar
animals
Oksijen olmasaydı bütün hayvanlar uzun zaman önce ortadan kalkmış olurdu.
Without oxygen, all animals would have disappeared long ago.
#2273
savcı
prosecutor
Avukatım savcı ile konuşuyor.
My lawyer's talking to the prosecutor.
#2274
misafir
guests
Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.
I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony.
#2275
razı
willing
Onu yapmak için dünden razı olurdum.
I would be more than willing to do that.
#2276
hat
line
Hat tekrar meşgul.
The line is busy again.
#2277
lezzet
flavor
Lezzet sansasyonel.
The flavor is sensational.
#2278
gelin
bride
Gelin çok güzel görünüyordu.
The bride looked very beautiful.
#2279
kilit
lock
Kilit kırık.
The lock is broken.
#2280
muhtemelen
Probably
Onların kararını etkileyen muhtemelen oydu.
That was probably what influenced their decision.
#2281
taşı
stone
Bu taşı taşımama yardım et.
Help me move this stone.
#2282
üzüntü
Sadness
Onun yüzünde kalan üzüntü işaretini gördüm.
I saw the mark of sadness that had remained on her face.
#2283
av
hunting
Av köpekleri tilkinin kokusunu izledi.
The hunting dogs followed the scent of the fox.
#2284
erkekler
Men
Biz, erkekler kadınları beklemeye alışığız.
We men are used to waiting for the women.
#2285
rahatsızlık
inconvenience
Yurt dışında yaşamaktan hiç rahatsızlık hissetmiyor musun?
Don't you feel any inconvenience living abroad?
#2286
tarz
Style
Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
This style of cooking is peculiar to China.
#2287
bakın
See
Daha fazla bilgi için, sayfa 16'ya bakın.
For further information, see page 16.
#2288
buğday
wheat
Bina buğday torbalarıyla dolu.
The buildings are filled with bags of wheat.
#2289
gerekirse
if necessary
Gerekirse, yarın dokuzda gelirim.
If necessary, I'll come at nine tomorrow.
#2290
olmasın
not
İnsanlar, bunun farkında olsun veya olmasın, sürekli mutluluk ararlar.
Human beings, whether they realise it or not, continually seek happiness.
#2291
taban
base
Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
#2292
city
city
New York City polisleri koyu mavi üniforma giyer.
New York City policemen wear dark blue uniforms.
#2293
kesinleşmiş
finalized
Plan henüz kesinleşmiş değil.
The plan is not yet finalized.
#2294
zeytin
Olive
Bir zeytin dalı barışı sembolize eder.
An olive branch symbolizes peace.
#2295
yahudi
Jew
O, bir Yahudi olmaktan mutluydu.
He was happy being a Jew.
#2296
yazılım
software
Gerçekten korsan yazılım kullanmamalısın.
You really shouldn't use pirated software.
#2297
vaat
promises
Zamanında kar iyi bir hasat vaat ediyor.
A timely snow promises a good harvest.
#2298
bilgisayar
computer
Yeni bir bilgisayar almak zorundayım.
I have to get a new computer.
#2299
bilirkişi
expert witness
Tom bilirkişi olarak işe alındı.
Tom was hired as an expert witness.
#2300
giyim
clothing
Palto bir giyim eşyasıdır.
A coat is an article of clothing.
#2301
hareketi
movement
Oğlunuz öğrenci hareketi içinde yer aldı, ben duydum.
Your son took part in the student movement, I hear.
#2302
online
online
İyi bir video kamera alır almaz, online koymak için videolar yapmaya başlayacağım.
As soon as I can get a decent video camera, I'll start making videos to put online.
#2303
algı
perception
Bu algı yanlış.
This perception is incorrect.
#2304
düzgün
neat
Onun düzgün bir el yazısı vardır.
She has very neat handwriting.
#2305
oruç
Fasting
Biz oruç tutuyoruz.
We're fasting.
#2306
taburcu
discharged
Hasta hastaneden taburcu edildi.
The patient was discharged from hospital.
#2307
bulut
Cloud
Gökyüzünde bir bulut yoktu.
There wasn't a cloud in the sky.
#2308
oyunları
games
Bizim takım bütün oyunları kaybetti
Our team lost all its games.
#2309
yemeği
food
Neredeyse herkes iyi yemeği takdir ediyor.
Almost everybody appreciates good food.
#2310
ermenistan
Armenia
Ermenistan hakkında fazla haber duymuyoruz.
We don't hear much news about Armenia.
#2311
konak
mansion
O gerçek bir konak değil.
It is not a real mansion.
#2312
kuran
Quran
Kuran birçok dile çevrilmiştir.
The Quran has been translated into many languages.
#2313
pilot
pilot
Bir gün pilot olma fikrinin hayatımda tam olarak ne zaman oluştuğunu söyleyemem.
I couldn't say when exactly in my life it occurred to me that I would be a pilot someday.
#2314
sesini
his voice
Kötü bir soğuk algınlığı şarkıcının sesini kaybetmesine sebep oldu.
A bad cold caused the singer to lose his voice.
#2315
sunmak
offer
Bir öneri sunmak istiyorum.
I'd like to offer a proposal.
#2316
çayı
tea
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
#2317
çekimi
shoot
Bugün Tom ile fotoğraf çekimi yapıyorum.
I'm doing a photo shoot with Tom today.
#2318
kendimi
myself
Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.
I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
#2319
müzakere
negotiation
Müzakere becerilerin kötü değil.
Your negotiation skills aren't bad.
#2320
şiddetle
Violently
Ben ona biraz nasihat vermeye çalıştım fakat o bana şiddetle kötü davrandı.
I tried to give him some advice, but he just abused me violently.
#2321
şimdiye
now
Şimdiye kadar başlamalıydın.
You should have started by now.
#2322
avantajlı
Advantageous
Genel durum bizim için avantajlı.
The general situation is advantageous to us.
#2323
gümüş
silver
Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.
I prefer silver rings to gold ones.
#2324
sabır
patience
Sabır bir öğretmen için gereklidir.
Patience is essential for a teacher.
#2325
jeopolitik
geopolitical
Jeopolitik durum çok değişkendir.
The geopolitical situation is very volatile.
#2326
kontrollü
controlled
Araba dijital kontrollü klima ile donatılmıştır.
The car is equipped with digitally controlled air conditioning.
#2327
yumuşak
soft
Hava yumuşak ve toprak nemli.
The air is soft, the soil moist.
#2328
bence
in my opinion
Bence, futbol mükemmel bir spor.
In my opinion, soccer is a great sport.
#2329
gösteri
demonstration
Belediye binasındaki gösteri kontrolden çıkmaya başladı.
The demonstration at City Hall started getting out of hand.
#2330
ikiye
two
Saat ikiye kadar yatmadan onu bekledik ve sonra yatmaya gittik.
We waited up for him until two o'clock and then finally went to bed.
#2331
yara
Wound
Yara henüz iyileşmedi.
The wound has not healed yet.
#2332
eli
hand
Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.
The thief was bound hand and foot.
#2333
kurdu
wolf
Korku kurdu olduğundan büyük gösterir.
The fear makes the wolf bigger than what it is.
#2334
sıkıntısı
shortage
Bu şehir, yağmur yağmazsa yakında şiddetli bir su sıkıntısı yaşayacaktır.
This city will suffer from an acute water shortage unless it rains soon.
#2335
ödülü
prize
Ödülü hak ediyorsun.
You deserve the prize.
#2336
avro
euros
Çay, iki avro ediyor.
The tea costs two euros.
#2337
böbrek
kidney
Böbrek sorunum var.
I have kidney trouble.
#2338
ilerleme
progress
İletişim olmadan ilerleme olamaz.
There cannot be progress without communication.
#2339
nihai
ultimate
Eğitimin nihai amacı nedir?
What is the ultimate purpose of education?
#2340
japon
japanese
Bir Japon asla böyle bir şey yapmaz.
A Japanese would never do such a thing.
#2341
dost
friend
Gerçek dost kara günde belli olur.
A friend in need is a friend indeed.
#2342
hikayesi
story
Onun hikayesi herhangi birinin inanması için çok fazla saçma.
His story was too ridiculous for anyone to believe.
#2343
izlemek
watch
Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli.
It is pleasant to watch a loving old couple.
#2344
klasik
classic
Ne kadar pahalı olursa olsun, o klasik arabayı almak istiyorum.
I want to get that classic car no matter how expensive it is.
#2345
planlı
planned
Hiçbir şey planlı değil.
Nothing is planned.
#2346
rejim
regime
Suriye rejim değişikliğinden sonra hangi yönde gelişecek?
In which direction will Syria develop after the regime change?
#2347
bırakmak
quit
İşimi bırakmak istiyorum.
I wanna quit my job.
#2348
engellemek
prevent
Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
#2349
eşya
stuff
Biraz eşya aldım.
I bought some stuff.
#2350
keşif
Exploration
Şiir, bir keşif, bir vahiy ve diyalog için bir davettir.
Poetry is an exploration, a revelation, and an invitation for dialogue.
#2351
teyit
Confirmation
Benim teyit etmem gerekmez mi?
Is my confirmation not needed?
#2352
yönetici
manager
Yönetici başarısızlık için kendini suçladı.
The manager blamed himself for the failure.
#2353
bıçak
knife
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.
The knife we used to cut the bread with was sharp.
#2354
ekstra
extra
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
A permanent is extra.
#2355
kas
muscle
Jim, kayak yaparken bacağında bir kas çekildi.
Jim pulled a muscle in his leg while skiing.
#2356
bisiklet
bicycle
Doğum günün için sana bir bisiklet vereceğim.
I will give you a bicycle for your birthday.
#2357
dere
stream
Bir dere göle akmaktadır.
A stream flows into the lake.
#2358
dikkatle
carefully
John dikkatle dinledi.
John listened carefully.
#2359
lojistik
Logistics
O askeri operasyonun lojistik sorumlusudur.
He is in charge of the logistics of the military operation.
#2360
numarası
number
Demirin atom numarası 26'dır.
The atomic number of iron is 26.
#2361
taraftar
fans
Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
There were a lot of excited fans in the stadium.
#2362
şükür
thank
Tanrı'ya şükür bu kazada kimse yara almadı.
Thank God nobody got hurt in this accident.
#2363
saray
palace
Saray sıkı şekilde korunuyordu.
The palace was heavily guarded.
#2364
atmak
throw
Pencereden dışarı bir şeyler atmak yasaktır.
It is forbidden to throw things out of the window.
#2365
gayrimenkul
real estate
Japonya'da gayrimenkul fiyatları anormal bir biçimde artıyor.
The price of real estate has been rising abnormally in Japan.
#2366
ermeni
Armenian
Ermeni soykırımı trajik bir olaydı.
The Armenian genocide was a tragic event.
#2367
milliyetçi
nationalist
O bir milliyetçi.
He's a nationalist.
#2368
parkı
Park
Maruyama Parkı pek çok insanın toplandığı bir yerdir.
Maruyama Park is a place where a lot of people gather.
#2369
genelde
usually
Şimşek, genelde gök gürültüsünün ardından meydana gelir.
Lightning is usually followed by thunder.
#2370
gümrük
Customs
Bir gümrük beyanı gereklidir.
A customs declaration is required.
#2371
tedbirli
cautious
Tom çok tedbirli.
Tom is very cautious.
#2372
çatı
roof
Çatı fırtınadan zarar görmüştü.
The roof was damaged by the storm.
#2373
çıkışı
exit
Bir yangın olduğunda, lütfen bu çıkışı kullanın.
Please use this exit when there is a fire.
#2374
kurtuluş
liberation
O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.
She was an activist in the Women's Liberation Movement.
#2375
hayran
fan
Ben bir hayran değilim.
I'm not a fan.
#2376
tansiyon
blood pressure
Hemşire tansiyonumu ölçmek için tansiyon aleti kullandı.
The nurse used a sphygmomanometer to check my blood pressure.
#2377
önder
Leader
Atatürk'e ulu önder diyen kimseyle dost olamayız.
We can't be friends with whoever calls Ataturk a great leader.
#2378
cam
glass
Kırık cam üstüne basmayın.
Don't step on the broken glass.
#2379
dosya
file
Onu bana sıkıştırılmış dosya olarak gönder.
Send it to me as a compressed file.
#2380
kalitesi
quality
Ürünlerinin kalitesi yıllar geçtikçe kötüleşti.
The quality of their products has gone down over the years.
#2381
gelmek
come
Benimle gelmek zorundasın.
You have to come with me.
#2382
hareketsiz
still
Tom nasıl hareketsiz oturacağını bilmiyor.
Tom doesn't know how to sit still.
#2383
bağ
bond
Erkek kardeşler arasında güçlü bir bağ vardır.
There is a strong bond between the brothers.
#2384
olsaydı
if there were
Daha fazla para olsaydı güzel olurdu.
It would be nice if there were more money.
#2385
öncelik
Priority
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
Being less urgent, this plan is lower in priority.
#2386
diyabet
diabetes
14 Kasım Dünya Diyabet Günü'dür.
The 14th of November is the World Diabetes Day.
#2387
doktora
PhD
CV'mi ve Doktora önerilerimi ekledim.
I attached my CV and my PhD proposals.
#2388
dönmesi
return
Onun dönmesi için sabırsızlanıyordu.
She was impatient for him to return.
#2389
geçim
livelihood
Her şahsın, gerek kendisi gerekse ailesi için, yiyecek, giyim, mesken, tıbbi bakım, gerekli sosyal hizmetler dahil olmak üzere sağlığı ve refahını temin edecek uygun bir hayat seviyesine ve işsizlik, hastalık, sakatlık, dulluk, ihtiyarlık veya geçim imkânlarından iradesi dışında mahrum bırakacak diğer hallerde güvenliğe hakkı vardır.
Everyone has the right to a standard of living adequate for the health and well-being of himself and of his family, including food, clothing, housing and medical care and necessary social services, and the right to security in the event of unemployment, sickness, disability, widowhood, old age or other lack of livelihood in circumstances beyond his control.
#2390
harcama
spending
O böyle bir şeye para harcama konusunda isteksiz.
He grudged spending money on such a thing.
#2391
ikisi
two of them
Onların ikisi arasındaki ilişkiler nasıl gidiyor?
How are relations between the two of them going?
#2392
nem
humidity
Bu yüksek nem beni yorgun hissettiriyor.
This high humidity makes me feel tired.
#2393
nice
nice
Niçoise salatası Nice yakınlarındaki bölgenin tipik bir yemeğidir.
Niçoise salad is a typical food of the area near Nice.
#2394
ruhsal
spiritual
İlk temastan sonra, insanlığın maddesel ve ruhsal gelişimi ilerledi.
After First Contact, the material and spiritual development of humanity flourished.
#2395
yakalama
capture
Kameraların gerçeği yakalama eğilimi yoktur.
Cameras don't tend to capture reality.
#2396
bırakın
Leave
Benim kameramı yalnız bırakın.
Leave my camera alone.
#2397
parasını
money
Aptal parasını çabuk harcar.
A fool and his money are soon parted.
#2398
macaristan
Hungary
Eski olimpiyat eskrim şampiyonu Pál Schmitt Macaristan Cumhurbaşkanı seçildi.
Former Olympic fencing champion Pál Schmitt has been elected President of Hungary.
#2399
aniden
suddenly
O, aniden konuyu değiştirdi.
Suddenly, he changed the subject.
#2400
falan
not
Ermiş falan değil o. Öyleymiş gibi duruyor sadece.
He's not a saint. He just looks like one.
#2401
vitamin
vitamins
Tom her gün bir adet vitamin ve mineral hapı alır.
Tom takes a pill with vitamins and minerals every day.
#2402
gürcistan
GEORGIA
Gürcistan onun yerli devletidir.
Georgia is his native state.
#2403
akışı
flow
Nakit akışı sorunumuz var.
We have a cash flow problem.
#2404
ağırlıklı
mainly
Japonlar ağırlıklı olarak pirince dayalı yaşarlar.
The Japanese live mainly on rice.
#2405
beşinci
fifth
O, yarışta beşinci geldi.
He came in fifth in the race.
#2406
depolama
storage
Depolama maliyetlerinin çok yüksek olduğunu söylediler.
They said storage costs were too high.
#2407
düşman
enemy
Ordumuz düşman savunmasını yardı geçti.
Our army broke through the enemy defenses.
#2408
toplantıya
meeting
Toplantıya katılmalıydın.
You should have attended the meeting.
#2409
yönetmen
director
Ben bir yönetmen oldum.
I became a director.
#2410
yılbaşı
New Year's Eve
Yılbaşı gecesi fotoğraflarını yüklüyorum.
I'm uploading pictures from New Year's Eve.
#2411
ilişkisi
relationship
Onların ilişkisi hakkında bir şey bilmiyorum.
I don't know anything about their relationship.
#2412
içerik
content
Doğa, her sayfasında önemli içerik sunan tek kitaptır.
Nature is the only book that offers important content on every page.
#2413
memnuniyet
satisfaction
Ben memnuniyet talep ediyorum.
I demand satisfaction.
#2414
düzeni
order
Her şey mükemmel çalışma düzeni içinde.
Everything is in perfect working order.
#2415
kadınlarda
women
Onun kadınlarda gözü yok.
He has no eye for women.
#2416
zeytinyağı
olive oil
O, kirpiklerine niçin zeytinyağı uyguluyor?
Why does she apply olive oil on her lashes?
#2417
kızılay
Red Crescent
8 Mayıs Dünya Kızılay Kızılhaç Günüdür.
May 8 is World Red Cross Red Crescent Day.
#2418
kadrosu
staff
O, öğretim kadrosu için yeni bir ek.
He is a new addition to the teaching staff.
#2419
karbon
carbon
Karbon dioksit bazen insanlara zarar verir.
Carbon dioxide sometimes harms people.
#2420
market
market
Kasabada bir market var.
There is a market in the town.
#2421
yatırımcı
investor
Yatırımcı müşterisinin sermayesini çaldı.
The investor stole the capital of his client.
#2422
devletleri
States
Kato ona Amerika Birleşik Devletleri hakkında birçok soru sordu.
Kato asked him many questions about the United States.
#2423
okuma
Reading
Öğrenciler, okuma yeteneklerini geliştirmeliler.
Students should develop their reading skills.
#2424
washington
Washington
Affedersiniz, bu tren Washington Square'e gider mi?
Excuse me, does this train go to Washington Square?
#2425
kapısı
gate
UA 111 için biniş kapısı nerede?
Where is the boarding gate for UA 111?
#2426
kazanma
Winning
O takımın çok az, eğer varsa, kazanma şansı var.
That team has little, if any, chance of winning.
#2427
bağırsak
intestine
İnce bağırsak yaklaşık yedi metre uzunluğundadır.
The small intestine is about seven meters long.
#2428
hamile
pregnant
Maddelerin bazıları, özellikle eğer hamile iseniz, zararlıdır.
Some of the ingredients are harmful, especially if you are pregnant.
#2429
hüküm
judgment
Çok hızlı hüküm vermeyin.
Don't pass judgment too quickly.
#2430
sözünü
promise
Tom sözünü tutmayacak son insandır.
Tom is the last person to break his promise.
#2431
açığa
reveal
O, onun sırrını açığa çıkarmadı.
He didn't reveal his secret.
#2432
benzersiz
unique
Her sitenin benzersiz bir adresi vardır.
Every website has a unique address.
#2433
lehine
in favor of
Teklifin lehine misiniz?
Are you in favor of the proposal?
#2434
pozisyon
position
Üçüncü bir taraf olarak pozisyon almaya niyetliyim.
I intend to take my position as a third party.
#2435
uzaktan
remote
TV için uzaktan kumanda nerede?
Where's the remote control for the TV?
#2436
arzu
desire
Bugün seni görmeyi çok arzu ediyorum.
I desire a lot to see you today.
#2437
i̇sviçre
SWITZERLAND
İsviçre doğal güzelliği ile ünlüdür.
Switzerland is famous for its scenic beauty.
#2438
portekiz
Portugal
Portekiz bir istisna değildir.
Portugal is not an exception.
#2439
ağız
mouth
Allah bir insana daha çok dinlesin ve daha az konuşsun diye iki kulak ve bir ağız verdi.
God gave the man two ears and a mouth so that he would listen more and talk less.
#2440
değerlendirmek
evaluate
Öğretmen tüm öğrencileri değerlendirmek zorunda kaldı.
The teacher had to evaluate all the students.
#2441
minibüs
minibus
Bu minibüs 25 kişi alır.
This minibus holds 25 persons.
#2442
tütün
Tobacco
Tütün beyni etkiler.
Tobacco acts on the brain.
#2443
art
Art
.art dosyasının nasıl kullanılacağını bilmiyorum.
I don't know how to use an art file (.art).
#2444
hayali
imaginary
Noel Babanın hayali olduğuna inanmıyorum.
I don't believe that Santa Claus is imaginary.
#2445
katliam
massacre
Norveç'te yaşanan katliam ve son günlerde İngiltere'deki ayaklanma ve yağma, dünyanın içine sürüklendiği durum itibarı ile dehşet vericidir.
The massacre in Norway and the recent rebellion and the booty in England, are dreadful in consideration of the circumstances that the world drifted into.
#2446
kısmen
partly
Kısmen sizinle aynı fikirdeyim.
I partly agree with you.
#2447
güneydoğu
Southeast
Jim güneydoğu Asya gezisine çıkmak üzere.
Jim is about to take a trip to southeast Asia.
#2448
gerekçe
reason
O iyi bir gerekçe değildir.
That isn't a good reason.
#2449
merkezleri
centers
Yeni fabrikalar ve sanayi merkezleri inşa edildi.
New factories and industrial centers were built.
#2450
i̇sveç
sweden
İsveç, İskandinavya'daki en büyük ülkedir.
Sweden is the largest country in Scandinavia.
#2451
devrim
revolution
Devrim yeni bir çağ getirdi.
The revolution ushered in a new era.
#2452
er
er
Er, ben sadece otomatik vitesli arabaları sürebilirim.
Er, I can only drive cars with an automatic transmission.
#2453
göze
to the eye
Parktaki yeşil yapraklar göze hoş geliyor.
Green leaves in a park are pleasing to the eye.
#2454
oda
Room
Sizin oda dağınık.
Your room is out of order.
#2455
temizliği
cleaning
Bahar temizliği yapmak istiyorum.
I want to do spring cleaning.
#2456
biyolojik
biological
Mary, Tom'un biyolojik annesidir.
Mary is Tom's biological mother.
#2457
fabrika
factory
Önümüzdeki hafta fabrika muhtemelen kapatılacak.
Possibly the factory will be closed down next week.
#2458
istemiyorum
don't want
O kadar uzun beklemek istemiyorum.
I don't want to wait that long.
#2459
kalite
quality
Senin kalite kontrolünden çok etkilendim.
I'm very impressed with your quality control.
#2460
kitabı
book
Kitabı Cumartesiden önce geri vermek zorundayım.
I have to give back the book before Saturday.
#2461
kod
code
Yorum ekleme kod okumayı kolaylaştırır.
Adding comments makes the code easier to read.
#2462
müsaade
Excuse me
Bana biraz müsaade et.
Excuse me for a moment.
#2463
yöneticisi
manager
Takım yöneticisi aniden istifa etti.
The manager of the team quit suddenly.
#2464
çifti
pair
Kendime sıcak bir eldiven çifti satın aldım.
I bought myself a warm pair of gloves.
#2465
öğrenme
learning
Düşünce olmadan öğrenme emek kaybıdır.
Learning without thought is labor lost.
#2466
ışığında
in the light of
Bilimci son bilimsel bilgiler ışığında garip olayları açıkladı.
The scientist explained the strange phenomena in the light of recent scientific knowledge.
#2467
liman
Port
Yokohama güzel bir liman şehridir.
Yokohama is a beautiful port town.
#2468
problemi
problem
Ben problemi kolaylıkla çözmene şaşırdım.
I'm amazed by the ease with which you solve the problem.
#2469
tavuk
chicken
Tavuk bu sabah bir yumurta yumurtladı.
The chicken laid an egg this morning.
#2470
ömür
life
Katilin suçu kanıtlandı ve ömür boyu hapse mahkum edildi.
The murderer was convicted and sentenced to life in prison.
#2471
mühimmat
Ammunition
Sadece silah ve mühimmat istedi.
He only wanted guns and ammunition.
#2472
turistik
tourist
Kent, önemli bir turistik yer olarak rağbet kazandı.
The city is gaining popularity as a major tourist destination.
#2473
izleyici
Audience
Heyecanlı izleyici konser salonuna koştu.
The excited audience ran into the concert hall.
#2474
kazanması
win
Onun yarışmayı kazanması gerektiği doğaldı.
It was natural that he should win the contest.
#2475
dönüşü
return of the
Mona Lisa'nın dönüşü için 50.000 franklık bir ödül önerildi.
A reward of 50 000 francs was offered for the return of the Mona Lisa.
#2476
global
global
Hava kirliliği ciddi global bir sorundur.
Air pollution is a serious global problem.
#2477
hızı
speed
Işık hızı sesten çok daha büyüktür.
The speed of light is much greater than that of sound.
#2478
kıyı
coastal
Küresel ısınma kıyı sellerine neden olacak.
Global warming will cause coastal flooding.
#2479
yoksulluk
poverty
Yoksulluk kapıdan içeri girdiğinde, sevgi pencereden dışarı uçar.
When poverty comes in at the door, love flies out the window.
#2480
polonya
POLAND
Polonya büyük bir ülkedir.
Poland is a big country.
#2481
iflas
bankruptcy
Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.
There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy.
#2482
oynamak
play
Ateş etrafında oynamak tehlikelidir.
It's dangerous to play around the fire.
#2483
yarışı
race
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
#2484
volkan
volcano
Volkan tekrar aktif hale geldi.
The volcano has become active again.
#2485
biber
pepper
Biraz daha biber ekle.
Add a little more pepper.
#2486
karın
abdominal
Tom şiddetli karın ağrısı çekiyor.
Tom is suffering from severe abdominal pain.
#2487
komşu
neighbor
Yakın bir komşu, uzak bir akrabadan daha iyidir.
A close neighbor is better than a distant relative.
#2488
lastik
tire
Lastik basıncını kontrol eder misin?
Could you check the tire pressure?
#2489
makine
machine
Makine, yağdan tıkanmış.
The machine was clogged with grease.
#2490
sürdürülebilirlik
sustainability
Bisikletler kentsel sürdürülebilirlik için araçlardır.
Bicycles are tools for urban sustainability.
#2491
düşme
Falling
Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.
Chris risks falling behind in the science class.
#2492
gözaltı
detention
Tom'a ders sırasında konuştuğu için gözaltı cezası verildi.
Tom was given detention for talking during class.
#2493
paralel
parallel
Nehir ana caddeye paralel akar.
The river runs parallel to the main street.
#2494
çıkarma
extraction
Bugün biyogaz çıkarma hakkında bir hikaye duyduk.
Today we heard a story about biogas extraction.
#2495
ağrı
pain
Göğsümde keskin bir ağrı var.
I have a sharp pain in my chest.
#2496
köpeği
dog
Bir köpeği nasıl eğiteceğini öğrenmek için zahmete girmeye hazır değilsen bir köpek alma.
If you're not prepared to take the trouble to learn how to train a dog, don't get one.
#2497
özlem
longing
Biz hepimiz dünyada barış için özlem duyuyoruz.
We are all longing for peace in the world.
#2498
antik
ancient
Uzaktaki antik kalıntıları görebilirsiniz.
You can see the ancient ruins in the distance.
#2499
bağımsızlık
independence
Sömürge şimdiye kadar bağımsızlık ilan etmedi.
The colony has not declared independence as yet.
#2500
dağıtım
Distribution
Toptan satış tabakaları ile karakterize edilen Japon dağıtım sistemi karmaşık ve masraflıdır.
The Japanese distribution system, characterized by layers of wholesale, is complex and costly.
#2501
paylaşmak
share
Pastayı eşit olarak paylaşmak zorundasın.
You have to share the cake equally.
#2502
tahmini
forecast
Yarın için hava tahmini nedir?
What's the forecast for tomorrow?
#2503
batman
batman
Batman, Robin ile arkadaştır.
Batman is friends with Robin.
#2504
hanım
lady
Büyükanneniz çok hoş bir hanım.
Your grandmother is a charming lady.
#2505
bayrak
Flag
Bayrak yukarda.
The flag is up.
#2506
başarısız
failed
Tavsiyeniz olmasa, başarısız olurdum.
If it had not been for your advice, I would have failed.
#2507
hızlıca
quickly
Yeni duruma hızlıca uyum sağladı.
He quickly adjusted to the new situation.
#2508
sekiz
eight
Bir günde en az sekiz saat uyumalıyız.
We must sleep at least eight hours a day.
#2509
yapısal
structural
Chomsky bir yapısal dil bilimcidir.
Chomsky is a structural linguist.
#2510
derinliği
depth
Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.
This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth.
#2511
mübarek
blessed
Mübarek hatırlamadan veren ve unutmadan alandır.
Blessed are those who give without remembering and take without forgetting.
#2512
pas
pass
Bana pas veriyor musun?
Are you making a pass at me?
#2513
rıza
consent
Sessizlik rıza verir.
Silence gives consent.
#2514
bağış
donation
Bağış için teşekkürler.
Thank you for the donation.
#2515
dernek
association
Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
#2516
kalbi
heart
Heyecandan kalbi titriyordu.
Her heart was throbbing with excitement.
#2517
lif
fiber
Daha fazla lif yemen gerekir.
You need to eat more fiber.
#2518
sözcü
spokesperson
Her grup için bir sözcü seçin.
Choose a spokesperson for every group.
#2519
adresi
address
Lütfen açık ve doğru bir şekilde posta adresi yazın.
Please address your mail clearly and correctly.
#2520
fatura
bill
Lütfen fatura ekleyiniz.
Please add up the bill.
#2521
hareketli
moving
Hareketli resimler umurumda değil.
I don't care for moving pictures.
#2522
irade
will
Ne olasılık ne de özgür irade var.
There is neither contingency nor free will.
#2523
kurşun
lead
Kurşun kolayca bükülür.
Lead bends easily.
#2524
oradaki
there
Gerçekten oradaki mağazalardan hoşlanmıyorum.
I don't really like the stores there.
#2525
paket
Package
Paket dün teslim edildi.
The package was delivered yesterday.
#2526
dek
until
Tom geri dönene dek burada kalmak zorundayız.
We have to stay here until Tom gets back.
#2527
geldim
came
Bir konferansa katılmak için Tokyo'ya geldim.
I came to Tokyo to attend a conference.
#2528
izleyen
following
Bizi izleyen birini görmedim.
I didn't see anybody following us.
#2529
işini
job
Mike işini çok sevmesine rağmen, iyi para getirmiyor.
Though Mike likes his job very much, it does not pay well.
#2530
konuşması
Speech
Tom'un konuşması mükemmeldi.
Tom's speech was excellent.
#2531
resim
picture
Resim eğri asılmış.
The picture is hung crooked.
#2532
hoca
teacher
Derse geç kalınca hoca beni sınıfa almadı.
When I came to class late the teacher didn't let me in.
#2533
la
La
Hangisini daha çok seviyorsun, L.A yı mı yoksa New York'u mu?
Which do you like better, L.A. or New York?
#2534
lütfen
Please
Lütfen ağlama.
Please don't cry.
#2535
meşgul
busy
Onun çok meşgul olduğu gün cumadır.
Friday is the day when she is very busy.
#2536
arapça
Arabic
Arapça yazı okuyamam
I can't read Arabic script.
#2537
dili
language
Bir dili öğrenmenin en iyi yolu, o dilin konuşulduğu ülkeye gitmektir.
The best way to learn a foreign language is to go to the country where it is spoken.
#2538
işleme
processing
Bu ay iki tane daha gıda işleme tesisi kapatıldı.
Two more food processing plants closed down this month.
#2539
kültürü
culture
Alman kültürü çalışmaya ilgi duyuyorum.
I am interested in studying German culture.
#2540
olmakla
to be
Bir İtalyan olmakla gurur duyuyorum.
I'm proud to be an Italian.
#2541
seri
Series
Sorun devrenin seri olmasıdır.
The problem is that that circuit is in series.
#2542
ısınma
warming
Küresel ısınma hakkında söylediklerini etkileyici buldum.
I found it fascinating what you were saying about global warming.
#2543
emlak
real estate
Tom emlak acentesiydi.
Tom was a real estate agent.
#2544
gazı
gas
Evden ayrılmadan önce gazı kapatmayı unutma.
Don't forget to turn off the gas before you leave the house.
#2545
hain
traitor
Aramızda bir hain var.
We have a traitor among us.
#2546
gazete
Newspaper
Çünkü ben bir gazete muhabiri idim.
Because I was a newspaper reporter.
#2547
sami
sami
Ren geyikleri Sami ve Nenetler tarafından yüzyıllar boyunca güdülmektedir.
Reindeer have been herded for centuries by the Sami and the Nenets.
#2548
cihaz
device
Bu cihaz deniz suyunu kolaylıkla içme suyuna çevirmeyi mümkün kıldı.
This device made it possible to turn sea-water into fresh water easily.
#2549
yolculuğu
Journey
Onlar seksen millik yolculuğu tamamladılar.
They finished eighty miles' journey.
#2550
üstesinden
overcome
Yüksek yen değerinin nasıl üstesinden gelineceği büyük bir sorundur.
How to overcome the high value of the yen is a big problem.
#2551
grupları
groups
Çeşitli grupları birleştirmeye çalıştı.
He tried to unify the various groups.
#2552
kurucu
founding
Avrupa Birliği bayrağındaki on iki yıldız, birliğin on iki kurucu üyesini sembolize etmemektedir. O, on iki havariyi sembolize etmektedir.
The twelve stars on the flag of the European Union do not symbolize the twelve founding members of the union. They symbolize the Twelve Apostles.
#2553
teknolojisi
technology
Füze teknolojisi, İkinci Dünya Savaşı sırasında gelişti.
Rocket technology improved during World War Two.
#2554
görünüm
Appearance
Dick görünüm olarak annesine çekmiş.
Dick takes after his mother in appearance.
#2555
yürekten
from the heart
Eğer yürekten dans edilirse herhangi bir dans güzel görünür.
Any dance looks beautiful, if it's danced from the heart.
#2556
gülen
laughing
Gülen bir kız önümüzde duruyordu.
A laughing girl was standing before us.
#2557
boyun
neck
O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.
When he shouted, the veins in his neck stood out clearly.
#2558
değerler
values
Ahlaki değerler toplumda önemlidir.
Moral values are important in society.
#2559
dirençli
resistant
Çoğu onun tavsiyeye dirençli olduğuna ikna olmuş.
Many are convinced that he is resistant to advice.
#2560
enerjisi
energy
Atom enerjisi çağındayız.
We are in the era of atomic energy.
#2561
görünen
visible
Renk tüm görünen şeylerin en kutsal unsurudur.
Color is the most sacred element of all visible things.
#2562
ham
raw
Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.
The ship transports raw materials from Indonesia.
#2563
teşhis
identify
Benden cesedi teşhis etmem istendi.
I was asked to identify the body.
#2564
zekâ
intelligence
YZ yapay zekâ anlamına gelir.
AI stands for artificial intelligence.
#2565
özgün
original
Herkes dinledi ve çok mutluydu, düğünün özgün ve anlamlı olduğunu düşündüler.
Everyone listened and was very happy, thinking this wedding was both original and meaningful.
#2566
zeki
smart
O gerçekten zeki, değil mi?
She's really smart, isn't she?
#2567
enkaz
debris
Her yerde enkaz vardı.
There was debris everywhere.
#2568
neye
what
Hayatımın neye benzediği hakkında bir fikrin var mı?
Do you have any idea what my life is like?
#2569
çavuş
Sergeant
Çavuş Dan Anderson polis karakolunun etrafına barikat dikilmesini emretti.
Sergeant Dan Anderson ordered a barricade erected around the police station.
#2570
allah'a
to God
Bir şey yapmadığıma Allah'a yemin ederim.
I swear to God I didn't do anything.
#2571
azalma
reduction
Fabrikamızdaki personelde bir azalma oldu.
There's been a reduction in personnel at our factory.
#2572
geçerken
passing
Dar bir ortamda birinin önünden geçerken yüzünü mü, yoksa arkanı mı dönersin?
When passing someone in a narrow space, do you face them or turn your back?
#2573
tarif
recipe
Bu tarif büyükannemin.
This recipe is my grandmother's.
#2574
ziyade
rather than
Renk pembeden ziyade mordur.
The color is purple rather than pink.
#2575
dna
DNA
DNA örneklerinin saklanmasına izin verilmemelidir.
It shouldn't be permitted to store samples of DNA.
#2576
arsa
Land
George arsa satın alırken kandırıldı.
George was tricked into buying the land.
#2577
daima
always
Daima sözlüğünü el altında bulundur.
Always have your dictionary close at hand.
#2578
keyif
enjoy
O çok cana yakın birisi bu yüzden onunla çalışmaktan keyif alıyorum.
He is very friendly, so I enjoy working with him.
#2579
tutum
attitude
Bu doğru bir tutum.
That's the right attitude.
#2580
yükü
load
Yükü düştüğü için kamyon mecburen durdu.
The lorry had to stop because its load had fallen off.
#2581
ziyaretçi
visitors
Her yıl Kyoto, dünyanın her tarafından binlerce ziyaretçi ağırlar.
Kyoto gets thousands of visitors from all over the world each year.
#2582
atma
throwing
Eski mobilyanı atma yerine neden onu hayır kurumuna vermiyorsun?
Instead of throwing away your old furniture, why don't you give it to charity?
#2583
hastası
patient
O doktorun hastası olmak istiyorum.
I want to be that doctor's patient.
#2584
minik
tiny
Fiber-optik kablolar insan kılları kadar ince minik cam elyafından oluşur.
Fiber-optic cables are made up of tiny glass fibers which are as thin as human hairs.
#2585
ruhunu
your soul
Ruhunu şeytana sattın ve karşılığında bir şey almadın. Neyin var senin!?
You sold your soul to the devil and didn't get anything in return? What's wrong with you!?
#2586
bilir
knows
Mac bu bilgisayarı nasıl kullanacağını bilir.
Mac knows how to use this computer.
#2587
seferber
mobilized
Bütün dünya onları durdurmak için seferber edilecek.
The whole world will be mobilized to stop them.
#2588
tarihsel
historical
Zengin bir tarihsel mirasımız var.
We have a rich historical heritage.
#2589
uydu
satellite
Uydu şimdi yörüngededir.
The satellite is now in orbit.
#2590
benden
me
Benden içecek istemekten vazgeç! Git onu kendin al.
Stop asking me for a drink! Go get it yourself.
#2591
garanti
Guarantee
Bu bilginin doğru olduğuna garanti veririm.
I guarantee that this information is correct.
#2592
pazarı
market
İthalat pazarı geliştirmek için epeyce çaba sarf edilmektedir.
Many efforts have been make to develop market for imports.
#2593
taziye
condolence
Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
When his wife died, he received dozens of condolence cards.
#2594
buz
ice
Daha önce hiç kimse buz satmayı düşünmemişti.
No one had ever thought of selling ice before.
#2595
damar
vein
Hemşire, Mennad'ın sağ elinde iyi bir damar buldu.
The nurse found a good vein in Mennad's right hand.
#2596
efsane
Legend
O gerçek bir efsane.
He's a true legend.
#2597
görülür
seen
Saldırganlığın en görünür formları genellikle av ve avcı arasında görülür.
The most visible forms of aggression are often seen between prey and predator.
#2598
geçer
passes
Zaman çabuk geçer.
Time passes quickly.
#2599
görüşmek
discuss
Seninle görüşmek istediğim karışık bir sorunum var.
I have a complicated matter I want to discuss with you.
#2600
dik
upright
O civatayı dik durdurdu.
She stood bolt upright.
#2601
egzersiz
Exercise
İlginç bir kişi olmak için aklınızı beslemek ve egzersiz yaptırmak zorundasınız.
To be an interesting person you have to feed and exercise your mind.
#2602
işveren
employer
Leyla, Fadıl'ın ideal bir işveren olacağını düşündü.
Layla thought Fadil would be an ideal employer.
#2603
konteyner
container
Tom bir ekstra-baharat kovası, kızarmış piliç ve bir konteyner lahana salatası ısmarladı.
Tom bought a bucket of extra-spicy fried chicken and a container of coleslaw.
#2604
koymak
put
Otel kasasına bir şeyler koymak istiyorum.
I'd like to put some things in the hotel safe.
#2605
metal
metal
Metal soğuyunca büzülür.
Metal contracts when cooled.
#2606
testi
test
Testi geçebileceğine dair bire on bahse girerim.
Ten to one you can pass the test.
#2607
otopark
parking lot
Otopark ücretsizdir.
The parking lot is free of charge.
#2608
dilek
Wish
Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.
It's an American tradition to make a wish on your birthday.
#2609
detay
detail
Çevirmen olabildiğince çok detay ve bilgi vermeye çalışır.
The interpreter tries to give the most detail and information possible.
#2610
farklılık
difference
Teoride, teori ve uygulama arasında farklılık yok. Ama uygulamada var.
In theory, there is no difference between theory and practice. But, in practice, there is.
#2611
koyun
sheep
Bir oğlan koyun sürüsünü güdüyordu.
A boy was driving a flock of sheep.
#2612
patates
potato
Yaz zamanı soğuk patates yemeyi severim.
I like cold potato salad in the summertime.
#2613
yapılabilir
can be done
O, bir günde yapılabilir.
It can be done in a day.
#2614
yarışma
Competition
Bu zamanlanmış bir yarışma.
It's a timed competition.
#2615
kudüs
Jerusalem
Kudüs, tüneller ve alt geçitler kentidir.
Jerusalem is a city of tunnels and underpasses.
#2616
kızılcık
Cranberry
Buzdolabında kızılcık suyu var.
There is cranberry juice in the fridge.
#2617
başını
your head
Başını pencereden çıkarma.
Don't put your head out of the window.
#2618
boy
boy
Sonunda babasını boy olarak geçinceye kadar, çocuk gittikçe uzadı.
The boy grew taller and taller, till at last he exceeded his father in height.
#2619
delil
Evidence
Onu temize çıkarmak için delil gösterebilir misin?
Can you produce evidence to clear him?
#2620
dostluk
Friendship
Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
We are bound to each other by a close friendship.
#2621
hijyen
hygiene
Kişisel hijyen çok önemlidir.
Personal hygiene is very important.
#2622
sakatlık
Injury
Sakatlık tahmin ettiklerinden daha ciddiydi.
The injury was more serious than they had supposed.
#2623
tarifi
recipe
Yemek tarifi kitabımın nerede olduğunu biliyor musun?
Do you know where my recipe book is?
#2624
uyarınca
according to
Onu kurallar uyarınca cezalandırdık.
We punished him according to the rules.
#2625
verebilir
can
Harcadığın tüm paranın hesabını verebilir misin?
Can you account for all the money you spent?
#2626
ebru
ebru
Mary bir ebru sanatçısı.
Mary is an Ebru artist.
#2627
işine
business
Sen kendi işine bakmalısın.
You should attend to your own business.
#2628
kayak
skiing
Hokkaido Midori o zaman kayak yapıyor muydu?
Was Midori skiing in Hokkaido then?
#2629
kesimi
cut
Elmasın kesimi mükemmel.
The cut of the diamond is perfect.
#2630
mezar
grave
Çocuk ölü hayvan için bir mezar kazdı.
The boy dug a grave for his dead pet.
#2631
meşru
legitimate
Hangi prens tahtın meşru varisi?
Which prince is the legitimate heir to the throne?
#2632
rehberlik
Guidance
Tom'un ihtiyacı olan rehberlik.
What Tom needs is guidance.
#2633
sınıfı
class
Kato'nun sınıfı kırk tane oğlan ve kızdan oluşur.
Kato's class consists of forty boys and girls.
#2634
şifa
cure
Bu bilgi bir şifa bulmana yardımcı olabilir.
This information may help you find a cure.
#2635
amerikalı
American
Tom eve giderken Amerikalı olduğunu düşündüğü bir adamla karşılaştı.
On his way home, Tom met a man who he thought was an American.
#2636
belçika
Belgium
Belçika Fransa kadar büyük değildir.
Belgium is not as big as France.
#2637
brezilya
BRAZIL
1958'de, Brezilya ilk Dünya Kupası zaferini kazandı.
In 1958, Brazil won its first World Cup victory.
#2638
kurt
Wolf
John bir kurt gibi zayıftır.
John is as lean as a wolf.
#2639
asılsız
unfounded
O, tamamen asılsız bir söylenti.
That's a completely unfounded rumor.
#2640
brüt
Gross
Bu brüt olur.
That would be gross.
#2641
eleştiri
Criticism
O, performansı ile ilgili eleştiri alma hakkında endişeli.
She was apprehensive about receiving criticism of her performance.
#2642
esnek
flexible
Daha esnek olun.
Be more flexible.
#2643
değişik
different
Birbiri ardına değişik türde yiyecekler denedi.
He tried different kinds of foods one after another.
#2644
ibadet
worship
Yeni Yıl Günü birçok Japon ibadet etmek için türbeye giderler.
On New Year's Day many Japanese go to the shrine to worship.
#2645
kenara
aside
Bir kenara konulmuş biraz parası var.
She has a little money put aside.
#2646
at
at
Daha yakına gel ve bu resme bir göz at.
Come closer and have a good look at this picture.
#2647
içecek
drink
Lütfen bana içecek sıcak bir şey ver.
Please give me something hot to drink.
#2648
koruyan
guarding
Burada gizemini koruyan biri varsa o da sensin.
If there is someone here guarding their secret, then that's you.
#2649
uğruna
for the sake of
Sigarayı bırakmak kolay değildir, fakat sağlığının uğruna bırakmalısın.
To give up smoking is not easy, but you should for the sake of your health.
#2650
çeker
attracts
Mıknatıs demiri çeker.
A magnet attracts iron.
#2651
çoğunlukla
mostly
Sabah kahvaltısı için çoğunlukla meyve yerim.
I mostly have fruit for breakfast.
#2652
ameliyatı
surgery
Tom açık kalp ameliyatı oldu.
Tom had open heart surgery.
#2653
güncelleme
update
Güncelleme için teşekkürler.
Thanks for the update.
#2654
katılımcı
participant
İsrail'deki "Kim milyoner olmak ister" yarışmasında şimdiye kadar yalnızca bir katılımcı bir milyon İsrail Şekeli kazanabildi.
So far there has been only one participant who won one million Israeli Shekels in "Who Wants to Be a Millionaire" in Israel.
#2655
olurdu
would
O, onu duymaktan mutlu olurdu.
He would be glad to hear that.
#2656
siyasal
political
Siyasal etkinlikte bulunmak için zamanım yok.
I have no time to engage in political activity.
#2657
başak
Virgo
Başak burcuyum.
I'm a Virgo.
#2658
gelmez
does not come
Başarı tembellikten gelmez.
Success does not come from laziness.
#2659
organik
organic
O asıl branş olarak organik kimya okuyor.
She majors in organic chemistry.
#2660
cihazı
device
Etkili bir katalizör olmadığı zaman cihazı geliştirmek zor olurdu.
It would be difficult to improve the device without an effective catalyst.
#2661
haritası
map
Bir yol haritası alabilir miyim, lütfen?
May I have a road map, please?
#2662
kelime
Word
O bir kelime söylemedi.
He didn't say a word.
#2663
koltuk
seat
Sigara içilmeyen bölümde bir koltuk istedim.
I asked for a seat in the no-smoking section.
#2664
tutarak
by holding
Nefesinizi tutarak kendinizi öldüremezsiniz.
You cannot kill yourself by holding your breath.
#2665
akla
mind
21. yüzyılda eğitimli bir akla sahip olmak ne anlama geliyor?
What does it mean to have an educated mind in the 21st century?
#2666
baştan
from the beginning
Ders 10'u baştan itibaren oku.
Read Lesson 10 from the beginning.
#2667
diyet
diet
Sanırım diyet yapsan iyi olur.
I think you'd better go on a diet.
#2668
organ
organ
Tom'un cüzdanında bir organ bağış kartı var.
Tom has an organ donor card in his wallet.
#2669
sergi
Exhibition
Sergi önümüzdeki ay yapılacak.
The exhibition will be held next month.
#2670
suçlu
guilty
Sen bana çok suçlu hissettiriyorsun.
You make me feel so guilty.
#2671
çifte
Double
O bir çifte nazar.
It's a double whammy.
#2672
ateşe
into the fire
Mektubu ateşe fırlattı.
He threw the letter into the fire.
#2673
bakıma
way
Bir bakıma haklısın.
You are right in a way.
#2674
baraj
dam
Nehri bloke eden baraj çok geniş.
The dam blocking the river is very wide.
#2675
keskin
sharp
Göğsümde keskin bir ağrı var.
I have a sharp pain in my chest.
#2676
soğutma
cooling
Evinizin ısıtma ve soğutma maliyetlerini uygun yalıtım ve hava sızdırmazlık teknikleri yoluyla azaltabilirsiniz.
You can reduce your home's heating and cooling costs through proper insulation and air sealing techniques.
#2677
uzaya
into space
Roket uzaya gönderildi.
The rocket was launched into space.
#2678
yetenekli
talented
Onun karısı oldukça yetenekli bir kadındır.
His wife is quite a talented woman.
#2679
yetkisi
authority
Onun hem yetkisi hem de yeteneği var.
He has got both authority and ability.
#2680
aksi
otherwise
Acele et, aksi halde öğle yemeğine geç kalacaksın.
Hurry up, otherwise you'll be late for lunch.
#2681
cemal
jamal
Sami ve Cemal kız kardeşlerle evlendiler.
Sami and Jamal were married to sisters.
#2682
buluşma
meeting
Buluşma salıya ayarlandı.
The meeting was arranged for Tuesday.
#2683
gerçekleştirmek
realize
Sözünün adamı olmayı öğren ve hayallerini gerçekleştirmek için fırsatlar bul.
Learn to be a man of your word and find opportunities to realize your dreams.
#2684
gerçekçi
realistic
Bu daha gerçekçi bir plan.
It's a more realistic plan.
#2685
insanlığa
humanity
Savaş insanlığa karşı bir suçtur.
War is a crime against humanity.
#2686
yaşı
age
Şirketimizde emeklilik yaşı 60'tır.
At our company, the retirement age is 60.
#2687
bak
look
Tepenin üzerinde duran şu kuleye bak.
Look at that tower standing on the hill.
#2688
portekizli
Portuguese
Teresa, Portekizli adıdır.
Teresa is a Portuguese name.
#2689
ağırlık
weight
Bir pound bir ağırlık birimidir.
A pound is a unit of weight.
#2690
elden
hand
Ödevlerini pazartesiye kadar elden teslim edeceksin.
You are to hand in your assignments by Monday.
#2691
gerginlik
tension
İkimiz arasında büyüyen bir gerginlik hissettim.
I felt the tension grow between us.
#2692
heyecanlı
exciting
Ne heyecanlı bir oyun!
What an exciting game!
#2693
nefret
Hate
Bir sürü insan varsa, bundan nefret ediyorum.
I hate it when there are a lot of people.
#2694
niyetli
intentions
İyi niyetli olduğuna eminim.
I'm sure your intentions are pure.
#2695
sahipsiz
unclaimed
Bütün sahipsiz mal yarın gün ortasında atılacak.
All unclaimed property will be disposed of at midday tomorrow.
#2696
salonu
hall
İzleyici salonu doldurdu.
The audience filled the hall.
#2697
sevgili
beloved
Karısı iki sevgili çocuğunu arkasında bırakarak öldü.
His wife died leaving behind their two beloved children.
#2698
sunum
Presentation
Tom etkileyici bir sunum yaptı.
Tom made an impressive presentation.
#2699
sürü
lots of
Tepede bir sürü bodur ağaçlar büyümektedir.
Lots of low trees grow on the hill.
#2700
öğleden
noon
Betty öğleden önce gelebilecek.
Betty will be able to come before noon.
#2701
şüphe
doubt
Hiç şüphe yok.
There's no doubt.
#2702
şık
stylish
Burası çok şık değil.
This is not very stylish.
#2703
kutlu
Blessed
Miraç Kandili'niz kutlu olsun.
Have a blessed Isra and Mi'raj.
#2704
rüyalar
dreams
Tatlı rüyalar, Timmy.
Sweet dreams, Timmy.
#2705
haftası
week
Avrupa Balık Haftası, 4 Haziran'da başlar.
European Fish Week starts on June 4th.
#2706
ağacı
tree
Önceden evimin arkasında büyük bir kiraz ağacı vardı.
There used to be a big cherry tree at the back of my house.
#2707
karakter
character
O hiçbir şekilde karakter sahibi değil.
In no way is he a man of character.
#2708
lirası
lira
Türk Lirası senenin başından itibaren %40'tan fazla düşüş yaşadı.
The Turkish lira has fallen more than 40 percent since the start of the year.
#2709
tutulması
eclipse
Yarın bir ay tutulması olacak.
There will be a lunar eclipse tomorrow.
#2710
yağlı
fatty
Bu oldukça yağlı bir et parçası.
This is a rather fatty cut of meat.
#2711
tokat
slap
Yine de... bana tokat atmak zorunda değildi!
Even so ... she didn't have to slap me!
#2712
gereksiz
unnecessary
Onlar gereksiz şeyleri attılar.
They discarded unnecessary things.
#2713
kaçınılmaz
inevitable
Dışişleri Bakanı, savaşın kaçınılmaz olduğunu söyledi.
The Foreign Minister said that war was inevitable.
#2714
kolaylık
convenience
Düdüklü tencereler büyük kolaylık.
Pressure cookers are a true convenience.
#2715
kutlama
Celebration
O bir kutlama.
It's a celebration.
#2716
sigortası
insurance
Sağlık sigortası almak istiyorum.
I'd like to get medical insurance.
#2717
bırakma
Don't quit
Lütfen bırakma.
Please don't quit.
#2718
dalga
wave
Büyük bir dalga adamı bottan attı.
A big wave swept the man off the boat.
#2719
çekim
shooting
Çekim yaklaşık öğleyin başladı.
The shooting started around noon.
#2720
ölümcül
deadly
Ölümcül bir hastalığa kurban gitti.
He fell a victim to a deadly disease.
#2721
şekeri
sugar
Şekeri uzatır mısın, lütfen.
Pass the sugar, please.
#2722
anlayış
understanding
Karşılıklı anlayış, barışı sağlar.
Mutual understanding makes for peace.
#2723
ayakkabı
shoes
Bir çift ayakkabı aldım.
I bought a pair of shoes.
#2724
grubuna
group
Joe'nun grubuna katılmak istiyorum.
I want to join Joe's group.
#2725
yüze
face to face
Biz yüz yüze durduk.
We stood face to face.
#2726
deri
leather
Dükkân deri ürünler getirdi.
The shop carried leather goods.
#2727
devasa
gigantic
Ağ devasa dinamik bir ağ.
The Web is a gigantic, dynamic document.
#2728
edilmek
be
Rapor henüz teyit edilmek zorunda.
The report has yet to be confirmed.
#2729
peynir
cheese
Biz sütten peynir ve tereyağı yaparız.
We make milk into cheese and butter.
#2730
yeter
Enough
Anlayana tek kelime yeter.
A word is enough to a wise man.
#2731
müzesi
Museum
Sanat müzesi bu civarda mı?
Is the museum of art around here?
#2732
bulma
Finding
Onun iş bulma şansı yoktu.
He had no luck in finding work.
#2733
kalır
remains
O, tehlike karşısında sakin kalır.
He remains calm in the face of danger.
#2734
cerrahi
surgery
Cerrahi bölümüne gidin lütfen.
Please go to the Surgery Department.
#2735
hatıra
souvenir
Bu, Hokkaido'dan bir hatıra.
This is a souvenir from Hokkaido.
#2736
maksimum
maximum
Maksimum uzunluk: 200 kelime.
Maximum length: 200 words.
#2737
sanatsal
artistic
Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
The artistic beauty of the garden is truly amazing.
#2738
sebebiyet
rise
Onun alışılmadık davranışları bizim şüphelere sebebiyet verdi.
Her unusual behavior gave rise to our suspicions.
#2739
viral
viral
Birçok kişi antibiyotiklerin viral hastalıklara karşı etkisiz olduğunu bilmez.
Many people don't know that antibiotics are ineffective against viral diseases.
#2740
yarış
race
Yarış son dakikaya kadar devam etti.
The race went down to the wire.
#2741
yavru
fledgling
Orada bir yavru kuş vardı.
There was a fledgling bird there.
#2742
çeşme
Fountain
İstasyonun önünde bir çeşme vardır.
There is a fountain in front of the station.
#2743
avustralya
AUSTRALIA
Avustralya Güney Amerika'dan daha küçüktür.
Australia is smaller than South America.
#2744
akciğer
lung
Sigara içmekle akciğer kanseri arasında bir bağlantı var mı?
Is there a link between smoking and lung cancer?
#2745
davranış
behavior
Bu tür bir davranış için hiçbir gerekçe yoktur.
There is no excuse for such behavior.
#2746
inanç
Faith
Diğer bir deyişle, o bir inanç adamı.
In other words, he is a man of faith.
#2747
kanat
wing
Tom bana kol kanat gerdi.
Tom took me under his wing.
#2748
amatör
amateur
Amatör şarkıcı eller aşağı yetenek yarışmasında birincilik ödülünü almıştır.
The amateur singer won first in the talent show hands down.
#2749
fen
science
Tom Fen dersinde kendi sınıfındaki herkesten daha iyidir.
Tom is better at science than anyone else in his class.
#2750
gösterisi
show
Tom, Mary ve John Cumartesi gününü yetenek gösterisi için uygulama yaparak geçirdi.
Tom, Mary and John spent Saturday practicing for the talent show.
#2751
moda
Fashion
Uzun etekler moda.
Long skirts are in fashion.
#2752
te
in
1975 te, Angola özgür bir ülke oldu.
In 1975, Angola became a free nation.
#2753
tüketmek
consuming
Daha az yakıt tüketmek çevre için daha iyidir.
Consuming less fuel is better for the environment.
#2754
i̇pek
silk
İpek yumuşaktır.
Silk feels soft.
#2755
şam
Damascus
Şam, Suriye'dedir.
Damascus is in Syria.
#2756
amaç
purpose
Tanrı tarafından bir amaç için yaratıldın.
You were made by God for a purpose.
#2757
amaçla
purpose
O ne amaçla buraya geldi?
For what purpose did he come here?
#2758
firari
fugitive
Tom, bir firari, Meksika'ya gitmeye çalıştı.
Tom, a fugitive, tried to make it to Mexico.
#2759
işkence
torture
Amerika'da güvenlik güçlerinin bilgi almak için işkence yapması yasal değildir.
It is illegal in the United States for law enforcement to use torture to get information.
#2760
nöbetçi
guard
Nöbetçi "ayağa kalk" diye bağırdı.
"On your feet," shouted the guard.
#2761
rengi
color
En çok beğendiğin rengi seç.
Choose the color you like the best.
#2762
yeme
eating
Çok fazla yeme hastalığa neden olabilir.
Eating too much may lead to sickness.
#2763
şehirler
cities
Brezilya'da birçok büyük şehirler vardır.
There are many big cities in Brazil.
#2764
ayrıntılı
detailed
Lütfen bana ayrıntılı planınızı gösterin.
Please show me your detailed plan.
#2765
domates
tomato
Domates bir meyve mi yoksa bir sebze midir?
Is a tomato a fruit or a vegetable?
#2766
dönmek
return
Honolulu üzerinden Tokyo'ya dönmek istiyorum.
I'd like to return to Tokyo via Honolulu.
#2767
görüntüsü
image
Heykeltıraş ahşabı Buda'nın görüntüsü şeklinde oydu.
The sculptor carved wood into an image of Buddha.
#2768
kale
castle
Biz uzakta bir kale gördük.
We saw a castle in the distance.
#2769
seyirci
audience
Seyirci tam beş dakika alkışladı.
The audience applauded for a full five minutes.
#2770
suçlar
crimes
Tom suçlar işledi fakat asla hüküm giymedi.
Tom committed crimes, but was never convicted.
#2771
yazıcı
printer
Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.
The printer in Peter's office is broken and doesn't print anymore.
#2772
arıza
malfunction
Teknik bir arıza nedeniyle, bu trenin hizmeti bundan sonra devam etmeyecektir.
Due to a technical malfunction, this train's service will be henceforth discontinued.
#2773
güvende
safe
Sırrın benimle güvende olacak.
Your secret will be safe with me.
#2774
yatak
bed
Herhangi bir yatak hiç yatak olmamasından daha iyidir.
Any bed is better than no bed.
#2775
ödemek
to pay
Bedelini ödemek zorundasın.
You have to pay the price.
#2776
ahşap
wood
Ahşap yanar.
Wood burns.
#2777
bedel
price
Bedel anlamsız olarak yüksekti.
The price was absurdly high.
#2778
okulu
school
Okulu yarın başlıyor.
School begins tomorrow.
#2779
kdv
VAT
Almanya'da KDV yüzde 19'dur.
The VAT in Germany is 19 per cent.
#2780
heyelan
landslide
Trafik bir heyelan tarafından engellendi.
Traffic was blocked by a landslide.
#2781
organizasyon
organization
Bu organizasyon gönüllü katkılara bağlıdır.
That organization depends on voluntary contributions.
#2782
sipariş
order
Bana yanlış bir sipariş gönderdiğini düşünüyorum.
I think you have sent me a wrong order.
#2783
asfalt
Asphalt
Cadde asfalt ile kaplanmıştır.
The street is paved with asphalt.
#2784
biliyorsunuz
know
Onun nasıl meydana geldiğini gayet iyi biliyorsunuz.
You know very well how it happened.
#2785
cesaret
Courage
Aslan çoğu zaman cesaret sembolü olarak kullanılır.
The lion is often used as a symbol of courage.
#2786
cinsiyet
Gender
Cinsiyet temelli ayrımcılık yasaklanmıştır.
Discrimination on the basis of gender is prohibited.
#2787
negatif
negative
Negatif elektronlar pozitif elektronlar çekerler.
Negative electrons attract positive electrons.
#2788
yararlanmak
take advantage of
Bu fırsattan yararlanmak istiyorum.
I'd like to take advantage of this opportunity.
#2789
peygamber
prophet
Bir peygamber kendi toprağında tanınmaz.
A prophet is not recognized in his own land.
#2790
amca
uncle
Ted amca, pandaları göstermek için bizi hayvanat bahçesine götürdü.
Uncle Ted took us to the zoo in order to show us the pandas.
#2791
değiştirmek
change
Ben lastikleri değiştirmek zorundayım.
I have to change tires.
#2792
enfeksiyon
infection
Antibiyotikler enfeksiyon için bir tedavidir.
Antibiotics are a cure for infection.
#2793
etmeyen
who
Aza kanaat etmeyen hiçbir şeye kanaat etmez.
He who is not satisfied with a little, is satisfied with nothing.
#2794
kol
arm
Steve ve Jane her zaman, kol kola okula yürürler.
Steve and Jane always walk to school arm in arm.
#2795
sanal
virtual
Tatoeba Projesi bizim sanal evimizdir.
Tatoeba Project is our virtual home.
#2796
vakıf
Foundation
O, vakıf adına araştırma yapmak için bir burs kazandı.
He was awarded a scholarship to do research for the foundation.
#2797
üzücü
sad
O gerçekten üzücü.
That's really sad.
#2798
anlatmak
tell
Hikâyeyi anlatmak için sadece birkaçı kaçtı.
Only a few escaped to tell the story.
#2799
başlamak
getting started
Başlamak her zaman zordur.
Getting started is always difficult.
#2800
düzen
order
Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
#2801
genetik
genetic
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
#2802
görmezden
ignore
Polislerin seni görmezden geleceğine inanıyorum.
I believe the police will ignore you.
#2803
piknik
picnic
Piknik yağmurdan dolayı iptal edildi.
The picnic was called off because of the rain.
#2804
aviv
Aviv
Tel Aviv güzel bir şehirdir.
Tel Aviv is a beautiful city.
#2805
londra
London
Londra treni hangi platformdan kalkar?
Which is the platform for the London train?
#2806
gözle
eye
Yıldızları çıplak gözle, hatta daha da iyisi teleskopla görebilirsin.
You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope.
#2807
etnik
ethnic
Favori etnik yiyeceğin nedir?
What's your favorite ethnic food?
#2808
hikaye
story
Bu öylesine hüzünlü bir hikaye.
This is such a sad story.
#2809
i̇slami
islam
Sami İslami eğitim gördü.
Sami studied Islam.
#2810
adaylık
Nomination
Tom adaylık seçimlerini kazanmadı.
Tom failed to get the nomination.
#2811
arıtma
treatment
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
#2812
festival
festival
Festival gelecek hafta yapılacak.
The festival will be held next week.
#2813
iftira
Slander
Söylediği her şey iftira.
Everything he's saying is slander.
#2814
işçileri
workers
Bugün işçileri eve erken gönderelim.
Let's let the workers go home early today.
#2815
liste
list
Liste aşağıdaki gibidir.
The list is as follows.
#2816
suçları
crimes
Suçları için onu bağışladılar.
They forgave him for his crimes.
#2817
takla
somersault
Tom takla attı.
Tom did a somersault.
#2818
yoğurt
yogurt
Yoğurt lezzetli.
The yogurt is delicious.
#2819
siyonist
Zionist
Siyonist aşırılık yanlıları Mescid-i Aksa'yı yıkmak istiyor.
Zionist extremists want to demolish the al-Aqsa Mosque.
#2820
kardeşlik
fraternity
Kardeşlik derneğinin bir üyesidir.
He is a member of the fraternity.
#2821
memnuniyetle
with pleasure
Memnuniyetle, canım.
With pleasure, my dear.
#2822
parmak
finger
En uzun parmak orta parmaktır.
The middle finger is the longest.
#2823
duruş
posture
Uygun duruş iyi sağlığı korumak için gereklidir.
Proper posture is necessary to maintain good health.
#2824
içten
sincere
İlk başta, o çok içten görünüyordu.
At first, he sounded very sincere.
#2825
özgürlüğü
freedom
Para özgürlüğü satın alamaz.
Money cannot buy freedom.
#2826
terim
term
Bu, tanımlamak için zor bir terim.
It's a difficult term to define.
#2827
apartman
Apartment
Bir apartman dairesi bulmak zor olabilir.
Finding an apartment can be difficult.
#2828
bronz
Bronze
Bronz heykel uzaktan oldukça güzel görünüyor.
The bronze statue looks quite nice from a distance.
#2829
kahvaltı
breakfast
Kahvaltı yapman gerekiyor.
You need to have breakfast.
#2830
ruhu
spirit
Kolay yaşamak savaşçı ruhu bozdu.
Easy living corrupted the warrior spirit.
#2831
yıkıcı
destructive
Küçük çocuklar çok yıkıcı olabilir.
Small children can be very destructive.
#2832
bank
Bank
Mitsubishi Bank, Tokyo Bank ile birleşti.
The Mitsubishi Bank merged with the Bank of Tokyo.
#2833
beraat
acquitted
Juri onu suçtan beraat ettirdi.
The jury acquitted him of the crime.
#2834
döner
turns
Yol orada sola döner.
The road turns left there.
#2835
düşürmek
lower
Tom fiyatı düşürmek için isteksiz görünüyor.
Tom seems to be unwilling to lower the price.
#2836
kanalı
channel
Hangi kanalı izliyorsun?
What channel are you watching?
#2837
sağlığa
to health
Sigara içmek sağlığa zararlıdır.
Smoking is harmful to health.
#2838
melek
Angel
Bebek arabasında uyuyan bebek, bir melek kadar sevimli.
The baby sleeping in the baby carriage is as cute as an angel.
#2839
uysal
docile
İnekler kocaman ve uysal görünüyordu.
The cows looked big and docile.
#2840
valilik
governor
Valilik için aday olmalısın.
You should run for governor.
#2841
ceviz
Walnut
Ceviz ağacı, kuru ve sıcak bir iklimi tercih eder.
The walnut tree prefers a dry and warm climate.
#2842
ehliyet
license
Mademki on sekiz yaşındasın, ehliyet alabilirsin.
Now that you are eighteen, you can get a driver's license.
#2843
eliyle
with his hand
Tom eliyle ağzını kapattı.
Tom covered his mouth with his hand.
#2844
geçildi
overtaken
Şehir orman tarafından geçildi ve gözden kayboldu.
The city was overtaken by the jungle and disappeared.
#2845
konuşuyor
speaks
Bay Wright, sanki onun ana diliymiş gibi Japonca konuşuyor.
Mr Wright speaks Japanese as if it were his mother tongue.
#2846
laf
Word
Tom seninle iki laf etmek istiyor.
Tom wants to have a word with you.
#2847
makul
reasonable
Adil ve makul olmadığından dolayı önerinizi kabul edemem.
I can't agree to your proposal on the ground that it is not fair and reasonable.
#2848
varil
barrel
Orta Doğu petrol fiyatları varil başına beş dolar fırladı.
Middle Eastern oil prices jumped by five dollars per barrel.
#2849
şafak
Dawn
Biz şafak vakti kalktık.
We got up at dawn.
#2850
bilimleri
Sciences
Kitaplar bilimleri izlemeli ve bilimler kitapları değil.
Books must follow sciences, and not sciences books.
#2851
mülteci
refugee
Tom mülteci statüsü için başvuruda bulundu.
Tom applied for refugee status.
#2852
felaket
Disaster
Eğer saman yanarsa, gerçek bir felaket olur.
If the hay caught fire, it would be a real disaster.
#2853
kullanıma
to use
Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir.
It could take years before this bridge is ready to use.
#2854
müthiş
Awesome
Bu gerçekten müthiş.
That's just awesome.
#2855
pozisyonu
position
Ben, istediğim pozisyonu alamadım.
I failed to get the position I wanted.
#2856
balığı
fish
Balığı çiğ olarak yememeliydin.
You shouldn't have eaten the fish raw.
#2857
bereketli
fertile
Şimdi bereketli bir ovanın olduğu yerde çölden başka bir şey yok.
Now there is nothing but desert, where there used to be a fertile plain.
#2858
bilmek
know
Bunu bilmek için yeterince yaşlısın.
You are old enough to know this.
#2859
fazlasıyla
more than enough
Burada fazlasıyla kaya var.
There are more than enough rocks here.
#2860
futbolu
soccer
En çok futbolu severim.
I like soccer best.
#2861
koku
odor
O odadaki koku berbattı.
The odor in that room was vile.
#2862
rutin
routine
Oldukça rutin.
It's pretty routine.
#2863
sayısız
numerous
Dan, Linda'yı sayısız kez aramaya çalıştı.
Dan tried to call Linda numerous times.
#2864
strateji
strategy
Ummak bir strateji değildir.
Hope is not a strategy.
#2865
yöresel
local
Sami ve Leyla yöresel küçük bir lokantada takıldılar.
Sami and Layla hung out at the local diner.
#2866
karadağ
Montenegro
2006'dan beri Karadağ tekrar bağımsız bir devlet.
Since 2006 Montenegro is an independent state again.
#2867
dürüst
honest
Sen dürüst bir adam gibi görünüyorsun.
You seem to be an honest man.
#2868
geçit
passageway
Gizli bir geçit bulduk.
We discovered a secret passageway.
#2869
içmek
drink
Arkadaşlarla birlikte bir bira içmek için gittim.
I went to drink a beer with friends.
#2870
sevdiği
loved
Roger Miller radyoda dinlediği müziği sevdiği için şarkılar yazmaya başladı.
Roger Miller began writing songs because he loved the music he heard on the radio.
#2871
tanıklık
testimony
O güçlü bir tanıklık yaptı.
He gave a powerful testimony.
#2872
tanıma
Recognition
Bana bir tanıma tebessümü verdi.
He gave me a smile of recognition.
#2873
şekli
shape
Vücudumuzdaki her molekülün benzersiz bir şekli vardır.
Each molecule in our body has a unique shape.
#2874
2'nci
2nd
Kitabın 2'nci, 5'inci ve 13'üncü bölümleri eksik.
The book is missing the 2nd, 5th, and 13th chapters.
#2875
gösterge
indicator
Pil gösterge ışığı pilin şarj edilmediğini gösteriyor.
The battery indicator light is showing that the battery is not getting charged.
#2876
ihanet
Betrayal
Bu bir aşk ve ihanet hikayesi.
This is a story of love and betrayal.
#2877
çikolata
chocolate
Ne?! Sen benim çikolata ayımı mı yedin?!
What?! You ate my chocolate bear?!
#2878
aşı
vaccine
Bilim adamları kanser için henüz bir aşı bulmadı.
Scientists haven't found a vaccine for cancer yet.
#2879
gecede
overnight
Suda bir gecede ıslanmış elbiseler ağırdılar.
The clothes soaked in water overnight were heavy.
#2880
girmiş
entered
O, bu odaya girmiş olmalı.
He must have entered this room.
#2881
iz
trace
O, bir iz bırakmadan gözden kayboldu.
He disappeared without a trace.
#2882
karaciğer
liver
Karaciğer sorunu ile ilgili bir hikayem var.
I have a history of liver trouble.
#2883
paniğe
panic
Yangın tiyatroda paniğe neden oldu.
The fire caused a panic in the theater.
#2884
seviyorum
love
Seni seviyorum.
I love you.
#2885
tatmin
satisfaction
İnşallah bu sizi tatmin eder.
We hope this will be to your satisfaction.
#2886
yumruk
fist
Kapalı bir yumruk stres gösterebilir.
A closed fist can indicate stress.
#2887
çekme
pulling
Tom her sabah dişlerini fırçalamadan önce yağ çekme yapıyor.
Tom does oil pulling every morning before brushing his teeth.
#2888
haberleşme
Communication
İngilizce bir haberleşme aracıdır.
English is a means of communication.
#2889
kapasite
capacity
Fabrikalarımız tam kapasite çalışıyor.
Our factories are working at full capacity.
#2890
kötüye
abuse
Alkolün kötüye kullanımı genç insanlar arasında ciddi bir sorundur.
The abuse of alcohol among young people is a serious problem.
#2891
masa
table
Üç kişilik bir masa ayırtmak istiyorum.
I'd like to reserve a table for three.
#2892
plaka
license plate
Tom plaka numarasını not aldı.
Tom wrote down the license plate number.
#2893
sayfa
page
Kitabında sayfa dokuzu aç.
Open your book to page nine.
#2894
yemin
oath
O, içmeyeceğine dair yemin etti.
She gave her oath that she would not drink.
#2895
yönden
from the direction
Onun gittiği yönden onun şehre doğru gittiğini söyleyecektim.
From the direction that he was going in, I would say he was headed to town.
#2896
durdurma
Stop
Sadece durdurma.
Just don't stop.
#2897
kur
courtship
Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
#2898
sembolik
symbolic
Katolik kilisesine inanmayan insanlar bile Papa'ya sembolik bir lider olarak saygı duyuyorlar.
Even people who don't believe in the Catholic church venerate the Pope as a symbolic leader.
#2899
yakınında
close
Sami, Leyla'nın cesedinin bulunduğu yerin çok yakınında yaşıyordu.
Sami lived very close to the location where Layla's body was found.
#2900
yarıya
half
Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.
The price of this book has been reduced by half.
#2901
yerle
leveled
Deprem kasabayı yerle bir etti.
The earthquake leveled the town.
#2902
köprüsü
bridge
Bir demir yolu köprüsü zaten nehir üzerinde inşa ediliyor.
A railway bridge is already being built over the river.
#2903
alarm
alarm
Alarm 5:30 da çalmaya başladı.
The alarm went off at five-thirty.
#2904
başlıca
Mainly
Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.
Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.
#2905
hekim
physician
Onun bir hekim olduğunu sanmıştım.
I thought that he was a physician.
#2906
hesabına
account
Hesabına parayı ödedi.
He paid the money into his account.
#2907
oturma
sitting
Bütün gün güneşte oturma iyi olamaz.
It can't be good sitting in the sun all day.
#2908
taraflı
biased
Bu taraflı bir makale.
This is a biased article.
#2909
yasemin
jasmine
Bu yasemin çayı mı?
Is this jasmine tea?
#2910
konuğu
guest
Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.
Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation.
#2911
mimar
architect
Mimar dünya çapında ün kazandı.
The architect achieved worldwide fame.
#2912
emri
order
Eski karısı, adamın kendisine 200 metreden fazla yaklaşmasını yasaklayan bir mahkeme emri çıkarttı.
His ex-wife obtained a court order that forbid him from coming closer than 200 yards.
#2913
köşe
corner
Köşe başında bir meyhane var.
There's a pub just around the corner.
#2914
nakli
transplant
Tom'un vücudu nakli kabul edecek gibi görünüyor.
Tom's body seems to be accepting the transplant.
#2915
sonradan
afterwards
Duvarı yeşile boyamak için kullanılmış fırçayı kullanmıştı ve sonradan onu temizlemedi.
He'd used the dirty brush to paint the wall green, and he did not clean it afterwards.
#2916
suda
in the water
Balıklar suda yaşar.
Fish live in the water.
#2917
taklit
imitation
Bu bir taklit.
That's an imitation.
#2918
gezi
sightseeing
Bir gezi için vize almak istiyorum.
I want to get a sightseeing visa.
#2919
sulh
peace
Yurtta sulh, cihanda sulh.
Peace at home, peace in the world.
#2920
idare
handle
Bu makineyi idare etmek kolaydır.
This machine is easy to handle.
#2921
kolaylıkla
with ease
Bizim için sürpriz oldu, Emi 400 metre yarışını kolaylıkla kazandı.
To our surprise, Emi won the 400-meter race with ease.
#2922
motorlu
motorized
Tom motorlu tekerlekli bir sandalye satın almak için yeterli paraya sahip değil.
Tom doesn't have enough money to buy a motorized wheelchair.
#2923
yerleştirme
placement
Üniversitede öğrenciler için bir yerleştirme bürosu vardır.
The college has a placement bureau for students.
#2924
yıllara
years
Günler haftalara ve sonra aylara ve sonra yıllara dönüştü.
The days turned into weeks, and then into months, and then into years.
#2925
piyasası
market
Japonya'nın pirinç piyasası ithalata kapalıdır.
Japan's rice market is closed to imports.
#2926
açacak
open
Teneke kutuyu açacak bir şeyim yok.
I have nothing to open the can with.
#2927
gerisinde
behind
İş programın gerisinde.
Work is behind schedule.
#2928
üzüm
Grape
En çok üzüm jölesinden hoşlanırım.
I like grape jelly best.
#2929
galler
Wales
Birleşik Krallık; İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda'dan oluşur.
The United Kingdom is comprised of England, Scotland, Wales, and Northern Ireland.
#2930
hücre
cell
Koruma hücre kapısını kilitledi.
The guard unlocked the cell door.
#2931
mantar
Mushroom
Bu mantar yemek için iyi değil.
This mushroom is not good to eat.
#2932
tamir
repair
Çatı mutlaka tamir edilmeli.
The roof is really in need of repair.
#2933
hesaba
account
Karar vermeden önce her şeyi hesaba katmaya çalış.
Try to take account of everything before you make a decision.
#2934
imam
Imam
Camiye yeni bir imam gerekiyor.
This mosque needs a new imam.
#2935
siyasetçi
politician
Siyasetçi devlet memurlarının yolsuzluğunu kınayarak reformu ısrarla istedi.
The politician pushed for reform by denouncing the corruption of the government officials.
#2936
titiz
rigorous
Bu tartışma titiz ve tutarlı ama sonuçta inandırıcı.
The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
#2937
çete
gang
Üç kişilik bir çete güpegündüz bankayı soydular.
A gang of three robbed the bank in broad daylight.
#2938
balkan
balkan
Romanya bir Balkan ülkesidir. Başkenti Bükreş'tir.
Romania is a Balkan country. Its capital is Bucharest.
#2939
birimi
unit
Adli Soruşturma Birimi bugünkü yangının nedenini belirlemeye çalışıyor.
The Forensic Investigation Unit is trying to determine the cause of today's fire.
#2940
işçisi
worker
Tom'un inşaat işçisi olan bir oğlu var.
Tom has a son who is a construction worker.
#2941
kırıklığı
Disappointment
Linda'nın hayal kırıklığı öylesine fazlaydı ki gözyaşlarına boğuldu.
Such was Linda's disappointment that she burst into tears.
#2942
taşıt
vehicles
Şehirde motorlu taşıt sayısı arttı.
The number of motor vehicles in the city has increased.
#2943
zehir
poison
Eğer çocuğunuz zehir içerse, derhal hastaneye götürün.
If your child drinks poison, rush him to the hospital.
#2944
demet
bunch
O, büyük bir demet çiçek taşıyarak geldi.
He came bearing a large bunch of flowers.
#2945
cennet
paradise
Ada çocuklar için bir cennet.
The island is a paradise for children.
#2946
içki
Drink
Tanıştığımızdan beri uzun zaman oldu, bir ya da iki içki içelim ve iyi eski günlerden konuşalım.
It's been so long since we last met up. Let's have a drink or two and talk about the good old days.
#2947
sıradan
ordinary
O, sıradan bir fırtına değildi.
That was no ordinary storm.
#2948
yarar
benefit
Yurt dışında bir gezi size yarar sağlayacaktır.
You will benefit from a trip abroad.
#2949
bulgaristan
bulgaria
Macedonya ve Bulgaristan arkadaş değildir.
Macedonia and Bulgaria are not friends.
#2950
kanada
CANADA
Eğer yurt dışında ilk yaşama deneyiminse, Kanada gidilecek iyi bir yerdir.
Canada is a good place to go if it's your first experience living abroad.
#2951
muzaffer
victorious
Demokrasi uzun vadede muzaffer olacaktır.
Democracy will be victorious in the long run.
#2952
norveç
Norway
Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.
In such countries as Norway and Finland, they have lots of snow in winter.
#2953
ahlaki
moral
Tom ahlaki.
Tom is moral.
#2954
dolaylı
indirect
Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
#2955
lastiği
tire
Lastiği biraz şişirmeliyim.
I must put some air in the tire.
#2956
yaratmak
create
İnsanoğlu bir şeyler yaratmak için yaratılır.
Human beings are created to create things.
#2957
tok
full
Karnım tok.
My stomach is full.
#2958
devlete
state
Fadıl devletten devlete gitti.
Fadil traveled from state to state.
#2959
direnç
resistance
Çikolata söz konusu olduğunda direnç faydasızdır.
When it comes to chocolate, resistance is futile.
#2960
geçmişi
history
Firmamızın uzun, uzun bir geçmişi var.
Our company has a long, long history.
#2961
hukuku
law
Ben hukuku izleyeceğim.
I will follow the law.
#2962
hücum
Offense
Hücum oynamayı seviyorum.
I like playing offense.
#2963
kaldırmak
remove
Bilgisayara ulaşabilmek için paneli kaldırmak zorunda kaldım.
I had to remove the panel in order to access the computer.
#2964
omuz
shoulder
Omuz uzunluğunda keser misiniz?
Could you cut it shoulder length?
#2965
tepkisi
reaction
Onun habere tepkisi neydi?
What was her reaction to the news?
#2966
yüzme
Swimming
Yüzme benim için eğlenceli.
Swimming is fun for me.
#2967
acaba
I wonder
Zengin olmak acaba nasıl bir şey?
I wonder what it feels like to be rich.
#2968
bakmak
look at
Tom arabaya yakından bakmak için durdu.
Tom stopped to take a close look at the car.
#2969
domuz
pig
Domuz gibi yemek yemeyin.
Don't eat like a pig.
#2970
etik
ethics
Etik, davranış kuralları anlamına gelir.
Ethics means the rules of conduct.
#2971
hissi
Feeling
Midemde bir basınç hissi var.
I have a pressing feeling in my stomach.
#2972
ileride
future
O, onu ileride kullanmak üzere bir kenara koydu.
She set it aside for future use.
#2973
ivme
momentum
Onların ilişkisi ivme kazanmaya başladı.
Their relationship really started gaining momentum.
#2974
yoksun
deprived
Yangın bizi varlığımızdan yoksun bıraktı.
The fire deprived us of our property.
#2975
i̇ranlı
Iranian
İranlı iki fizik profesörü suikaste uğradı.
Two Iranian professors of physics were assassinated.
#2976
mektup
letter
Mektup yazmam gerekiyor. Kağıdın var mı?
I have to write a letter. Do you have some paper?
#2977
sevinç
joy
Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.
Tears of joy rained down their cheeks.
#2978
yeteneği
ability to
Onun işi yapma yeteneği var.
He has the ability to do the work.
#2979
ülkesinde
in the country of
Körlerin ülkesinde, tek gözlü adam kraldır.
In the country of the blind, the one-eyed man is king.
#2980
ayağı
foot
Hırsızın eli ve ayağı bağlandı.
The thief was bound hand and foot.
#2981
bilerek
on purpose
Hatayı bilerek yaptın, değil mi?
You made the mistake on purpose, didn't you?
#2982
birim
unit
Sinir hücresinin sinir dokusu için temel birim olduğunu belirlemek neden bu kadar zor?
Why is it so difficult to establish that the nervous cell is the basic unit for the nervous tissue?
#2983
donanım
Hardware
Sami yerel donanım mağazasını işletiyordu.
Sami ran the local hardware store.
#2984
kurtulmak
get rid of
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir.
It is not easy to get rid of bad habits.
#2985
nedenlerle
reasons
Onu özel nedenlerle geri çevirdi.
I refused it for private reasons.
#2986
sürdürmek
maintain
Birinin ününü sürdürmek zordur.
It is hard to maintain one's reputation.
#2987
trajik
tragic
Komedyenler şakalarını şiddetli ölüm ya da ciddi kazalar gibi trajik durumlara dayandırırlar.
Comedians base their jokes on tragic situations like violent death or serious accidents.
#2988
şansını
chances
Prezervatifler gebelik şansını büyük ölçüde azaltır.
Condoms greatly reduce the chances of pregnancy.
#2989
boya
paint
Oturduğun yerdeki boya hâlâ yaştır.
The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
#2990
duvar
Wall
Duvar kısmen sarmaşıkla kaplıdır.
The wall is partly covered with ivy.
#2991
esrar
Cannabis
Esrar satın almak ve tüketmek birçok ülkede kanunen yasaklanmıştır.
Buying and consuming cannabis is prohibited by law in many countries.
#2992
gasp
extortion
Tom bir gasp girişimi kurbanıydı.
Tom was the victim of an extortion attempt.
#2993
ilişkili
Related
Fenikece tüm Sami dilleri arasında, İbranice ile en yakından ilişkili olanlardan biridir.
Of all Semitic languages, Phoenician is one of the most closely related to Hebrew.
#2994
oturum
session
Oturum tekrar sürdürülecek.
The session will be prolonged again.
#2995
yılan
snake
Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
#2996
zehirli
poisonous
Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
We should keep away from the poisonous plants.
#2997
bosna
Bosnia
Bosna Hersek'in başkenti Saraybosna'dır.
Sarajevo is the capital of Bosnia and Herzegovina.
#2998
brezilyalı
Brazilian
Benim sınıfta geçen yıl Brezilyalı bir kız vardı.
There was a Brazilian girl in my class last year.
#2999
kral
King
Büyüyünce bir kral olmak istiyorum.
When I grow up, I want to be a king.
#3000
bebeği
her baby
Evde bebeği ile yalnızdı.
She was alone with her baby in the house.
#3001
bilinci
consciousness
Tom'un bilinci yerine geldi.
Tom regained consciousness.
#3002
burun
nose
Tom'un burun halkası hakkında ne düşünüyorsun?
What do you think of Tom's nose ring?
#3003
girişim
venture
Eğer geri gelmezsem, girişim muhtemelen başarısız olur.
If I don't come back, the venture will probably be unsuccessful.
#3004
gönderme
Sending
Yıl sonu hediyeleri gönderme Japonya'ya özgü geleneklerden biridir.
Sending year-end gifts is one of the customs peculiar to Japan.
#3005
görülmemiş
unprecedented
Bu yıl durum eşi görülmemiş.
The situation this year is unprecedented.
#3006
sadık
loyal
O, prensiplerine sadık kalıyor.
He remains loyal to his principles.
#3007
tavan
ceiling
Tavan düşerse, ezilir.
If the ceiling fell, he would be crushed.
#3008
tekne
boat
Beni buradan uzaklara götürecek bir tekne istiyorum.
I want a boat that will take me far away from here.
#3009
zararı
harm
Onu yapmanın ne zararı var?
What is the harm in doing that?
#3010
çığ
avalanche
Çığ saatte yirmi beş mil yol alıyordu.
The avalanche was traveling at twenty-five miles an hour.
#3011
üyelik
membership
Derneğe üyelik için başvurdum.
I applied for membership in the association.
#3012
ufuk
Horizon
Ölüm sadece bir ufuktur ve bir ufuk bizim görüş limitimiz hariç hiçbir şeydir.
Death is only a horizon, and a horizon is nothing save the limit of our sight.
#3013
aza
less
Bir Ford araba bir Mercedes Benz'den daha aza mal olur.
A Ford car costs less than a Mercedes Benz.
#3014
açar
opens
Jim kapıyı açar.
Jim opens the door.
#3015
birbirini
each other
John ve Mary birbirini seviyordu.
John and Mary loved each other.
#3016
göl
Lake
Oda, güzel bir göl manzarasına hakim.
The room commands a fine view of the lake.
#3017
helal
halal
Nerede bir helal restoran var?
Where is a halal restaurant?
#3018
i
click
"Kaydet" i tıkladığınızda, indirme başlayacaktır.
When you click "save", the download will begin.
#3019
kaybetmiş
lost
Ceketini evde kaybetmiş olamazsın.
You can't have lost your coat in the house.
#3020
mineral
mineral
Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
#3021
müze
Museum
O müze ziyaret etmeye değer.
That museum is worth visiting.
#3022
yüce
supreme
Sana yüce şeref sözümü veriyorum.
I give you my supreme word of honor.
#3023
düşmanı
the enemy
Biz düşmanı gafil avladık.
We took the enemy by surprise.
#3024
gübre
fertilizer
Tom gübre satar.
Tom sells fertilizer.
#3025
kaşığı
spoon
O, kaşığı yalıyordu.
She was licking the spoon.
#3026
keyfi
arbitrary
Annem benim şanslı numaralarımdansa loto makinesinin keyfi seçimini tercih eder.
My mother prefers the arbitrary selection of the lottery machines over my lucky numbers.
#3027
kısmi
partial
O, sadece kısmi bir başarıydı.
It was only a partial success.
#3028
merhum
deceased
O her düğünde bir koca ve her cenazede merhum olmak istiyor.
He wants to be a husband at every wedding, and the deceased at every funeral.
#3029
aramızda
we
Biz kendi aramızda anlaştık.
We agreed among ourselves.
#3030
geçersiz
invalid
Bunu imzalamak zorunda kalırsanız sözleşme geçersiz.
If you were forced to sign it, the contract is invalid.
#3031
ikindi
Afternoon
Hafif bir ikindi güneşi, dalların arasından süzülüp pencereden içeri giriyordu.
The soft afternoon sun came in through the branches of the tree and then the window.
#3032
serin
cool
Onu serin bir yerde tut.
Keep it in a cool place.
#3033
tedirgin
agitated
Tom son derece tedirgin.
Tom is extremely agitated.
#3034
vahşi
wild
Vahşi köpeğe dikkat edin!
Look out for the wild dog!
#3035
bilişim
informatics
"Adli Bilişim Mühendisliği", al Bakiyye dilinde "Wağungwûîyat Tençmenwûs" demektir.
"Forensic Informatics Engineering" means "Wağungwûîyat Tençmenwûs" in al Bakiyye language.
#3036
eskiden
used to be
Eskiden burada bir ilkokul vardı.
There used to be an elementary school here.
#3037
dağıtımı
distribution
Oy pusulalarının dağıtımı on dakika sürdü.
The distribution of the ballots took ten minutes.
#3038
propaganda
propaganda
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
#3039
sanatçısı
artist
Sanırım o, zamanın en büyük sanatçısı.
I think he is the greatest artist of the time.
#3040
üstünlük
superiority
Onun bir üstünlük kompleksi vardır.
He has a superiority complex.
#3041
şoför
Driver
Beni istasyona götürecek bir şoför lâzım. Yağmur yağıyor.
I need a driver to take me to the station. It's raining.
#3042
başlığı
title
Başlığı çok hızlı okudum.
I read the title too fast.
#3043
ceset
corpse
Bir ceset kadar solgunsun.
You're as pale as a corpse.
#3044
durdurmak
stop
Bir taksi durdurmak için elimi kaldırdım.
I held up my hand to stop a taxi.
#3045
felç
paralyzed
Çocuk korkudan felç oldu.
The child was paralyzed with fear.
#3046
güvenle
safely
Uçağım güvenle indiğinde rahatlamış hissettim.
I felt relieved when my plane landed safely.
#3047
hayli
great deal
Tom'a bir hayli hayranım.
I admire Tom a great deal.
#3048
komik
funny
Öğretmen bize komik bir hikaye anlattı.
The teacher told us a funny story.
#3049
politik
political
Partide,onun politik rakiplerinden biri onu birçok misafirin önünde küçük düşürdü.
At the party, one of his political opponents humiliated him in the presence of many guests.
#3050
servisi
service
Otobüs servisi dokuz ve on arasında iyi değil.
The bus service is not good between nine and ten.
#3051
yatay
horizontal
Bence, iyi tasarlanmış bir web sitesi yatay kaydırma gerektirmemeli.
In my opinion, a well-designed website shouldn't require horizontal scrolling.
#3052
üstünlüğü
superiority
İslam'da beyazın siyaha üstünlüğü yoktur.
According to Islamic principles, there is no superiority of whites over blacks.
#3053
sekreter
Secretary
Bu mektuplar herhangi bir sekreter tarafından yazılabilir.
These letters can be typed by any secretary.
#3054
asit
acid
Asit metali çürüttü.
The acid ate into the metal.
#3055
geçişi
pass
Bir VIP geçişi aldım.
I bought a VIP pass.
#3056
kaygı
anxiety
Mutluluk sık sık kaygı ile kesildi.
The bliss was often interrupted by anxiety.
#3057
kirliliği
pollution
Bu bölge hava kirliliği ile meşhurdur.
This district is notorious for air pollution.
#3058
kâr
profit
Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
#3059
telafi
compensate for
Kaybı kim telafi edecek?
Who will compensate for the loss?
#3060
toplamak
Collect
Bilgi toplamak için aşağıdaki dergileri inceledik.
We examined the following magazines to collect the data.
#3061
tünel
tunnel
Yeni tünel İngiltere ve Fransa'yı bağlayacak.
The new tunnel will link Britain and France.
#3062
yenilik
Innovation
Biz dil araçlarını bir sonraki seviyeye getirmek istiyoruz.Biz dil öğrenme manzarasında yenilik görmek istiyoruz.Ve bu, bir topluluk olmadan inşa edilemeyen verimli platformlar olmadan katkıda bulunamayan açık dil kaynakları olmadan olamaz.
We want to bring language tools to the next level. We want to see innovation in the language learning landscape. And this cannot happen without open language resources which cannot be built without a community which cannot contribute without efficient platforms.
#3063
çirkin
ugly
Aramızda kalsın, şişman çirkin cadı diyet yapıyor.
Between ourselves, the fat ugly witch is on a diet.
#3064
egemenlik
sovereignty
Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
Sovereignty unconditionally belongs to the nation.
#3065
boşa
wasted
Aşk asla boşa gitmez.
Love is never wasted.
#3066
dilerim
wish
İyi olmanı dilerim.
I wish you well.
#3067
don
don
Ben, başkan olarak Don Jones'u aday göstermek istiyorum.
I would like to nominate Don Jones as chairman.
#3068
grip
flu
Bir haftadır grip yüzünden yataktayım.
I've been laid up with flu for the last week.
#3069
görüşü
Opinion
Onun görüşü önyargısızdır.
His opinion is free from prejudice.
#3070
hatalı
faulty
Buna inanmıyorum. Mantığın hatalı ve örneğin saçma.
I don't buy that. Your logic is faulty, and your example is nonsense.
#3071
mermi
bullet
Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.
We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs.
#3072
yapıcı
constructive
Düşünceniz çok yapıcı.
Your opinion is very constructive.
#3073
yardıma
to help
Yardıma ihtiyacı olmayan insanlara yardım etmek zordur.
It's difficult to help people who don't believe they need help.
#3074
zinciri
chain
Büyük mağaza zinciri yeni bir şube açtı.
The large chain store created a new branch.
#3075
coşkulu
enthusiastic
Bu kitap, onun coşkulu araştırmasının bir sonucudur.
This book is a result of his enthusiastic research.
#3076
sandalye
chair
Sandalye henüz gelmedi.
The chair hasn't arrived yet.
#3077
sendika
union
Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
The union was modest in its wage demands.
#3078
taviz
Compromise
Bu konuda asla taviz vermemeliyiz.
We must never compromise on this.
#3079
yetenek
talent
Müzikal yetenek genellikle erken yaşlarda verimli olur.
Musical talent usually blooms at an early age.
#3080
zarif
elegant
Zarif bir çözüm var.
There is an elegant solution.
#3081
i̇nternet
INTERNET
İnternet üzerinden insanlara asılmak sokakta asılmaktan daha kolaydır.
It is easier to hit on people on the Internet than in the street.
#3082
romanya
Romania
İtalya, Romanya, Portekiz ve Yunanistan, Müttefiklere katıldı.
Italy, Romania, Portugal, and Greece joined the Allies.
#3083
bereket
abundance
Allah bereket versin.
May Allah give you abundance.
#3084
büyüleyici
fascinating
Bayan Yamada büyüleyici Japon masalını düz Japoncaya çevirdi.
Ms. Yamada translated the fascinating fairy tale into plain Japanese.
#3085
muhtaç
needy
Tom çok muhtaç.
Tom is very needy.
#3086
çabuk
quickly
Tatilim çabuk bitti.
My vacation went by quickly.
#3087
ceylan
gazelle
Bu ceylan güzel.
This gazelle is beautiful.
#3088
moskova
Moscow
Soğuk Moskova kışlarında kendi başına şapka takmak en iyisidir.
It's best to wear a cap on your head during the cold Moscow winters.
#3089
bambaşka
different
O bambaşka bir konu.
That's a horse of a different color.
#3090
etmeyin
don't
Yabancıların Japoncadaki hatalarıyla alay etmeyin.
Don't make fun of foreigners' mistakes in Japanese.
#3091
kulübe
hut
Evimizin arkasında bir kulübe var.
There is a hut at the back of our house.
#3092
patlaması
explosion
Nüfus patlaması, ciddi bir sorundur
The population explosion is a serious problem.
#3093
tartışmalı
controversial
Meclis üyesi bir miktar tartışmalı önerge sundu.
The councilor tabled a number of controversial motions.
#3094
yazın
type
Lütfen dinleyin ve İspanyolca olarak yazın.
Please listen and type in Spanish.
#3095
yürüyüşü
march
Özgürlük için bir protesto yürüyüşü düzenlediler.
They held a protest march for freedom.
#3096
açıp
open
Sami, kamyon şoförünün kapısını açıp kapattığını duydu.
Sami heard the truck driver open and shut his door.
#3097
depo
warehouse
Depo, bir mobilya parçası dışında boştu.
The warehouse was empty except for a piece of furniture.
#3098
hane
household
Toplam hane halkı geliriniz nedir?
What's your total household income?
#3099
rehber
Guide
Bu kitap yeni başlayanlar için iyi bir rehber.
This book is a good guide for beginners.
#3100
tekrardan
again
Tom, Mary'ye onu neden tekrardan yapması gerektiğini sordu.
Tom asked Mary why she needed to do that again.
#3101
traktör
tractor
Yeni bir traktör almak için yeterli paramızın olması biraz zaman alacak.
It'll take some time until we have enough money to buy a new tractor.
#3102
üretmek
produce
Genel bir kural olarak, eleştirmek kolaydır ama alternatif öneri üretmek zordur.
As a general rule, it's simple to criticize, but difficult to produce alternative suggestions.
#3103
münih
Munich
Münih, Bavyera'nın başkentidir.
Munich is the capital of Bavaria.
#3104
gizemli
mysterious
Her zaman gizemli karakterleri daha çok sevdim.
I always liked mysterious characters more.
#3105
halı
Carpet
Zemin kalın bir halı ile kaplıdır.
The floor is covered with a thick carpet.
#3106
misiniz
you
Planın lehinde misiniz yoksa değil misiniz?
Are you in favor of the plan or not?
#3107
oksijen
oxygen
Havadan gelen oksijen suda çözülür.
Oxygen from the air dissolves in water.
#3108
taktik
Tactics
Takım ikinci yarı taktik değiştirdi.
The team changed tactics in the second half.
#3109
tanı
diagnosis
Bu makul bir tanı.
It's a plausible diagnosis.
#3110
toprakları
territory
Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
#3111
çağdaş
contemporary
Çağdaş müziği fazla beğenmediğimi kabul etmeliyim.
I must admit I don't like much contemporary music.
#3112
kaçakçılık
smuggling
Polisler kaçakçılık için onu tutukladı.
The police arrested him for smuggling.
#3113
ayrılık
Separation
Tom ve Mary ayrılık denemesi konusunda anlaştılar.
Tom and Mary agreed on a trial separation.
#3114
bahçe
Garden
Evimin önünde ufak bir bahçe var.
There is a small garden in front of my house.
#3115
eksiksiz
complete
Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir.
A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.
#3116
fenomen
phenomenon
Fenomen modern çağımızın tipik bir örneğidir.
The phenomenon is typical of our modern era.
#3117
hap
pill
Tom yatağın altında boş bir hap şişesi buldu.
Tom found an empty pill bottle under the bed.
#3118
koalisyon
coalition
Yeni koalisyon hükümeti fırtınayı kazasız belasız atlatmaya çalışıyor.
The new coalition government is trying to ride out the storm.
#3119
kumar
gambling
Sen kumar oynamayı sevmezsin, değil mi?
You don't like gambling, do you?
#3120
kural
Rule
Dokuzdan sonra televizyon izlememeyi kural edindim.
I make it a rule not to watch television after nine o'clock.
#3121
rüşvet
Bribery
Aramızda kalsın, o rüşvet nedeniyle görevden alındı ​​.
Between ourselves, he was dismissed for bribery.
#3122
selam
Hi
Selam, Fred. Perşembe günü badminton oynamaya ne dersin?
Hi, Fred, how about badminton on Thursday?
#3123
şerif
Sheriff
Filmin ortalarında çatışma çıkıyor ve şerif öldürülüyor.
There's a big gunfight in the middle of the movie and the sheriff gets killed.
#3124
şoke
shocked
Tom Mary'nin söylediklerinden şoke oldu.
Tom was shocked by what Mary said.
#3125
göğüs
chest
Göğüs içinde, kalp ve akciğerler vardır.
Inside the chest, there are the heart and the lungs.
#3126
imzalı
signed
Bizim imzalı bir beyanımız var.
We have a signed statement.
#3127
iyilik
goodness
Alçak için bilgelik ve iyilik iğrenç görünüyor.
Wisdom and goodness to the vile seem vile.
#3128
işsiz
unemployed
O, işsiz olduğu için, onların evliliği başarısız oldu.
Because he was unemployed, their wedlock failed.
#3129
kıyafet
clothing
Bugün elbette sıcak! Yanlış türde kıyafet giydim.
Today sure is hot! I wore the wrong kind of clothing.
#3130
numara
Number
Yanlış numara çevirdiniz.
You have the wrong number.
#3131
otu
grass
Koyunlar tarladaki otu otluyor.
The sheep graze the grass in the field.
#3132
parasal
monetary
Parasal değer Amerikan toplumunda egemen değerdir.
Monetary value is the dominant value in American society.
#3133
savaşta
in war
Savaşta hukuk sessiz kalır.
In war the law stays silent.
#3134
vasıtasıyla
through
Bir tercüman vasıtasıyla konuştu.
She spoke through an interpreter.
#3135
andan
moment
Ben seni gördüğüm andan itibaren seviyorum.
I've loved you from the moment I saw you.
#3136
dalgası
wave
Şok dalgası geldi ve her şeyi ve herkesi yok etti.
The shock wave came and obliterated everything and everyone.
#3137
dron
drone
Tom bir dron almak istiyor.
Tom wants to buy a drone.
#3138
eşitlik
equality
Eşitlik anayasa tarafından garantiye alınmıştır.
Equality is guaranteed by the Constitution.
#3139
gözleri
eyes
Gözleri zayıf olan bir kişi uzağı göremez.
A person with weak eyes can't see far.
#3140
jüri
jury
Jüri karara varamadı.
The jury is hung.
#3141
kırık
broken
Ayakları kırık sandalyeleri at.
Throw away the chairs whose legs are broken.
#3142
misilleme
retaliation
Misilleme olarak Damiano, Rima'ya yumruk attı.
In retaliation, Damiano punched Rima.
#3143
motoru
engine
Tom motoru çalıştırdı.
Tom started the engine.
#3144
oto
auto
Avukatlar ve oto tamircileri en az güvendiğim insanlardır.
Lawyers and auto mechanics are the people I trust the least.
#3145
saf
pure
Suyun ne kadar saf olduğunu kontrol ettiler.
They checked how pure the water was.
#3146
sonsuz
endless
Sonsuz destek için teşekkür ederim!
Thank you for the endless support!
#3147
utanç
Shame
Alice utanç içinde başını eğdi.
Alice hung her head in shame.
#3148
harp
harp
Bu bir harp.
It's a harp.
#3149
san
san
San Francisco'ya hoş geldiniz.
Welcome to San Francisco.
#3150
dinlenme
rest
Dinlenme yerine, o her zamankinden çok daha sıkı çalıştı.
Instead of taking a rest, he worked much harder than usual.
#3151
ertesi
next
Arabada eve giderken ertesi gün için planlar yapıyordu.
In the car on the way home, he was making plans for the next day.
#3152
faktör
factor
Tom, borsanın şirketin başarısızlığında bir faktör olduğunu raporunda belirtti.
Tom noted in his report that the stock market was a factor in the company's failure.
#3153
kalkan
shield
O bir kalkan ve bir kılıç aldı.
He bought a shield and a sword.
#3154
okumak
read
Okumak için bana bazı kitaplar ödünç ver.
Lend me some books to read.
#3155
silahı
weapon
Tom'un bir silahı vardı.
Tom had a weapon.
#3156
soğan
Onion
Sarımsak ve soğan soğuk algınlığına karşı iyi ilaçlardır.
Garlic and onion are good remedies against the common cold.
#3157
verimlilik
efficiency
Herkes verimlilik için çaba gösteriyor fakat birkaçı ulaşıyor görünüyor.
Everyone strives for efficiency but few seem to attain it.
#3158
i̇sa
JESUS
Neredeyse Paskalya Bayramı zamanıydı, İsa Kudüs'e gitti.
When it was almost time for the Jewish Passover, Jesus went up to Jerusalem.
#3159
şüphesiz
no doubt
Şüphesiz elinden geleni yaptı ama başarmadı.
No doubt he did his best, but he didn't succeed.
#3160
tabiat
Nature
Her şey tabiat kanunlarına tabidir.
Everything is subject to the laws of nature.
#3161
besleyici
nutritious
Besleyici gıdalar yemelisin.
You have to eat nutritious foods.
#3162
coşku
enthusiasm
O coşku ile dinlendi.
He was listened to with enthusiasm.
#3163
durağı
stop
Bizim okulun yakınında bir otobüs durağı var.
There is a bus stop near our school.
#3164
kalem
pen
Masada bir kalem var mı?
Is there a pen on the desk?
#3165
site
site
Bu site oldukça yararlı.
This site is quite useful.
#3166
yaralanma
injury
O, hastalık ve yaralanma ile zayıfladı.
He was weakened by illness and injury.
#3167
davut
david
Bunlar Davut oğlu, Kudüs kralı Kohelet'in sözleridir.
These are the words of Kohelet, the son of David, king in Jerusalem.
#3168
balıkçı
fisherman
Balıkçı yakaladığı balığın büyüklüğünü abarttı.
The fisherman exaggerated the size of the fish he had caught.
#3169
beklemek
Waiting
Canım daha fazla beklemek istemiyor.
I don't feel like waiting any longer.
#3170
dokuz
nine
Otobüs servisi dokuz ve on arasında iyi değil.
The bus service is not good between nine and ten.
#3171
ilanı
proclamation
Gazete ilanı bastı.
Newspapers printed the proclamation.
#3172
kodu
code
İtalya'yı arama için ülke kodu 39'dur.
The country code for calling Italy is 39.
#3173
kuraklık
drought
Birçok köylü kuraklık esnasında öldü.
Many peasants died during the drought.
#3174
sıkıntılı
distressed
Tom sıkıntılı görünüyor.
Tom appears distressed.
#3175
talihsiz
unfortunate
Bu talihsiz bir durumdur.
This is unfortunate.
#3176
ışığı
light
Lütfen ışığı açar mısınız?
Could you turn on the light, please?
#3177
etmez
does not
Çocuklarına dikkat etmez.
He does not take care of his children.
#3178
forvet
forward
Forvet oyuncusu gol attı.
The forward kicked a goal.
#3179
hac
pilgrimage
Sami hac vazifesi için Suudi Arabistan'a gitti.
Sami went to Saudi Arabia to accomplish the holy Muslim pilgrimage.
#3180
kapanış
Closing
Olimpiyatların kapanış töreni harikaydı.
The closing ceremony of the Olympics was wonderful.
#3181
meme
breast
Meme kanseri bir hastalıktır.
Breast cancer is a disease.
#3182
motivasyon
Motivation
Motivasyon öğrenme sürecini etkileyen faktörlerden biridir.
Motivation is one of the factors which affect the learning process.
#3183
obezite
obesity
Dünya çapındaki obezite oranları artıyor.
Obesity rates around the world are rising.
#3184
ölçekli
scale
Bu yeni politikanın büyük ölçekli işler yaratacağı umuluyor.
It is hoped that this new policy will create jobs on a large scale.
#3185
özenle
carefully
Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
I gave my carefully prepared speech.
#3186
keşke
I wish
Keşke Japonya'ya gidebilsem.
I wish I could go to Japan.
#3187
meydanı
square
Rynok Meydanı kentin tarihi merkezidir.
Rynok Square is the historic centre of the city.
#3188
belirsizlik
uncertainty
Hava hakkındaki belirsizlik İngilizlerin karakterlerinde belirli bir etkiye sahiptir.
The uncertainty about the weather has had a definite effect upon the Englishman's character.
#3189
bozuk
broken
Ben bozuk radyoları onardım.
I fix broken radios.
#3190
enerjik
energetic
O bir zamanlar olduğu gibi enerjik değil.
He isn't as energetic as he once was.
#3191
feci
disastrous
Bu feci olur.
That would be disastrous.
#3192
gri
gray
Ofisim, o gri altı katlı binanın dördüncü katında.
My office is on the fourth floor of that gray six-story building.
#3193
kuvvet
Force
Kapı ağır. Açmak için çok fazla kuvvet kullanmanız gerekir.
The door is heavy. You need to use a lot of force to open it.
#3194
ortaklık
Partnership
Bir ortaklık kurmayı kararlaştırdılar.
They agreed to form a joint partnership.
#3195
seviye
level
Arapça seviye 5'ten başarısız olacağım, finalden en az C almazsam.
I will fail Arabic Level 5 if I don't get at least a C in the final exam.
#3196
söyleniyor
said
Yakın gelecekte büyük bir deprem olacağı söyleniyor.
It is said that there will be a big earthquake in the near future.
#3197
söyleyeyim
Let me tell you
Sana bir şey söyleyeyim.
Let me tell you something.
#3198
verim
yield
Toprağımız bu yıl yüksek verim verdi.
Our land gave a high yield this year.
#3199
zincir
chain
George köpeğine bir zincir taktı.
George put a chain on the dog.
#3200
anneler
mothers
Anneler çoğunlukla çocuklarını şımartırlar.
Mothers often pamper their children.
#3201
bağlantısı
connection
Onun bu işle ile hiçbir bağlantısı yoktur.
He has no connection with this affair.
#3202
birey
individual
Her birey farklıdır.
Each individual is different.
#3203
evvel
before
Onlar yakalamadan evvel onu kurtarabilir misin?
Can you help her out before they get her?
#3204
kısım
part
Bu benim en sevdiğim kısım.
This is my favorite part.
#3205
tecrübe
Experience
Bu tecrübe onun yaşamında çok önemli sayılır.
This experience counts for much in his life.
#3206
şiir
Poetry
Modern şiir genellikle anlaşılması en güç olandır.
Modern poetry is often most obscure.
#3207
hapsi
arrest
O zaten iki yıldır göz hapsi altında.
He's already been under house arrest for two years.
#3208
has
has
Tom'un çok kendine has bir konuşma üslubu var.
Tom has a very distinct idiolect.
#3209
oyunculuk
Acting
On bir yaşından beri, Jane filmlerde oyunculuk yapıyor.
Jane has been acting in films since she was eleven.
#3210
bardak
cup
Lütfen bana bir bardak süt ver.
Please give me a cup of milk.
#3211
bağı
bond
İki arkadaş derin bir arkadaşlık bağı oluşturdular.
The two friends have formed a deep bond of friendship.
#3212
benimle
me
Benimle seyahat edecek kimsem yok.
I don't have anyone who'd travel with me.
#3213
radikal
radical
Onun iddiası seninkinden daha radikal.
His argument is more radical than yours.
#3214
restorasyon
restoration
Harap kale şimdi restorasyon altında.
The ruined castle is now under restoration.
#3215
senaryo
Scenario
En kötü senaryo bu değil.
That's not the worst-case scenario.
#3216
seti
set
Doğum gününde bir CD seti alacaksın.
You will get a CD set on your birthday.
#3217
çekiliş
raffle
O çekiliş biletine hâlâ sahip misin?
Do you still have that raffle ticket?
#3218
berlin
Berlin
Dünyanın en büyük hayvanat bahçesi Berlin, Almanya'da yer almaktadır.
The world's largest zoo is in Berlin, Germany.
#3219
candan
cordially
Onlar bizi candan selamladı.
They greeted us cordially.
#3220
alçak
low
Adam alçak sesle konuştu.
The man spoke in a low voice.
#3221
ağı
network
Bir demiryolu ağı tüm Japonya'yı sarar.
A network of railroads spreads all over Japan.
#3222
bağımlı
dependent
Başkalarına çok bağımlı olmayın.
Don't be too dependent on others.
#3223
elma
apple
Masanın üstünde bir elma var.
There is an apple on the desk.
#3224
gölge
Shadow
Bu gelişme aynı zamanda kimya sanayi üzerinde de gittikçe daha büyük bir gölge düşürüyor.
This development is casting a larger and larger shadow over the chemical industry as well.
#3225
mühendislik
Engineering
Ne zaman mühendislik probleminizin üstesinden geldiniz?
When did you get through with your engineering problem?
#3226
perde
Curtain
Perde ateş aldı.
The curtain caught fire.
#3227
taahhüt
commitment
O, o taahhüt için hazır olmadığını hissetti.
She felt she wasn't ready for that commitment.
#3228
virüsü
virus
Ebola virüsü taşıdıklarından süphelenilen kişiler için 21 günlük bir karantina vardır.
There is a 21-day quarantine for people suspected of having contracted the Ebola virus.
#3229
piyango
lottery
Ben piyango kazandım.
I won the lottery.
#3230
balistik
ballistics
Balistik raporuna göre, bu silah cinayet silahı olamaz.
According to the ballistics report, this gun can't be the murder weapon.
#3231
deneme
Essay
Ben bir deneme üzerinde çalışmak zorunda kaldım.
I had to work on an essay.
#3232
eksi
minus
On eksi iki sekizdir.
Ten minus two is eight.
#3233
eleman
staff
Sami'nin daha fazla eleman işe alması gerekiyordu.
Sami needed to hire more staff.
#3234
kadarıyla
as far as
Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değildir.
The rumor is not true as far as I know.
#3235
kasıtlı
deliberate
O, kasıtlı yalanlar söyledi
He told deliberate lies.
#3236
motive
motivated
Buraya gelmek için beni neyin motive ettiğini bilmiyorum.
I don't know what motivated me to come here.
#3237
orijinal
original
Bill'in çok sayıda orijinal fikirleri var.
Bill has a lot of original ideas.
#3238
takvim
calendar
Kameri ay takvim ayından kısadır.
A lunar month is shorter than a calendar month.
#3239
yanan
burning
Yanan bir şeyin kokusunu alıyorum.
I smell something burning.
#3240
kızıl
Red
Kızıl Haç gecikme olmadan felaket kurbanlarına yardım sağlıyor.
The Red Cross gets help to disaster victims without delay.
#3241
piyade
Infantry
Dan piyade akademisinde psikolojik savaş teknikleri okudu.
Dan studied psychological warfare techniques at infantry academy.
#3242
atmosfer
atmosphere
Bilimcilere göre atmosfer yıldan yıla gittikçe daha fazla ısınıyor.
According to scientists, the atmosphere is getting warmer year after year.
#3243
gerileme
regression
Durgunluk gerileme anlamına gelir.
Stagnation means regression.
#3244
izi
trace
Onun sesinde bir öfke izi vardı.
There was a trace of anger in her voice.
#3245
kalori
calories
100 gram tere yağında kaç kalori var?
How many calories are in 100 grams of butter?
#3246
restoran
restaurant
Restoran ne zaman açılır?
When does the restaurant open?
#3247
romantik
romantic
Güney Amerika'ya romantik bir yaz tatili geçirmek için gittim.
I went to the South Pacific for a summer of romantic adventure.
#3248
tahrik
provoke
O eşek arısını tahrik etme.
Do not provoke that wasp.
#3249
ürdün
jordan
Ürdün Nehri Ölü Deniz'e akan tek nehirdir.
The Jordan River is the only river flowing into the Dead Sea.
#3250
çocukluk
childhood
Geçen Haziran Yumiko, bir çocukluk arkadaşıyla evlendi.
Yumiko married a childhood friend last June.
#3251
meryem
Maryam
Meryem tanınmış bir yazardır.
Maryam is a well-known writer.
#3252
somali
Somalia
Somali, Afrika anakarasındaki en uzun sahil şeridine sahiptir.
Somalia has the longest coastline in mainland Africa.
#3253
baskısı
edition
Bu kitabın karton kapaklı baskısı var mı?
Is there a paperback edition of this book?
#3254
haricinde
except for
Bir kedi haricinde ev boştu.
The house was empty except for a cat.
#3255
rehin
hostage
Tom rehin tutuldu.
Tom was held hostage.
#3256
roket
rocket
Roket yükseldi.
The rocket went up.
#3257
hollandalı
dutch
Yazar Hollandalı ve Amerikalı öğrencilerle çalışırken hangi kültürel farklılıkları buldu?
What cultural differences did the author find in working with Dutch and American students?
#3258
sayısal
numerical
Pantone benzersiz sayısal tanımlayıcılar ile binlerce renk sınıflandırır.
Pantone classifies thousands of colors with unique numerical identifiers.
#3259
gözlerini
his eyes
Gözlerini bana dikti.
He fixed his eyes on me.
#3260
güneşin
of the sun
Onu güneşin oğlu olduğunu düşündüler.
They thought he was the son of the Sun.
#3261
yepyeni
brand new
Kendimi yepyeni biri gibi hissediyorum.
I feel like a brand new person.
#3262
çare
remedy
Bir fincan çay her şeye çare olabilir mi?
Can a cup of tea remedy anything?
#3263
sırbistan
Serbia
Sırbistan; Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Makedonya, Bosna ve Karadağ'la komşudur.
Serbia borders Hungary, Romania, Bulgaria, Croatia, Macedonia, Bosnia, and Montenegro.
#3264
veteriner
veterinarian
Bir veteriner olmak için yetişti.
She grew up to be a veterinarian.
#3265
değiştirme
change
Fikrini çok sık değiştirme.
Don't change your mind so often.
#3266
mezuniyet
graduation
Baba mezuniyet için bana bir kitap hediye etti.
Father gave me a book for graduation.
#3267
turuncu
Orange
Benim kravat turuncu.
My tie is orange.
#3268
android
Android
Android uygulamaların gelişmesi bugünden itibaren mümkündür.
The development of applications for Android is possible from today.
#3269
anahtar
key
Masanın üzerinde bir anahtar vardır.
There is a key on the desk.
#3270
arı
Bee
Her zaman bir arı kadar meşgulsün.
You are always as busy as a bee.
#3271
idam
Execution
O, yerlileri akrabalarının idam edilmelerine tanık olmaya zorladı.
He forced the natives to witness the execution of their relatives.
#3272
ifşa
disclose
İspiyoncu hakkında herhangi bir bilgi ifşa edemem.
I cannot disclose any information about the informant.
#3273
küfür
blasphemy
Öfkeli kalabalık küfür için İsa'nın öldürülmesini istedi.
The angry mob wanted Jesus killed for blasphemy.
#3274
muazzam
enormous
Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.
Ordinary people possess enormous power.
#3275
arjantinli
Argentine
Carlos Morel ilk Arjantinli ressamdı.
Carlos Morel was the first Argentine painter.
#3276
başıboş
stray
Tabiri caizse, o başıboş bir koyun.
He is, as it were, a stray sheep.
#3277
duman
smoke
Volkan dışarıya alev ve duman fışkırtıyor.
The volcano is belching out flames and smoke.
#3278
kaba
rough
Dennis'in kaba davranışları yoktur.
Dennis doesn't have rough manners.
#3279
kayısı
apricot
Biraz kayısı reçeli ister misiniz?
Would you like some apricot jam?
#3280
koruması
protection
Mary ve John onu öldürmekle tehdit ettikten sonra, Tom polis koruması istedi.
Tom asked for police protection after Mary and John threatened to kill him.
#3281
kullanmayı
using
Kendi yararı için insanları kullanmayı bırakması için Keiko'ya baskı yaptım.
I urged Keiko to stop using people for her own convenience.
#3282
tahrip
Destruction
Ozon tabakasının tahrip edilmesi çevreyi etkiler.
The destruction of the ozone layer affects the environment.
#3283
tohum
seed
Küçük tohum büyük bir ağaç oldu.
The small seed became a large tree.
#3284
yetim
orphan
Bir yetim olan babam on yaşında para kazanmaya başlamak zorunda kalmıştı.
Being an orphan, my father had to start earning money at ten.
#3285
üs
Base
Buraya yakın bir askeri üs var.
There is a military base near here.
#3286
şaşırtıcı
Surprising
Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.
It is surprising that your wife should object.
#3287
divan
sofa
Divan, dört kişinin oturmasına yetecek genişlikte.
The sofa is wide enough for four people to sit on.
#3288
başlama
don't start
Şimdi ağlamaya başlama, Tom.
Now don't start crying, Tom.
#3289
mısınız
you
Daha sonra tekrar arar mısınız, lütfen?
Could you call again later, please?
#3290
pasaport
passport
Henüz pasaport için başvuru yapmadınız mı?
Have you applied for a passport yet?
#3291
tahvil
bonds
Savaşı finanse etmek için tahvil ihraç edilmektedir.
In order to finance the war, bonds are issued.
#3292
anayasal
constitutional
Kral açıkça anayasal görevini aşmıştı.
The king had clearly overstepped his constitutional role.
#3293
harfi
letter
ß harfi İsviçre klavyesinde yok.
The letter ß does not exist on a Swiss keyboard.
#3294
teşebbüs
attempted
O, kendini öldürmeye teşebbüs etti.
She attempted to kill herself.
#3295
önerilir
recommended
Şifrelerinizi başkalarının görebileceği yerlere yazmamanız önerilir.
It's recommended that you don't write your passwords down where others might see them.
#3296
volkswagen
Volkswagen
Volkswagen bir Alman araba üreticisidir.
Volkswagen is a German car manufacturer.
#3297
ada
island
Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.
Seen from the sky, the island was very beautiful.
#3298
büyükbaş
cattle
Çiftlikte yaklaşık 500 büyükbaş hayvan var.
There are about 500 cattle on the ranch.
#3299
garip
strange
Gökyüzünde garip bir şey gördüm.
I saw something strange in the sky.
#3300
ilke
Principle
Haziran ayı sonuna kadar tarafların ilke anlaşmasına varmaları gereklidir.
The two sides must reach an agreement in principle by the end of June.
#3301
koltuğuna
seat
Koltuğuna geri dön.
Go back to your seat.
#3302
ruhsat
License
Ehliyet ve ruhsat, lütfen.
Driver's license and registration, please.
#3303
sesli
voice
Birisi bana bir sesli posta bıraktı ama hepsi bozuktu. Ben bir şey anlayamadım.
Someone left me a voice mail but it was all garbled. I couldn't understand a thing.
#3304
soyunma
locker
Tom hâlâ soyunma odasının anahtarını arıyor.
Tom is still looking for his locker key.
#3305
şirin
cute
Mary şirin. Jane de.
Mary is cute. So is Jane.
#3306
evrensel
universal
Müzik evrensel bir dildir.
Music is a universal language.
#3307
gözünü
eye
Neredeyse bir gözünü kaybediyordu.
He came close to losing an eye.
#3308
haberdar
informed
Beni haberdar edin.
Please keep me informed.
#3309
vicdan
conscience
Tom vicdan azabı çekiyor gibi görünüyor.
Tom seems to be suffering from a guilty conscience.
#3310
çadır
tent
Tom arabaya çadır koymayı unutarak kamp gezimizi mahvetti.
Tom ruined our camping trip by forgetting to put the tent in the car.
#3311
çorba
soup
Tenceredeki çorba çok tuzluydu.
The soup in the pot tasted very salty.
#3312
alzheimer
Alzheimer
Tom Alzheimer ilacını almayı unuttu.
Tom forgot to take his Alzheimer medication.
#3313
aşama
Stage
İlk aşama tamamlandı.
The first stage is complete.
#3314
cümle
sentence
Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.
The sentence is not grammatically accurate.
#3315
dilekçe
petition
Üniversite restoranlarında incir kurabiyesi bulunması için bir dilekçe verdim. Onu imzalamak ister misin?
I made a petition for there to be fig cookies in the university restaurants. Do you want to sign it?
#3316
hemşire
nurse
Hemşire beyaz giyindi.
The nurse is dressed in white.
#3317
incelemesi
review
Lütfen incelemesi için belgeyi idari ofise gönderin.
Please forward the document to the administrative office for review.
#3318
meşhur
famous
Kendisi Japonya'daki en meşhur şarkıcılardandır.
He is one of the most famous singers in Japan.
#3319
notu
Note
Lütfen notu elden ele gezdirin.
Please pass the note around.
#3320
sade
plain
Bunu sade bir İngilizce ile söyleyebilir misiniz?
Could you say that in plain English?
#3321
seçmek
select
Seçmek için sadece üç seçeneğin var.
You have only three options to select.
#3322
stratejisi
strategy
Tom'un stratejisi işe yarıyor.
Tom's strategy is working.
#3323
çamaşır
laundry
Hava güneşliyken çamaşır yıkamak zorundayım.
I have to do laundry while it's still sunny.
#3324
çıkarıp
out
Babam cüzdanını çıkarıp bana 10 dolar verdi.
My father took out his wallet and gave me ten dollars.
#3325
şanslı
lucky
Birden şanslı oldum.
Suddenly I got lucky.
#3326
kalkanı
shield
Kalkanı bana ver.
Give me the shield.
#3327
radyo
Radio
Radyo dinliyorum.
I'm listening to the radio.
#3328
diri
alive
Yılan diri mi yoksa ölü mü?
Is the snake alive or dead?
#3329
erişilebilir
accessible
Şehre demir yolu ile erişilebilir.
The town is accessible by rail.
#3330
eşim
My wife
Ev hesaplarını eşim tutar.
My wife keeps the household accounts.
#3331
primi
premium
Sen sigorta primi olarak ayda 10.000 yen ödüyorsun.
You pay 10,000 yen a month as an insurance premium.
#3332
tuvalet
toilet
Tuvalet dışardaydı, bahçede.
The toilet was outside, in the yard.
#3333
tüfeği
rifle
Tom bir tüfeği nasıl tutacağını bilir.
Tom knows how to handle a rifle.
#3334
çiğ
raw
Çiğ istiridye yiyebilir misin?
Can you eat raw oysters?
#3335
denizi
sea
Denizi düşündüğümde, sakin hissediyorum.
When I contemplate the sea, I feel calm.
#3336
fuarı
fair
Geleneksel ekmek fuarı düzenlediler.
They organized a traditional bread fair.
#3337
ayrılmak
leave
Tren istasyondan ayrılmak üzereydi.
The train was about to leave the station.
#3338
durması
stop
Polis arabanın durması için düdük çaldı.
The policeman whistled for the car to stop.
#3339
ekonomist
economist
Ekonomist, sürüp giden bir ekonomik kriz sezinledi.
The economist anticipated a prolonged depression.
#3340
kabin
cabin
Kabin fırtına tarafından parçalara ayrıldı.
The cabin was torn asunder by the storm.
#3341
unsur
elements
Romanda yazarın hayatından çok sayıda otobiyografik unsur var.
The novel has many autobiographical elements from the author's own life.
#3342
parlamentosu
parliament
Bir İngiliz Parlamentosu turu attık.
We took a tour of the British Parliament.
#3343
ağabey
big brother
Tom benim için bir ağabey gibidir.
Tom is like a big brother to me.
#3344
bende
I
Bende tenisçi dirseği var.
I have tennis elbow.
#3345
düşünme
Thinking
Perry yüksek sesle düşünme alışkanlığı edindi.
Perry has acquired the habit of thinking aloud.
#3346
endüstriyel
industrial
Bankalar endüstriyel boçlulara kredi vermeyi kesiyor.
Banks are cutting lending to industrial borrowers.
#3347
idrar
urine
Suda 1/10 oranında seyreltilmiş idrar mükemmel bir gübredir.
Urine diluted in water 1:10 is an excellent fertilizer.
#3348
kaçmak
escape
Brian onunla bir ilişki başlattığına pişman ve ondan kaçmak istiyor.
Brian regrets starting a relationship with her and wants to escape from her.
#3349
kitle
Mass
Gazeteler,televizyon ve radyo kitle iletişim araçları olarak adlandırılır.
Newspapers, television, and radio are called the mass media.
#3350
peşinden
after
Çabuk, onun peşinden koşun.
Quick, run after him.
#3351
salgın
epidemic
Bir salgın hastalık patlak verdi.
An epidemic has broken out.
#3352
yolsuzluk
corruption
Yolsuzluk suçtur.
Corruption is wrong.
#3353
yukarıda
above
Yukarıda verilen örneğe bak.
See the example given above.
#3354
zulüm
Persecution
Onun bir zulüm kompleksi var.
He has a persecution complex.
#3355
akraba
Relative
Tom'la akraba mısınız?
Is Tom a relative of yours?
#3356
bozukluğu
Disorder
Babamın bir kişilik bozukluğu var.
My father has a personality disorder.
#3357
endeks
index
Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
The index rose 4% from the preceding month.
#3358
etkileşim
Interaction
Daha fazla etkileşim istedik.
We wanted more interaction.
#3359
gitmiş
gone
İstasyona vardığında, trenini gitmiş buldu.
Arriving at the station, he found his train had gone.
#3360
güneşli
Sunny
Bizim oturma odası güneşli.
Our living room is sunny.
#3361
ihtimalle
probably
O, büyük ihtimalle gelecek.
Most probably, he'll come.
#3362
kalın
thick
Bir kitap ince, diğeri ise kalın. Kalın olanının yaklaşık 200 sayfası var.
One book is thin. The other is thick. The thick one has about 200 pages.
#3363
patlayıcı
explosive
Patlayıcı madde imha ünitesi patlamamış bombayı güvenli bir şekilde imha etti.
The explosive ordnance disposal unit safely disposed of the unexploded bomb.
#3364
sütü
milk
Mary sütü çok seviyor.
Mary likes milk very much.
#3365
öldürmek
Kill
Biz vakit öldürmek için parkta gezdik.
We walked about in the park to kill time.
#3366
ai
ai
Ai, Ken ile arkadaş olmayı zor buluyor.
Ai finds it difficult to make friends with Ken.
#3367
babacan
fatherly
Tom oğluna babacan bir tavsiye verdi.
Tom gave his son some fatherly advice.
#3368
avantajlar
Advantages
Avantajlar ne olurdu?
What would the advantages be?
#3369
hesaplama
calculation
Tom kafasında hızlı bir hesaplama yaptı.
Tom did a quick calculation in his head.
#3370
kaçınmak
avoid
Mary okula gitmekten kaçınmak için hasta gibi davrandı.
Mary pretended she was sick to avoid going to school.
#3371
müziği
music
Kafanızda müziği yeniden oluşturmaya çalışın.
Try to reproduce the music in your mind.
#3372
tutma
keep
Oy verme tercihlerimi gizli tutma hakkına sahibim.
I have the right to keep my voting preferences secret.
#3373
dubai
Dubai
Dubai ekonomisini çeşitlendirmek için çalışıyor.
Dubai is trying to diversify its economy.
#3374
noel
Christmas
Noel ağacını ışıklarla dekore ettik.
We decorated the Christmas tree with lights.
#3375
adliye
courthouse
Adliye Park Caddesindedir.
The courthouse is on Park Street.
#3376
diplomasi
Diplomacy
Diplomasi, en iğrenç şeyleri en hoş şekilde yapmak ve söylemektir.
Diplomacy is to do and say the nastiest thing in the nicest way.
#3377
düşünmek
Thinking
Oğlumun hâlâ hayatta olduğunu düşünmek elimde değil.
I cannot help thinking that my son is still alive.
#3378
kolesterol
cholesterol
Benim kolesterol seviyelerim yüksektir.
My cholesterol levels are high.
#3379
neyse
anyway
Neyse, daha fazla deneyimim oluyor.
Anyway, I'm getting more experience.
#3380
satmak
sell
Satıcı bir araba satmak istiyor.
The dealer wants to sell a car.
#3381
vatandaşlık
citizenship
Tom vatandaşlık için başvurdu.
Tom applied for citizenship.
#3382
atış
shot
Hiç böyle bir atış görmedim.
I've never seen a shot like that.
#3383
doğrusu
honestly
Doğrusu Tom'un ortaya çıkacağını düşünmemiştim.
I honestly didn't think Tom would show up.
#3384
tekme
kick
Ben çok üzgünüm. Niyetim sana tekme atmak değildi.
I'm so sorry. I didn't mean to kick you.
#3385
tohumu
seed
Devrimin tohumu baskıdır.
The seed of revolution is repression.
#3386
toprağı
soil
O, toprağı suladı.
He watered the soil.
#3387
yem
feed
Kuşa yem ver!
Feed the bird!
#3388
ardında
behind
Güneş dağların ardında battı.
The sun descended behind the mountains.
#3389
aydınlık
bright
Oda çok aydınlık.
The room is very bright.
#3390
mimari
architecture
New York'taki AT&T binası bir postmodern mimari örneğidir.
The AT&T building in New York is an example of postmodern architecture.
#3391
niyet
Intent
Niyet buydu.
That was the intent.
#3392
çıkarmaya
out
Tom eşyaları kutudan çıkarmaya başladı.
Tom started taking things out of the box.
#3393
krallık
kingdom
1971'de Birleşik Krallık, parasını onluk sisteme çevirdi.
In 1971 the United Kingdom changed its currency to the decimal system.
#3394
uşak
butler
Uşak Bay va Bayan Smith'i haber verdi.
The butler announced Mr. and Mrs. Smith.
#3395
canını
hurt
Yapmak istediğim son şey Tom'un canını yakmaktır.
The last thing I'd ever want to do is hurt Tom.
#3396
karşılama
welcome
Tom'a sürpriz bir karşılama partisi yapalım.
Let's give Tom a surprise welcome party.
#3397
kelimesi
word
İngilizceden Japoncaya kelimesi kelimesine çeviri yapmayın.
Don't translate English into Japanese word for word.
#3398
pazarlama
marketing
O, pazarlama bölümü yöneticisidir.
He is the manager of the marketing department.
#3399
reform
reform
Parti liderleri siyasi reform için bir öneriyi tartışıyorlar.
Party leaders are hammering out a proposal for political reform.
#3400
riske
risk
Ona güvenerek büyük bir riske giriyorsun.
You're running a big risk in trusting him.
#3401
çekirdeği
core
Ben elma çekirdeği yemeyeceğim.
I won't eat the apple's core.
#3402
hadi
let's
Madem yalnızız, hadi eğlenelim.
Now that we're alone, let's have fun.
#3403
ukraynalı
ukrainian
Ukraynalı kızlar, dünyanın en güzel kızlarıdır.
Ukrainian girls are the most beautiful girls in the world.
#3404
azim
perseverance
Bir yabancı dil öğrenmek azim gerektirir.
Learning a foreign language requires perseverance.
#3405
belgesel
documentary
Belgesel Morgan Freeman tarafından anlatıldı.
The documentary was narrated by Morgan Freeman.
#3406
canı
lives
Bir kedinin yedi canı vardır.
A cat has seven lives.
#3407
casusluk
espionage
Şüpheli endüstriyel casusluk eylemi işledi.
The suspect committed an act of industrial espionage.
#3408
gerektiğinde
when necessary
Gerektiğinde her zaman beni savunduğun için teşekkürler.
Thank you for always sticking up for me when necessary.
#3409
günümüz
Today
İngilizce günümüz dünyasındaki 2700 dilden sadece bir tanesidir.
English is just one of over 2,700 languages in the world today.
#3410
kayıtsız
indifferent
Politikaya kayıtsız görünüyor.
He seems to be indifferent to politics.
#3411
maske
mask
O, hiç kimse onu tanımasın diye bir maske taktı.
He wore a mask so no one would recognize him.
#3412
rövanş
rematch
Tom bir rövanş istiyor.
Tom wants a rematch.
#3413
tramvay
tram
Tramvay hattını on dakika takip edince sağ tarafta göreceksiniz.
Follow the tram line and after ten minutes you will see it on the right side.
#3414
avrupalı
European
Avrupalı görünüyorsun.
You look European.
#3415
mühendisliği
engineering
Genetik mühendisliği sayesinde, mısır kendi böcek ilaçlarını üretir.
Through genetic engineering, corn can produce its own pesticides.
#3416
boru
pipe
Eski demir boru pas doluydu.
The old iron pipe was full of rust.
#3417
durmak
stop
Durmak istesemde duramadım.
Even if I had wished to stop, I couldn't.
#3418
fuar
fair
Fuar gelecek hafta başlıyor.
The fair starts next week.
#3419
grev
strike
Grev kömür fiyatını etkiler mi?
Will the strike affect the price of coal?
#3420
hazırlamak
prepare
Soruları önceden hazırlamak senin yararına olur.
It would be to your advantage to prepare questions in advance.
#3421
mesleği
profession
Fadıl ve Leyla aynı mesleği paylaştılar.
Fadil and Layla shared the same profession.
#3422
teminat
collateral
Biraz para ödünç alabilmemiz için evi teminat olarak kullanacağız.
We'll use the house as collateral so we can borrow some money.
#3423
uğurlu
auspicious
Bugün uğurlu bir gün.
Today is an auspicious day.
#3424
yiyen
eater
Tom bir yavaş yiyen.
Tom is a slow eater.
#3425
yuvarlak
round
Columbus dünyanın yuvarlak olduğunu savundu.
Columbus argued that the earth was round.
#3426
yönetmek
manage
Bir işi yönetmek için yeterli yeteneğe sahip.
He has enough ability to manage a business.
#3427
i̇rlanda
IRELAND
İrlanda danteliyle ünlüdür.
Ireland is famous for lace.
#3428
efendi
Master
Para korkunç bir efendi ama mükemmel bir hizmetçidir.
Money is a terrible master but an excellent servant.
#3429
tat
taste
Tat bakalım bu şarap hoşuna gidecek mi.
Taste this wine to see if you like it.
#3430
tüfek
rifle
O, her zaman bir tüfek ile yürür.
He always walks with a rifle.
#3431
yetmezliği
failure
Böbrek yetmezliği çekiyordum.
I suffered from kidney failure.
#3432
ayrım
distinction
İyi ve kötü arasında ayrım yapabilirim.
I can make a distinction between good and bad.
#3433
gözyaşları
tears
Sevinç gözyaşları onların yanaklarından aktı.
Tears of joy rained down their cheeks.
#3434
kalıp
mold
Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
A man cannot be made in a mold.
#3435
kutlamak
celebrate
O, onun doğum gününü kutlamak için bir partiydi.
It was a party to celebrate her birthday.
#3436
mantıklı
makes sense
Bu mantıklı.
It makes sense.
#3437
temizleme
cleaning
Manto temizleme ücreti nedir?
What is the charge for cleaning overcoats?
#3438
uçuşu
flight
Lindbergh'in tek başına sürekli transatlantik uçuşu kayda değer bir başarıydı.
Lindbergh's solo nonstop transatlantic flight was a remarkable accomplishment.
#3439
vaka
case
O umutsuz bir vaka.
He's a hopeless case.
#3440
şahsi
personal
Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
Where can I cash this personal check?
#3441
musa
Musa
Musa gerçekten ilginç bir adam.
Musa is a really interesting guy.
#3442
bağımlılık
Addiction
Bağımlılık yapan bütün ilaçlar, beyinde dopamin salınımını arttırır.
All drugs of addiction increase the release of dopamine in the brain.
#3443
sanatı
Art
Hiçbir kültürel geçmiş, sanatı anlamak için gerekli değildir.
No cultural background is necessary to understand art.
#3444
sembol
symbol
Bu sembol, direnç ve bütünlüğü simgeliyor.
This symbol stands for strength and integrity.
#3445
tadilat
renovations
Beş farklı müteahhit tadilat yaptı.
Five different contractors made the renovations.
#3446
uzatma
Extension
Bu uzatma kablosu bana tehlikeli gibi görüyor. Nereden yıprandığını görüyor musun?
That extension cord looks dangerous to me. You see where it's frayed there?
#3447
çoktan
already
Okula koştum, ama zil çoktan çalmıştı.
I ran to school, but the bell had already rung.
#3448
askerler
soldiers
Su olmasa, askerler ölürdü.
Without water, the soldiers would have died.
#3449
ayırt
distinguish
Biz onu küçük kız kardeşinden ayırt edemeyiz.
We cannot distinguish her from her younger sister.
#3450
boyutlu
dimensional
Tekillikten sonra, hepimizin dokuz boyutlu cinsel organları olacak.
After the Singularity, we will all have nine dimensional sex organs.
#3451
bulunabilir
can be found
İyi insanlar her yerde bulunabilir.
Good people can be found anywhere.
#3452
ciddiye
seriously
Onu ciddiye almayın.
Don't take it seriously.
#3453
diğerleri
others
Diğerleri suçlayarak her zaman hatalarını mazur görüyorsun.
You always excuse your faults by blaming others.
#3454
fiyatını
price
Grev kömür fiyatını etkiler mi?
Will the strike affect the price of coal?
#3455
geldin
came
Sen beşte geldin.
You came at five.
#3456
istasyonu
station
Lütfen bana istasyonu giden yolu gösterin.
Please show me the way to the station.
#3457
kanadı
wing
Kuşun kanadı kırıldı.
The bird's wing was broken.
#3458
kesici
cutter
Mary yıldız şeklinde kurabiye kesici kullanarak biraz yıldız biçimli zencefilli kurabiye yaptı.
Mary made some star-shaped gingerbread cookies using a star-shaped cookie cutter.
#3459
paraya
to money
Paraya kulluk etme.
Don't be a slave to money.
#3460
vahim
grave
Sen vahim bir hata yapıyorsun.
You're making a grave mistake.
#3461
yorgunluk
fatigue
Yorgunluk, fazla çalışmanın doğal sonucudur.
Fatigue is the natural result of overwork.
#3462
farkına
noticed
Tanıklık etmek için onun isteksizliğinin farkına vardık.
We noticed his reluctance to testify.
#3463
gel
come
Senin için uygun olduğunda gel ve beni gör.
Come and see me when it is convenient for you.
#3464
kiraya
rent
Tavanımda bir örümcek var ve o kiraya katkıda bulunmuyor.
There's a spider on my ceiling and it isn't contributing to the rent.
#3465
sırt
back
O, sırt üstü yüzebilir.
He can swim on his back.
#3466
zamanın
time
Önemli şeyler için asla zamanın yoktur!
You never have time for important things!
#3467
çılgın
Crazy
Bu çılgın fikri nasıl buldun?
How did you come up with this crazy idea?
#3468
i̇lham
INSPIRATION
İlham için teşekkürler.
Thanks for the inspiration.
#3469
kanalizasyon
sewage
Kanalizasyon çoğunlukla okyanusu kirletir.
Sewage often pollutes the ocean.
#3470
bilmeyen
don't know
Tenis hakkında hiçbir şey bilmeyen insanlarla tenis izlemeyi sevmiyorum.
I don't like watching tennis with people who don't know anything about tennis.
#3471
deposu
warehouse
Tom'un Boston'da bir deposu var.
Tom has a warehouse in Boston.
#3472
gergin
tense
Odada gergin bir hava vardı.
There was a tense atmosphere in the room.
#3473
kıyıya
to the shore
On dakikalık bir başka yürüyüş bizi kıyıya getirdi.
Another ten minutes' walk brought us to the shore.
#3474
savunmak
defend
Paris, özgürlüklerini savunmak için elinden geleni yaptı.
Paris did her best to defend her liberties.
#3475
yürek
heartbreaking
O, yürek parçalayan bir hikaye idi.
It was a heartbreaking story.
#3476
ün
reputation
Jersey Shore, New Jersey'ye kötü bir ün verdi.
Jersey Shore gave New Jersey a bad reputation.
#3477
ayrımcılık
discrimination
Cinsiyet temelli ayrımcılık yasaklanmıştır.
Discrimination on the basis of gender is prohibited.
#3478
girişimci
Entrepreneur
Tom bir girişimci.
Tom is an entrepreneur.
#3479
karpuz
Watermelon
Bu, bir cins karpuz.
This is a kind of watermelon.
#3480
kokusu
odor
Tom'un koltuk altı kokusu var.
Tom has an underarm odor.
#3481
kusurlu
defective
Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
Some diseases are caused by a defective gene.
#3482
sabırlı
patient
Sabırlı olun lütfen. Bu zaman alır.
Be patient please. It takes time.
#3483
tebliğ
notification
Onun kovulmasıyla ilgili herhangi bir tebliğ almadık.
We didn't receive any notification of his having been fired.
#3484
temizlemek
clean up
Ben köpek boku temizlemek istemiyorum.
I don't wanna clean up dog shit.
#3485
virüs
virus
Tom'un bilgisayarına bir virüs bulaştı.
A virus infected Tom's computer.
#3486
ırkçı
racist
"Ben ırkçı değilim, ama" ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.
Every sentence that starts with "I'm not racist, but" is likely to be very racist indeed.
#3487
boyut
size
Bizim sınıf boyut olarak büyümüştür.
Our class has increased in size.
#3488
gelme
don't come
Odama gelme.
Don't come into my room.
#3489
matematik
mathematics
Matematik fiziğin mantığı gibidir.
Mathematics is like the logic of physics.
#3490
sevgisi
love
Anne sevgisi en muhteşem şeydir.
Maternal love is the greatest thing.
#3491
soykırımı
genocide
Ermeni soykırımı trajik bir olaydı.
The Armenian genocide was a tragic event.
#3492
öneri
suggestion
Mike öneri şeklinde birkaç kelime söyledi.
Mike said a few words by way of suggestion.
#3493
şimdilik
For now
Şimdilik bu kadar yeterli.
That's enough for now.
#3494
af
amnesty
Ben genel af istedim.
I've asked for amnesty.
#3495
bağımlılığı
addiction
Tom uyuşturucu bağımlılığı ile mücadele etti.
Tom struggled with drug addiction.
#3496
değişebilir
may change
Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.
Times may change, but human nature stays the same.
#3497
egemen
sovereign
Kraliçe Victoria, Büyük Britanya'ya egemen oldu.
Queen Victoria was the sovereign of Great Britain.
#3498
kapatmak
close
Sadece gözlerini kapatmak zorundasın.
You have only to close your eyes.
#3499
kiracı
tenant
Bu ev için bir kiracı bulmak kolay olur.
It will be easy to find a tenant for this house.
#3500
mahrum
deprived
Kaza onu görme yeteneğinden mahrum bıraktı.
The accident deprived him of his sight.
#3501
muaf
exempt
Seni katılmaktan muaf tutacağız.
We will exempt you from attending.
#3502
ofis
office
Ofis işin ehli insanlarla dolu.
The office is full of competent people.
#3503
potasyum
potassium
Balkabağı, iyi bir manganez, potasyum ve A, C ve E vitaminleri kaynağıdır.
Butternut squash is a good source of manganese, potassium, and vitamins A, C, and E.
#3504
sağa
right
Kavşaktan sağa dön.
Turn right at the crossroad.
#3505
staj
internship
Ben yerel bir şirkette staj yapacağım.
I'm going to do an internship at a local company.
#3506
ömrü
life
Mozart'ın ömrü çok kısaydı.
Mozart's life was very short.
#3507
ahlak
morality
Kuzey Amerikalılar cinsel ahlak açısından Avrupalılardan daha tutucudur.
North Americans are more conservative in terms of sexual morality than Europeans.
#3508
aktivite
activity
Dünya yüzeyi volkanik aktivite nedeniyle yükseldi.
The surface of the earth rose due to the volcanic activity.
#3509
beden
size
36 beden, mavi donanma yağmurluğu arıyorum.
I'm looking for a navy blue raincoat, size 36.
#3510
düz
flat
Dünyanın düz olduğu düşünülüyordu.
It used to be thought that the earth was flat.
#3511
finanse
financed
Onların kampanyaları hükümet tarafından finanse ediliyor.
Their campaigns are financed by the government.
#3512
fizik
physics
Derslere gitmezsem fizik öğretmenim umursamaz.
My physics teacher doesn't care if I skip classes.
#3513
gecenin
night
Bebek gecenin ortasında uyandı.
The baby woke up in the middle of the night.
#3514
istemez
does not want
Herhangi bir çiçek istemez.
He does not want any kind of flowers.
#3515
tarafsız
neutral
O ülke II.Dünya Savaşı boyunca tarafsız kaldı.
That country remained neutral throughout World War II.
#3516
torba
Bag
Ben köpeğimi her zaman büyük yeşil torba içinde gelen köpek maması ile besledim.
I have always fed my dog the dog food that comes in the big green bag.
#3517
mark
mark
Mark, 1991 yılında Harvard'dan mezun oldu.
Mark graduated from Harvard in 1991.
#3518
normalde
normally
Biz normalde düşüncelerimizi başkalarından gizleyebiliriz.
We can normally conceal our thoughts from others.
#3519
cephe
front
Birlikler cephe hatlarından çekildiler.
The troops were retired from the front lines.
#3520
depresyon
depression
Öz bakımda eksiklik bir depresyon belirtisi olabilir.
Poor personal hygiene can be a sign of depression.
#3521
girme
entering
Bir üniversiteye girme hayatımın amacı değil.
Entering a university is not the purpose of my life.
#3522
ihtimal
possibility
Onun seçimi kazanması için herhangi bir ihtimal var mı?
Is there any possibility that he'll win the election?
#3523
keşfetmek
Explore
Dünyayı keşfetmek ve bir maceraya devam etmek istiyorum.
I want to explore the world and go on an adventure.
#3524
köyün
village
Adam köyün her yerinde iyi tanınmıştır.
The man is well-known all over the village.
#3525
nesli
extinct
Şimdi dinozorların nesli tükendi.
Dinosaurs are now extinct.
#3526
sarsıntı
concussion
Tom bir sarsıntı yaşadı.
Tom had a concussion.
#3527
gizem
Mystery
Cinayet gizem olarak kalır.
The murder remains a mystery.
#3528
kazakistan
Kazakhstan
Kazakistan, Orta Asya'daki gelişmiş ülkelerden biridir.
Kazakhstan is one of the developed countries in Central Asia.
#3529
meksika
Mexico
Meksika Japonya'nın yarısı kadar çok insana sahiptir.
Mexico has half as many people as Japan.
#3530
yakup
jacob
Fakat dedi ki: Senin adın Yakup değil, İsrail olacak; Tanrı'ya karşı güçlüysen, insanlara karşı daha ne kadar galip geleceksin?
But he said: Thy name shall not be called Jacob, but Israel; for if thou hast been strong against God, how much more shalt thou prevail against men?
#3531
aklı
mind
Anlaşılması yeterince basit bir evren onu anlayabilecek bir aklı üretemeyecek kadar çok basittir.
Any universe simple enough to be understood is too simple to produce a mind able to understand it.
#3532
ateşi
fever
Çocuğun yüksek ateşi var.
The boy has a high fever.
#3533
bardağı
glass
Bardağı masanın kenarına yakın koymayın.
Don't put the glass near the edge of the table.
#3534
kum
sand
Kuru kum su emer.
Dry sand absorbs water.
#3535
malı
property
Esperanto kimsenin malı değildir.
Esperanto is no one's property.
#3536
maymun
monkey
Maymun ona atladığında korkmuştu.
He was scared when the monkey jumped at him.
#3537
noter
Notary
Tom bir noter.
Tom is a notary.
#3538
oylama
voting
Oylama devam etti.
The voting continued.
#3539
şahitlik
testify
Ve bunun Tanrının oğlu olduğuna şahitlik ederim.
And I testify that this is the Son of God.
#3540
akademi
Academy
O, filmdeki performansıyla bir Akademi Ödülü kazandı.
She won an Academy Award for her performance in the film.
#3541
alp
Alpine
Alp çiçekleri burada boldur.
Alpine flowers are abundant there.
#3542
değilse
if not
Şimdi değilse, öyleyse ne zaman?
If not now, then when?
#3543
duyuru
Announcement
Duyuru ne dedi?
What did the announcement just say?
#3544
edebiyat
Literature
Çağdaş edebiyat okuyor.
He studies contemporary literature.
#3545
gözyaşlarına
tears
Şu bulunanların hepsi gözyaşlarına boğuldu.
Those present were all moved to tears.
#3546
mühendisi
engineer
Clive bir elektronik mühendisi olmak istiyor.
Clive wants to be an electronic engineer.
#3547
müracaat
Application
Daha sonra yapman gereken şey bu müracaat formunu doldurmak.
What you need to do next is fill out this application form.
#3548
nihayet
finally
Birkaç ertelemeden sonra, uçak nihayet kalktı.
After several delays, the plane finally left.
#3549
referans
reference
Bu işle ilgili daha iyi bir referans veremeyeceğim için özür dilerim.
I apologize that I'm not able to give a better reference to this work.
#3550
teorik
Theoretical
Ders iki bölümden oluşuyor; biri teorik, diğeri pratik.
The lecture is composed by two parts, one theoretical, the other practical.
#3551
yararlı
useful
Tek yararlı cevaplar yeni soruları ortaya atandır.
The only useful answers are those that raise new questions.
#3552
yenilgi
defeat
Roosevelt yenilgi fikrini kabul etmeyi reddetti.
Roosevelt refused to accept the idea of defeat.
#3553
yetişkin
adult
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
That child talks as if he were an adult.
#3554
ölmüş
dead
Eşi ölmüş bir adama dul denir.
A man whose wife is dead is called a widower.
#3555
özverili
selfless
Japonya'da, öğrencilerin özverili ve grup merkezli olması gerekiyor.
In Japan, students are supposed to be selfless and group-centered.
#3556
bıyık
moustache
Mary'nin resmine bir bıyık çizdim.
I drew a moustache on Mary's picture.
#3557
bütünlüğü
integrity
Bu sembol, direnç ve bütünlüğü simgeliyor.
This symbol stands for strength and integrity.
#3558
dehşet
Terror
Tom dehşet içinde çığlık attı.
Tom screamed in terror.
#3559
dönerek
turning
Bütün geceyi yatakta bir o yana bir bu yana dönerek geçirdim.
I spent the whole night tossing and turning.
#3560
kafaya
head
Omuzlarının üzerinde iyi bir kafaya sahipsin.
You've got a good head on your shoulders.
#3561
mülk
property
Her şahıs tek başına veya başkalarıyla birlikte mal ve mülk sahibi olma hakkına sahiptir.
Everyone has the right to own property alone as well as in association with others.
#3562
sanırım
I think
Sanırım sınavlar eğitimi mahvediyorlar.
I think exams are ruining education.
#3563
anahtarı
key
Sen yanlış anahtarı aldın.
You took the wrong key.
#3564
asılı
hanging
Masanın üzerinde asılı bir lamba vardı.
There was a lamp hanging above the table.
#3565
bileti
ticket
Bir gidiş-dönüş bileti aldım.
I bought a round-trip ticket.
#3566
ekipman
equipment
Takım üyelerine ekipman ve üniforma sağlanmaktadır.
Team members are provided with equipment and uniforms.
#3567
götürmek
drive
Tom beni arabayla götürmek istedi.
Tom wanted me to drive.
#3568
kanı
blood
Hasta kanı görünce bayıldı.
The patient fainted at the sight of blood.
#3569
koyup
put
Tom kulağını kapıya koyup dinledi.
Tom put his ear to the door and listened.
#3570
magnezyum
magnesium
Alüminyum, magnezyum, silisyum vb. tozları patlayıcıdır.
Powders of aluminium, magnesium, silicon, etc. explode.
#3571
manzara
landscape
Manzara bana tanıdık değil.
The landscape is unfamiliar to me.
#3572
ocağı
stove
Ocağı söndür.
Turn the stove off.
#3573
otoyol
highway
İki şehir bu otoyol ile birbirine bağlandı.
The two cities are connected by this highway.
#3574
ustası
master
O onun kendi ustası.
He is his own master.
#3575
yardımın
Your help
Yardımın sayesinde, kitabı oldukça iyi anlayabildim.
Thanks to your help, I could understand the book quite well.
#3576
çizgi
Line
Bu çizgi ona paraleldir.
This line is parallel to that.
#3577
öğün
meal
Bir öğün yemek atlamak size zarar vermez.
It won't hurt you to skip one meal.
#3578
şarkısı
song
Onların hepsi onun şarkısı tarafından büyülendi.
They were all charmed by her song.
#3579
arnavutluk
Albania
Arnavutluk, Avrupa Birliği'ne katılmak istiyor.
Albania wants to join the European Union.
#3580
dalı
branch
Genç, kuru dalı kesmeye çalıştı.
The boy tried to saw off the dead branch.
#3581
hilal
Crescent
Hilal ay ve yıldız İslam'ın sembolüdür.
The crescent moon and star is a symbol of Islam.
#3582
taşkın
Flood
Taşkın sularının kasabayı sarması öngörülüyor.
The flood waters are predicted to engulf the town.
#3583
başlık
Title
Başlık yanıltıcıydı.
The title is misleading.
#3584
inanıyor
believe
Allah'a inanıyor musun?
Do you believe in God?
#3585
kesinti
downtime
Kesinti mekanik bir sorundan kaynaklanıyor.
The downtime is caused by a mechanical problem.
#3586
koyu
dark
Koyu bulutlar yağmura işaret eder.
Dark clouds are a sign of rain.
#3587
kömür
coal
Gemi kömür, kereste, ve benzeri şeylerle yüklüydü.
The vessel was loaded with coal, lumber, and so on.
#3588
pirinç
rice
Ülkende pirinç yer misiniz?
Do you eat rice in your country?
#3589
saklı
hidden
Tom paranın nerede saklı olduğunu biliyor.
Tom knows where the money is hidden.
#3590
tayin
appointed
Bu Tom Jackson, mahkemen avukat tayin etti.
This is Tom Jackson, your court appointed attorney.
#3591
turnuva
tournament
Erkek kardeşimin futbol takımı dün bir turnuva kazandı.
My brother's football team won a tournament yesterday.
#3592
yağmurlu
rainy
Yağmurlu bir gün.
It's a rainy day.
#3593
yıldönümü
anniversary
Mutlu evlilik yıldönümü.
Happy wedding anniversary.
#3594
tüneli
tunnel
Bu tünel bir defasında dünyanın en uzun tüneli olarak kabul edildi.
This tunnel was once considered the world's longest.
#3595
alınmak
be
İş için dikkate alınmak ister misin?
Would you like to be considered for the job?
#3596
deşifre
deciphered
O yazı deşifre edilmemiş.
That script has not been deciphered.
#3597
durmadan
incessantly
William durmadan Sandra'nın kapı zilini çalıyordu.
William was incessantly ringing Sandra's door.
#3598
nöbet
seizure
Tom başka nöbet geçiriyor.
Tom is having another seizure.
#3599
ter
sweat
Onun yüzünden ter damlıyor.
Sweat is dripping from his face.
#3600
dicle
Tigris
Tarih kitapları Moğolların Bağdat'ı işgalinden sonra birçok kitabın Dicle Nehri'ne atıldığını ve bu yüzden nehrin renginin kitapların mürekkebiyle maviye döndüğünü yazıyor.
History books write that after the Mongol invasion of Baghdad, many books were thrown into the Tigris River and therefore the colour of the river turned blue with the ink of books.
#3601
ol
be
Ayrılmadan önce ateşi söndürdüğünden emin ol.
Be sure to put out the fire before you leave.
#3602
öksürük
cough
Öksürük ilacın var mı?
Do you have any cough medicine?
#3603
5'inci
5th
Kitabın 2'nci, 5'inci ve 13'üncü bölümleri eksik.
The book is missing the 2nd, 5th, and 13th chapters.
#3604
kıdemli
Senior
Biz onu iyi bir kıdemli olarak görünüyoruz.
We look up to him as a good senior.
#3605
damla
drop
Bir aydır bir damla yağmur düşmedi. Bu yüzden bir kuyu kazmak zorunda kaldılar.
Not a drop of rain fell for a month, so they had to dig a well.
#3606
diyelim
Let's say
Deniz ürünleri yedin mi? Diyelim ki, kabuklu deniz hayvanı.
Have you eaten seafood? Shellfish, let's say.
#3607
gönderen
sender
Ne garip bir mesaj! Herhangi bir gönderen veya alıcı da yok.
What a strange message! There is no sender and no recipients either.
#3608
gözyaşı
Tear
Bir gözyaşı onun yanağından aşağıya süzüldü.
A tear ran down her cheek.
#3609
kararlılık
determination
Tom'un yüzünde bir kararlılık ifadesi vardı.
Tom had a look of determination on his face.
#3610
konfor
comfort
Ben konfor içinde yaşıyorum.
I live in comfort.
#3611
kızım
My daughter
Mavi bir ceket giyen kız benim kızım.
The girl in a blue coat is my daughter.
#3612
adres
address
İşte adres.
Here's the address.
#3613
böylesine
such
Böylesine saçma bir hikayeyi sana kim anlattı?
Whoever told you such a ridiculous story?
#3614
düşer
falls
Siz uyurken bedensel işlevler yavaşlar ve vücut sıcaklığı düşer.
While you are asleep, the bodily functions slow down and body temperature falls.
#3615
elle
by hand
Taslak elle yazılmıştı.
The manuscript had been written out by hand.
#3616
fırında
in the oven
Mikrodalgalar fırında yemeğe nüfuz eder.
Microwaves penetrate the food in the oven.
#3617
gürültü
noise
Çocuklar, hiç gürültü yapmayın?
Boys, don't make any noise.
#3618
kaptan
Captain
Bill kaptan olarak Jim'in yerini aldı.
Bill replaced Jim as captain.
#3619
uygulamalı
Applied
Bugünün kuramsal matematiği yarının uygulamalı matematiğidir.
Today's pure mathematics is tomorrow's applied mathematics.
#3620
ısrarla
persistently
O ısrarla evimin kapı zilini çaldı.
He persistently rang my house's doorbell.
#3621
bae
uae
İsrail, BAE, Fas, Bahreyn ve Sudan ile ilişkilerini normalleştirdi.
Israel normalized its relations with the UAE, Morocco, Bahrain, and Sudan.
#3622
le
Le
Urbain Jean Joseph Le Verrier 1811'de Saint-Lô, Fransa'da doğdu.
Urbain Jean Joseph Le Verrier was born in 1811 at Saint-Lô, France.
#3623
abi
Brother
Tom benim için abi gibi.
Tom is like an older brother to me.
#3624
adapte
adapted
Yurt dışında yaşamaya kolayca adapte oldular.
They easily adapted to living abroad.
#3625
avuç
palm
Tom avuç içini okuttu.
Tom had his palm read.
#3626
aşısı
vaccine
2010 yılında, H1N1 aşısı sıkıntısı vardı.
In 2010, there was a shortage of H1N1 vaccine.
#3627
cezaevi
prison
Mahkûm cezaevi duvarının altında bir delik açtı.
The prisoner dug a hole under the prison wall.
#3628
fiyatla
price
Tom, Mary'nin kolyesini çok düşük bir fiyatla sattı.
Tom sold Mary's necklace for a very low price.
#3629
gelenek
Tradition
Bu gelenek birçok evde uygulanır.
This tradition is followed in most households.
#3630
kendinize
yourself
Günde kaç kaç kez aynada kendinize bakarsınız?
How many times a day do you look at yourself in the mirror?
#3631
kolu
arm
Özgürlük heykelinin sağ kolu 42 fit uzunluğundadır.
The right arm of the Statue of Liberty is 42 feet long.
#3632
madeni
mine
Bu bir altın madeni.
This is a gold mine.
#3633
pamuk
cotton
Bir gün bir pamuk şekeri makinesi satın alacağım.
Someday I will buy a cotton candy machine.
#3634
seneye
year
Seneye İngiltere'ye gitmen gerekecek.
You will have to go to England next year.
#3635
tasfiye
liquidation
Bir tasfiye satışı düzenliyorlar.
They're holding a liquidation sale.
#3636
çıplak
naked
Yıldızları çıplak gözle, hatta daha da iyisi teleskopla görebilirsin.
You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope.
#3637
anonim
anonymous
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
#3638
kocaman
huge
Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
#3639
devamlı
continuous
Tüketim toplumu ev atıklarındaki devamlı bir artışa katkı sağlıyor.
The consumerist society contributes to a continuous increase in the amount of household waste.
#3640
diz
knee
Eteklerimi diz boyu giymeyi severim.
I like to wear my skirts knee length.
#3641
eyalet
State
Yıkıcı bir deprem eyalet başkenti vurdu.
A devastating earthquake hit the state capital.
#3642
ikiz
twin
Tom'u ikiz kardeşinden ayırt edebilir misin?
Can you tell Tom from his twin brother?
#3643
merdiven
Staircase
Çatıya giden merdiven, dar, dik ve karanlık.
The staircase leading to the rooftop is narrow, steep, and dark.
#3644
minimum
minimum
Tüm insanlar sağlıklı ve kültürlü yaşam minimum standartlarını koruma hakkına sahip olacaktır.
All people shall have the right to maintain the minimum standards of wholesome and cultured living.
#3645
mutlak
absolute
O, mutlak gerçektir.
That's the absolute truth.
#3646
parlamento
parliament
Parlamento şimdi oturumdadır.
Parliament is now in session.
#3647
ret
rejection
Her başarılı yazarın ret mektuplarıyla dolu bir çekmecesi vardır.
Every successful writer has a drawer full of rejection letters.
#3648
savunması
defense
Futbol takımımızın iyi bir savunması var.
Our football team has a good defense.
#3649
tabir
phrase
Bu, benim geldiğim yerde çok yaygın bir tabir.
That's a very common phrase where I come from.
#3650
özlü
concise
Özlü olmaya çalış.
Try to be concise.
#3651
öğretmenin
teacher
Öğretmenin tarafından azarlanman sürpriz değil.
It is not surprising that you should be scolded by your teacher.
#3652
söğüt
Willow
Bir Anadolu köyünde yazın söğüt gölgesinin altında uyumak ne kadar huzur vericidir.
How restful it is to sleep under the shadow of a willow in an Anatolian village in summertime.
#3653
bayramın
Eid
Bayramın kutlu olsun.
Eid Mubarak.
#3654
düşündüm
I thought
Ben onun doğru olduğunu düşündüm.
I thought it was true.
#3655
kamusal
public
Kamusal alanda onunla dalga geçmek iyi değil.
It is not good to ridicule him in public.
#3656
kurbanlık
sacrifice
Sami bayram için kurbanlık koç aldı.
Sami bought a ram to sacrifice for Eid.
#3657
radar
radar
Tekne radar ile donatılmıştı.
The boat was equipped with radar.
#3658
sondaj
drilling
Tom'un şirketi petrol için sondaj yapıyor.
Tom's company is drilling for oil.
#3659
çilek
strawberry
Tom bir dilim ekmeğe çilek reçeli sürdü.
Tom spread some strawberry jam on a slice of bread.
#3660
çökme
collapse
Şehrin 1940'larda yapılmış çok katlı yapıları çökme tehlikesindeler.
The city's multi-story buildings built in the 1940's are in danger of collapse.
#3661
empati
empathy
Empati, sempatiyle aynı şey değildir.
Empathy is not the same as sympathy.
#3662
korkusu
fear of
O çocuğun su korkusu yok.
That child has no fear of water.
#3663
makyaj
Makeup
O, çok makyaj yapar.
She wears a lot of makeup.
#3664
tartışılan
discussed
Tartışılan şey budur.
That's what's being discussed.
#3665
umutla
hopefully
Tom umutla gülümsedi.
Tom smiled hopefully.
#3666
çamur
mud
Sel bir çamur tabakası oluşturdu.
The flood deposited a layer of mud.
#3667
çanta
bag
Masanın üzerinde bir çanta vardır.
There is a bag on the desk.
#3668
tuna
Danube
Başbakan Tuna ırmağına düşüp boğuldu.
The prime minister fell into the Danube and drowned.
#3669
boğaz
throat
Soğuktan dolayı boğaz ağrım var.
I have a sore throat from a cold.
#3670
düdük
whistle
Düdük üfledi.
The whistle blew.
#3671
itirazı
objection
Onun benim planıma güçlü bir itirazı var.
She has a strong objection to my plan.
#3672
kütüphane
library
Kütüphane şimdi yapım aşamasında.
The library is now under construction.
#3673
merhamet
Compassion
Merhamet tüm ahlakın temelini oluşturmaktadır.
Compassion is the basis of all morality.
#3674
mezarı
grave
Bu, Tom'un mezarı.
This is Tom's grave.
#3675
mini
mini
Mini diskler satıyor musunuz?
Do you sell mini disks?
#3676
pişman
regret
Er ya da geç, bu başıboşluğundan pişman olacaksın.
Sooner or later, you will regret your idleness.
#3677
sonunu
end
Yaramaz kız kaleminin sonunu çiğneme alışkanlığı içinde.
The nervous girl is in the habit of chewing the end of her pencil.
#3678
tamamlamak
complete
Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı.
He needed more time to complete the task.
#3679
çakmak
lighter
Tom cebinden bir çakmak çıkarttı.
Tom pulled a cigarette lighter from his pocket.
#3680
öğrenim
learning
İnternetin uçsuz bucaksız imkânları dünyanın dört bir köşesine yayıldıkça okul dışı öğrenim de okulda öğrenim kadar önem kazandı.
As the vast opportunities of the Internet reach every corner of the globe, learning outside of school has become as important as learning in school.
#3681
büyükelçi
ambassador
Büyükelçi Varşova'dan geri çağrıldı.
The ambassador was recalled from Warsaw.
#3682
anlaşmazlık
dispute
Anlaşmazlık tamamen ortadan kalktı.
That dispute has been settled once and for all.
#3683
açısı
angle
Açık bir siyasi açısı olmayan bir film.
It's a movie without a clear political angle.
#3684
gelişmekte
Developing
Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
Advanced countries must give aid to developing countries.
#3685
sunucu
server
Sunucu çöktü.
The server was down.
#3686
sığınmacı
asylum seekers
Almanya bu yıl yaklaşık bir buçuk milyon sığınmacı bekliyor.
Germany is expecting about 1.5 million asylum seekers this year.
#3687
tecavüz
rape
Tecavüz korkunç bir suçtur.
Rape is a horrible crime.
#3688
temelli
based on
Hiçbir şey korku temelli saygıdan daha aşağılık değil.
Nothing is more contemptible than respect based on fear.
#3689
ver
give
Aramızda her şey bitti. Yüzüğümü geri ver.
It's over between us. Give me back my ring!
#3690
yönetmeni
director
Sami bir film yönetmeni gibi görünmedi.
Sami did not look like a film director.
#3691
ardına
wide
Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
Keep your eyes wide open!
#3692
açıklık
openness
Bilgiye Erişim Özgürlüğü Yasası net bir varsayımla yönetilmelidir: Şüphe karşısında, açıklık hüküm sürer.
The Freedom of Information Act should be administered with a clear presumption: In the face of doubt, openness prevails.
#3693
buluşması
meeting
Tom'un patronuyla buluşması gerilimli idi.
Tom's meeting with his boss was very tense.
#3694
gecikme
Delay
Toplantı gündemini göndermedeki gecikme için özür dilerim.
I apologize for the delay in sending the agenda.
#3695
göçük
dent
Tom'un arabası tamponunda büyük bir göçük olduğu için kolaylıkla tanınabilir.
Tom's car is easily recognizable since there is a big dent in the front bumper.
#3696
kalsiyum
calcium
Ispanak demir ve kalsiyum açısından zengin bir kaynaktır.
Spinach is a rich source of iron and calcium.
#3697
karaya
ashore
Kötü hava koşulları karaya çıkmasını engellemişti.
Bad weather had prevented him from getting ashore.
#3698
kirlilik
pollution
Kirlilik dünyamıza zarar veriyor.
Pollution is damaging our earth.
#3699
otonom
autonomous
O otonom bir araba.
It's an autonomous car.
#3700
pazarlık
bargaining
Bu konuda pazarlık olmayacak.
There will be no bargaining on this issue.
#3701
telefonunu
phone
Cep telefonunu kapatmalısın.
You should turn off the mobile phone.
#3702
yolla
send
Çocukları yatağa yolla.
Send the kids to bed.
#3703
ısrar
insist
Her zaman haklı olduğun konusunda ısrar ediyorsun.
You always insist that you are in the right.
#3704
afganistan
Afghanistan
Afganistan savaşta.
Afghanistan is at war.
#3705
boğa
Bull
Grup, yaklaşmakta olan parti hakkında konuşmak için bir boğa oturumu planlıyordu.
The group was planning a bull session to talk about the upcoming party.
#3706
hatip
orator
Bir hatip yapılır, ancak bir şair doğar.
An orator is made, but a poet is born.
#3707
alkış
applause
Soprano performansı için şiddetli alkış aldı.
The soprano received thunderous applause for her performance.
#3708
atölye
Workshop
Garajı bir atölye olarak kullanmak için uyarladım.
I adapted the garage for use as a workshop.
#3709
dediğim
said
Dediğim gibi, bir sorunumuz var.
Like I said, we have a problem.
#3710
ilacı
medicine
Hastalanırsan bu ilacı al.
Take this medicine in case you get sick.
#3711
iyileştirmek
improve
Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
Tom is doing everything within his power to improve the patients' quality of life.
#3712
mühendis
engineer
Mühendis telefon direğine tırmandı.
The engineer climbed the telephone pole.
#3713
peyniri
cheese
Tom peyniri sevmez.
Tom doesn't like cheese.
#3714
sinyal
signal
Bir sinyal olarak elimi kaldıracağım.
I'll raise my hand as a signal.
#3715
uygulamak
implement
Bu uygulamak için bir plan.
It's a plan to implement.
#3716
yanlışlıkla
by mistake
Yanlışlıkla senin şemsiyeni aldım.
I took your umbrella by mistake.
#3717
yükselme
rise
Yükselme hızı irtifadaki süreyle ters orantılı olabilir.
Rapidity of rise may be inversely proportional to duration at altitude.
#3718
üstel
exponential
Üstel fonksiyonun yatay asimptotu vardır.
The exponential function has a horizontal asymptote.
#3719
albay
Colonel
İki yıl önce albay rütbesine yükseltildi.
He was raised to the rank of colonel two years ago.
#3720
portakal
Orange
"Evet, portakal suyu lütfen," diyor Mark.
"Yes, orange juice please," says Mike.
#3721
tayvan
Taiwan
Biz Tayvan yoluyla gittik.
We went by way of Taiwan.
#3722
acele
rush
Evlenmek için acele etmeyin.
Don't rush into marriage.
#3723
alet
tool
Penseyi alet kutusuna koy.
Put the pliers in the tool box.
#3724
bahane
excuse
O sadece bir bahane.
That's just an excuse.
#3725
doğası
nature
Zaman değişebilir ama insan doğası aynı kalır.
Times may change, but human nature stays the same.
#3726
hatırlatmak
Remind
2.30'da randevun olduğunu sana hatırlatmak istiyorum.
I want to remind you that you have a 2:30 appointment.
#3727
intikam
revenge
Onlar intikam için komşularının evini ateşe verdi.
They set fire to their neighbour's house in revenge.
#3728
istekli
willing
Akıllı bir okuyucu, anonim kaynaklar dahil, okudukları her şeyi tartmak için istekli olmalıdır.
An astute reader should be willing to weigh everything they read, including anonymous sources.
#3729
pes
pes
Tom'la bütün gün PES oynadık.
Tom and I played PES all day.
#3730
tura
heads
Tura mı yoksa yazı mı?
Heads or tails?
#3731
yanıltıcı
misleading
O yanıltıcı.
It's misleading.
#3732
önlemeye
to prevent
Orman yangınların önlemeye çalışıyoruz.
We're trying to prevent forest fires.
#3733
i̇zlanda
Iceland
İzlanda Danimarka'ya aitti.
Iceland used to belong to Denmark.
#3734
şeffaflık
transparency
Tam şeffaflık istiyoruz.
We want complete transparency.
#3735
durak
stops
Başka durak yoktu.
There weren't any more stops.
#3736
aksiyon
action
Çok fazla aksiyon içermeyen filmlerde hep sıkılırım.
I'm always bored with films that have little action.
#3737
gözlem
Observation
O güçlü bir gözlem duygusuna sahiptir.
He has an acute sense of observation.
#3738
hafifletmek
alleviate
Sami ağrıyı hafifletmek için ilaç aldı.
Sami took medication to alleviate pain.
#3739
iltica
asylum
Hepimiz iltica başvurusu yapmayı planlıyoruz.
All of us plan to apply for asylum.
#3740
kanıt
Evidence
Kanıt, bir önceki ifadeye karşılık gelir.
The evidence corresponds to his previous statement.
#3741
reddeden
refused
Onlar yasaklanmış domuzu kurban etti, ve onu yemeyi reddeden herkesi öldürdüler.
They sacrificed forbidden swine, and put to death all who refused to eat.
#3742
tansiyonu
blood pressure
Tom'un düşük tansiyonu var.
Tom has low blood pressure.
#3743
tereyağı
butter
Biz sütten peynir ve tereyağı yaparız.
We make milk into cheese and butter.
#3744
uçan
Flying
Havada uçan bir kuş sürüsü gördüm.
I saw a flock of birds flying aloft.
#3745
yasası
law
Su yasası bir kaynak olarak suya sahip olma, kontrolü ve kullanımı ile ilgili hukuk alanıdır.
Water law is the field of law dealing with the ownership, control, and use of water as a resource.
#3746
yazma
Writing
Haber hikayeleri yazma onun işidir.
Writing news stories is his job.
#3747
los
Los
Los Angeles, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ikinci en büyük şehirdir.
Los Angeles is the second largest city in the United States.
#3748
nehri
river
Maruyama nehri Kinosaki'nin içinden akar.
The Maruyama river flows through Kinosaki.
#3749
prens
Prince
Prens bir kurbağaya dönüştü.
The prince was changed into a frog.
#3750
yengeç
crab
Benim için yengeç muhteşem bir lezzettir.
I regard crab as a great delicacy.
#3751
alerjik
allergic
Tom'un ilaca alerjik bir reaksiyonu vardı.
Tom had an allergic reaction to the medication.
#3752
hayvanın
animal
Hapishanedeki yaşam bir hayvanın yaşamından daha kötüdür.
Life in prison is worse than the life of an animal.
#3753
kesmek
cut
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.
The knife we used to cut the bread with was sharp.
#3754
mobilya
furniture
Mobilya tozluydu.
The furniture was dusty.
#3755
saygın
respected
Tom iş dünyasında tanıdığım en saygın insanlardan biridir.
Tom is one of the most respected men in the business world.
#3756
simit
Bagel
Kahvaltı için simit ve peynirim var.
I have bagel and cheese for breakfast.
#3757
sünnet
circumcision
Sünnet partisi ne zaman düzenlenecek.
When will the circumcision party be held?
#3758
yıkama
washing
Yıkama benim işim.
Washing is my work.
#3759
danimarka
DENMARK
Danimarka'ya Danimarka dilinde "Danmark" denir.
Denmark is called "Danmark" in Danish.
#3760
günaydın
good morning
Herkese günaydın.
Good morning, everybody.
#3761
vadisi
valley
Benim memleketim Silikon Vadisi değil.
Silicon Valley is not my hometown.
#3762
world
world
Ben World of Warcraft oynamayı severim.
I love playing World of Warcraft.
#3763
bertaraf
eliminated
Tom henüz bir şüpheli olarak bertaraf edilmedi.
Tom hasn't yet been eliminated as a suspect.
#3764
fren
brake
Birden fren yapma.
Don't brake suddenly.
#3765
maliyetli
costly
Eski çağlarda tuz az bulunan ve maliyetli bir metaydı.
Salt was a rare and costly commodity in ancient times.
#3766
uyandıran
woke
Beni uyandıran kişi Tom'dur.
Tom is the one who woke me up.
#3767
menteşe
Hinge
Menteşe kırılmış.
The hinge is broken.
#3768
dükkan
Shop
Dükkan ne zaman kapanır?
When does the shop close?
#3769
işletmeye
business
Babam Fukuoka'da küçük bir işletmeye sahip.
My father owns a small business in Fukuoka.
#3770
kendiliğinden
spontaneously
Tom'un gübre yığını o kadar çok ısındı ki o kendiliğinden yaktı.
Tom's compost heap got so hot that it spontaneously combusted.
#3771
kuruma
institution
Barışı korumak için resmi bir kuruma ihtiyacımız yok.
We don't need a formal institution for preserving peace.
#3772
öfke
Anger
Kaş çatma öfke ya da hoşnutsuzluk ifade edebilir.
A frown may express anger or displeasure.
#3773
şifre
password
Şifre "Muiriel".
The password is "Muiriel".
#3774
görgü
etiquette
Her şey için görgü kuralı vardır, hatta bir seks partisinin bile.
There's proper etiquette for everything, even an orgy.
#3775
algınlığı
common cold
Grip ve soğuk algınlığı çok bulaşıcı.
The flu and the common cold are very contagious.
#3776
ayrılma
leave
Ayrılma zamanıydı.
It was time to leave.
#3777
beyaza
white
Lütfen kapıyı beyaza boya.
Please paint the door white.
#3778
bitirmek
finish
İşi hazirandan önce bitirmek istiyorsan çok daha iyi çalışmak zorunda kalacaksın.
If you are to finish the work before June, you will have to work much better.
#3779
evlat
son
O, şimdiye kadar sahip olduğumuz tek erkek evlat.
He is the only son that we have ever had.
#3780
kabuğu
bark
Huş ağacının beyaz bir kabuğu var.
The birch has white bark.
#3781
metamfetamin
methamphetamine
Tom metamfetamin bağımlısıdır.
Tom is a methamphetamine addict.
#3782
sınıfta
in the classroom
Sınıfta kalan çok az sayıda öğrenci vardı.
There were few students left in the classroom.
#3783
uzlaşma
Reconciliation
Dinler arasındaki uzlaşma dünya barışının temelidir.
Reconciliation among religions is the foundation of world peace.
#3784
yas
mourning
Adam üzücü haberi aldıktan sonra yas tutuyor.
The man is mourning after receiving sad news.
#3785
yuva
nest
İki tane kuş, inşaat izni olmadan bir yuva inşa etti.
The two birds built a nest without a building permit.
#3786
yay
bow
Koyomi bir yay ve oklar satın aldı.
Koyomi bought a bow and arrows.
#3787
aklına
mind
Başka bir şey düşündüğü zaman bile, ölüm fikri onun aklına geldi.
Even when she thought about something else, ideas of death returned to her mind.
#3788
aktör
actor
Sonunda James Bond bir aktör olarak onu yaptı.
At last, James Bond made it as an actor.
#3789
armağan
Gift
Bu armağan bizden.
This gift is from us.
#3790
dokunulmazlık
immunity
Parlamenter dokunulmazlık tartışmalı bir konudur.
Parliamentary immunity is a controversial issue.
#3791
duası
prayer
Onların bir duası yoktu.
They didn't have a prayer.
#3792
entübe
intubated
Geçirdiğiniz bir astım krizinden dolayı hiç entübe edildiniz mi?
Have you ever been intubated because of an asthma attack?
#3793
formül
formula
Ben bir formül bulmuyorum.
I don't find a formula.
#3794
haksızlık
injustice
Bir haksızlık giderildi.
An injustice has been corrected.
#3795
iadesi
refund
Para iadesi istiyorum.
I'd like to get a refund.
#3796
içecekler
beverages
Ne tür alkollü içecekler içiyorsunuz?
What kind of alcoholic beverages do you drink?
#3797
tozu
powder
Bu keki yapmak için kabartma tozu ve tuzsuz tereyağına ihtiyacın var.
In order to make this cake you need baking powder and unsalted butter.
#3798
vurgulamak
emphasize
Ben özellikle bu konuyu vurgulamak istiyorum.
I want to emphasize this point in particular.
#3799
yaşıyorum
live
Denize yakın yaşıyorum. Bu yüzden sık sık plaja giderim.
I live near the sea, so I often get to go to the beach.
#3800
çevreci
environmentalist
Tom bir çevreci.
Tom is an environmentalist.
#3801
asil
noble
Kız kardeşin sanki bir prenses kadar asil görünüyor.
Your sister looks as noble as if she were a princess.
#3802
blok
block
O, bir blok ötede yaşıyor ve onun adı Susan.
She lives a block away and her name is Susan.
#3803
bot
boots
Bir çift bot aldım.
I bought a pair of boots.
#3804
inç
inch
Fil, bir inç hareket etmeyecektir.
The elephant won't move an inch.
#3805
kahverengi
brown
Onlar kaba kahverengi deriden yapılmış.
They were made of rough brown leather.
#3806
kıyma
mince
Bu, kıyma.
This is mince.
#3807
odak
focus
Görüntü odak dışında.
The image is out of focus.
#3808
yiyecekler
Foods
Lütfen sadece yumuşak yiyecekler ye.
Please eat only soft foods.
#3809
şeref
Honor
Tom şeref ve ölüm arasında seçim yapmalı.
Tom must choose between honor and death.
#3810
danışma
consultation
Danışma ücretsizdir.
The consultation is free.
#3811
arkası
back
Bana onun geniş bir arkası olduğu söylendi.
I am told he has a broad back.
#3812
network
Tatoeba sosyal bir ağ değil.
Tatoeba is not a social network.
#3813
bolluk
abundance
Bolluk içinde yaşıyor.
She lives in abundance.
#3814
hamur
dough
Biraz kurabiye yapmak için hamur açtı.
I rolled the dough to make some cookies.
#3815
kin
grudge
Lisa Stan'a karşı kin besliyor.
Lisa holds a grudge against Stan.
#3816
kozmetik
cosmetics
O mağaza artık kozmetik satmıyor.
That store no longer sells cosmetics.
#3817
nazik
gentle
Nazik bir rüzgar esiyordu.
A gentle wind was blowing.
#3818
çevik
agile
Tom beklenmedik biçimde çevik.
Tom is surprisingly agile.
#3819
üretken
productive
Şikâyet ederek daha az üretken bir şey yaparak daha fazla zaman harcamalısın.
You should spend less time complaining and more time doing something productive.
#3820
i̇kizler
GEMINI
İkizler burcuyum.
I'm a Gemini.
#3821
arkaya
succession
Onlar arkaya arkaya üç yıl Japonya Kupasını kazandılar.
They won the Japan Cup three years in succession.
#3822
arttırmak
increase
Şirket kâr payını arttırmak için ucuz iş gücü kullanıyor.
This company uses cheap labor to increase its profit margins.
#3823
bakteri
bacteria
Bu hastalığa bakteri neden olur.
That disease is caused by bacteria.
#3824
balon
balloon
Hava boşalırken balon yavaşça indi.
The balloon descended gradually as the air came out.
#3825
borçlu
owe
Ona çok şey borçlu olduğun gerçeğini unutmamalısın.
You must remember the fact that you owe her a lot.
#3826
dert
Trouble
Küçük şeyleri kendine dert etme.
Don't trouble about small things.
#3827
duş
shower
Ben o zaman duş alıyordum.
I was taking a shower then.
#3828
etken
factor
Onun bir etken olduğunu sanmıyorum.
I don't think that's a factor.
#3829
ettirmek
to make
Ben sadece seni rahat ettirmek istedim.
I only wanted to make you comfortable.
#3830
gittikçe
getting
Dışarısı gittikçe aydınlanıyor.
It is getting lighter outside.
#3831
hatası
error
404 hatası alıyorum.
I’m getting a 404 error.
#3832
havuz
pool
O havuz gerçekten davetkar görünüyor.
That pool really looks inviting.
#3833
iman
faith
Bir dua, iman olmadan işe yaramaz.
A prayer without faith is useless.
#3834
mağaza
Store
Burada bir mağaza vardı.
There used to be a store right here.
#3835
müfredat
curricular
Bayan Tanaka, yeni öğretmen, Japoncayı haftada iki kez ilgili öğrencilerine müfredat dışı etkinlik olarak öneriyor.
Mrs. Tanaka, the new teacher, is offering Japanese as an extra curricular activity twice a week to interested students.
#3836
nakliye
shipping
Nakliye sırasında kırılmış olmalı.
It must have been broken during shipping.
#3837
nemli
damp
Nemli bir bezle pencereyi temizle.
Clean the window with a damp cloth.
#3838
set
set
Yeni bir set önerdim.
I've come up with a new set.
#3839
sormak
to ask
Takeshi bir soru sormak için elini kaldırdı.
Takeshi raised his hand to ask a question.
#3840
yarışması
competition
Kompozisyon yarışması için giriş şartları çok sıkıdır.
The entry requirements for the essay competition are very strict.
#3841
young
young
Bayan Young çok nazik.
Miss Young is very kind.
#3842
acısı
pain
O, işkence acısı altında bile bilgileri açıklamadı.
He didn't divulge the information, not even under pain of torture.
#3843
asansör
elevator
Tom oteldeki asansör operatörü ile iyi arkadaş oldu.
Tom became good friends with the elevator operator in their hotel.
#3844
evcil
pets
Hiçbir evcil hayvana izin verilmiyor.
No pets allowed.
#3845
fabrikası
factory
Çorap fabrikası günde 600.000 çift çorap üretir.
The hosiery factory produces 600,000 pairs of socks a day.
#3846
faul
foul
Hakem oyunu faul olarak nitelendirdi.
The umpire called the ball foul.
#3847
istenmeyen
unwanted
Noel'den sonra evde hep pek çok istenmeyen hediyeler vardır.
There are always so many unwanted gifts in the house after Christmas.
#3848
parayla
money
Parayla ilgili onunla tartıştım.
I had a quarrel with him over money.
#3849
pil
battery
Dün, ben saatime yeni bir pil koydurdum.
I got a new battery put in my watch yesterday.
#3850
santimetre
centimeters
O, dört santimetre kalınlığındadır.
It is four centimeters thick.
#3851
soluk
pale
Ayrılacak son kişi soluk yüzlü,düz siyah saçlı, uzun bir adamdı.
The last to leave was a tall man, with a pale face and smooth, black hair.
#3852
takas
barter
İlkel toplumlarda takas kullanılmıştır.
In primitive societies barter was used.
#3853
tasarısı
bill
Vergi tasarısı dün geçti.
The tax bill was passed yesterday.
#3854
abone
subscribe
Dergiye abone olmaya karar verdim.
I decided to subscribe to the magazine.
#3855
altıncı
sixth
Ofis altıncı kata taşındı.
The office has been transferred up to the sixth floor.
#3856
arabuluculuk
mediation
Sendika tartışma için hükümetten arabuluculuk istedi.
The union has asked for the mediation of the government in the dispute.
#3857
bulur
finds
Arayan bulur.
Who searches, finds.
#3858
devletler
States
Birleşik Devletler adalet sisteminde bir jüride on iki kişi vardır.
In the justice system of the United States, there are twelve people on a jury.
#3859
hırsız
thief
Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
#3860
muhtelif
various
Roma dünyasında hüküm süren muhtelif ibadet şekillerinin tümü, insanlar tarafından mütesaviyen doğru, düşünürü tarafından yanlış, yargıcı tarafından da faydalı olarak görüldü. Ve böylelikle müsamaha yalnızca karşılıklı müsamahayı değil, aynı zamanda dinsel uyumu da ortaya koydu.
The various modes of worship which prevailed in the Roman world were all considered by the people as equally true; by the philosopher as equally false; and by the magistrate as equally useful. And thus toleration produced not only mutual indulgence, but even religious concord.
#3861
parlayan
glowing
Onun hep böyle parlayan genç bir cildi var.
She always has such glowing youthful skin.
#3862
rahatça
comfortably
Yeni evimize rahatça yerleştik.
We are comfortably established in our new home.
#3863
tutarlı
consistent
Sen tutarlı değilsin.
You are not consistent.
#3864
zenginlik
wealth
Sağlık zenginliğin üstündedir, zira zenginlik bize sağlık kadar çok mutluluk vermiyor.
Health is above wealth, for this does not give us so much happiness as that.
#3865
akar
flows
Maruyama nehri Kinosaki'nin içinden akar.
The Maruyama river flows through Kinosaki.
#3866
roman
novel
Roman birçok dile çevrildi.
The novel has been translated into many languages.
#3867
sms
SMS
Büyükannem bile SMS gönderebilir.
Even my grandma can send an SMS.
#3868
algısı
perception
Dilsel güzelliğin gelişmiş algısı hâlâ onda eksik.
A developed perception of linguistic beauty is still lacking in her.
#3869
ağırlığı
weight
Ağaç meyvelerin ağırlığı altında eğildi.
The tree bent under the weight of the fruit.
#3870
eklemek
add
10'a 5 eklemek kolaydır.
It is easy to add 5 to 10.
#3871
göndermek
send
Sevgililer Günü'nde çikolata göndermek, Hristiyan olmayanlar için aptalca bir başlangıç.
It is a silly practice for non-Christians to send chocolates on St. Valentine's Day.
#3872
hayvanı
animal
Hayvanı canlı olarak yakalamalısın.
You must catch the animal alive.
#3873
robot
robot
Bir robot bir insanın yapabileceğinden daha çok iş yapabilir.
A robot can do more work than a man can.
#3874
sarımsak
garlic
Sarımsak yemeğin lezzetini artırmak için kullanılır.
Garlic is used to improve the taste of food.
#3875
saygılı
respectful
Öğretmenlerine karşı saygılı olmalısın.
You should be respectful to your teachers.
#3876
tekerlekli
wheel
Tek tekerlekli bir bisikletin sadece bir tekeri vardır.
A unicycle has only one wheel.
#3877
yaşlanma
aging
Yaşlanma hiçbir şeye mal olmaz.
Aging doesn't cost anything.
#3878
yürümek
walk
Yolculuğun son etabında yürümek zorunda kaldık.
We had to walk the last leg of the journey.
#3879
zorlayıcı
challenging
O kesinlikle zorlayıcı.
It's certainly challenging.
#3880
çuval
sack
Bir çuval patates istiyorum.
I want a sack of potatoes.
#3881
libya
Libya
Libya, Kuzey Afrika'daki en büyük ikinci ülkedir.
Libya is the second largest country in North Africa.
#3882
nobel
Nobel
Rahibe Teresa'ya Nobel ödülü verildi.
Mother Teresa was given the Nobel prize.
#3883
aktarmak
pass
Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan grubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır.
All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.
#3884
bahçesi
garden
Onun bahçesi bir sanat eseridir.
Her garden is a work of art.
#3885
bildirim
notification
Bir ay içinde taşınmamız gerektiğine dair bildirim aldım.
I received notification that we must move out in one month.
#3886
dinlemek
listening
Bu şarkıyı dinlemek bana dans etmeyi istetiyor.
Listening to this song makes me want to dance.
#3887
elbise
dress
Mayuko kendisi için bir elbise tasarladı.
Mayuko designed a dress for herself.
#3888
emsal
precedent
Böyle bir durum için emsal yok.
There is no precedent for such a case.
#3889
geçme
passing
Rick sınavı geçme hakkında sevinçten uçuyordu.
Rick was over the moon about passing the exam.
#3890
kitlesi
mass
Seyirci kitlesi onu destekledi.
The mass of the audience supported him.
#3891
kurs
course
Bu kurs doğru telaffuz öğrenmenize yardımcı olacaktır.
This course will help you master correct pronunciation.
#3892
köfte
meatballs
Beş köfte istiyorum.
I want five meatballs.
#3893
laik
secular
Ben laik bir yaşam tarzı yaşıyorum.
I'm living a secular lifestyle.
#3894
pankart
banner
Tom odaya girdiğinde " Doğum Günün kutlu olsun" diyen büyük bir pankart gördü.
When Tom entered the room, he saw a large banner that said "Happy Birthday, Tom."
#3895
süregelen
continual
Bugün süregelen hisse senedi fiyat düşüşünün beşinci günüdür.
Today is the fifth day of continual stock price decline.
#3896
uyumu
harmony
Ünlü uyumu Macar dilinde önemlidir.
Vowel harmony is important in the Hungarian language.
#3897
yoksul
poor
O yoksul olduğu gibi cömerttir.
Poor as he is, he is generous.
#3898
üçlü
triple
Tom üçlü bir gökkuşağı gördü.
Tom saw a triple rainbow.
#3899
şişe
bottle
Boş bir şişe bulup suyla doldur.
Find an empty bottle and fill it with water.
#3900
akrep
Scorpion
Tom bir akrep sokmasından öldü.
Tom died from a scorpion sting.
#3901
bilge
wise
Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
#3902
memleket
hometown
Sizin memleket çok güzel.
Your hometown is very pretty.
#3903
artı
plus
Size istikrarlı bir taban maaş artı satış komisyonu ödenecektir.
You will be paid a stable base salary plus commissions on sale.
#3904
cemaat
Congregation
Sami dinsel bir cemaat üyesiydi.
Sami was a member of the congregation.
#3905
dondurma
ice cream
Yaz mevsimi ve dondurma gibi hiçbir şey yoktur.
There is nothing like summer and ice cream.
#3906
hamsi
anchovies
Biraz zeytinyağlı hamsi alabilir miyim?
Can I have some anchovies with olives?
#3907
istek
Request
Bu bir istek mi yoksa bir emir mi?
Is that a request or an order?
#3908
kaos
chaos
Çarpık kentleşme ve kaos pek çok planlama sorunları yaratır.
Urban sprawl and chaos create many planning problems.
#3909
klinik
clinical
Pek çok hastanede klinik kayıtları alfabetik sıraya göre tutulur.
The clinical records in most hospitals are kept in alphabetical order.
#3910
kuşağı
belt
Asteroid kuşağı Mars ve Jüpiter yörüngeleri arasındaki bölgede yer almaktadır.
The asteroid belt is located in the region between the orbits of Mars and Jupiter.
#3911
manipüle
manipulate
Beni manipüle etmeye çalışma.
Don't try to manipulate me.
#3912
organları
organs
Besleyici yiyecek sağlıklı organları desteklemeye yardımcı olur.
Nutritious food helps support healthy organs.
#3913
sır
secret
Tom ve benim aramdaki sır aydınlandı.
Tom and my secret came to light.
#3914
yaşa
live
Yaşa ve yaşat.
Live and let live.
#3915
hazar
Caspian
Dünyadaki en büyük karasal göl Hazar Denizi'dir.
The largest continental lake in the world is the Caspian Sea.
#3916
kemer
belt
Sıkı bir kemer kan dolaşımını engeller.
A tight belt will interfere with circulation of the blood.
#3917
astronot
astronaut
Bir astronot olmayı hayal ediyor.
He is dreaming of becoming an astronaut.
#3918
buldum
I found it
Bir çözüm buldum. Fakat o kadar hızlı buldum ki doğru çözüm olamaz.
I found a solution, but I found it so fast that it can't be the right solution.
#3919
geceye
into the night
Geceye kadar sorunu tartıştık.
We discussed the problem far into the night.
#3920
indirmek
download
Dosyayı bilgisayarınıza indirmek için buraya sağ tıklayın.
Right-click here to download the file to your computer.
#3921
kaldırım
sidewalk
Kaldırım dökülen yapraklarla kaplıydı.
The sidewalk was covered with fallen leaves.
#3922
kağıdı
paper
Kurutma kağıdı mürekkebi emer.
Blotting paper absorbs ink.
#3923
zırhlı
armored
Bu zırhlı kamyon altın taşıyor.
That armored truck is carrying gold.
#3924
çam
pine
Evin önünde bir çam duruyor.
A pine stands in front of his house.
#3925
bilimler
Sciences
Kitaplar bilimleri izlemeli ve bilimler kitapları değil.
Books must follow sciences, and not sciences books.
#3926
servet
Wealth
O bir servet adamı.
He is a man of wealth.
#3927
tayfun
Typhoon
Tayfun nedeniyle görüşme iptal edildi.
The meeting was canceled because of the typhoon.
#3928
topluluğu
community
Onların yaşadığı şehrin büyük bir İspanyolca konuşan topluluğu var.
The city in which they live has a large Spanish-speaking community.
#3929
acılı
painful
Bir yüz çıbanım var.Bir burun deliğinin arkasında acılı bir yumru var.
I have a facial boil. There's a painful lump at the back of one nostril.
#3930
anlaşılan
Apparently
Anlaşılan o eski püskü daire boş.
Apparently that shabby flat is vacant.
#3931
böcek
insect
Böcek bir pupa halinden ergen haline dönmüştür.
The insect grew out of a pupa into an imago.
#3932
duymak
hear
Artık şikâyet ettiğini duymak istemiyorum.
I don't want to hear any more of your complaining.
#3933
geldiniz
you have come
Uygun bir zamanda geldiniz.
You have come at an opportune time.
#3934
görkemli
majestic
Benim imzam anlamlı, görkemli ve eşsizdir.
My signature is meaningful, majestic and inimitable.
#3935
istediğim
I
Görmek istediğim Tom'dur.
It is Tom whom I want to see.
#3936
oyuncak
toy
Annesinden ona yeni bir oyuncak almasını istedi.
Tom appealed to his mother to buy a new toy for him.
#3937
topluluk
Community
Bu uluslararası bir topluluk.
This is an international community.
#3938
bürosu
office
Hukuk sınavını geçti ve bir hukuk bürosu kurdu.
He passed the law examination and set up a law office.
#3939
hristiyan
Christian
Bir Hristiyan olabilir misin ve aynı zamanda eş cinsel evliliği destekleyebilir misin?
Can you be a Christian and support gay marriage at the same time?
#3940
sırp
Serbian
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
Serbian trains are terribly slow.
#3941
ağzı
mouth
Şu çocuk, ağzı açık olarak, bana baktı.
That child stared at me, his mouth agape.
#3942
bakır
copper
Pirinç, bakır ve çinkodan oluşan bir alaşımdır.
Brass is an alloy of copper and zinc.
#3943
dizayn
design
Bu dizayn benim zevkime uymaz.
This design doesn't suit my taste.
#3944
doğada
nature
Doğada hiçbir şey lüzumsuz değildir.
Nothing in nature is useless.
#3945
durgunluk
recession
Dünya ekonomisi şimdi durgunluk döneminde.
The world economy is in recession now.
#3946
inanan
Believer
Tom gerçek bir inanan.
Tom is a true believer.
#3947
ishal
diarrhea
Burada ishal için biraz ilaç var.
Here's some medicine for diarrhea.
#3948
kafe
Cafe
Kafe öğrenciler tarafından işletilir.
The cafe is run by students.
#3949
karlı
profitable
Düzenleme son derece karlı olduğunu kanıtladı.
The arrangement proved highly profitable.
#3950
kesme
cutting
Biz harcamaları kesme hakkında tüm olası yollarını araştırdık.
We explored all possible ways of cutting expenditures.
#3951
kıl
hair
Çorbamda bir kıl var.
There's a hair in my soup.
#3952
olduğunca
as long as
Üç adam mümkün olduğunca uzun savaştı.
The three men fought as long as possible.
#3953
vb
etc
Birçok türde sigorta var. Örn. sağlık sigortası, yangın sigortası, hayat sigortası vb.
There are many kinds of insurance such as: health insurance, fire insurance, life insurance, etc.
#3954
yürüyüşe
walk
Boş olduğu için, dışarı yürüyüşe çıktı.
Being free, she went out for a walk.
#3955
çalışkan
hardworking
Tom Bill'den daha çalışkan değil.
Tom is no more hardworking than Bill is.
#3956
şef
Chief
Onu yapman gerekmiyordu, şef.
You needn't have done that, chief.
#3957
bilgin
Scholar
İnsanlar onu büyük bir bilgin olarak düşünüyorlar.
People thought him to be a great scholar.
#3958
körfezi
gulf
İran körfezi, İran halkındaki tarihsel kimliğin bir parçasıdır.
Persian Gulf is an element of historical identity of Iranian People.
#3959
demiryolu
railway
Sibirya Demiryolu, dünyadaki bir defada en uzun ve en iyi bilinen demiryoludur.
The Siberian Railway is at once the longest and best known railway in the world.
#3960
dikkatlice
carefully
Dikkatlice dinle.
Listen carefully.
#3961
dönme
return
Onların eve dönme talimatları var.
They have orders to return home.
#3962
karı
wife
Karı sana onun hakkında her şeyi anlatmalı.
Your wife ought to tell you all about it.
#3963
kavşak
intersection
Bu kavşak tehlikeli.
This intersection is dangerous.
#3964
milyarder
billionaire
Tom bir milyarder.
Tom is a billionaire.
#3965
susuz
thirsty
Lütfen susuz gel.
Please come thirsty.
#3966
yorgun
tired
Çok yorgun olduğum için öğle yemeği molası sırasında biraz uyudum.
I slept a little during lunch break because I was so tired.
#3967
yıldızlı
starry
María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.
María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night.
#3968
çoban
Shepherd
Çoban kaçmaya çalıştı ve vuruldu.
Shepherd tried to run and was shot.
#3969
çeşitlilik
Diversity
Çeşitlilik içinde birlik.
Unity in diversity.
#3970
şanlı
glorious
Ülkemizin şanlı bir tarihi var.
Our country has a glorious history.
#3971
adası
island
Bir gün, Atlantis adası denizde kayboldu.
One day, the island of Atlantis vanished into the sea.
#3972
boğazı
strait
Torres Boğazı Yeni Gine'yi Avustralya'dan böler.
The Torres Strait divides New Guinea from Australia.
#3973
aklıma
I
O zaman güzel bir fikir aklıma geldi.
I hit upon a good idea then.
#3974
badem
almond
Badem sütünü severim.
I like almond milk.
#3975
dokusu
tissue
Bir kömür madeninde yıllarca çalışmaktan hastanın akciğer dokusu hasar gördü.
The patient's lung tissue was damaged from years of working in a coal mine.
#3976
düğmeye
button
Acil bir durumda, bu düğmeye basın.
In case of an emergency, push this button.
#3977
incir
Fig
Tom, kuru incir bağımlılığından muzdarip.
Tom suffers from dried fig addiction.
#3978
kestane
chestnut
Anna'nın kestane kahvesi saçı var fakat Magdalena'nın sarı saçı var.
Anna has chestnut brown hair, but Magdalena has blonde hair.
#3979
kurultay
convention
Kurultay tekrar oylama yaptı.
The convention voted again.
#3980
kötülük
evil
Kötülük bazen kazanır.
Evil sometimes wins.
#3981
muhakkak
surely
Muhakkak birine söyledin.
Surely you told somebody.
#3982
organı
organ
Bir kadının en duyarlı organı klitoristir.
The clitoris is the most sensitive organ of a woman.
#3983
poşet
Bag
Bana bir poşet lazım, kusacağım da.
I need a bag to throw up in.
#3984
rastgele
random
Rastgele roman okurdum.
I used to read novels at random.
#3985
sağlıksız
unhealthy
Liderler arasındaki çatışmalar sağlıksız bölgecilikle sonuçlandı.
The conflicts among leaders resulted in unhealthy sectionalism.
#3986
general
general
General Motors 76.000 çalışanını işten çıkardı.
General Motors laid off 76,000 workers.
#3987
aramak
Search
Birçok adam altın aramak üzere batıya gitti.
Many men went west in search of gold.
#3988
ayakları
feet
Ayakları ayrık durdu.
He stood with his feet wide apart.
#3989
balıkçılık
fishing
Balıkçılık benim hayatımda yok.
Fishing is not in my life.
#3990
bombalı
bomb
Pakistan'daki bir bombalı saldırı sonucunda yüz on altı kişi öldü.
One hundred and sixteen people died as a result of a bomb attack in Pakistan.
#3991
erteleme
postponement
Bu erteleme, umarız sonuncusu olur.
Let us hope that this is the last postponement.
#3992
gerçeklik
reality
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
#3993
gövde
body
Goy kelimesi muhtemelen vücut veya gövde anlamına gelen gev'den türetilmiştir.
The word goy likely is derived from gev, meaning body or torso.
#3994
hocası
teacher
Hiroşi bir karate hocası.
Hiroshi is a karate teacher.
#3995
isteğe
optional
Bu, isteğe bağlı olsa da hala ev ödevini yapman gerekiyor.
Even though it's optional, you should still do the homework.
#3996
kapının
door
Kapının önünde senin için bekliyorlar.
They are waiting for you in front of the door.
#3997
karanfil
Carnation
Uzun boylu adam, yakasına pembe bir karanfil takmıştı.
The tall man wore a pink carnation in his lapel.
#3998
kırtasiye
stationery
Biz toptan kırtasiye satın alırız.
We buy stationery in bulk.
#3999
prostat
prostate
Tom'un prostat kanseri var.
Tom has prostate cancer.
#4000
rezervasyon
reservation
Golf için bir rezervasyon yapabilir miyim?
Can I make a reservation for golf?
#4001
slogan
slogan
Aşırılığa karşı gün için slogan "kahverengi yerine çok renkli" idi.
The slogan for the day against extremism was, "multicolored instead of brown".
#4002
özbekistan
Uzbekistan
Özbekistan Özbekçede "O'zbekiston" diye adlandırılır.
Uzbekistan is called "O'zbekiston" in Uzbek.
#4003
öbür
the other
Meryem öbür kızlar gibi değil.
Mary is not like the other girls.
#4004
şebeke
network
Şebeke gösterinizi başka bir zaman aralığına taşıyor.
The network is moving your show to another time slot.
#4005
şölen
feast
Böyle bir şölen krallara yakışır!
A feast like this is fit for a king!
#4006
hint
Indian
Bu Tokyo'da bir yerde en iyi hint restoranıdır.
This is the best Indian restaurant anywhere in Tokyo.
#4007
lgbt
LGBT
Bu web sitesi tamamen LGBT ile ilgilidir.
This website is all about the LGBT.
#4008
acımasız
ruthless
O, açgözlü ve acımasız.
He's greedy and ruthless.
#4009
alakası
Relevance
Bunun benim arka planımla alakası yok.
This has no relevance to my background.
#4010
askere
soldier
O, askere bir ok attı.
He shot an arrow at the soldier.
#4011
aynen
exactly
Onun söylediğini aynen tekrarladım.
I repeated exactly what he had said.
#4012
ayrılmış
separated
Onlar ayrılmış.
They're separated.
#4013
bedava
free of charge
Yanında iki kutu bedava ayakkabı cilası ile birlikte onlar sadece 50 dolar.
They're only $50 with two cans of shoe polish free of charge.
#4014
boşluk
emptiness
Bir boşluk kalbimi yiyip bitirmektedir.
An emptiness devours my heart.
#4015
dalış
diving
Dalış yarışması izlemek gerçekten eğlenceliydi.
The diving competition was really fun to watch.
#4016
duvarı
wall
Duvarı ne zaman boyattın?
When did you have your wall painted?
#4017
hektar
hectares
Her gün binlerce hektar tropikal yağmur ormanı kaybediliyor.
Thousands of hectares of tropical rainforest are being lost every day.
#4018
hijyenik
hygienic
O çok hijyenik görünmüyor.
That doesn't seem very hygienic.
#4019
isteyerek
willingly
Tereddütten uzak, isteyerek bana yardım etmeyi önerdi.
Far from hesitating, she willingly offered to help me.
#4020
komuta
Command
Yüksek komuta şafakta saldırmaya karar verdi.
The high command decided to attack at dawn.
#4021
mola
break
Bir mola alalım.
Let's take a break.
#4022
sonsuza
forever
Her şeyi açıklamam sonsuza kadar sürer.
It would take forever for me to explain everything.
#4023
sırrı
secret
İyi bir mektup yazmanın gerçek sırrı sanki konuşuyormuşsun gibi yazmaktır.
The true secret of writing a good letter is to write as if you were talking.
#4024
tahıl
Grain
ABD'den tahıl ithal ederiz.
We import grain from the United States.
#4025
zehirlenmesi
poisoning
Bu muhtemelen sadece gıda zehirlenmesi.
It's probably just food poisoning.
#4026
çiğdem
Crocus
Çiğdem ilkbaharın bir müjdecisidir.
The crocus is a forerunner of spring.
#4027
şerit
strip
Sami ve Leyla şerit tipi bir alışveriş merkezinde buluşma ayarladılar.
Sami and Layla arranged to meet at a strip mall.
#4028
balıklar
fish
Balıklar suda yaşar.
Fish live in the water.
#4029
bulaşıcı
contagious
Bunun bulaşıcı olmadığını söylediğini düşündüm.
I thought you said it wasn't contagious.
#4030
duyurmak
announce
İlk olarak birkaç yeni düzenlemeyi duyurmak istiyorum.
In the first place, I would like to announce several new regulations.
#4031
havayolu
airline
Havayolu, valizlerimi kaybetti.
The airline lost my bags.
#4032
hobi
hobby
Hobi olarak resim yaparım.
I draw for a hobby.
#4033
kalemi
pen
Kalemi bana iletin.
Pass me the pen.
#4034
korunma
prevention
Korunma tedaviden daha iyidir.
Prevention is better than cure.
#4035
mutsuz
unhappy
Mutsuz olurdum ama kendimi öldürmezdim.
I'd be unhappy, but I wouldn't kill myself.
#4036
tersi
the opposite
Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.
My opinion is exactly the opposite of yours.
#4037
çekecek
will
Tom acı çekecek.
Tom will suffer.
#4038
şefi
chief
Bölüm şefi öneriyi kabul etti.
The section chief accepted the proposal.
#4039
altan
altan
Altan keyif kaçırmak için hiçbir fırsatı kaçırmaz.
Altan never misses a chance to be a killjoy.
#4040
aktarma
transfer
Aktarma noktası var mı?
Is there a transfer point?
#4041
hafıza
memory
Hafıza, beynimizin önemli bir fonksiyonudur.
Memory is an essential function of our brain.
#4042
kuyruk
tail
Erkek tavus kuşunun renkli kuyruk tüyleri vardır.
The male peacock has colorful tail feathers.
#4043
salon
lounge
Bu bir salon.
It is a lounge.
#4044
sporu
sport
En çok hangi sporu seversin?
What sport do you like best?
#4045
toplamı
Total
Toplamı yaklaşık on bin dolar.
The total is approximately ten thousand dollars.
#4046
tuzlu
salty
Bu yiyecek çok tuzlu.
This food is too salty.
#4047
ısı
heat
Bu şiddetli ısı sizi rahatsız ediyor gibi görünmüyor.
This intense heat doesn't seem to bother you.
#4048
arjantin
Argentina
Arjantin, Falkland Adaları için İngiltere'yle savaş yaptı.
Argentina fought a war with Great Britain over the Falkland Islands.
#4049
charles
charles
Prens Charles, bir sonraki İngiltere kralı olacak.
Prince Charles will be the next king of England.
#4050
evren
Universe
Fakat evren sonsuzdur.
But the universe is infinite.
#4051
aşık
in love
Ama sonra o Londra'da dilleri çalışan bir öğrenci olan Jane Wilde'a aşık oldu.
But then he fell in love with Jane Wilde, a student studying languages in London.
#4052
başıma
me
Çanta benim tek başıma taşıyamayacağım kadar çok ağırdı.
The bag was too heavy for me to carry by myself.
#4053
düşürme
drop
O fincanı düşürme.
Don't drop that cup.
#4054
fırın
oven
Yeni bir mikro dalga fırın almamızın zamanı geldi de geçti.
It is about time we bought a new microwave oven.
#4055
kek
cake
Tatlı olarak kek almak istiyorum.
I'd like to have cake for dessert.
#4056
kuduz
rabies
Bir sincap kızıma kuduz hastalığı bulaştırdı.
A squirrel transmitted rabies to my daughter.
#4057
medeniyet
civilization
Medeniyet nükleer savaş tarafından tehdit edilmektedir.
Civilization is now threatened by nuclear war.
#4058
alevi
flame
Mumun alevi yumuşak esintide titriyor.
The candle's flame is flickering in the soft breeze.
#4059
naz
naz
Hayatımda Naz gibi önemli birisi yok.
There is no one in my life as important as Naz.
#4060
kendinden
from yourself
Kendinden kaçamazsın.
You can't run away from yourself.
#4061
kulis
Backstage
Tom'un konseri için kulis geçerim var!
I have backstage passes for Tom's concert!
#4062
maskeli
masked
O maskeli bir kahraman; ona güvenebiliriz.
He is a masked hero; we can trust him.
#4063
posta
Mail
Posta treni yangında postasının çoğunu kaybetti.
The mail train lost most of its mail in the fire.
#4064
sever
likes
"O müzik sever. " " Ben de."
"She likes music." "So do I."
#4065
temyiz
Appeal
Sami zaten bir temyiz üzerinde çalışıyor.
Sami is already working on an appeal.
#4066
tuhaf
strange
Başarısız olman tuhaf.
It is strange that you should fail.
#4067
tuzu
salt
"Bana tuzu uzatın lütfen." "Buyurun."
"Pass me the salt, please." "Here you are."
#4068
yurtdışı
abroad
Yurtdışı deneyimleriyle ilgili birçok kitap yazdı.
He has written lots of books about his experience abroad.
#4069
çoğunluk
majority
Çoğunluk onun yanındaydı.
The majority was for him.
#4070
amazon
amazon
O, Amazon ormanını araştırdı.
He explored the Amazon jungle.
#4071
agresif
aggressive
Tom çok agresif, değil mi?
Tom is very aggressive, isn't he?
#4072
antrenör
Coach
İyi bir antrenör bu takımı eğitir.
A good coach trains this team.
#4073
ayar
adjustment
Ayar kolunu yukarı doğru hareket ettirerek koltuk yüksekliğini ayarlayabilirsiniz.
You can adjust the seat height by moving the adjustment lever up.
#4074
biçimi
format
Hangi biçimi kullanmalıyım?
What format should I use?
#4075
doğrulama
validation
Doğrulama yöntemi Bowling'in raporlarına da dayanıyordu.
The validation methodology was based also on Bowling's reports.
#4076
elverişli
convenient
Bu yer yüzmek için elverişli.
The place is convenient for swimming.
#4077
harf
letter
Büyük harf bir cümlenin başında kullanılır.
A capital letter is used at the beginning of a sentence.
#4078
heykel
sculpture
O, resim ve heykel eğitimi için sanat okuluna gitti.
He went to art school to study painting and sculpture.
#4079
izah
explain
Lütfen biri bana bunu izah edebilir mi?
Can someone please explain it to me?
#4080
kavram
Concept
Anlamadığım matematiksel bir kavram var. Onu bana açıklar mısın?
There's a mathematical concept that I don't understand. Could you explain it to me?
#4081
taslak
Draft
Arabulucular iki taslak metin üzerinde anlaşmaya vardı, ama hala anlaşma sağlanamayan birçok konu var.
Negotiators have agreed on two draft texts, but there are still many areas of disagreement.
#4082
tutması
sickness
Çocuklar için bir araç tutması ilacı istiyorum.
I'd like some motion sickness medicine for children.
#4083
zamanki
usual
Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.
Bill was late for school as usual.
#4084
zorunluluk
obligation
"Have to" zorunluluk ifade etmek için kullanılır.
"Have to" is used to express obligation.
#4085
ötesi
beyond
Bu ihtilaf ötesi.
This is beyond dispute.
#4086
işi̇d
ISIS
Belçika doğumlu bir IŞİD teröristi olan Aart, ölümcül terör örgütüne katılmaları için genç Belçikalıları toplamaya çalışıyordu.
Aart, a Belgian-born ISIS terrorist, was trying to recruit young Belgians to join the deadly terrorist organization.
#4087
baharat
Spice
Tom'un ete koyduğu tek baharat biberdir.
The only spice Tom puts on meat is pepper.
#4088
değişmesi
change
Bu kanunların değişmesi lazım.
These laws need to change.
#4089
dönmüş
back
Endişelenme, on ikiden önce dönmüş olacağım.
Don't worry, I'll be back before twelve.
#4090
düzenlemek
organize
Sabahımı düzenlemek için yaklaşık yirmi dakikaya ihtiyacım var.
I need about twenty minutes to organize my morning.
#4091
git
Go away
Yapacak işlerim var; o yüzden git ve beni yalnız bırak.
I have work to do, so go away and leave me alone.
#4092
meyvesi
fruit
Kaliforniya, meyvesi ile ünlüdür.
California is famous for its fruit.
#4093
müteahhit
contractor
Tom bir ana müteahhit.
Tom is a general contractor.
#4094
sıkıyönetim
martial law
13 Aralık 1981'de Polonya'da sıkıyönetim ilan edildi.
On December 13, 1981 martial law was declared in Poland.
#4095
vinç
crane
Elbette, vinç kullanmak için bir lisans gerekli.
Of course, a license is needed to operate a crane.
#4096
yüksekliği
height
Empire State Building'in yüksekliği nedir?
What's the height of the Empire State Building?
#4097
prag
Prague
Prag, Doğu Avrupa'nın en ünlü kentlerinden biridir.
Prague is one of Eastern Europe's most famous cities.
#4098
psikolog
psychologist
Benim için sürpriz oldu, ünlü psikolog çocuk kaçırmakla suçlandı.
To my surprise, the noted psychologist was accused of a kidnapping.
#4099
alenen
publicly
Tom alenen bir şey söyleyemedi.
Tom couldn't say anything publicly.
#4100
bilinç
consciousness
Bilinç varlığın ön koşuludur.
Consciousness is a precondition of being.
#4101
doktoru
doctor
Doktoru ona içkiyi azaltmasını söyledi.
His doctor told him to cut down on drinking.
#4102
dosyası
file
Ben bir Microsoft Excel dosyası yükledim.
I have attached a Microsoft Excel file.
#4103
gidin
Go away
Lütfen gidin.
Please go away.
#4104
hortum
hose
Hortum çalışmadı.
The hose didn't work.
#4105
incelemek
examine
İç organlarını incelemek için bir kurbağayı parçaladık.
We dissected a frog to examine its internal organs.
#4106
işletim
operating
Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.
Linux is a free operating system; you should try it.
#4107
kaçış
escape
Bazı kaçış vasıtaları bulmalıyız.
We must devise some means of escape.
#4108
koşu
Running
Bu ayakkabılar koşu için uygun değil.
These shoes are not suitable for running.
#4109
makarna
Pasta
Bu makarna sosunda kullanılan bitki maydanoz olabilir.
The herb used in that pasta sauce might be parsley.
#4110
minnet
gratitude
Bu sizin için bir minnet borcu.
That's gratitude for you.
#4111
renkleri
colors
Tepe sonbahar renkleri ile parlıyor.
The hill glows with autumnal colors.
#4112
tarla
Field
Tarla kır çiçekleriyle dolu.
The field is full of wild flowers.
#4113
telif
copyright
Bu hikaye bir telif hakkına sahiptir.
This story has a copyright.
#4114
transit
transit
Transit halindeyim.
I'm in transit.
#4115
yat
yacht
Yat kulübümüzün on üyesi vardır.
Our yacht club has ten members.
#4116
ıslak
wet
Oturduğun koltuktaki boya hâlâ ıslak.
The paint on the seat on which you are sitting is still wet.
#4117
şair
poet
Allen bir şair.
Allen is a poet.
#4118
avm
mall
AVM kalabalıktı.
The mall was crowded.
#4119
bizans
Byzantine
Bizans İmparatorluğu'nun tarihi 1058 yılına kadar uzanır.
The history of the Byzantine Empire spans 1058 years.
#4120
ey
o
Dinle, ey İsrail! Tanrımız Rab, tek Rab'dir.
Hear, O Israel! The Lord is our God, the Lord is one.
#4121
st
st
Napolyon, St. Helena'ya sürüldü.
Napoleon was exiled to St. Helena.
#4122
atışı
shot
Bir silah atışı çınladı.
A shot rang out.
#4123
kaçağı
fugitive
Polis, kaçağı yakalamak için Teğmen Tom Jackson'ı belirliyor.
Police Lieutenant Tom Jackson is determined to catch the fugitive.
#4124
masaj
massage
Göğsüne masaj yapmamı ister misin?
Would you like me to massage your chest?
#4125
saçma
Nonsense
Onu dinleme, o saçma sapan konuşuyor.
Don't listen to him, he's talking nonsense.
#4126
umutlu
hopeful
Gelecekle ilgili umutlu hissediyorum.
I feel hopeful about the future.
#4127
çoklu
multiple
Çoklu yaralanmalar bildirildi.
Multiple injuries have been reported.
#4128
sarayı
Palace
Kraliyet Sarayı bir tepenin üstüne yapıldı.
The royal palace was built on a hill.
#4129
astım
asthma
Bir astım krizi geçirdim.
I had an asthma attack.
#4130
bekleme
Waiting
Bekleme salonunda beş hasta vardı.
There were five patients in the waiting room.
#4131
direk
pole
O direk eğri.
That pole is off vertical.
#4132
günah
sin
Yalan söylemek her zaman bir günah mıdır?
Is it always a sin to tell a lie?
#4133
kolon
colon
Bogdan Tanjević kolon kanseri nedeniyle istifa edecek.
Bogdan Tanjević will resign because of colon cancer.
#4134
lazer
laser
Ve uzaylılar, uçan daireler ve lazer silahları nerede?
And where are the aliens, the flying saucers, and the laser guns?
#4135
nihayetinde
Eventually
Nihayetinde Tom, olanları öğrendi.
Eventually, Tom found out what had happened.
#4136
rahim
womb
Bir kadının rahim nakli aldıktan sonra bir bebeği oldu.
A woman had a baby after receiving a womb transplant.
#4137
rahmetli
late
Maria'nın rahmetli kocası bir kemancıydı.
Maria's late husband was a violinist.
#4138
salt
salt
Nagano 42 'ye karşı 46 oyla Salt Lake City'yi yendi.
Nagano beat Salt Lake City by 46 votes to 42.
#4139
tamam
okay
Tamam. Özür dilerim.
Okay. Sorry.
#4140
yaratma
creation
Yatırımcılar, gerçek değer yaratma ile hüsnükuruntuyu ayırt etmeliler.
Investors must distinguish between genuine value creation and wishful thinking.
#4141
alkan
alkan
Efsaneye göre, Fransız besteci Alkan, evindeki çalışmasında, kutsal Yahudi kitabı Talmud'a ulaşmaya çalışırken çöken bir kitaplık tarafından öldürüldü.
According to legend, the French composer Alkan was killed by a collapsing bookcase when he tried to reach for the Talmud, a holy Jewish book, in the study in his house.
#4142
endonezya
Indonesia
Endonezya pek çok adadan ve iki yarımadadan oluşur.
Indonesia consists of many islands and two peninsulas.
#4143
konferansı
conference
Gelecek yılın konferansı Boston'da düzenlenecek.
Next year's conference will be held in Boston.
#4144
kosova
kosovo
Kosova Sırbistan’ın bir iliydi.
Kosovo was a province of Serbia.
#4145
sanatlar
arts
Güzel sanatlar on beşinci yüzyılda İtalya'da gelişti.
The fine arts flourished in Italy in the 15th century.
#4146
sergey
Sergey
Stanford Üniversitesi, Larry Page ve Sergey Brin gibi girişimcileri yetiştirdi.
Stanford University has educated entrepreneurs like Larry Page and Sergey Brin.
#4147
slovakya
Slovakia
Macaristan ve Slovakya komşudurlar.
Hungary and Slovakia are neighbors.
#4148
dezenformasyon
disinformation
O bir dezenformasyon ustasıdır.
He is a master of disinformation.
#4149
doku
tissue
Bu doku geri dönüşümsüz hasar gördü.
This tissue has been irreversibly damaged.
#4150
kanama
bleeding
Bu devam ederse, kanama artacaktır.
If this goes on, the bleeding will increase.
#4151
konum
location
Konum değişti.
The location has changed.
#4152
kuyumcu
jeweler
Kuyumcu broşa büyük bir inci monte etti.
The jeweler mounted a big pearl in the brooch.
#4153
uygunsuz
inappropriate
Bence onun uygunsuz olduğunu biliyorsun.
I think you know that's inappropriate.
#4154
grand
Grand
Beni Grand Hotel'e götürebilir misin?
Could you take me to the Grand Hotel?
#4155
güreş
wrestling
Tom'un güreş koçu olan bir arkadaşı var.
Tom has a friend who is a wrestling coach.
#4156
latin
latin
İspanya, Latin Amerika'yı işgal etmeseydi, çok daha iyi olurdu.
It would have been much better if the Spanish hadn't invaded Latin America.
#4157
pençe
paw
Tom'un köpeği onun yeni halısı üzerinde çamurlu pençe izleri bıraktı.
Tom's dog left muddy paw prints all over his new carpet.
#4158
ateşli
hot
Bugün çok ateşli görünüyorsun.
You look hot today.
#4159
atın
throw
O, çöp. Onu atın.
It's junk. Throw it away.
#4160
ayırmak
Separate
Doğru ile yanlışı ayırmak her zaman kolay değildir.
It is not always easy to separate right from wrong.
#4161
gizlilik
privacy
Biraz gizlilik bekliyordum.
I expected a little privacy.
#4162
muz
banana
Yeşil bir muz, yenecek kadar olgun değildir.
A green banana is not ripe enough to eat.
#4163
pembe
pink
Biz pembe ısmarladık fakat mavi aldık.
We ordered pink, but we received blue.
#4164
sevimli
cute
Sen sevimli bir çocuksun.
You're such a cute boy.
#4165
sınırsız
unlimited
Sınırsız Alana Sahip Ol Şimdi!
Get Unlimited Space Now!
#4166
terapi
therapy
Terapi benim herhangi bir acı çekmeme sebep olacak mı?
Will the therapy cause me any pain?
#4167
yirmi
twenty
Yangında yirmi kişi can verdi.
Twenty people perished in the blaze.
#4168
mısırlı
Egyptian
Mısırlı görünüyor.
It looks Egyptian.
#4169
bağlılık
Commitment
Almanlar, Avrupa Birliği ve onun kurumlarına büyük bir bağlılık gösteriyor.
Germans show an enormous commitment to the European Union and its institutions.
#4170
cip
SUV
Tom cip kullanıyor.
Tom drives an SUV.
#4171
ima
implied
O öyle söylemedi fakat o yalan söylediğimi ima etti.
He didn't say so, but he implied that I was lying.
#4172
istismarı
abuse
Çocuk istismarı yasalara aykırıdır.
Child abuse is against the law.
#4173
kül
ash
Volkanik kül şehri kapladı.
Volcanic ash covered the city.
#4174
robotik
robotics
Robotik hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
I know nothing about robotics.
#4175
sakat
crippled
Kurban köpekler tarafından sakat bırakılmıştı.
The victim was crippled by dogs.
#4176
tarıma
agriculture
Ülke ekonomisi tarıma dayalıdır.
The country's economy depends on agriculture.
#4177
taşları
stones
Taşları atmayın.
Don't throw stones.
#4178
hong
Hong
Uçağı Hong Kong'a gitmek için öğleden sonra saat 2:00'de kalkıyor.
His plane leaves for Hong Kong at 2:00 p.m.
#4179
kafkas
Caucasian
Didoca, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkas dilidir.
Tsez is a Northeast Caucasian language spoken by about 15,000 people in Dagestan.
#4180
akıcı
fluent
Birkaç ay içerisinde İngilizceyi akıcı olarak konuşabileceksin.
You will be able to speak fluent English in another few months.
#4181
bombası
bomb
Hiroşima'ya 1945'te bir atom bombası atıldı.
An atomic bomb was dropped on Hiroshima in 1945.
#4182
ezan
adhan
Sami ezan okunmadan camiye geldi.
Sami came to the mosque before the adhan.
#4183
ispat
prove
Onu ispat edemezsin.
You can't prove that.
#4184
kaçırma
kidnapping
Kaçırma senaryosu hiç mantıklı değildi.
The kidnapping scenario didn't make any sense.
#4185
leke
stain
Yakanda bir leke var.
Your collar has a stain on it.
#4186
mekanizması
mechanism
Kilitleme mekanizması sıkıştı.
The locking mechanism has jammed.
#4187
tesadüf
coincidence
Sanırım o sadece bir tesadüf.
I think it is a mere coincidence.
#4188
travma
trauma
Tom'un cesedinin üzerinde hiçbir travma belirtisi yok.
There are no signs of trauma on Tom's corpse.
#4189
tüp
tube
Lütfen bir tüp diş macunu al.
Please buy a tube of toothpaste.
#4190
yaptırmak
do
Tom'a ev ödevini yaptırmak gerçekten o kadar kolay değil.
It's just not that easy to get Tom to do his homework.
#4191
çarşı
Bazaar
İstanbuldaki Kapalı Çarşı bir renk patlamasıdır.
The Grand Bazaar in Istanbul is an explosion of colors.
#4192
yandaş
partisan
Yandaş medya gösterileri görmezden geliyor.
The partisan media is ignoring the protests.
#4193
animasyon
animation
Bilgisayar oyunları multimedya yazılımlarına örnektir çünkü metin, resim, animasyon, video ve ses içerir.
Computer games are examples of software multimedia because they combine text, images, animation, video, and sound.
#4194
dul
widow
Dul kadın siyah giyinmişti.
The widow was dressed in black.
#4195
ekmeği
bread
Ekmeği kesmek için kullandığımız bıçak keskindi.
The knife we used to cut the bread with was sharp.
#4196
ekolojik
ecological
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
#4197
favori
favorite
Her patronun kedine ait favori çalışanı vardır.
Every boss has his or her favorite employee.
#4198
fikrini
your opinion
Fikrini diğerlerine zorla benimsetmemelisin.
You shouldn't impose your opinion on others.
#4199
gösterme
Don't show
Buralarda tekrar yüzünü gösterme.
Don't show your face around here again.
#4200
işçilik
labor
Belirtilen fiyat işçilik ücretini içermez.
The stated price does not include labor charges.
#4201
macera
adventure
Hikaye gizemli bir macera etrafında gelişiyor.
The story revolves around a mysterious adventure.
#4202
taşeron
subcontractor
Tom bir taşeron.
Tom is a subcontractor.
#4203
yaşın
age
Irkın ya da yaşın ya da dinin umurumda değil.
I don't care about your race or age or religion.
#4204
yüzyıl
century
Yüz yıla yüzyıl denir.
100 years is called a century.
#4205
ödemeyi
payment
Biz ödemeyi banka transferiyle yapacağız.
We will make the payment by bank transfer.
#4206
övgü
Praise
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
Praise stimulates students to work hard.
#4207
elmas
Diamond
Hiçbir şey elmas kadar sert değildir.
Nothing is as hard as a diamond.
#4208
nil
Nile
Nil dünyadaki diğer herhangi bir nehirden daha uzundur.
The Nile is longer than any other river in the world.
#4209
ayçiçeği
sunflower
Bu bir ayçiçeği.
It's a sunflower.
#4210
banyo
bathroom
Banyo şimdi meşgul.
The bathroom is occupied now.
#4211
dimdik
upright
O, dimdik ayağa kalktı.
She stood bolt upright.
#4212
dükkanı
shop
Bir banka ve okul arasında dükkanı bulacaksın.
You'll find the shop between a bank and a school.
#4213
enfeksiyonu
infection
Geçen ay idrar yolu enfeksiyonu geçirdim.
I had a bladder infection last month.
#4214
gazetecilik
journalism
Gelecekte gazetecilik işine girmek istiyorum.
I'd like to get into journalism in the future.
#4215
hakikaten
really
Hakikaten lezzetli.
This is really delicious.
#4216
mektubu
letter
Sen mektubu yazıncaya kadar bekleyeceğim.
I will wait till you have written the letter.
#4217
olmamış
it didn't happen
Sadece o olmamış gibi davran.
Just pretend that it didn't happen.
#4218
sirke
Vinegar
Bana sirke ve yağ getirin lütfen.
Bring me vinegar and oil, please.
#4219
sola
left
Köşede sola döndük ve kuzeye gittik.
We turned left at the corner and drove north.
#4220
unutmamak
forget
Lütfen dışarı çıkarsan, kapıyı kilitlemeyi unutmamak için dikkatli ol.
Please be careful not to forget to lock the door when you go out.
#4221
yağma
looting
Yağma vardı.
There was looting.
#4222
yelken
sail
Gemi yarın 15:00'te Hong Kong'a yelken açacak.
The ship will set sail for Hong Kong tomorrow at 3 p.m.
#4223
yükseltmek
upgrade
Yazılımını yükseltmek için indirme sayfasına gitmelisin ve en son sürümü indirmelisin.
To upgrade the firmware, you must go to the download page and download the latest version.
#4224
üreme
reproduction
Aşırı avcılık, aynı zamanda okyanus sağlığını da tehdit etmektedir. Bu, doğal üreme yoluyla popülasyonun yerini alabileceğinden daha fazla balık yakalandığında ortaya çıkar.
Overfishing also threatens ocean health. It occurs when more fish are caught than the population can replace through natural reproduction.
#4225
opera
Opera
Opera yedide başlar.
The opera starts at seven.
#4226
dayanıklılık
endurance
Bu bir fiziksel dayanıklılık testidir.
This is a physical endurance test.
#4227
dolgu
Filling
Diş hekimi geçici dolgu yerleştirdi.
The dentist put in a temporary filling.
#4228
dramatik
dramatic
Bu kadar dramatik olma.
Don't be so dramatic.
#4229
emekçi
laborer
Tom bir emekçi olarak çalıştı.
Tom worked as a laborer.
#4230
erkeği
man
Dünyanın en mutlu erkeği benim.
The world's happiest man is me.
#4231
etmemek
not to
Onu rahatsız etmemek için dikkatli olmalısın.
You should be careful not to bother him.
#4232
havlu
towel
Bana kuru bir havlu getirin.
Bring me a dry towel.
#4233
işitme
Hearing
Ben bu işitme cihazı için 20.000 yen ödedim.
I paid twenty thousand yen for this hearing aid.
#4234
kendim
myself
Onu kendim yapmak istiyorum.
I want to do it myself.
#4235
koşulsuz
unconditional
Koşulsuz desteğimize sahipsiniz.
You have our unconditional support.
#4236
savaştan
war
Aile, savaştan sonra zor günler geçirdi.
The family had a hard time after the war.
#4237
tanıdık
Familiar
Robin Hood efsanesi bize tanıdık.
We are familiar with the legend of Robin Hood.
#4238
taşımacılık
transportation
Taşımacılık araçlarımız yok.
We have no means of transportation.
#4239
teslimat
Delivery
Teslimat fiyata dahil değildir.
Delivery is not included in the price.
#4240
vs
etc
Sırt çantamın içinde birçok renkli dolma kalemler, kırmızı olanlar, mavi olanlar , yeşil olanlar v.s var.
Inside my backpack there are many colored pens, red ones, blue ones, green ones, etc.
#4241
şikâyet
Complaint
Şikâyet için sebep yok.
There is no cause for complaint.
#4242
etiyopya
Ethiopia
Etiyopya, Doğu Afrika'da en büyük ülkedir.
Ethiopia is the largest country in Eastern Africa.
#4243
profesör
professor
Profesör ona öğrencilerinden biri gibi davrandı.
The professor treated her as one of his students.
#4244
tahran
Tehran
Tahran İran'dadır.
Tehran is in Iran.
#4245
terazi
Libra
Terazi burcuyum.
I'm a Libra.
#4246
devri
age
Taş Devri kalıntıları keşfedildi.
The Stone Age ruins were discovered.
#4247
hamilelik
pregnancy
Yakında Mary'nin hamilelik haberi yayılır.
The news of Mary's pregnancy will soon get around.
#4248
izole
isolated
Köy sel tarafından izole edildi.
The village was isolated by the flood.
#4249
jet
jet
Jet Tokyo'da indi.
The jet landed at Tokyo.
#4250
komedi
Comedy
Shakespeare hem dram hem de komedi yazdı.
Shakespeare wrote both tragedy and comedy.
#4251
neşe
joy
Güzel hava yolculuğumuza neşe ekledi.
Fine weather added to the joy of our trip.
#4252
neşeli
cheerful
Ne olursa olsun, neşeli kalmalıyız.
Come what may, we must remain cheerful.
#4253
oturuyor
sitting
Mary sırada oturuyor.
Mary is sitting at the desk.
#4254
plaj
beach
Bu plaj sörfçüler için bir cennet.
This beach is a paradise for surfers.
#4255
sinsi
sneaky
Ne kadar sinsi olursan ol, asla kendine sürpriz yapamazsın.
No matter how sneaky you are, you can never surprise yourself.
#4256
taksici
taxi driver
Tom taksici olmadan önce okul servisinde şoförlük yapıyordu.
Tom was a school bus driver before he became a taxi driver.
#4257
afgan
afghan
Afgan demokrasinin bile nükleer bombalarla korunması gerekir.
Afghan democracy needs to be preserved even with nuclear bombs.
#4258
hırvatistan
Croatia
Hırvatistan Avrupa'nın güneydoğusunda yer almaktadır.
Croatia is in the southeastern part of Europe.
#4259
koreli
Korean
Japonun Koreli ile ortak bir şeyi var.
Japanese has something in common with Korean.
#4260
pekin
Peking
Çin restoranında Pekin ördeği yedik.
We ate Peking duck in the Chinese restaurant.
#4261
birisinin
someone
Birisinin yardım çağrısında bulunduğunu duydum.
He heard someone calling for help.
#4262
bolca
a lot
Çocukluğunda bolca mutlu anın oldu mu?
Did you have a lot of happy experiences in your childhood?
#4263
fasulye
beans
Bahçemde fasulye ekiyorum.
I am planting beans in my garden.
#4264
formu
form
Bir başvuru formu yazdım.
I wrote off for an application form.
#4265
gecesinde
on the night
Cinayet gecesinde Tom'u en son ne zaman gördün?
On the night of the murder, when was the last time that you saw Tom?
#4266
inancı
belief in
Onun Allah'a olan inancı sarsılmaz.
Her belief in God is unshaken.
#4267
inme
stroke
Geçen yıl bir inme geçirdim.
I had a stroke last year.
#4268
marketler
markets
İki tane yüzme havuzu, çeşitli sinemalar, marketler, mağazalar, her şey vardır.
There are two swimming pools, several cinemas, markets, shops, everything.
#4269
rezil
infamous
2011 yılının en rezil ifadesi "kebap cinayetleri'"dir.
Year 2011's most infamous expression is "Kebab murders".
#4270
sonbahar
fall
Sonbahar spor için en iyi sezondur.
Fall is the best season for sports.
#4271
yazmak
writing
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
#4272
yukarıya
up
Merdivenlerden yukarıya koştuktan sonra nefes nefese kaldım.
I'm out of breath after running up the stairs.
#4273
çığır
groundbreaking
Tom'un yaptığı her şey çığır açandı.
Everything Tom did was groundbreaking.
#4274
şantaj
blackmail
Bana şantaj yapmaya mı çalışıyorsun?
Are you trying to blackmail me?
#4275
papa
papa
Papa yatmadan önce tüm ışıkların kapatıldığından emin oldu.
Papa made sure all the lights were turned off before going to bed.
#4276
pelin
absinthe
Tom pelin otu içerken masada yalnız oturuyordu.
Tom sat alone at the table, drinking absinthe.
#4277
sevgililer
Valentines
Sevgililer günü hediyeleri için mücevher satın almak zordur.
Buying jewelry for Valentines Day gifts is difficult.
#4278
anlaşılır
understandable
Bu kesinlikle anlaşılır.
It's perfectly understandable.
#4279
dağlık
mountainous
Ermenistan dağlık bir ülkedir.
Armenia is a mountainous country.
#4280
edinmek
acquire
En kısa sürede iyi bir iş İngilizcesi bilgisi edinmek zorundasın.
You have to acquire as soon as possible a good knowledge of business English.
#4281
gerçekler
Facts
Gerçekler herkes tarafından öğrenildi.
The facts became known to everyone.
#4282
hurda
scrap
Eski araba hurda için alındı.
The old car was taken for scrap.
#4283
iyisi
better
Yıldızları çıplak gözle, hatta daha da iyisi teleskopla görebilirsin.
You can see the stars with your naked eye, and even better through a telescope.
#4284
kafasını
his head
Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu bir kenara itti.
The musician shook his head and pushed his little piano away.
#4285
karşılıksız
unrequited
Yaşamın anlamı, karşılıksız sevgiden doğan tertemiz gözyaşlarıdır.
The meaning of life is the pure tears of unrequited love.
#4286
kilise
Church
Kilise çanları çalıyor.
The church bells are ringing.
#4287
kimya
Chemistry
Kimya bilimi son zamanlarda dikkate değer bir gelişim gösterdi.
Chemistry has made notable progress in recent years.
#4288
laboratuvar
laboratory
15 Mart'a kadar laboratuvar ekipmanını teslim edebileceğimden eminim.
I'm certain we can deliver the laboratory equipment by March 15th.
#4289
nar
pomegranate
Nar suyu satın aldın mı?
Did you buy the pomegranate juice?
#4290
sayfası
page
Bir web sayfası ziyaretçilerinin %90'ından daha fazlası arama motorlarındandır.
More than 90 percent of visits to a web page are from search engines.
#4291
yapıyorsunuz
You're doing it
Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
#4292
pasifik
Pacific
Uçağımız Pasifik okyanusu üzerinde uçuyordu.
Our plane was flying over the Pacific Ocean.
#4293
yargıç
Judge
Yargıç onun ömür boyu hapsedileceğini söylediğinde adam sinir krizine girdi.
The man went to pieces when the judge said he would have to go to prison for life.
#4294
and
and
Jean and Kate ikizler.
Jean and Kate are twins.
#4295
belirtisi
symptom
Bazen kardiyovasküler hastalığın ilk belirtisi ölümdür.
Sometimes the first symptom of cardiovascular disease is death.
#4296
bez
cloth
Bence bez mendilleri kullanabilirdik.
I thought we could use the cloth napkins.
#4297
düşüncesi
thought
Canlı yenilme düşüncesi korkutucu ve ilgi çekici.
The thought of being eaten alive was both frightening and intriguing.
#4298
esneklik
Flexibility
Esneklik yokluğu birinin gelişmesinde bir engeldir.
Lack of flexibility is an obstacle to one's progress.
#4299
genişletmek
expand
Üniversite eğitimi bilginizi genişletmek için tasarlanmıştır.
University education is designed to expand your knowledge.
#4300
harita
map
Masanın üstünde bir harita var.
There is a map on the desk.
#4301
kabak
pumpkin
Çiğ kabak yemek güvenli midir?
Is eating raw pumpkin safe?
#4302
kuzu
lamb
Kuzu, kurt tarafından öldürüldü.
The lamb was killed by the wolf.
#4303
kısaca
briefly
Kısaca söylemek gerekirse, o, onun önerisini geri çevirdi.
To put it briefly, she turned down his proposal.
#4304
mermer
marble
Mermer zeminler güzeldir.
Marble floors are beautiful.
#4305
sadakat
loyalty
Tüm çalışanlarımdan mutlak sadakat istiyorum.
I require absolute loyalty of my employees.
#4306
sendromu
syndrome
Brezilya'da Asperger Sendromu görülme sıklığı % 0.5'e ulaşabilir.
In Brazil the prevalence of Asperger's Syndrome may reach 0.5%.
#4307
sera
Greenhouse
Bazı bilimciler sera etkisinin gerçek dışı olduğuna inanıyorlar.
Some scientists believe that the greenhouse effect is imaginary.
#4308
yayıncı
publisher
O yayıncı çocuk kitapları konusunda uzman.
That publisher specialises in children's books.
#4309
yayını
broadcast
Yayını kasete kaydet.
Record the broadcast on tape.
#4310
çorbası
soup
Tom bu sabah sebze çorbası yedi.
Tom ate vegetable soup this morning.
#4311
ödün
compromise
Bu konuda ödün veremeyiz.
We can't compromise on this.
#4312
üzgün
sad
O mutlu ya da üzgün hissettiğinde hislerini ifade edebilir.
She can express her feelings when she feels happy or sad.
#4313
ılık
lukewarm
Kahve sadece ılık.
The coffee is only lukewarm.
#4314
bildiğiniz
know
Tokyo, bildiğiniz gibi,dünyanın finans merkezlerinden biridir.
Tokyo, as you know, is one of the financial centers of the world.
#4315
fahri
honorary
Üniversite ona fahri doktora unvanı verdi.
The college bestowed an honorary degree on him.
#4316
alışkanlık
Habit
Sigara içmek kötü bir alışkanlık.
Smoking is a bad habit.
#4317
ayağını
your foot
Ayağını debriyajdan kaldır.
Take your foot off the clutch.
#4318
beceri
skill
Bir kişinin kazanabileceği en değerli beceri, kendini düşünebilme yeteneğidir.
The most valuable skill one can acquire is the ability to think for oneself.
#4319
cenneti
paradise
Kaybettiğimi düşündüğüm cenneti bana geri verdin.
You gave me back the paradise I thought I'd lost.
#4320
derinlik
Depth
Korkarım benim derinlik algım çok zayıf.
I'm afraid my depth perception is very poor.
#4321
evladı
son
Çocuğu kendi evladı gibi seviyor.
She loves the boy like he's her own son.
#4322
kalkış
departure
Hava kötüleştiği için, kalkış ertelendi.
The weather getting worse, the departure was put off.
#4323
kulağı
ear
Onun müzik kulağı var.
He has an ear for music.
#4324
muafiyeti
exemption
Biz yabancı turistlere vergi muafiyeti ayrıcalığı veriyoruz.
We give foreign tourists the privilege of tax exemption.
#4325
müttefik
allied
Müttefik askeri liderler Japon planını yenmek için bir yol buldu.
Allied military leaders found a way to defeat the Japanese plan.
#4326
ot
weed
Çalı budama makası ve ot biçme makinesi garajdadır.
The hedge clippers and weed whacker are in the garage.
#4327
pasta
cake
Lütfen biraz daha pasta buyurun.
Please help yourself to some more cake.
#4328
unu
flour
Unu iki yumurta ile karıştırın.
Mix the flour with two eggs.
#4329
çekişmeli
contentious
Sen çekişmeli davranıyorsun.
You're being contentious.
#4330
bülbül
nightingale
Her akşam, bir bülbül bizim için şarkı söyledi.
Each evening, a nightingale sang for us.
#4331
mars
Mars
Dünya'ya en yakın benzemede Mars hepsinden en ilgi çekici olanı.
Mars is all the more interesting for its close resemblance to our Earth.
#4332
nuh
noah
Nuh peygamber hayvanları birbirlerini yemekten nasıl uzak tuttu?
How did Noah keep the animals from eating each other?
#4333
sandığı
chest
O eski bir ahşap sandığı miras olarak aldı.
He inherited an old wooden chest.
#4334
west
west
Bayan West kahvaltı hazırlamakla meşgul.
Mrs. West is busy getting breakfast ready.
#4335
alay
teasing
Benimle alay etmeyi bırak.
Stop teasing me.
#4336
ayrılığı
separation
Kuvvetlerin ayrılığı teorisi onun "Kanunların Ruhu" adlı kitabında Montesquieu'ya atfedilmiştir.
The theory of the separation of powers is attributed to Montesquieu in his book "The Spirit of the Laws."
#4337
diken
thorn
Parmağımda bir diken var.
I have a thorn in my finger.
#4338
dilimi
slice
Sen başka bir kek dilimi mi istiyorsun?
You want another slice of cake?
#4339
gayri
unofficial
Helen Reddy'ye ait "Ben Kadınım" şarkısı Kadın Özgürlük Hareketi'nin gayri resmi marşı haline gelmiştir.
The song "I Am Woman" by Helen Reddy became the unofficial anthem of the Women's Liberation Movement.
#4340
gökyüzü
sky
Gökyüzü bulutlanıyor.
The sky is becoming cloudy.
#4341
seramik
ceramic
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
She became rich by making ceramic pieces.
#4342
silahları
weapons
Askerler silahları kullanmak için eğitilirler.
Soldiers are trained to use weapons.
#4343
sırası
sequence
Otomatik imha sırası başlar.
Auto-destruct sequence initiated.
#4344
terfi
promotion
Terfi etmem onun kararına bağlı.
My promotion hangs on his decision.
#4345
üvey
stepfather
Tom, Mary'nin üvey babasıdır.
Tom is Mary's stepfather.
#4346
şekil
Shape
Senin saatin şekil ve renk olarak benimkine benziyor.
Your watch is similar to mine in shape and color.
#4347
adalar
Islands
Endonezya dünyada yalnızca adalar üzerinde kurulu olan en büyük ülkedir.
Indonesia is the largest country in the world situated only on islands.
#4348
formula
formula
Mary bir Formula 1 sürücüsüyle evlenmek istiyor.
Mary wants to marry a Formula 1 driver.
#4349
kralı
king
Aslan hayvanların kralı olarak adlandırılır.
The lion is called the king of animals.
#4350
prenses
princess
Kız kardeşin sanki bir prenses kadar asil görünüyor.
Your sister looks as noble as if she were a princess.
#4351
serap
Mirage
Bazen Toyama Körfezi'nde bir serap ortaya çıkar.
A mirage sometimes shows up in Toyama Bay.
#4352
seçkin
distinguished
Tom seçkin.
Tom is distinguished.
#4353
sümer
Sumerian
Sümer dili öğreniyorum.
I'm learning Sumerian.
#4354
bileşik
Compound
Otobüs bileti, çanta, çocuk oyun alanı bileşik isimlere örnektir.
Bus ticket, handbag, and children's playground are examples of compound nouns.
#4355
birinden
someone
Onun evlendiğini birinden duydum.
I heard from someone that she got married.
#4356
eklem
joint
Sol dirseğimdeki eklem acıyor.
The joint in my left elbow hurts.
#4357
gebelik
Pregnancy
Doğum doktorluğu, gebelik, doğum ve doğum sonrası dönemle ilgilenir.
Obstetrics deals with pregnancy, childbirth, and the postpartum period.
#4358
gidiş
departure
Konuklar gidiş için hazırlandılar ve valizlerini gürültüyle paketlediler.
The guests prepared for their departure and packed their suitcases noisily.
#4359
kazançlı
profitable
Ödünç para verme bu ülkede kazançlı bir iştir.
Money lending is a profitable business in this country.
#4360
köşeye
to the corner
Tom köşeye yürüdü.
Tom walked down to the corner.
#4361
musun
you
Yaşamın anlamının ne olduğunu kendine soruyor musun hala?
You are still asking yourself what the meaning of life is?
#4362
trend
trend
Ben burada bir trend görüyorum.
I'm seeing a trend here.
#4363
türler
Species
Bir sürü nesli tükenmekte olan türler var.
There are many endangered species.
#4364
şeridi
strip
Gazze Şeridi yüksek güvenlikli bir hapishanedir.
The Gaza Strip is a maximum security prison.
#4365
kiraz
Cherry
Önceden evimin arkasında büyük bir kiraz ağacı vardı.
There used to be a big cherry tree at the back of my house.
#4366
nijerya
Nigeria
Nijerya dünyanın en büyük manyok üreticisidir.
Nigeria is the world's largest producer of cassava.
#4367
tekel
monopoly
Mağazamız bu üründe tekel olmuş durumda.
Our store has a monopoly on this item.
#4368
türkleri
Turks
Osmanlı Türkleri 1517 yılında Mısır'ı fethetti.
Ottoman Turks conquered Egypt in 1517.
#4369
arpa
Barley
Yarışı koştuktan sonra, Jane iki bardak arpa çayı içti.
Having run the race, Jane had two glasses of barley tea.
#4370
aşağıda
below
Onun görüşünü destekleyememizin nedeni aşağıda verilecektir.
The reason why we cannot support his view will be given below.
#4371
beygir
horsepower
Arabam beygir gücünde yetersiz.
My car is deficient in horsepower.
#4372
bıçağı
knife
O bıçağı bırak. Beni geriyorsun.
Put that knife down. You're making me nervous.
#4373
dudak
lip
Alt dudak, üst dudaktan daha büyüktür.
The bottom lip is bigger than the top lip.
#4374
eksiklik
Lack of
Her şeyden önce dairelerde bir eksiklik var.
Above all, there's a lack of flats.
#4375
firar
desertion
Yirmi altı asker, firar nedeniyle idam edildi.
Twenty six soldiers were executed for desertion.
#4376
fıstık
peanut
Bazı çocuklar fıstık ezmeli sandviç getirdiler, bazıları jambonlu ve diğerleri peynirli.
Some children brought peanut butter sandwiches, some ham, and others cheese.
#4377
gizlice
secretly
O, gizlice bahçeye girdi.
He entered the garden secretly.
#4378
hikâye
Story
Hikâye doğru görünüyor.
The story appears to be true.
#4379
ilahi
Divine
Rüya Tom'u sarstı. O bunu ilahi bir uyarı olarak aldı.
The dream rattled Tom. He took it as a divine warning.
#4380
kampı
camp
Sabaha kadar düşman ordusunun kampı kuşatılmıştı.
Until the morning, the camp of the enemy army was surrounded.
#4381
klima
air conditioning
Bir odada klima olmadan uyumaya alışkınım.
I'm accustomed to sleeping in a room without air conditioning.
#4382
mucize
miracle
Onun kazada ölmemiş olması bir mucize.
It's a miracle that he wasn't killed in the accident.
#4383
müzisyen
musician
Müzisyen kafasını salladı ve küçük piyanosunu bir kenara itti.
The musician shook his head and pushed his little piano away.
#4384
paneli
panel
Enstrüman paneli, çok ergonomik bir düzene sahip.
The instrument panel has a very ergonomic layout.
#4385
savunmasız
vulnerable
Tom savunmasız hissetti.
Tom felt vulnerable.
#4386
semt
neighborhood
Bu semt çok korkunç.
This neighborhood is very scary.
#4387
tırnak
nail
Tırnak parlatıcı, Budizm kadar ilgi çekicidir.
Nail polish is as interesting as Buddhism.
#4388
denizcilik
maritime
Onlar denizcilik müzesine gitti.
They went to the maritime museum.
#4389
kraliyet
Royal
Kraliyet Sarayı bir tepenin üstüne yapıldı.
The royal palace was built on a hill.
#4390
malezya
malaysia
Manga " One Piece " Malezya çok popüler.
The "One Piece" manga is very popular in Malaysia.
#4391
be
be
Tom won't be able to keep Mary from doing that.
Tom won't be able to keep Mary from doing that.
#4392
bitiş
end
Şartlı tahliye bitiş günüm yakındır.
The end of my probation period is nearing.
#4393
bitmek
end
Tatil bitmek üzeredir.
The vacation is close to an end.
#4394
eziyet
torment
Mary küçük kız kardeşine eziyet ederdi.
Mary used to torment her younger sister.
#4395
güvercin
Pigeon
Güvercin ve deve kuşu her ikisi de kuştur; biri uçabilir ve diğeri uçamaz.
The pigeon and the ostrich are both birds; one can fly and the other cannot.
#4396
habersiz
unannounced
Tom habersiz döndüğünde Mary rahatsız oldu, çünkü onun için uygun bir zaman değildi.
Mary was annoyed when Tom turned up unannounced, because it wasn't a convenient time for her.
#4397
kast
mean
Vaktini boşa harcamanı kast etmedim.
I didn't mean to waste your time.
#4398
kaşık
spoon
Bir kaşık eksik.
There is a spoon missing.
#4399
misin
you
Bana tuzu uzatabilir misin, lütfen?
Could you pass me the salt, please?
#4400
rehine
hostage
Birçok masum insan rehine alanlardan kurtarıldı.
Many innocent people were saved from the hostage takers.
#4401
tahta
wood
Bu masa tahta.
This table is made out of wood.
#4402
çerçeve
frame
Bob portreyi hoş bir çerçeve ile çerçeveledi fakat o tepetaklak olmuştu.
Bob mounted the portrait in a fancy frame, but it was upside down.
#4403
finlandiya
Finland
Norveç ve Finlandiya gibi ülkelerde kışın çok kar olur.
In such countries as Norway and Finland, they have lots of snow in winter.
#4404
kürtçe
Kurdish
Kürtçe biliyorum.
I know Kurdish.
#4405
meltem
breeze
Meltem iyi hissettiriyor.
The breeze feels good.
#4406
aleti
instrument
Bir müzik aleti çalarsın, değil mi?
You play a musical instrument, don't you?
#4407
anormal
abnormal
Çevre kirlenmesi anormal hava koşullarına neden oluyor.
Environmental pollution is causing abnormal weather conditions.
#4408
basketbolcu
basketball player
Tom harika bir basketbolcu.
Tom is an amazing basketball player.
#4409
bildiğim
know
Bildiğim kadarıyla, söylenti doğru değildir.
The rumor is not true as far as I know.
#4410
evliliği
marriage
Evliliği için onu tebrik ettiler.
They congratulated him on his marriage.
#4411
fedakarlık
sacrifice
Fedakarlık bazen gereklidir.
Sacrifice is sometimes necessary.
#4412
grubundan
group
O, grubundan ayrıldı.
He strayed from his group.
#4413
haklar
Rights
O, siyahların şiddet olmaksızın eşit haklar için mücadelelerini kazanabileceklerine inanıyordu.
He believed that blacks could win their fight for equal rights without violence.
#4414
ilkesi
Principle
Eşit uzaklık ilkesi nedir?
What is principle of equidistance?
#4415
istisna
exception
Portekiz bir istisna değildir.
Portugal is not an exception.
#4416
kaybetmek
lose
Anahtarı kaybetmek senin dikkatsizliğindi.
It was careless of you to lose the key.
#4417
kırılması
breaking
Bacağımın kırılması riskini istemiyorum.
I don't want to risk breaking my leg.
#4418
kıyısı
shore
Göl kıyısı boyunca yürüdük.
We walked along the shore of the lake.
#4419
mahcup
embarrassed
Onun söylediğine mahcup oldum.
I was embarrassed by what she said.
#4420
meraklı
curious
O asla şehir hakkında tekrar meraklı olmazdı.
Never again would she be curious about the city.
#4421
mevsimi
season
Bu, yılın en iyi mevsimi.
It's the best season of the year.
#4422
nezaket
kindness
Nezaket bir erdemdir.
Kindness is a virtue.
#4423
pop
pop
Lucy'nin pop şarkıcısıyla evleneceği kesin.
It is certain that Lucy will marry the pop singer.
#4424
salatalık
cucumber
Ben bir salatalık yiyorum.
I am eating a cucumber.
#4425
sorunumuz
problem
Bir sorunumuz var.
We've got a problem.
#4426
yeraltı
underground
Yeraltı mağaralarını araştırmayı sever.
He likes to explore underground caves.
#4427
yüzey
surface
Güneşin yüzey sıcaklığı 6000 ° C civarındadır.
The surface temperature of the sun is around 6000°C.
#4428
belçikalı
Belgian
Belçikalı diye bir şey yok, yalnızca Valonlar ve Flamanlar var.
There is no such thing as a Belgian, there are only Walloons and Flemish.
#4429
oral
oral
Oral kullanım için.
For oral use.
#4430
antibiyotik
Antibiotics
Ben antibiyotik alıyorum.
I'm taking antibiotics.
#4431
azınlık
minority
Azınlık haklarını korumalıyız.
We have to stand up for minority rights.
#4432
boyama
painting
En sevdiğiniz boyama araçları nelerdir?
What's your favorite painting medium?
#4433
coğrafya
geography
Coğrafya ve tarihi severim.
I like geography and history.
#4434
davetiye
invitation
Bir davetiye aldım.
I received an invitation.
#4435
döken
shed
Yaprak döken ağaçlar yapraklarını sonbaharda döker.
Deciduous trees shed their leaves in autumn.
#4436
eleştirel
critical
Ben çok eleştirel olabileceğimi düşünmekteyim.
I've been thinking that I may have been too critical.
#4437
evrak
document
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
The new document system is worth $4,000.
#4438
faşist
fascist
Tom bir faşist.
Tom is a fascist.
#4439
iyimser
optimistic
Senin görüşün çok iyimser.
Your view is too optimistic.
#4440
karnına
stomach
Bu ilacı aç karnına almamalısın.
You shouldn't take this medicine on an empty stomach.
#4441
kenevir
hemp
Keçi sütü, badem sütü, hindistan cevizi sütü, soya sütü, kenevir sütü ve pirinç sütü gibi inek sütü için birçok alternatifler vardır.
There are many alternatives to cow milk, such as goat milk, almond milk, coconut milk, soy milk, hemp milk and rice milk.
#4442
kusursuz
flawless
Nasıl böyle kusursuz Almanca konuşabiliyorsun?
How can you speak such flawless German?
#4443
kör
blind
Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
They say love is blind.
#4444
kırılgan
fragile
Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.
A certain someone is being awfully fragile today.
#4445
seninle
you
Herkes seninle tanışmak istiyor.Sen ünlüsün!
Everyone wants to meet you. You're famous!
#4446
seviyor
loves
Linda çikolata seviyor.
Linda loves chocolate.
#4447
tatlısı
jamun
Bir kemalpaşa tatlısı yedim.
I ate a gulab jamun.
#4448
hendek
Ditch
Sığ hendek üzerinden atladı.
He leaped over the shallow ditch.
#4449
albümü
album
Bu albümü, okul günlerimi hatırlamadan asla göremem.
I never see this album without remembering my school days.
#4450
alemi
kingdom
Tanrı'nın alemi nasıl bir yer? Neyle kıyaslayacağım onu? Bir adamın alıp bahçesine ektiği hardal tohumu tanecikleri gibi. Büyüyüp kocaman bir ağaç oldu, ve sonra göğün kuşları dallarına misafir oldu.
What is the Kingdom of God like? To what shall I compare it? It is like a grain of mustard seed, which a man took, and put in his own garden. It grew, and became a large tree, and the birds of the sky lodged in its branches.
#4451
açıklamak
Explain
Bunun niçin işe yaramayacağını sana açıklamak çok fazla zamanımı alır.
It would take me too much time to explain to you why it's not going to work.
#4452
boks
boxing
Boks ve hokey gibi sporları sevmem.
I don't like such sports as boxing and hockey.
#4453
dönüştürmek
transform
Bu keşif alanı dönüştürmek için potansiyele sahiptir.
This discovery has the potential to transform the field.
#4454
füzesi
missile
Münir'in arabası bir İsrail füzesi tarafından vuruldu.
Munir's car was struck by an Israeli missile.
#4455
helikopteri
helicopter
Tom bir helikopteri nasıl uçuracağını biliyor.
Tom knows how to fly a helicopter.
#4456
istasyon
station
Otobüsle istasyon yaklaşık on dakika sürer.
It's about ten minutes to the station by bus.
#4457
kasa
safe
Bu kasa değerli eşyaları saklamak içindir.
This safe is for keeping valuables.
#4458
kulağa
sounds
Kulağa hoş geliyor!
Sounds good!
#4459
kurgu
Fiction
Hangisini daha çok seversin, kurgu ya da kurgu olmayan?
Which do you like better, fiction or non-fiction?
#4460
lisansı
license
Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.
We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license.
#4461
mahkûm
prisoner
Mahkûm iki aydır parmaklıklar arkasındaydı.
The prisoner was behind bars for two months.
#4462
mor
purple
Renk pembeden daha çok mor.
The color is purple rather than pink.
#4463
perişan
distraught
Tom perişan.
Tom is distraught.
#4464
stadyum
stadium
Stadyum beyzbol hayranlarının akınına uğradı.
The stadium was flooded with baseball fans.
#4465
söndürmek
extinguish
Onlar yanını söndürmek için birlikte çalıştılar.
They worked together to extinguish the fire.
#4466
taşıyıcı
carrier
Posta taşıyıcı postaları kapıdan kapıya dağıtır.
The mail carrier delivers mail from door to door.
#4467
yenilemek
renew
Bu yıl pasaportunu yenilemek zorunda olduğundan emin misin?
Are you sure you have to renew your passport this year?
#4468
jeoloji
Geology
Tom jeoloji sınavında kopya çekti.
Tom cheated on the geology exam.
#4469
kova
bucket
Yangın olursa diye el altında her zaman bir kova su bulundur.
Always keep a bucket of water handy, in case of fire.
#4470
delege
delegates
Altmış delege seçildi.
Sixty delegates were elected.
#4471
efsanevi
legendary
Efsanevi futbolcu Diego Armando Maradona, Arjantinlidir.
The legendary footballer Diego Armando Maradona is from Argentina.
#4472
fosil
fossil
Fosil yakıtlar sonsuza kadar var olmayacak.
Fossil fuels won't be available forever.
#4473
grafik
graphic
Tom bir öğretmen olmadan önce bir grafik tasarımcısıydı.
Tom was a graphic designer before he became a teacher.
#4474
hafifçe
lightly
Her zaman hafifçe giyinirim.
I dress lightly all the time.
#4475
kapatıp
close
Gözlerini kapatıp uyu!
Close your eyes and sleep!
#4476
kaçma
escape
O, kaçma girişiminde bulundu.
He attempted to escape.
#4477
keçi
goat
O, keçi gibi kokuyor.
He smells like a goat.
#4478
makas
scissors
Masanın üstünde bir makas var.
There is a pair of scissors on the desk.
#4479
mekanik
mechanical
Hiçbir mekanik sorun bulunmadı.
No mechanical problems were found.
#4480
start
start
Start derhal yapılmalı.
A start should be made at once.
#4481
uyanık
vigilant
Uyanık olun.
Be vigilant.
#4482
yabani
wild
Bazı yabani tavşanları ormanda görebilirsiniz.
You can see some wild rabbits in the forest.
#4483
yaprak
leaf
Kuru bir yaprak yere düştü.
A dead leaf fell to the ground.
#4484
gaziler
veterans
Ben gaziler için müteşekkirim.
I am thankful for veterans.
#4485
kırım
Crimea
Kırım Ukrayna'dır!
Crimea is Ukraine!
#4486
ortodoks
Orthodox
1859'dan itibaren, Amerika'dan Protestan misyonerler gelmeye başladı ve Katolik ve de Rus Ortodoks kiliseleri de misyonerlik çalışmalarına aktif olarak dahil oldular.
From 1859, Protestant missionaries from America started to arrive, and the Catholic and Russian Orthodox churches also became actively involved in missionary work.
#4487
alüminyum
aluminum
Alüminyum bir metaldir.
Aluminum is a metal.
#4488
bildiri
Statement
Ortak bir bildiri üzerinde anlaştılar.
They agreed on a joint statement.
#4489
düş
dreaming
Düş görmenin hiçbir maliyeti yoktur.
Dreaming costs nothing.
#4490
fakir
poor
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
#4491
kakao
Cocoa
Çikolata kakao çekirdeklerinden yapılır.
Chocolate is made from cocoa beans.
#4492
kemeri
belt
Arabaya bindiğinde her zaman bir emniyet kemeri takmalısın.
You should always wear a seat belt when you are riding in a car.
#4493
komedyen
comedian
O komedyen çok komik.
That comedian is very funny.
#4494
kuşu
bird
Okinawa'yı ziyaret ettiğimizde kuşu gördük.
We saw the bird when we visited Okinawa.
#4495
tablet
tablet
Tablet içinde, askorbik asid konsantrasyonu çok düşüktür.
The concentration of ascorbic acid in the tablet is very low.
#4496
örtüsü
cover
Karanlığın örtüsü altında yol aldık.
We advanced under cover of darkness.
#4497
mercan
Coral
Mercan kayalığı, bölgenin en önemli cazibesidir.
The coral reef is the region's prime attraction.
#4498
nazi
Nazi
Joseph Goebbels Kamu Aydınlatma ve Propaganda Nazi bakanıydı.
Joseph Goebbels was the Nazi minister of Public Enlightenment and Propaganda.
#4499
oğlak
Capricorn
Oğlak burcuyum.
I'm a Capricorn.
#4500
aktivist
activist
Einstein sadece bir bilim adamı değil fakat aynı zamanda sosyal aktivist ve bir insancıl kimse.
Einstein was not only a scientist, but also a social activist and a humanitarian.
#4501
anlaşılması
understanding
Bu çalışma, biyolojinin anlaşılması için temeldir.
This book is fundamental for an understanding of biology.
#4502
başvurmak
apply for
O işe başvurmak için yeterince iyi şekilde Fransızca konuşmuyorum.
I don't speak French well enough to apply for that job.
#4503
dalgalı
wavy
Tom'un dalgalı saçları var.
Tom has wavy hair.
#4504
dalgıç
diver
Dalgıç ekipmanının sınırlarını test etmek istedi.
The diver wanted to test the limits of his equipment.
#4505
düzeltmek
fix
Bunu düzeltmek imkansız.
It's impossible to fix.
#4506
gözlük
goggles
Tom her zaman yüzerken gözlük takar.
Tom always wears goggles when he swims.
#4507
insancıl
humane
Tom insancıl.
Tom is humane.
#4508
karbonhidrat
carbohydrate
Bazı insanlar yüksek yağ ve düşük karbonhidrat diyetinin sağlıklı olduğunu söylüyorlar.
Some people say a high fat–low carbohydrate diet is healthy.
#4509
kare
square
100'ün kare kökü kaç?
What's the square root of 100?
#4510
katalog
catalog
Bana yeni bir katalog gönder.
Send me a new catalog.
#4511
kullanışlı
useful
Bu kitapların hepsi kullanışlı değil.
Not all of those books are useful.
#4512
kuzeydoğu
northeast
Tsez dili, Dağıstan'da yaklaşık 15.000 kişi tarafından konuşulan bir Kuzeydoğu Kafkasya dilidir.
Tsez is a Northeast Caucasian language spoken by about 15,000 people in Dagestan.
#4513
kırılma
breaking
Herkesin bir kırılma noktası var.
Everybody has a breaking point.
#4514
lisanslı
licensed
Tom lisanslı bir emlakçıdır.
Tom is a licensed real estate agent.
#4515
mezarlık
cemetery
Ben karanlıktan sonra mezarlık tarafında yürümekten kaçınmaya çalışıyorum.
I try to avoid walking by the cemetery after dark.
#4516
nehir
River
Gökyüzünden bakıldığında, nehir kocaman bir yılan gibi görünüyordu.
Seen from the sky, the river looked like a huge snake.
#4517
odun
wood
Ateşe biraz daha odun koy.
Put some more wood on the fire.
#4518
pencere
window
Tom pencere camını kırdı.
Tom broke the window pane.
#4519
süs
ornamental
Sami bazı süs bitkileri satın aldı.
Sami bought some ornamental plants.
#4520
türünün
of its kind
Bu tartışmanın türünün sonuncusu olacağına söz veriyorum.
I promise that this discussion will be the last of its kind.
#4521
yeteri
enough
Mayuko yeteri kadar uyumadı.
Mayuko has not slept enough.
#4522
yüzük
ring
Bu yüzük ne kadar değer?
How much is this ring worth?
#4523
çek
check
Bu çek, hamiline ödenebilir.
This check is payable to the bearer.
#4524
şartsız
unconditional
Şartsız bir aşk, zorlana olmayan aşkdır.
An unconditional love is love without coercion.
#4525
ekşi
sour
Limon ekşi bir meyvedir.
The lemon is a sour fruit.
#4526
zekeriya
Zechariah
Bir gecede Zekeriya peygamber, RAB'dan sekiz görüm aldı.
In one night, the prophet Zechariah received eight visions from the Lord.
#4527
atak
attack
Tom bir panik atak geçiriyor.
Tom is having a panic attack.
#4528
baklava
baklava
Baklava kıyılmış fındık ile dolu filo hamur katmanları yapılan tatlı hamurdur.
Baklava are sweet pastries made from layers of filo dough filled with chopped nuts.
#4529
bulantısı
nausea
Onların bulantısı vardı.
They had nausea.
#4530
cevizi
coconut
Bu bir Hindistan cevizi.
This is a coconut.
#4531
erkenden
early
Piyano hocam kötü hava nedeniyle erkenden eve gitmemi tavsiye etti.
Because of the bad weather, my piano teacher suggested that I go home early.
#4532
fıstığı
peanuts
Tom bir çocukken, yer fıstığı yiyemezdi.
Tom couldn't eat peanuts when he was a child.
#4533
haram
haram
Vov, vov, vov, haram.
It's absolutely haram.
#4534
kapağı
cover
Bu kitabın kapağı yırtılmış.
The cover of this book has been torn off.
#4535
merhaba
Hi
Merhaba, Bill. Nasılsın?
Hi, Bill. How are you?
#4536
müfettiş
Inspector
Müfettiş Tom Jackson saatlerce Mary'yi sorguladı.
Inspector Tom Jackson questioned Mary for hours.
#4537
pürüzsüz
smooth
Onun teni pürüzsüz
Her skin is smooth.
#4538
stok
stock
O stok dışı, sana yeniden kullanma hakkı verebilirim.
It's out of stock, but I can give you a rain check.
#4539
tsunami
tsunami
Tsunami dalgalarının on metre ya da daha az olacağı beklenmektedir.
It is expected that the tsunami surge will be ten meters or less.
#4540
vefa
loyalty
Vefa İstanbul'da bir semt adıdır.
Loyalty doesn't exist anymore.
#4541
villa
Villa
Keşke zengin olsaydım. Deniz kenarında bir villa satın alırdım.
If only I were rich, I would buy a villa on the seashore.
#4542
yap
do it
Riskini al ve onu yap.
Take your chance, and do it.
#4543
çimento
cement
Hiç çimento kullanmadan kalenin duvarlarını inşa ettiler.
They built the walls of the fortress without using cement at all.
#4544
örtü
cover
O, arabasının üzerine bir örtü koydu.
He put a cover over his car.
#4545
kuvvetler
forces
Silahlı kuvvetler bütün bölgeyi ele geçirmede başarılıydı.
The armed forces succeeded in occupying the entire territory.
#4546
nijeryalı
Nigerian
Tom Nijeryalı dolandırıcılar tarafından dolandırıldı.
Tom was scammed by Nigerian scammers.
#4547
amaca
purpose
Bu hangi amaca hizmet ediyor?
What purpose does this serve?
#4548
başkasına
to someone else
Tom o tabloyu satın almak istiyor ama ben onu daha önce başkasına sattım.
Tom wants to buy that painting, but I've already sold it to someone else.
#4549
fosfor
phosphorus
Hidrojen, karbon, azot, fosfor, oksijen, sülfür ve selenyum ametallerdir.
Hydrogen, carbon, nitrogen, phosphorus, oxygen, sulfur and selenium are nonmetals.
#4550
hayırsever
philanthropist
Hayırsever, servetini muhtaç insanlara yardımcı olmak için kullanmaya çalıştı.
The philanthropist tried to use her wealth to help people in need.
#4551
hissetmek
feel
Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
#4552
kullanılmış
used
Kardeşim kullanılmış bir araba satın aldı, bu yüzden çok pahalı değildi.
My brother bought a used car, so it was not very expensive.
#4553
kıskançlık
Jealousy
Kıskançlık olmadan sevgi yoktur.
There's no love without jealousy.
#4554
müsait
available
Müsait olan tek oda bir çift kişilik.
The only room available is a double.
#4555
olabildiğince
as
O buluşmanın olabildiğince kısa sürede düzenlenmesinde ısrar ediyoruz.
We insist that a meeting be held as soon as possible.
#4556
rengini
color
Tişörtünün rengini seviyor.
She loves the color of her T-shirt.
#4557
tarikat
cult
Bu gerçek bir din değil. Bu bir tarikat.
It's not a genuine religion. It's a cult.
#4558
şimdiki
present
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
You must live in the present, not in the past.
#4559
şov
Show
Şov cuma günü.
The show is on Friday.
#4560
cezayir
Algeria
Cezayir, Kuzey Afrika'da bir ülkedir.
Algeria is a country in North Africa.
#4561
dinç
vigorous
Büyükannem 82 yaşında ve hâlâ dinç.
My grandmother is still vigorous at 82 years old.
#4562
kongo
Congo
Kinşasa, Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nin başkentidir.
Kinshasa is the capital city of the Democratic Republic of Congo.
#4563
açlıktan
starvation
Zavallı kedi açlıktan ölmenin eşiğindeydi.
The poor cat was on the verge of starvation.
#4564
bacak
leg
Hangi bacak acıyor?
Which leg hurts?
#4565
bahse
bet
Madonna'nın kariyerine bir süre için geri dönmeyeceğine bahse girerim.
I'll bet Madonna doesn't return to her career for awhile.
#4566
bilimi
science
Ben bilimi sevmiyorum.
I do not like science.
#4567
canlılık
vitality
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
Health and vitality are important for long life.
#4568
endüstri
industry
Hükümet ve endüstri çevre kirliliğiyle mücadele etmek için işbirliği yapıyor.
The government and industry are cooperating to fight pollution.
#4569
etiketi
label
Tom şişenin üzerindeki etiketi okudu.
Tom read the label on the bottle.
#4570
evlenme
Marriage
O size evlenme teklif etti mi?
Did he propose marriage to you?
#4571
gündelik
Everyday
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
#4572
hayatlarının
of their lives
Tom ve Mary hayatlarının geriye kalan kısmı boyunca birlikte yaşamayı planlıyorlar.
Tom and Mary plan to be together for the rest of their lives.
#4573
kola
Coke
İki hamburger ve bir kola alabilir miyim lütfen?
Can I have two hamburgers and a coke, please?
#4574
kırmak
break
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
Peter didn't intend to break the vase.
#4575
manzarası
scenery
Bu dağ manzarası çok güzeldir.
This mountain scenery is very beautiful.
#4576
mecbur
compelled
Oraya gitmeye mecbur edildim.
I was compelled to go there.
#4577
reaksiyon
reaction
Zincirleme bir reaksiyon başladı.
It started a chain reaction.
#4578
rota
route
Bu rota boyunca 20 tane istasyon vardır.
There are 20 stations along this route.
#4579
çıraklık
apprenticeship
Bazı elektrikçiler üniversiteye gitme yerine çıraklık sistemi içinde mesleklerini öğrenirler.
Some electricians learn their trade within an apprenticeship system instead of going to college.
#4580
bay
mister
Bay Petro ve eşi çocuklarımı çok seviyor; ben de onunkileri çok seviyorum.
Mister Petro and his wife love my children a lot; I love theirs a lot, too.
#4581
hitit
Hittite
Hitit dili öğreniyorum.
I'm learning Hittite.
#4582
sparta
sparta
Bu Sparta değil, İskoçya içindir.
This is for Scotland, not for Sparta.
#4583
belirti
Symptom
Bu kötü bir belirti.
That's a bad symptom.
#4584
bilişsel
cognitive
Onun biraz bilişsel bozukluğu var.
He has some cognitive impairment.
#4585
boksör
Boxer
Nakavttan on dakika sonra boksör yeniden bilincini kazandı.
Ten minutes after the knockout, the boxer regained consciousness.
#4586
damat
Groom
Damat şu anda bir şirket için çalışıyor ve gelin de bizim öğretmenimiz.
The groom works for a company now, and the bride is our teacher.
#4587
dinleme
listening
Senin kötü hafızan senin kötü dinleme alışkanlıklarından kaynaklanmaktadır.
Your poor memory is due to poor listening habits.
#4588
dolmuş
expired
Tom 2013'ten beri süresi dolmuş bir vizeyle burada yaşıyor.
Tom has been living here on an expired visa since 2013.
#4589
düzeltme
Correction
Düzeltme için teşekkürler.
Thanks for the correction.
#4590
epey
quite a lot
Bu yüksek maaşınla epey birikim yapmışsındır diye tahmin ediyorum.
With that big salary you're getting I guess you've saved up quite a lot.
#4591
gemiye
to the ship
Gemiye dön.
Get back to the ship.
#4592
gözetim
surveillance
Polisler Tom'u gözetim altına aldılar.
The police have Tom under surveillance.
#4593
karavan
trailer
Karavan kampında yaşıyor.
He lives in a trailer park.
#4594
kokain
Cocaine
O aşırı dozda kokain aldı.
He OD'd on cocaine.
#4595
kuaför
hairdresser
Kuaför konuğun saçını kesti.
The hairdresser cut the guest's hair.
#4596
kılavuz
Guide
Ben sizin için bir kılavuz olarak hareket edeceğim.
I'll act as a guide for you.
#4597
miyim
Can I
Menüyü tekrar alabilir miyim lütfen?
Can I have the menu again, please?
#4598
oturmak
sit
Sigara içilmeyen bölümünde oturmak istiyorum.
I would like to sit in the non-smoking section.
#4599
sahtecilik
forgery
Bu tablo bir sahtecilik.
This painting is a forgery.
#4600
spot
spot
Spot da gitti mi?
Did Spot go, too?
#4601
sulu
watery
Sulu yiyeceklerden hoşlanmam.
I don't like watery food.
#4602
tropikal
tropical
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
#4603
yaprağı
Leaf
Yaprağı yarıya katla.
Fold the leaf in half.
#4604
yönlendirme
forwarding
Yönlendirici ayarlarında UPnP bağlantı noktası yönlendirme etkin mi?
Is UPnP port forwarding enabled in the router settings?
#4605
zorluğu
difficulty
Tom'un konuşma zorluğu var.
Tom has difficulty speaking.
#4606
örgütsel
organizational
Tom'un yaratıcı düşüncesi Mary'nin örgütsel yeteneklerini güzelce tamamladı.
Tom's creative thinking nicely complemented Mary's organizational talents.
#4607
şifalı
medicinal
Antik Germen kabileleri hastalıkları tedavi etme girişimlerinde şifalı otlar kullanırdı.
Ancient Germanic tribes used medicinal herbs in their attempts to cure diseases.
#4608
nasır
callus
Ayağımın tabanında bir nasır var.
I have a callus on the sole of my foot.
#4609
windows
Windows
Windows ile birlikte eklentilere sahip olmak zorundasın yoksa senin dosyalarını okumaz.
With Windows, you have to have extensions or it won't read your files.
#4610
albüm
album
Masanın üstünde bir albüm var.
There is an album on the desk.
#4611
anladım
understood
Onun ne dediğini anladım.
I understood what she said.
#4612
dilini
language
1972'de, Dr. Francine Patterson Koko'ya işaret dilini öğretmeye başladı.
In 1972, Dr. Francine Patterson started to teach sign language to Koko.
#4613
egzoz
exhaust
Araba için yeni bir egzoz borusu almam zorundayım.
I'll have to get a new exhaust pipe for the car.
#4614
erkeğin
man
İngiltere her erkeğin görevini yapacağını umuyor.
England expects that every man will do his duty.
#4615
formülü
formula
O formülü reddediyor.
He refuses formula.
#4616
kablo
cable
Bize birkaç mil kablo gerek.
We need several miles of cable.
#4617
kablosuz
wireless
Birçok kütüphane, kablosuz yerel alan ağını da sağlar.
Many libraries also provide wireless local area network.
#4618
kesilmiş
cut
Tom ofisin etrafında kafası kesilmiş bir tavuk gibi koşuyordu.
Tom has been running around the office like a chicken with its head cut off.
#4619
mağara
Cave
Mağara girmeden önce meşale yaktı.
He had lit the torch before he entered the cave.
#4620
nane
mint
Akşam yemeğinden sonra ne istersin? Kahve, çay ya da nane suyu?
What would you like after dinner? Coffee, tea, or mint water?
#4621
seyyar
mobile
Tom ve Mary bir seyyar evde yaşıyorlar.
Tom and Mary live in a mobile home.
#4622
stil
style
Seninki ile aynı stil ceket istiyorum.
I want the same style of jacket as yours.
#4623
sürüsü
swarm
Bir eşek arısı sürüsü çocuklara saldırdı.
A swarm of hornets attacked the children.
#4624
özü
Essence
Özgürlüğün özü matematiktir.
The essence of liberty is mathematics.
#4625
tokyo
Tokyo
Öğleyin Tokyo İstasyonu'na varacağız.
We will get to Tokyo Station at noon.
#4626
demografik
demographic
Bu bölgenin demografik yapısına daha dikkatli bakılması gerekir.
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
#4627
edemeyen
who can't
Yardıma ihtiyacı olduğunu kabul edemeyen insanlara yardım etmek zordur.
It's difficult to help people who can't admit they need help.
#4628
edilmez
not
Bahşiş kabul edilmez.
Tips are not accepted.
#4629
etiket
label
Çantaya bir etiket iliştirdi.
He attached a label to the bag.
#4630
eğilim
trend
Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.
The trend is always to produce more products using fewer employees.
#4631
kaşıntı
Itching
Yemek yedikten birkaç saat sonra kaşıntı ortaya çıktı.
The itching appeared several hours after eating.
#4632
kılavuzu
manual
Bilgisayar kullanma kılavuzu yazabilen bir kişi arıyorum.
I am seeking a person who can write a personal computer manual.
#4633
mülkiyet
ownership
Mülkiyet bir seçenektir.
Ownership is an option.
#4634
ofsayt
offside
Yardımcı hakem ofsayt bayrağını kaldırdı.
The assistant referee raised his flag for offside.
#4635
sayılır
considered
İngilizce çoğu kez uluslararası bir dil sayılır.
English is often considered an international language.
#4636
tank
tank
O tank hareket ederken atış yapabilir.
This tank can shoot on the move.
#4637
uzatmak
extend
Kalışımı Pazar gününe kadar uzatmak istiyorum.
I'd like to extend my stay through Sunday.
#4638
yarıyıl
semester
Bir yarıyıl Fransızca eğitimi göreceğim.
I'm going to study French for one semester.
#4639
çağ
age
Biz genellikle, bizimkinin aslında trajik bir çağ olduğunun söylenildiğini duyuyoruz.
We often hear it said that ours is essentially a tragic age.
#4640
ırkçılık
racism
Kurumsallaşmış ırkçılık polis gücü içinde önemli bir sorun.
Institutionalised racism is a significant problem within the police force.
#4641
şaka
Joke
Siz benimle şaka yapmamalısınız.
You should not play a joke on me.
#4642
şekerli
sugary
Şekerli içeceklerin hiçbir besin değeri yoktur ve kilo almaya önemli ölçüde etki ederler.
Sugary drinks have no nutritional value and contribute significantly to weight gain.
#4643
havva
Eve
Havva, bilgi ağacından meyve kopardı.
Eve plucked fruit from the tree of knowledge.
#4644
makedonya
Macedonia
Sırbistan; Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Hırvatistan, Makedonya, Bosna ve Karadağ'la komşudur.
Serbia borders Hungary, Romania, Bulgaria, Croatia, Macedonia, Bosnia, and Montenegro.
#4645
anlamsız
meaningless
O oldukça anlamsız.
That's quite meaningless.
#4646
emperyalist
imperialist
Avrupalı emperyalist güçlere karşı yapılan Türk İstiklal Savaşı 1919'dan 1923'e kadar devam etti.
The Turkish war of independence against European imperialist powers lasted from 1919 to 1923.
#4647
endişeli
worried
Ne kadar endişeli olduğumu bilmiyorsun.
You don't know how worried I am.
#4648
fincan
cup
Lütfen bana bir fincan süt ver.
Please give me a cup of milk.
#4649
gen
gene
Bazı hastalıklara kusurlu bir gen tarafından sebep olunmaktadır.
Some diseases are caused by a defective gene.
#4650
herkesle
everyone
Herkesle beyzbol oynayalım.
Let's play baseball with everyone.
#4651
hoşgörü
tolerance
Sami Müslüman olanlarla olmayanlar arasında diyalog ve hoşgörü olmasından yanaydı.
Sami encouraged tolerance and dialogue between Muslims and non-Muslims.
#4652
hırsızlığı
theft
Bir hırsızlığı rapor etmek istiyorum.
I would like to report a theft.
#4653
kardiyovasküler
cardiovascular
Bazen kardiyovasküler hastalığın ilk belirtisi ölümdür.
Sometimes the first symptom of cardiovascular disease is death.
#4654
karışım
Mixture
Karışım çok kuru olduğu zaman, bir çay kaşığı soğuk su daha ekle.
Add more cold water a teaspoon at a time if the mixture is too dry.
#4655
kumaş
fabric
Bu kumaş kolayca lekelenir.
This fabric stains easily.
#4656
kuşkusuz
no doubt
O araba hiç kuşkusuz korkunç bir durumda.
That car is no doubt in an awful condition.
#4657
mekân
place
Bu mekân Dingo'nun ahırı gibi.
It's a three-ring circus in this place.
#4658
mürettebat
crew
Mürettebat gemiyi terk etti.
The crew abandoned the ship.
#4659
objektif
Objective
Objektif olarak bakınca, onun görüşleri rasyonalizmden epey uzak.
From an objective viewpoint, his argument was far from rational.
#4660
parka
Park
Biz parka kadar yürüdük.
We walked as far as the park.
#4661
sayımı
census
ABD'de nüfus sayımı her on yılda bir yapılır.
In the United States, a census takes place every ten years.
#4662
tampon
buffer
Maalesef, keskin bir tampon bölgeden başka çaremiz yok.
Unfortunately, we have no choices but a certain buffer zone.
#4663
tanımak
Recognize
Seni tanımak zordur.
It is hard to recognize you.
#4664
çizmek
draw
Ben resim çizmek istiyorum.
I would like to draw.
#4665
çöl
desert
Alacakaranlık çöl üzerine düştü.
Dusk fell over the desert.
#4666
örtülü
covered
Karlarla örtülü şu dağa bak.
Look at that mountain which is covered with snow.
#4667
buket
bouquet
Bana bir buket çiçek sundu.
He presented me with a bouquet of flowers.
#4668
araştırmacı
researcher
Araştırmacı, sonuçlarını tahrif etti.
The researcher falsified his results.
#4669
bakanın
Minister
Bakanın kendisiyle konuştum.
I spoke to the minister himself.
#4670
basınç
pressure
Büyük basınç nedeniyle boru patladı.
The pipe burst due to great pressure.
#4671
bozuldu
broken
Televizyonum bozuldu.
My TV has broken down.
#4672
dikiş
sewing
Odada dikiş dikmek için yeterli ışık yok.
There's not enough light in this room for sewing.
#4673
doz
dose
İlacından bir doz almanın zamanı geldi.
It's time you had a dose of your medicine.
#4674
doğurganlık
fertility
Ben bir doğurganlık ilacı alıyorum.
I'm taking a fertility drug.
#4675
jest
gesture
Jane kızgın bir jest yaptı.
Jane made an angry gesture.
#4676
mimarisi
architecture
Roma antik mimarisi ile ünlüdür.
Rome is famous for its ancient architecture.
#4677
niçin
why
Niçin bizi ziyaret etmeye gelmiyorsun?
Why don't you come visit us?
#4678
sterlin
pounds
Tom 30 sterlin kaybetti.
Tom has lost 30 pounds.
#4679
sınırlama
limit
Hiçbir sınırlama yok.
There's no limit.
#4680
vuruşu
hit
Tom sopayı salladı ve bir tur vuruşu yaptı.
Tom swung the bat and hit a home run.
#4681
yarından
tomorrow
Yarından sonraki gün gel.
Come the day after tomorrow.
#4682
yetiştirme
raising
Tom çocukları yetiştirme hakkında bir şey bilmiyor.
Tom doesn't know anything about raising children.
#4683
çantası
bag
Bu, Jane'in çantası.
This is Jane's bag.
#4684
milyoner
millionaire
Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.
The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
#4685
teğmen
Lieutenant
Teğmen rütbesine indirildi.
He was demoted to the rank of lieutenant.
#4686
arıcılık
beekeeping
Arıcılık hakkında tutkuluyum.
I am passionate about bee-keeping.
#4687
babalar
fathers
Babalar çalışıyorlar.
The fathers work.
#4688
bombardıman
bombarded
Ben bütün gün bilgisayar ekranı önünde otururum, bu yüzden elektro-manyetik dalgalar tarafından oldukça şiddetli şekilde bombardıman edilirim.
I sit in front of a computer screen all day, so I get pretty heavily bombarded by electro-magnetic waves.
#4689
bulaşan
transmitted
Doktorum bana cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyona yakalandığımı söyledi.
My doctor told me that I had contracted a sexually transmitted infection.
#4690
deney
experiment
O deney bir başarısızlıktı.
That experiment was a failure.
#4691
dilim
slice
Bir dilim tart daha alır mısın?
Will you have another slice of pie?
#4692
dizel
diesel
Dizel egzozunu solumak sağlığımız için kötüdür.
Inhaling diesel exhaust is bad for our health.
#4693
düşünür
thinker
O bağımsız bir düşünür.
He's an independent thinker.
#4694
engelleme
blocking
Güneş tutulması ya da güneşin ışığını tam engelleme, güneş lekesinin karanlık ortasıyla kaplanmış alanda yaşayanlar tarafından görülür. Yarı gölge tarafından kaplanmış dünya alanında yaşayan insanlar bir kısmi tutulma görecektir.
A total solar eclipse, or a complete blocking out of the Sun's light, can only be seen by those who live in the area covered by the umbra. People who live in the area of the Earth covered by the penumbra will see a partial eclipse.
#4695
evim
Home
Yaşayacak evim yok.
I have no home to live in.
#4696
gezmek
travel
Dünya'yı gezmek istiyorum.
I'd like to travel around the world.
#4697
giymek
wear
Dansta giymek için bir şeyin var mı?
Do you have anything to wear to the dance?
#4698
göçü
exodus
Kırsal göçü Almanya'nın bu bölgesindeki bütün köylerin nüfusunu azalttı.
The rural exodus depopulated entire villages in this region of Germany.
#4699
kanunun
law
Bu yeni kanunun, özgürlüğünü kısıtlayacağını hissediyor.
He feels this new law will restrict his freedom.
#4700
komplo
conspiracy
Komplo ile suçlandı.
He was charged with conspiracy.
#4701
kusur
defect
Orada bir kusur var.
There's a defect there.
#4702
motosikleti
motorcycle
Onun motosikleti en son model.
His motorcycle is the latest model.
#4703
müzikal
musical
Müzikal yetenek genellikle erken yaşlarda verimli olur.
Musical talent usually blooms at an early age.
#4704
satranç
chess
İsterseniz, ben size satranç oynamayı öğretirim.
If you like, I will teach you to play chess.
#4705
toksik
toxic
Kurşun toksik bir metaldir.
Lead is a toxic metal.
#4706
yurdu
dormitory
Benim üniversitemin bir yurdu vardır.
My university has a dormitory.
#4707
önerge
motion
Önerge oy birliği ile kabul edildi.
The motion was approved unanimously.
#4708
fas
Morocco
Cezayir ve Fas arasında gerginlik artıyor.
Tension is running high between Algeria and Morocco.
#4709
hepatit
hepatitis
Tom'a otoimmün hepatit tanısı konuldu.
Tom was diagnosed with autoimmune hepatitis.
#4710
kalesi
castle
Kasaba eski kalesi ile ünlüdür.
The town is famous for its old castle.
#4711
post
post
Tom her gün Washington Post okur.
Tom reads the Washington Post every day.
#4712
rönesans
Renaissance
Rönesans sanatı sever misiniz?
Do you like Renaissance art?
#4713
sport
sport
Blue Sky Sport her perşembe kapalıdır.
Blue Sky Sport is closed every Thursday.
#4714
atıştırmalık
snacks
Tom'un bize atıştırmalık bir şeyler hazırlayacağını sanmıştım.
I thought Tom would make snacks for us.
#4715
damak
palate
Yabancı pirinç sert ve tatsızdır ve de Japon damak tadına hitap etmez.
Foreign rice is hard and tasteless, and doesn't appeal to the Japanese palate.
#4716
diploma
diploma
Okula gittim, çünkü bir diploma istiyordum.
I went to school because I wanted a diploma.
#4717
hediyesi
gift
Onun için bir noel hediyesi seçti.
He selected a Christmas gift for her.
#4718
iğne
Needle
Baş parmağıma iğne batırdım.
I pricked my thumb with a needle.
#4719
işlevsel
functional
Sanırım her şey işlevsel.
I think everything is functional.
#4720
kahvesi
coffee
İtalyan, Almanya'da kahvesi için Yunan euro parası ile ödeme yaptı.
The Italian paid for his coffee in Germany with Greek euro coins.
#4721
korusun
bless
Tanrı sizi korusun.
May God bless you.
#4722
nadiren
rarely
Ben onu nadiren görüyorum.
I see it rarely.
#4723
satıcı
dealer
Satıcı bir araba satmak istiyor.
The dealer wants to sell a car.
#4724
sürgün
exile
Sürgün, evinin hasretini çekiyordu.
The exile yearned for his home.
#4725
şefkat
compassion
Haberlerde sürekli yer alan trajik olaylar yüzünden birçok insan şefkat yorgunluğu çekiyor.
Many people are experiencing compassion fatigue because of the constant tragedies being reported in the news.
#4726
astroloji
astrology
Tom astronomi ve astroloji arasında farkın ne olduğunu bilmiyor.
Tom does not know what the difference is between astronomy and astrology.
#4727
dahası
more
Bu yararlı bir kitap, dahası pahalı da değil.
This is a useful book and, what is more, it is not expensive.
#4728
kolombiya
colombia
Bugün Kolombiya, Kolombiya yerel saatine göre, akşam 9.30'da Paraguay'a karşı oynayacak.
Today Colombia plays against Paraguay at half past 9 in the evening, Colombia local time.
#4729
macar
Hungarian
Şu Macar kızları çok güzel.
Those Hungarian girls are very pretty.
#4730
sunak
altar
Sunak mavi bir bezle örtülmüştü.
The altar was draped in a blue cloth.
#4731
uygur
Uyghur
Ben Uygur değil, Rus'um.
I'm not Uyghur. I'm Russian.
#4732
antika
antique
Bu antika saat bin dolar değer.
This antique clock is worth one thousand dollars.
#4733
araştırmak
Investigate
Sorunu araştırmak için bir komite kuruldu.
A committee has been set up to investigate the problem.
#4734
bant
tape
Borunun etrafına bant sarın.
Wrap tape around the pipe.
#4735
fırlatma
launch
Uydu fırlatma canlı olarak yayınlandı.
The satellite launch was broadcast live.
#4736
hayvansal
animal
Sadece hayvansal ürünler kolesterol içerir.
Only animal products contain cholesterol.
#4737
hissetme
feel
Kötü hissetme.
Don't feel bad.
#4738
hurma
dates
Ali orucunu hurma ve suyla açtı.
Ali broke his fast with dates and water.
#4739
kapıya
to the door
Kapıya kadar onunla ilgilenmene gerek yoktu.
You needn't have seen him to the door.
#4740
kolektif
collective
Albay Yuri A. Gagarin 9 Mart 1934'te Rusya'da Moskova'nın batısındaki bölgede bulunan bir kolektif çiftlikte doğdu.
Colonel Yuri A. Gagarin was born on a collective farm in a region west of Moscow, Russia on March 9, 1934.
#4741
kuşak
Generation
Daha genç kuşak şeylere farklı şekilde bakar.
The younger generation looks at things differently.
#4742
kıymet
value
Ben her zaman bilgiye çok kıymet veririm.
I always place a high value on knowledge.
#4743
mazeret
excuse
Bu mazeret değil.
That's no excuse.
#4744
mutfağı
kitchen
Bu evin mutfağı çok büyük.
The kitchen of this house is very large.
#4745
periyodik
periodic
O sadece eğlence için periyodik tabloyu ezberledi.
He learnt the periodic table by heart just for fun.
#4746
renkler
colors
Köpekler renkler arasında ayrım yapamazlar.
Dogs can't distinguish between colors.
#4747
samimiyet
Sincerity
Biraz samimiyet tehlikeli bir şeydir ve bununla ilgili büyük bir anlaşma kesinlikle ölümcüldür.
A little sincerity is a dangerous thing, and a great deal of it is absolutely fatal.
#4748
sarmak
wrap
Kollarımı onun boynuna sarmak istedim.
I wanted to wrap my arms around his neck.
#4749
tutku
Passion
Tutku acı yaratır.
Passion creates suffering.
#4750
vuruş
batting
Onun yüksek bir topa vuruş averajı vardır.
He has a high batting average.
#4751
özveri
dedication
Fiziksel form zaman ve özveri gerektirir.
Physical fitness requires time and dedication.
#4752
şii
Shiite
Sami Şii Müslüman.
Sami is a Shiite Muslim.
#4753
dominik
Dominican
Dominik Cumhuriyeti'ne İspanyolcada "República Dominicana" denir.
The Dominican Republic is called "República Dominicana" in Spanish.
#4754
dragon
dragon
Golden Dragon adlı 17 katlı bina, depremle yıkıldı.
A 17-storey residential building, called the Golden Dragon, was destroyed by the earthquake.
#4755
kap
container
Bu kap tamamen su geçirmez.
This container is completely watertight.
#4756
reşit
underage
Tom reşit olmadığı için bu kulüpte bir içki içemez.
Tom can't get a drink in this club because he's underage.
#4757
topal
lame
O, düşüşten sonra topal oldu.
He was lame after the fall.
#4758
arkadaşlık
friendship
Arkadaşlık kadar değerli bir şey yoktur.
Nothing is as precious as friendship.
#4759
asır
century
Bir asır yüz yıldır.
A century is one hundred years.
#4760
delik
hole
Çorabında büyük bir delik var.
There is a big hole in your stocking.
#4761
dövme
tattoo
Bir dövme yapmayı düşündüm ,ama o düşünceden vazgeçtim.
I thought about getting a tattoo, but I gave up on that thought.
#4762
düzenleyici
regulatory
Sağcılar çoğunlukla düzenleyici mevzuatı sevmezler.
Rightists often dislike regulatory legislation.
#4763
eşek
donkey
Bana eşek diyerek beni aşağıladı.
He insulted me by calling me a donkey.
#4764
farz
assume
Bu fikrin işe yarayacağını farz ediyorum.
I assume that this idea will work well.
#4765
gelinlik
wedding dress
Ben seni bir gelinlik içinde görmek için sabırsızlanıyorum.
I'm looking forward to seeing you in a wedding dress.
#4766
hazırlıksız
unprepared
Bunun için hazırlıksız değilim.
I'm unprepared for this.
#4767
ipi
rope
Ben ipi indirdim.
I let down the rope.
#4768
istemek
want to
Kalmak istemek yanlış mı?
Is it wrong to want to stay?
#4769
kafein
caffeine
Kafein en yaygın tüketilen psikoaktif ilaçtır.
Caffeine is the most widely consumed psychoactive drug.
#4770
kana
blood
Yer kana bulandı.
The floor was covered with blood.
#4771
kardeşin
your brother
Erkek kardeşin Paris'e gittiğini söyledi.
Your brother said you'd gone to Paris.
#4772
korsan
Pirate
Başkan Roosevelt'e bir korsan dediler.
They called President Roosevelt a pirate.
#4773
kuralı
rule
Kuralı bozdun.
You broke the rule.
#4774
kurutma
dryer
Birisi saç kurutma makinemi çaldı.
Somebody has stolen my hair dryer.
#4775
lahana
Cabbage
Lahana çiğ olarak yenilebilir.
Cabbage can be eaten raw.
#4776
müdafaa
defense
En iyi müdafaa hücumdur.
Attack is the best form of defense.
#4777
nişan
engagement
Dün gece ona bir nişan yüzüğü verdi.
He gave her an engagement ring last night.
#4778
pasif
passive
Televizyon izlemek pasif bir faaliyettir.
Watching TV is a passive activity.
#4779
santrali
power plant
İşte bir atom enerji santrali.
Here is an atomic power plant.
#4780
tehlikede
danger
Onlar tehlikede olduğunda, kaçarlar.
When they are in danger, they run away.
#4781
öyküsü
history
Kökeni ne olursa olsun, Sevgililer Günü'nün uzun ve romantik bir öyküsü vardır.
Whatever the origin is, Valentine's Day has had a long and romantic history.
#4782
dikili
sewn
Dikili perdelerim ne kadar güzel.
How beautiful my sewn drapes are.
#4783
erdemli
virtuous
O erdemli bir kadın.
She is a virtuous woman.
#4784
kanarya
Canary
Benim kanarya bir kedi tarafından öldürüldü.
My canary was killed by a cat.
#4785
komite
committee
Komite bütçeyi onayladı.
The committee approved the budget.
#4786
kürdistan
Kurdistan
Almanya Kürdistan değildir.
Germany isn't Kurdistan.
#4787
mimarlık
Architecture
Mimarlık kursunu hâlâ bitirmedim.
I still haven't finished the architecture course.
#4788
napoli
Naples
Napoli çok sayıda turist toplar.
Naples gathers many tourists.
#4789
bagaj
luggage
Her yolcu için iki parça bagaj limiti vardır.
There is a limit of two pieces of luggage for each passenger.
#4790
başörtüsü
headscarf
Mary başörtüsü takıyor.
Mary wears a headscarf.
#4791
birleşme
merger
Birleşme her şeyi bozduğundan beri ofis altüst oldu.
The office has been topsy-turvy since the merger upset everything.
#4792
bozmak
spoil
Sürprizi bozmak istemiyorum.
I don't want to spoil the surprise.
#4793
dilin
tongue
Dilin siyah olursa, muhtemelen bir doktorla görüşmelisin.
If your tongue turns black, you should probably see a doctor.
#4794
feribot
ferry
Nehirde karşıdan karşıya feribot seferleri yaparlar.
They run a ferry service across the river.
#4795
itibarını
reputation
Skandal şirketin itibarını zedeledi.
The scandal hurt the company's reputation.
#4796
kalsın
keep it
Onun hasta olduğu aramızda sır olarak kalsın.
Let's keep it secret that he is ill.
#4797
kompakt
compact
O kompakt ve hafif.
It's compact and lightweight.
#4798
kurye
courier
Kurye az önce geldi.
The courier just arrived.
#4799
mesafeli
distant
Tom soğukkanlı, mesafeli ve kibirli.
Tom is cold, distant and arrogant.
#4800
muhabbet
conversation
Komşumla ilginç bir muhabbet ettim.
I had an interesting conversation with my neighbor.
#4801
sabun
soap
Sabun gözlerimi acıttı.
The soap hurt my eyes.
#4802
tereddüt
hesitation
Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
You should make sure of the fact without hesitation.
#4803
tümör
tumor
Tümör kötü huyludur.
The tumor is malignant.
#4804
vurgulanan
highlighted
Sadece vurgulanan metnin ekran görüntüsünü alın.
Take a screenshot of just the highlighted text.
#4805
yazlık
cottage
Yazlık temiz ve düzenliydi.
The cottage was clean and tidy.
#4806
yedinci
seventh
Jim yedinci rauntta nakavt oldu.
Jim was counted out in the seventh round.
#4807
yılanı
snake
Yılanı görünce donup kaldım.
I froze at the sight of the snake.
#4808
çivi
nail
Lastikte sıkışmış bir çivi bulduk.
We found a nail stuck in the tire.
#4809
i̇skoçya
SCOTLAND
Yaz mevsiminde İskoçya nasıldır?
What's Scotland like in summer?
#4810
atm
atm
Kredi kartım ATM tarafından reddedildi.
My credit card was rejected by the ATM.
#4811
atlas
atlas
Bu atlas için 2,000 yen ödedim.
I paid 2,000 yen for this atlas.
#4812
sahra
sahara
Sahra Çölü neredeyse Avrupa kadar büyüktür.
The Sahara Desert is almost as large as Europe.
#4813
anlatacak
will tell
Er ya da geç o bana her şeyi anlatacak.
Sooner or later he will tell me everything.
#4814
bayağı
quite a lot
Sumo hakkında bayağı çok şey biliyorsun.
You know quite a lot about sumo.
#4815
boşuna
in vain
Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.
Dick tried to solve the problem, in vain.
#4816
büyütmek
enlarge
O, etki yaptığı alanı büyütmek istedi.
He wanted to enlarge his sphere of influence.
#4817
değişken
Variable
C'deki değişken isimler büyük küçük harfe duyarlıdır.
Variable names in C are case sensitive.
#4818
form
form
Bu form biraz karmaşık görünüyor. Onu doldurmama yardım et.
This form looks kind of complicated. Help me fill it out.
#4819
kapak
cover
Bu kapak uymuyor.
This cover doesn't fit.
#4820
karma
karma
Karma iğrenç bir küçük fahişedir!
Karma is a nasty little bitch!
#4821
kekik
Thyme
Fesleğen, adaçayı, biberiye, kekik ve keklik otu popüler otlardır.
Basil, sage, rosemary, thyme and oregano are popular herbs.
#4822
koltuğu
seat
Arabanın arka koltuğu üç yolcu alır.
The back seat of the car will hold three passengers.
#4823
kullanabilir
can use
Bu sözlüğü herhangi biri kullanabilir.
Anyone can use this dictionary.
#4824
kuşlar
birds
Kuşlar gökyüzünde ötüyorlardı.
Birds were singing in the sky.
#4825
lokomotif
locomotive
Bugün lokomotif, trendeki vagonları itiyor.
Today, the locomotive is pushing the cars in the train.
#4826
mangal
barbecue
Ben de mangal yapmak istiyorum.
I also want to have a barbecue.
#4827
mantarı
mushroom
Herhangi bir mantarı bir kez yiyebilirsin.
You can eat any mushroom once.
#4828
mercimek
lentils
Mercimek iyi bir protein kaynağıdır.
Lentils are a good source of protein.
#4829
okunur
reads
Bu iki farklı şekilde okunur.
That reads two different ways.
#4830
parçalara
into pieces
Bardak parçalara ayrıldı.
The glass shattered into pieces.
#4831
profil
profile
Profil resmini beğeniyorum.
I like your profile picture.
#4832
sessizce
silently
Yapraklar sessizce yere düşüyordu.
Leaves were dropping silently to the ground.
#4833
tabanı
base
Tom ikinci tabanı çaldı.
Tom stole second base.
#4834
takma
don't wear
Okuma gözlüğünü takma.
I don't wear reading glasses.
#4835
temsilci
Representative
Temsilci harcamayı frenleyeceğini söyledi.
The Representative said he will put a brake on spending.
#4836
tenis
tennis
O Arjantinli ve tenis dersleri veriyor.
He's Argentinean and he gives tennis lessons.
#4837
teselli
consolation
Kazanamadım ama en azından bir teselli ödülü aldım.
I didn't win, but at least I got a consolation prize.
#4838
vites
gear
Sami yepyeni bir vites satın aldı.
Sami bought a brand new gear.
#4839
yürüme
walking
Okul evimin yürüme mesafesi içerisindedir.
The school is within walking distance of my house.
#4840
zihin
mind
Vücut için gıda neyse; zihin için de kitap odur.
Books are to the mind what food is to the body.
#4841
çimen
grass
Çimenin olduğu yerde su yoktur. Suyun olduğu yerde çimen yoktur.
Where there is grass, there is no water. Where there is water, there is no grass.
#4842
çukur
Pit
Bir çukur kazdım.
I dug a pit.
#4843
üstünü
the top
Tom, masanın üstünü ıslak bir bez ile temizledi.
Tom cleaned the top of the table with a wet rag.
#4844
akbaba
Vulture
Kartal, şahin ve akbaba gibi yırtıcı bir kuştur.
The eagle is a raptor, like the falcon and vulture.
#4845
donetsk
Donetsk
Kalmius Nehri üzerindeki Donetsk, doğu Ukrayna'nın en büyük bir kentidir.
Donetsk is a large city in eastern Ukraine on the Kalmius river.
#4846
evrim
Evolution
Darwin'in adını evrim teorisi ile bağdaştırıyoruz.
We associate the name of Darwin with the theory of evolution.
#4847
frankfurt
Frankfurt
Tanrım! Frankfurt Orta Doğu'da değil Almanya'da.
Oh, my God! Frankfurt is in Germany, not in the Middle East!
#4848
ulus
nation
Yeni ulus, Japonya'nın ekonomik etkisi altında.
The new nation is under the economic influence of Japan.
#4849
aklını
your mind
Gerçekten aklını verirsen bunu yapabilirsin.
You could do this if you put your mind to it.
#4850
anıt
monument
Büyük filozofun şerefine muazzam bir anıt dikildi.
An immense monument was erected in honor of the eminent philosopher.
#4851
arabası
his car
Sanırım bu onun arabası.
This will be his car.
#4852
eşiğinde
on the brink
Açlığın eşiğinde olduğumuz zaman, onlar hayatlarımızı kurtardı.
When we were on the brink of starvation, they saved our lives.
#4853
ihtiyacım
need
Ne yazık, zayıflamaya ihtiyacım yok.
It's too bad that I don't need to lose weight.
#4854
ilhak
annexation
Avusturya, Almanya tarafından ilhak edilmeden önce de zaten faşistti.
Austria was already fascist before its annexation by Germany.
#4855
ipucu
Tip
Güvenli ipucu için teşekkürler.
Thanks for the safety tip.
#4856
kararsız
undecided
Sadece yedi senatör kararsız kaldı.
Only seven Senators remained undecided.
#4857
kaybettim
I lost
Ben ilhamımı kaybettim.
I lost my inspiration.
#4858
kuyruğu
tail
Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.
A rabbit has long ears and a short tail.
#4859
kısır
vicious
Cevap bizi kısır bir döngüye götürür.
The answer leads us to a vicious circle.
#4860
migren
migraine
Yıllardır, Tom migren baş ağrısından çekti.
For years, Tom suffered from migraine headaches.
#4861
nitelik
quality
Nitelik, nicelikten önemlidir.
Quality is more important than quantity.
#4862
pul
stamp
Pul koleksiyonuna bir göz atmak istiyorum.
I'd like to have a look at your stamp collection.
#4863
sansür
Censorship
Sansür dört harfli kelimenin kendisinden daha çok kirli zihinleri besler.
Censorship feeds the dirty mind more than the four-letter word itself.
#4864
satılık
for sale
Bu eşyalar satılık değildir.
These articles are not for sale.
#4865
sopa
stick
Her zaman elinde bir sopa tutar.
She always keeps a stick in her hand.
#4866
sığınak
shelter
O, yağmurdan dolayı sığınak aradı.
He sought shelter from the rain.
#4867
tamamlayıcı
complementary
Televizyon ve gazeteler tamamlayıcı rol oynuyorlar.
Television and newspapers play complementary roles.
#4868
treni
train
Acele et yoksa treni kaçırırsın.
Hurry up, or you will miss the train.
#4869
yanma
combustion
Oksijen yanma için gereklidir.
Oxygen is needed for combustion.
#4870
yaşlılık
old age
Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.
I'm saving money for my old age.
#4871
yenik
succumb
O, günaha yenik düşecek kadar zayıf.
He was weak enough to succumb to temptation.
#4872
zevk
Pleasure
O zevk bize ait.
It's our pleasure.
#4873
ölümlü
mortal
Tüm insanların ölümlü olduğunu biliyoruz.
We know that all men are mortal.
#4874
özenli
attentive
Tom benim daha özenli olmamı istedi.
Tom asked me to be more attentive.
#4875
adalı
islander
Asyalı ve Pasifik adalı erkekler en az kalp hastalığı ölümüne sahiptir.
Asian and Pacific Islander men have the fewest heart disease deaths.
#4876
bor
boron
Bu çözeltide kaç mol bor var?
How many moles of boron are there in this solution?
#4877
sovyetler
Soviet
1950'lerde Sovyetler Birliğine iltica etti.
He defected to the Soviet Union in the 1950's.
#4878
tayland
thailand
Tayland için yola çıktı.
She set out for Thailand.
#4879
anaokulu
kindergarten
Anaokulu çocukları parkta el ele yürüyordu.
The kindergarten children were walking hand in hand in the park.
#4880
ayıp
shame
Andrea'nın bunu erken bırakması ne ayıp.
What a shame that Andrea left this early.
#4881
açılır
opens
Banka, 09:00 'da açılır ve 15:00 'de kapanır.
The bank opens at 9 a.m. and closes at 3 p.m.
#4882
bırak
Leave it
Onu bulduğun yere bırak.
Leave it where you found it.
#4883
cephesi
front
İslami Kurtuluş Cephesi, Cezayir'in bütün kontrolünü ele geçirmeye çalıştı.
The Islamic Salvation Front sought to claim total control of Algeria.
#4884
dünden
yesterday
O, bugün dünden çok daha iyidir.
She's much better today than yesterday.
#4885
entelektüel
intellectual
Gözlük takmak senin daha entelektüel görünmeni sağlar.
Wearing glasses makes you look more intellectual.
#4886
gitsin
let him go
Eğer kral olmak istiyorsa, bırak gitsin ve savaşsın.
If he wants to be king, let him go and fight.
#4887
hamuru
dough
Hamuru usulca yoğur.
Knead the dough gently.
#4888
heba
wasted
Sen heba olmuş görünüyorsun.
You look wasted.
#4889
hidrojen
hydrogen
Su hidrojen ve oksijen içerir.
Water contains hydrogen and oxygen.
#4890
icat
invention
Hesap makinesi muhteşem bir icat.
The calculator is a wonderful invention.
#4891
ilkbahar
Spring
Bu dergiye göre, en sevdiğim aktris önümüzdeki ilkbahar bir caz müzisyeniyle evlenecek.
According to this magazine, my favorite actress will marry a jazz musician next spring.
#4892
kazan
win
Sanki buna alışkınmışsın gibi kazan bir değişiklik olsun diye ondan zevk alıyormuşsun gibi kaybet.
Win as if you were used to it, lose as if you enjoyed it for a change.
#4893
konuşmacı
Speaker
O kadar çok gürültü vardı ki, konuşmacı kendisini duyuramadı.
There was so much noise that the speaker couldn't make himself heard.
#4894
kule
tower
Kule çökecek.
The tower is going to collapse.
#4895
mafya
Mafia
Baba, mafya ve hükümet arasındaki fark nedir?
Dad, what is the difference between the mafia and the government?
#4896
nostaljik
nostalgic
Nostaljik anlarda biz neredeyse sürekli olarak çocukluğu düşünme eğiliminde olabiliriz.
In nostalgic moments we may tend to think of childhood as a time of almost unbroken happiness.
#4897
nüfuz
penetrate
Mikrodalgalar fırında yemeğe nüfuz eder.
Microwaves penetrate the food in the oven.
#4898
pilav
pilaf
Sadece pilav değil, kebap da yedim.
Not only did I eat pilaf, but I also ate kebabs.
#4899
provokasyon
provocation
Sınırda provokasyon yaşandı.
There was a provocation on the border.
#4900
saman
Straw
Devenin belini kıran son saman çöpüdür.
The last straw breaks the camel's back.
#4901
senaryosu
scenario
Nükleer soykırım senaryosu sadece eski propagandadır. Silah depoları sınırlı ve paslı.
The nuclear holocaust scenario is just old propaganda. Arsenals are limited and rusty.
#4902
sınırda
at the border
Sınırda pasaportumu göstermem istendi.
I was asked to show my passport at the border.
#4903
tanığı
witness
Polis memuru tanığı korudu.
The policeman protected the witness.
#4904
king
king
Stephen King kötü insanlar hakkında yazar.
Stephen King writes about evil people.
#4905
simge
landmarks
Ülkemdeki en ünlü simge piramitlerdir.
The most famous landmarks in my country are the pyramids.
#4906
sosyalist
socialist
Tom bir sosyalist.
Tom is a socialist.
#4907
avcılık
hunting
Avcılık oyunu bu huzurlu vahşi doğada yasaklanmıştır.
Hunting game is forbidden in this tranquil wilderness.
#4908
başlatmak
start
Yakında sınıfı başlatmak için çalışacağız.
We'll attempt to start the class soon.
#4909
diyorsunuz
You say
Buna ne diyorsunuz, Tom?
What do you say to that, Tom?
#4910
gecikmeli
delayed
Trenin gecikmeli olup olmadığı hiç önemli değil.
It makes no difference whether the train is delayed or not.
#4911
havuç
carrot
O, havuç tepelerini kesti.
She cut off the carrot tops.
#4912
heykeli
statue
Bu heykeli çok dikkatli taşımalıyız.
We must move this statue very carefully.
#4913
insanlı
manned
1981 yılında, Amerika Birleşik Devletleri ilk yeniden kullanılabilir insanlı uzay aracı Uzay Mekiği Columbia'yı fırlattı. Robert Crippen tarafından yönetilmiş ve John Young tarafından komuta edilmiştir.
In 1981, the United States launched the Space Shuttle Columbia, the first reusable manned spacecraft. It was piloted by Robert Crippen and commanded by John Young.
#4914
kıta
continent
Kıta fosil yakıtlarca zengindir.
The continent is abundant in fossil fuels.
#4915
müstehcen
obscene
Bu müstehcen.
This is obscene.
#4916
ressam
painter
Ressam genç yaşta öldü.
The painter died young.
#4917
senden
I
Senden çok şey öğrendim.
I learned a lot from you.
#4918
taşınma
move
Onun Chicago'ya taşınma kararı bizi şaşırttı.
Her decision to move to Chicago surprised us.
#4919
yaka
collar
Tom kravatını çıkarıp yaka düğmelerini açtı.
Tom removed his tie and unbuttoned his collar.
#4920
yavrusu
cub
Kaplan yavrusu büyük bir kedi yavrusu gibi görünüyordu.
The tiger cub looked like a large kitten.
#4921
yağmuru
rain
Asit yağmuru bir doğa olayı değildir.
Acid rain is not a natural phenomenon.
#4922
yuvası
nest
Kuş yuvası ağaçtan düştü.
The nest fell off the tree.
#4923
çene
jaw
Birkaç hafta sonra, doktorlar Cleveland'a sert kauçuktan yeni bir çene çıkışı yaptı.
After a few weeks, doctors made Cleveland a new jaw out of hard rubber.
#4924
özerk
autonomous
Terörizm, bir ülkenin bölünmesi ve özerk bölgelerin oluşumu için en önemli faktördür.
Terrorism is the most important factor in the division of a country and the creation of autonomous regions.
#4925
ender
rare
Doksan yıldan fazla yaşamak hiç ender değildir.
It is not rare at all to live over ninety years.
#4926
fransızca
French
Fransızca konuşamazsın, değil mi?
You can't speak French, can you?
#4927
torun
grandchild
Her torun bir melek değildir; bazen torunlar düşmandırlar.
Not every grandchild is an angel; sometimes grandchildren are enemies.
#4928
venüs
venus
Gözleriniz, Venüs de Milo'nun kolları kadar güzel.
Your eyes are as beautiful as the arms of the Venus de Milo.
#4929
bozulması
degradation
Nişasta bozulması bir Sirkadyen saate bağlıdır.
Starch degradation is linked to a circadian clock.
#4930
dal
branch
Ben ağaçtan bir dal kestim.
I cut a branch from the tree.
#4931
demiştim
told
Sana bunu kimseye söyleme demiştim.
I told you not to tell that to anyone.
#4932
destan
epic
O kitap gerçek bir destan; bin sayfadan daha uzun.
That book is a real epic; it's over one thousand pages long.
#4933
dostane
friendly
Komşularınla dostane olmalısın.
You must be friendly with your neighbors.
#4934
ebeveyn
parent
Kendinden daha iyi bir arkadaş veya ebeveyn yoktur.
There is no better friend or parent than oneself.
#4935
fuhuş
prostitution
Polis şefi bir fuhuş operasyonunda bir otelde tutuklandı.
The police chief was arrested at a motel in a prostitution sting.
#4936
galiba
I think
Galiba mektubun şu kitabın altında.
I think your letter is under that book.
#4937
geliştirilmiş
developed
Sanal bellek çoklu görev çekirdekleri için geliştirilmiş bir bellek yönetim tekniğidir.
Virtual memory is a memory management technique developed for multitasking kernels.
#4938
giderse
goes
Mary nereye giderse gitsin, koyunlar onu takip eder.
Wherever Mary goes, the sheep follows her.
#4939
hızlandırmak
speed
Tom süreci hızlandırmak için elinden geleni yaptı.
Tom did his best to speed up the process.
#4940
inat
stubborn
Tom sadece inat ediyor.
Tom is just being stubborn.
#4941
inek
Cow
Bir inek bize süt verir.
A cow gives us milk.
#4942
iskele
scaffolding
Bu şimdiye kadar hayatımda gördüğüm en yüksek iskele.
This is the tallest scaffolding I've ever seen in my life.
#4943
itici
repulsive
Tom, Mary'yi itici buldu.
Tom found Mary repulsive.
#4944
kimisi
some
Kimisi yürüyerek, diğerleri de bisikletle gitti.
Some went on foot, and others by bicycle.
#4945
kremi
cream
Bu kremi yüzüne uygula.
Apply this cream to your face.
#4946
mekanizma
mechanism
Mekanizma çalışmaya son verecek.
Its mechanism will cease to work.
#4947
nohut
chickpea
Nohut çorbası pişirdim.
I cooked chickpea soup.
#4948
optik
optical
Bu optik bir illüzyon.
It's an optical illusion.
#4949
resmî
official
Resmî bir iş için Paris'e gitti.
He has gone to Paris on official business.
#4950
saklamak
hide
Tom anahtarı saklamak için iyi bir yer bulamadı.
Tom couldn't find a good place to hide the key.
#4951
subay
officer
Tom bir subay oldu.
Tom became an officer.
#4952
suni
artificial
Suni deri gerçeğiyle karşılaştırılamaz.
Artificial leather can't compare with the real thing.
#4953
tadına
to taste
Çorbayı deneyin ve tadına göre tuz ekleyin.
Try the soup and add salt according to taste.
#4954
ucu
Tip
Mızrağın ucu, ölümcül bir zehire batırıldı.
The tip of the spear was dipped in a deadly poison.
#4955
yanık
burn
Benim parmağımda bir yanık var.
I got a burn on my finger.
#4956
çatlak
crack
Bardakta bir çatlak var.
The cup has a crack.
#4957
arkeoloji
Archaeology
Arkeoloji eğlencelidir!
Archaeology is fun!
#4958
brüksel
Brussels
Brüksel lahanasını sevmiyorum.
I don't like Brussels sprouts.
#4959
hiv
hiv
Tom HIV pozitif olduğunu daha bugün öğrendi.
Tom just found out today that he is HIV positive.
#4960
hamster
hamster
Tom, Noel için bir hamster aldı.
Tom got a hamster for Christmas.
#4961
akıntıya
upstream
Tom kanosuyla akıntıya karşı kürek çekmeye çalıştı.
Tom tried paddling his canoe upstream.
#4962
akşama
evening
Sabahtan akşama kadar çalıştı.
He worked from morning till evening.
#4963
avokado
avocado
Avokadolar avokado ağacının meyvesidirler.
Avocados are the fruit of the avocado tree.
#4964
basıncı
pressure
O, her gün kan basıncı ölçtürmek zorundadır.
He has to have his blood pressure taken every day.
#4965
bilinçsiz
unconscious
O, mutfak zemininde bilinçsiz yatarken bulundu.
He was found lying unconscious on the kitchen floor.
#4966
bulaşık
dish
O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
She breaks a dish every time she washes dishes.
#4967
görebilir
can see
Baykuş karanlıkta görebilir.
The owl can see in the dark.
#4968
havalimanına
Airport
Bu otobüs sizi havalimanına götürecek.
This bus will take you to the airport.
#4969
iletmek
convey
Kablolar elektrik iletmek için kullanılır.
Wires are used to convey electricity.
#4970
kasap
butcher
Bu eti bana satan kasap her zaman sevecendir.
The butcher who sold me this beef is always friendly.
#4971
kaçırmak
miss
Ben uçuşumu kaçırmak istemiyorum.
I don't want to miss my flight.
#4972
korkutucu
scary
Korkutucu filmler çocukları korkutur.
Scary movies will frighten the children.
#4973
kurak
arid
Kurak bir ülkeden yağışlı Avrupa'ya su ihraç etmek saf çılgınlık.
Exporting water from an arid country to the rainy Europe is pure folly.
#4974
kutu
box
İstasyonda bir kutu öğle yemeği satın aldım.
I bought a box lunch at the station.
#4975
kuşatma
Siege
Kuşatma sırasında, hayvanat bahçesi hayvanları düzenli olarak restoran menülerine düştüler.
During the siege, zoo animals regularly ended up on restaurant menus.
#4976
masal
Tale
Bir masal anlattı.
She told a tale.
#4977
muayenesi
inspection
Gümrük muayenesi için bagajını açmak zorundasın.
You have to unpack your luggage for customs inspection.
#4978
salça
sauce
Salça sana iyi geliyor mu?
Is tomato sauce good for you?
#4979
zalim
cruel
İnsanlar zalim hükümdara direndi.
The people resisted their cruel ruler.
#4980
çubuk
rod
Stefan'ın elinde büyük bir metal çubuk vardı.
Stefan had a big metal rod in his hand.
#4981
çalıntı
stolen
Polis çalıntı arabayı kovaladı.
The police chased the stolen car.
#4982
çağı
age
Eğer bu bilgi çağı ise, biz ne hakkında çok bilgiliyiz?
If this is the information age, what are we so well-informed about?
#4983
ızgara
grill
Bir ızgara çok ısı yayar.
A grill puts out a lot of heat.
#4984
şeyle
thing
Anne babanı böyle saçma bir şeyle rahatsız etme.
Don't bother your parents with such a pointless thing.
#4985
3d
3D
Bunlar sadece herhangi 3-D gözlükleri değil.
These aren't just any 3-D glasses.
#4986
kulesi
tower
Sarayın uzun bir kulesi var.
The palace has a tall tower.
#4987
adaletsiz
unfair
Antlaşmanın adaletsiz olduğunu söyledi.
He said the treaty was unfair.
#4988
canım
dear
Teşekkür ederim canım.
Thank you, my dear.
#4989
cezaya
punishment
Halen birçok ülkede fiziksel cezaya izin verilmektedir.
Corporal punishment is still allowed in many countries.
#4990
davul
drums
Çocuklar davul çalmayı severler.
Children like to beat drums.
#4991
enteresan
interesting
Partide çok sayıda enteresan insanla tanıştın mı?
Did you meet many interesting people at the party?
#4992
hakikat
Truth
Hakikat şaraptadır.
Truth is in wine.
#4993
havasında
in the mood
O havasında değil.
He's not in the mood.
#4994
işlemek
process
Tüm bu verileri işlemek için zamanımız yok.
We don't have time to process all this data.
#4995
kader
Fate
Onu kötü bir kader bekliyordu.
A terrible fate awaited him.
#4996
kaliteyi
quality
Kaliteyi miktara tercih ederim.
I prefer quality to quantity.
#4997
mütevazı
modest
Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
The union was modest in its wage demands.
#4998
protez
prosthesis
Tom protez takıyor.
Tom wears a prosthesis.
#4999
rüzgâr
wind
Rüzgâr dışarıda gerçekten şiddetli.
The wind is really strong outside.
#5000
salata
Salad
Şişede hiç salata yağı var mı?
Is there any salad oil in the bottle?
Practice All Most Common Words from Your Phone
Download from the AppStore Download from GooglePlay

Take your learning to the next level with our mobile app

3000 Most Common Words
100k+ Example Sentences
Handsfree Autoplaying Flashcards
Schedulable Notifications
Progressively Translated Books
Anagram, Hangman, Lingo
Conjugation Pairs
12 Practice Types
100+ Versatile Topics
Add Your Own Words & Tags
Backup & Sync Progress
No Ads or Data Sharing
Available on all Platforms
Natural Pronunciation
Completely Offline
Custom Spaced Repetition
Direct Dictionary Search